07 Nisan 2012, 07:37 | #1 | |
Çevrimiçi
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Yeni Ortaçağ (Alain Minc) “GRİ” Toplumların Zaferi Her türlü yasal otorite dışı alanların çoğalmasından başka,doğrudan doğruya Ortaçağ’a giden daha kestirme bir yol var mı acaba? Rönesans’tan başlayarak düzen sürekli olarak yayıldı.Coğrafi bakımdan;iktidarın dışa vurumları emperyalizm ve sömürgecilik pahasına da olsa,kontrol dışı topraklar yavaş yavaş küçülüp yok oldu.Hukuki bakımdan,yasakların sayısını çoğaltan kurallar oluşturulup devletin rolüne vurgu yapıldı.Dün doğal olarak görülen birçok uygulama zamanla yadsınıp terk edildi. Toplumsal bakımdan,nüfusun tümü eğitimden sağlığa,aile düzenlemesinden işsizlik sigortasına kadar yavaş yavaş koruyucu devletin bakımı altına sokuldu.Siyasal bakımdan dünya,çoğu kez pek demokratik olmayan,ama uluslararası ilişkilerde tıpkı demokrasiler gibi biçimsel bir hukuka saygı gösteren rejimler tarafından parsellendi.Düzen,belirli aralıklarla savaşçı bir niteliğe sahipse de,ilerlemesinde bir an olsun duraksamadı;öyle ki,her şeyin bilindiği ve denetlendiği saydam toplumlarla ilgili akıldışı bir mitosun doğmasına neden oldu.İşte 1984, bu karabasanı dile getiriyordu.Günümüzde tehlike yer değiştirmiştir : Artık orman kanununa geri dönülmesidir söz konusu olan.Birdenbire her şey altüst olmaya başladı : Çok geniş topraklar doğa durumuna geri dönüyor; yasadışılık en gelişmiş demokrasilerin bağrına yerleşiyor;mafyalar yok olma sürecindeki bir tarih dışılık gibi değil de,hızla gelişen toplumsal bir biçim gibi görünüyor;kentlerin bir bölümü devlet otoritesinden kurtulup kaygı verici bir tür ülkedışılık içine dalıyor;en zengin ve en karmaşık toplumların içindeki milyonlarca yurttaş karanlığa ve dışlanmaya doğru kayıyor.Yeni silahlı çeteler,yeni yağmacılar,yeni “terra incognita”lar(bilinmeyen topraklar) : Yeni Ortaçağ’ın bütün malzemeleri bunlar işte.Silahlı çeteler mi? Somali’den Türkmenistan’a,fakat aynı zamanda Los Angeles’Ten Vaulx-en-Velin’e kadar.Yağmacılar mı? Artık uluslararası finansın kalbine yerleşmiş uyuşturucu babalarından kamu mallarının bir kısmını drahoma olarak alıp kendi işlerini kuran Rusya’nın eski Komünist Parti yöneticilerine kadar,”Terra incognita”lar mı? Resmi toplum ile yer altı dünyasını,temiz işler ile pis işleri,ak para ile kara parayı birbirinden ayırt etmenin giderek daha da zorlaştığı anarşi içine batan bölgeler. Bilinmeyen topraklar,beş yüzyıl boyunca sürekli olarak azalıp yok oldular.Şimdi başka yerlerde ve farklı biçimlerde,çıplak güç ilişkilerini,şiddeti ve düzensizliği de çağrıştırarak yeniden doğuyorlar.Ülkeler,toplumlar,potansiyel gerçekler,işte finans dünyası : Serbest ile yasak,ahlak ile ahlaksızlık,meşru otorite ile yasadışı erkler,resmi ile gayrıresmi arasındaki ayrımın git gide daha da önemsizleşmesiyle birlikte, “gri” her yerde ilerliyor.İlk Ortaçağ döneminde bulanıklık ile belirsizlik,”iki boyutlu bir mekan” ölçeğinde, yani toprakların ve henüz kaba saba olan bir iktidarın elde edilmesi amacıyla hüküm sürüyorlardı.İkinci Ortaçağ’la birlikte,bu kez potansiyel,mitolojik ,gerçek,sembolik gibi nitelikleri içeren “sayısız boyutlu” bir mekan içinde bütün güçleriyle geri geliyorlar. Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. Fakat kurumlar,bu sarsıntının henüz bilincine varamadılar.Dünya ölçeğinde azınlık durumuna düştüklerinin ve hatta batıda bile toplumun git gide daha büyük bir bölümünün ellerinden kaçtığının farkında değiller.Devlet,istediği kadar ince eleyip sık dokusun ve her yerde hazır ve nazır gibi görünsün,gerçekte gerileyiş içinde bulunuyor.Sosyal ya da baskıcı her türlü işlevinde kazandıklarını yitiriyor ve en ilkel işleyiş kurallarına geri dönen bir gerçeği denetimi altına alamıyor.Hukuki normlar,tam bir gelişme içinde gibi görünüyor;oysa yalnızca resmi topluma destek sağlıyorlar.Toplumsal mekanizmalar,giderek daha karmaşık bir görünüm alıyor;oysa her gün yeni yeni insanların ellerinden kayıp gittiğini söylüyorlar.Baskı,en sofistike suç biçimlerini kovuşturduğunu ileri sürüyor;oysa hızla gelişen bir yasadışılıkla birlikte yaşamak zorunda bulunuyor. Dünyanın hangi bölümü düzen ilkesine uyuyor hala? Bu soru,olaylarla bağlantılıdır.Hatta inceden inceye alaycıdır: Yüzeysel bir şekilde demokrasi ile diktatörlüğü,batı ile totalitarizmi aynı düzeye yerleştirir;temelde de,devletlerin gerileyişini ortaya koyar. Komünizmin sona ermesiyle ve Batılılarınki de dahil olmak üzere bütün emperyalist politikaların silinip gitmesiyle birlikte sorunun yanıtı epey sert bir şekilde meydana çıkmıştır aslında : Dünyamızın giderek küçülen bir bölümü bu ilkeye uyuyor.Gri alanlar,Afrika’nın her gün biraz daha genişleyen bir yüzölçümünü kapsıyor;Rus topraklarının büyük bir bölümüne yayılıyor;eski Sovyet imparatorluğunun Müslüman cumhuriyetlerinde tam anlamıyla hüküm sürüyor.Çeşitli bölgelerinde afyon krallarının,kokain imparatorlarının ve diğer kaçakçıların egemen olduğu Güney Amerika’da ,yani Amerikan imparatorluğunun bağrında gelişiyor.Çin’deki merkezi otoritenin tarihin yolunda gerisin geriye giderek ve mutlak komünist güçten eski imparatorların zayıf erkine doğru kayarak gerilemesi ölçüsünde de bu ülkenin içine işliyor.Tabii bu gri alanlar,Ortadoğu ile Yakın Doğu’da kendilerini evlerindeymiş gibi hissedip en teokratik ve en köktendinci rejimlerle birlikte yaşıyor.Avrupa’nın çevresine,Ermenistan’ın,Azerbaycan’ın ve Gürcistan’ın labirentlerine yerleşiyor ve Balkanlar’daki savaştan yararlanıp bizim kıtamızın kalbine kadar sızıyor.Bu savaşa eşlik eden kaçakçılık,XIV.yüzyıldaki benzerlerine ders verilebilecek çete reislerinin ortaya çıkışı ve kılıcı bazukayla değiştirmiş yeni savaş senyörlerinin ellerindeki toprak parçalarının artışı,bu gelişmenin birer kanıtını oluşturuyor. KİTAP NOTLARI Yeni Ortaçağ kavramı : · Gri alanların çoğalması- legal ile illegalin iç içe geçmesi,silahlı çeteler,mafyalar,bu ağın yerellik adı altında ülke-dışılığı ve coğrafi-hukuki her türlü sınırların belirsizleşmesi · Rasyonalizmin yıkımının akıl tutulmasını beraberinde getirmesi · Tarih ve siyaseti ele alırken,bu alana özgü kavramsal argümanlara yaslanmak yerine,ahlaki değerlere-inanca ilişkin yargılarla bir “akademik” düzey oluşturmak.Bilimselliğin kaygan bir zemine kurban gitmesi · Her derde deva haplar,depresif ve bulanık bir dünya algısı,tepkisizliğin güçlendirilmesi... · Mutlak bir itaat düzeni ve bunun itici gücü olan korkunun üretimi · Kuralsızlık,marjinallik ve görünmezliğin yeniden ortaya çıkışı · Güvensizliğin alanının genişlemesi : televizyondaki aşırı bilgilendirme sonucu en küçük bir suçun dahi günlük yaşamımızın arka planı olduğu hissinin artmasına yardımcı olduğunu görüyoruz.Bu güvensizlik,yaşadığımız kültürün bir parçası haline geldiğinde,başka kaygıların da doğmasına yol açtığını fark ederiz.Bir kaygı diğerini,bir kuşku diğerini doğurmaktadır. Toplum Düşmanı
__________________ English Preparatory Department School of Foreign Languages Assistant English Teacher Ankara Baskent University 2017-18 “Benim, senden öncem ve senden sonram yok, yalnızca sen varsın...” C.A - 31.12.2010 - ∞ English Language and Literature Faculty of Humanities and Letters Ankara Bilkent University 2010-15 | |
|
Etiketler |
alain, minc, ortaçağ, yeni |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Alain Delon Rüzgarı | Fragile | Ah Erkekler | 4 | 02 Mart 2020 22:37 |
Alain De Botton Biyografisi | AftieL | Şairler / Yazarlar | 0 | 13 Haziran 2014 22:12 |
Alain Badiou Biyografisi | AftieL | Şairler / Yazarlar | 0 | 13 Haziran 2014 22:09 |
İstoikacılık (Alain Badiou) | Kalemzede | Felsefe | 0 | 07 Nisan 2012 07:30 |