![]() |
![]() |
![]() | #1 | |
Çevrimdışı ![]() IF Ticaret Sayısı: (0) | Namık Kemal ve İbn-i Haldun Eleştirisi Namık Kemal ve İbn-i Haldun Eleştirisi // Sufi. Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. Namık Kemal benim bilgi kalesi olarak adlandırdığım ve devasa bir bütünün parçası sayılan tarih konusunu neredeyse o kalenin en önemli burçlarından birisi olarak kabul eder. Tarihe olan büyük merakı, ilgisi yaşadığı dönemde çevresini kuşatan herkesten daha yoğun ölçüde idi. Bu nedenle onun basılan ilk kitabının tarih eksenli olması tesadüf değil. Devr-i İstila adlı yapıtı tamamen bir tarih yolculuğudur. Ayrıca Osmanlı tarihi hakkında da kayda değer araştırmalar yapar. Benim okuduğum ve bu kitaplar da ilgimi çeken şey sadece tarih olgusuna yoğunlaşması değil, belki kullandığı yöntem, içerik, yorumlar açısından da önemlidir, üstelik bunu herhangi bir Üniversitede tarih kürsüsü olmayan birinin yapması öne çıkar. Onun “ilm-i siyaset fenni şahane” sözü üstün bilimin “politika bilimi” ama yardımcı unsuru da tarihtir yorumunu pekiştirir. Tarih bilinci olanca ihtişamıyla onun dünyasını selamlar. Rousseau ve John Locke’u tüm felsefi-tarihi ayrıntılarıyla irdeler ve bu ikiliye işaret ederek şu ilginç çıkarsamaya yönelir: “ Son çağların bu iki filozofu, biri Carolin biri de Polonya için yasalar düzenlendiler. Ama oraların tarihinden çok, felsefi kurumları göz önünde tuttuklarından düzenledikleri yasalar uygulanmadı”. Namık Kemal, tarihin bir toplumun tüm bireyleri için zorunlu bir bilim olduğunu öne sürerek bu önermeyi sıkıca savunan ilk düşünürümüzdür. “Tarih bilmemenin” ağır vebalına vakıftı. Bir yazsında ilginç ve uzunca bir soruya odaklanarak konunun önemini vurgular: “ Parlak bir cevher olan akıl, gücünü ne kadar çok kullanırsa, ne kadar çok işlerse o kadar daha parlaklık kazanır. Koca insanlık aleminin binlerce yıllık olaylarını, algımızın ufkunda toplayarak , birçok kitap ve bilgiyi birbirine yaklaştırmaya, onlardan sonuç çıkarmaya yarayan tarih gibi, düşünmeye elverişli bir bilim daha var mı?”. Namık Kemal okuma azmi o denli kristalizedir ki Aristoteles’in neden tarih olgusunun kıyısına şiiri yerleştirdiğini de çekip çıkarır. “ Tarih düşünceyi aydınlatmakla kalmaz, vicdanı da temizler. Tarih okuyan kimse gereksiz olgulardan kaçınır, hakikate merak sararlar, kendinden öncekileri geçmek ister. Aristoteles’in tarih olgusunun hemen yanı başına şiir eksenini yerleştirmesi bundandır.” Namık Kemal’in bence en önemli odaklanmalarından bir tanesi İbn-i Haldun ve onun Mukaddime kitabıdır. Mukaddimeyi devasa bir kitaplık kadar önemli olduğunu vurgular. Tarih felsefesinin kurcularından birisi olarak tanıtır. Belki de bizim coğrafyamızdan İbn-i Haldun’a eleştirel yaklaşan ilk düşünürdür, çünkü Namık Kemal’in yaşadığı tarih ketsindeki tüm eşdeğer yaratıcı zihinlere baktığımda İbn-i Haldun konusunda hiçbir yazar, düşünce kulvarından çıt bile çıkmıyor, yok, görmeniz, okumanız mümkün değil. Sadece ve sadece Namık Kemal var. Eğer ki onun İbn-i Haldun eleştirileri o dönemlerde derli toplu bir yapıt biçiminde yayınlansaydı bugün muhtemelen tartışma konularının merkezinde yer edinirdi. İbn-i Haldun büyük eseri Mukaddime’de devleti insanlara benzetir. “Devletin de çocukluk ve gençlik çağları vardır, gittikçe güçlenirler ve olgunluk çağına ulaşırlar. Daha sonra yaşlılık, hastalık ve ölüm yılları gelir” der. Namık Kemal tam da burada İbn-i Haldun’u eleştirir ve bu sıralama, tanımlaya toptan karşı gelir ve “devletlerin doğal ömrü diye bir şey asla söz konusu olamaz…” diye yazar ve İbn-i Haldun’un söz konusu görüşlerine sadece Osmanlı tarihi’nde değil başka devletlerde de değinir. Türkiye’ye “hasta adam” diyenlere kızarak, “o hasta adam doğanın gereklerine göre hareket etse, hem sağlığına kavuşur, hem kuvvetlenir, hem de dünya durdukça ömrü sürer..” der. Muhtemelen İbn-i Haldun’a aşırı odaklanmasının sonucunda parlak yapıtı “Rüya”yı kaleme alır ve onun düşüncelerinde geniş bir yere sahip “ütopya” öğesi irdelenir. Bir özlemin sesidir aslında, yaşadığı dönemden yüz yıl sonrasının resmini çıkarmaya çalışır, özlediği Türkiye’sini oldukça oturaklı bir dil kullanarak betimler . Yazın tarihimizde ilk kez böyle bir surreal tablo çizilir, öncesi yok, işin garibi sonrası da yok. Yıllarını geçirdiği Avrupa kentlerinin inanılmaz abartıya kaçmış resmini, düşünü yerleştirir Rüya kitabına ve özlediği mimari üsluplarının izleri peşinde gezinir bu kitapta. Rüya kitabını, bugün okunması elzem üç beş yapıttan birisi olarak gönül ferahlığıyla öneririm. Özellikle ve özellikle özgürlük konusu üzerinde bu denli görkemli fikirleri ta o dönemlerde dile getirmesi ve doğduğu, büyüdüğü topraklar için bu özlemi büyütmesi hala ve de günümüzde bile ne kadar önemli olduğunu vurgulamaya gerek yok, çünkü özgürlük kavramı, anlayışı, kavrayışı konusunda ülke olarak çok ciddi gel-gitlere maruz kaldığımız hepimizin malumudur, aydın tanımlanması, ulu orta yapılan atıflar ve tanımlamalar, tümü o gerekli özgürlük anlayşından ne denli uzak durduğumuzun göstergeleridir. Toplumun imkansızlığını deşmek ve o kavramın peşine kısa ömrü harcamak elbet ki kayda değer bir yaşam hasadı olarak kalır. Bugün eğer holistic kavramının bütün ince damarlarında bir düşünce gezintisi yapabilseydi toplumumuz, güncel çekiştirmelerin maskaralılığını az biraz anlardık. Namık Kemal de geriye dönük ütopyaya odaklandığımızda onun İslam ve bir nebze Osmanlı’ya göndermelerde bulunarak “ideal zamanlar” olarak adlandırdığını görürüz, Namek Kemıl’e göre “o yıllarda toplumda eksiksiz bir adillik ve özgürlük vardı, erdemler egemendi o zamanlar” der. “Cehennemi dünyada gördüm kendi vicdanımda ben” dizesini yazan bir ruh “bir yanlıştan bin çile çektiğini” de aktarır. Sonraki yazılarımda zaman elverişli, sağlık izin verirse onun iç dünyasında gezinen tüm kavramlara değineceğim. İbn-i Haldun’un sadık okuru ve dostu bu güzel insanımızı bir kez daha anarak sevdiğim dizeleriyle virgül işareti gelsin söze, … “ Yüksel ki, yerin bu değildir Dünyaya geliş hüner değildir Yüksel ki, boyun kadar kalırsın Gölgenle, hünersiz kalırsın…” Sufi. Alıntı | |
| ![]() |
![]() |
Etiketler |
eleştirisi, haldun, kemal, namık, ve, İbni |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
![]() | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Can Bonomo'ya Ankaralı Namık'lı klip | PassioN | Haber Arşivi | 1 | 27 Şubat 2012 20:31 |
Namık Korhan | Liaaa | Tarih / Siyaset | 0 | 11 Şubat 2012 15:04 |
Hürriyet Kasidesi - Namık KEMAL | Sevda | Şiir, Hikaye ve Güzel Sözler | 0 | 08 Aralık 2011 01:44 |
Harâbat / Tahrib-i Harâbat: Ziya Paşa- Namık Kemal | Sue | Türk Dili ve Edebiyatı | 0 | 07 Kasım 2011 12:08 |
Namık Kemal & Napolyon +18 | Hasan | Fıkra | 0 | 17 Haziran 2006 18:30 |