Garip bir yaklaşımı sizlerle paylaşmak istiyorum. Evrende en hızlı olan varlığın ışık hızı olduğunu tüm çevreler kabul eder fakat gelin bunu birazda duygularımızla karşılaştıralım. Çünkü beyin her zaman doğruyu göremez. Hani su dolu bir bardağın içine bir kaşık koyup baktığımızda onu kırıkmış gibi görürüz ki aslında kırık değildir. İşte öylede her zaman 5 duyu organımızın algılayıp, beynimizin kullandığı bilgiler gerçek olmayabiliyor. Bundan dolayı beklide ışık hızı da (~300.000 km/s) en hızlı varlık olmayabilir. Hani Geleceğe Dönüş filminde geçmişe giden araç ışık hızına ulaştığında çalışıyordu ya işte bu yaklaşımda insanların elinde bulundurduğu bazı özellikler ışık hızına çok çok geride bırakacak enerjiye sahip olabilir. Bu duygulardan bazılarını şunlar olarak düşünebiliriz: anımsamak ya da sevmek ya da düşünmek. Anımsamak dedim çünkü mesela çocukluk zamanınızda yaşadığımız bir anıyı yıllar sonra bile bir anda hatırlayabiliyorsunuz. Saniyeden daha kısa bir sürede her şey gözünüzün önüne gelebiliyor (Sultanahmet de yediğiniz bir macun şekerinin tadını bir anda dilinizde hissedip anımsayabiliyorsunuz).Sevmek ve düşünmek dedim çünkü sevdiğimiz kişiyi veya en yakın olan ailenizi hemen gözünüzün önüne getirebiliyor ve fersahlarca uzak olmasına rağmen sesini duyarmış gibi olabiliyorsunuz. İnsan kendi içinde ihtilafta bulunamaz kalp beyinden; mide böbrekten ayrı ve bağımsız çalışmaz. Ne zaman ki tüm uzuvlar birlikte çalışırsa işte o zaman insan en mükemmel ve kusursuz seviyede yaşamına devam eder. Aynen öylede insanın aklı ve duyguları birbirlerinden ayrı çalışamaz. Bundan dolayı ne vakit insan aklı ve duygularını birleştirdiğinde mükemmeliyet seviyesine çıkabilir. Âlemde yaratılmayan belki de tek şey: İmkânsızlık. Tek ince çizgi (istediğimiz ve gerçekleştirmeye çalıştığımız bir durum için) doğru yolu bulmak ve kuralına göre oynamak. Evrenin kullanma kılavuzunu doğru okumak işte o zaman tek limit(siz)siniz.