IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  reklamver

Etiketlenen Kullanıcılar

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 23 Ekim 2011, 09:48   #1
Çevrimiçi
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Kültürün Oluşumunda Cins Ayırımcılığı ve Dikotomi




Yukarıda bahsedildiği gibi erkek egemen topluma geçişte erkek, “öteki”yle kendisi arasındaki sınırları kesin çizgilerle ayırınca erkek ve kadın arasında bir dikotomi yaratıldı. Bir başka deyişle birbirini dışlayan keskin bir ikilik ortaya çıkarıldı. Bu ikilikte bir cinsin diğerine karşı üstün kılınmasının altında yatan gerçek nedenleri aşağıda irdelemeye çalışalım.

Öncelikle erkek egemen kültürün ana maddesini cins ayırımcılığının oluşturduğunu ifade etmekte yarar var. Bu kültür evrensel olmadığı gibi taraf tutmakta ve yaşantıların yalnızca bir kısmını yansıtmaktadır. Kültür, erkek egemen toplum tarafından belirlendiği gibi erkekler için ve onların çıkarları doğrultusunda şekillendirilmiştir. Ataerkil toplumda erkek öncelikli olduğu gibi asıl erkeğin gereksinimleri ve arzuları kabul görür. Kadına ve erkeğe yapay gereksinimler dayatılmakla birlikte, özellikle kadının duygusal özgürlüğüne yönelik arzu ve gereksinimler toplum tarafından baskı altına tutulur. Hatta çoğunlukla onların ne olduğu ve nasıl karşılanacağı tanımlama kılavuzunda karşılık görmez bile.

Erkek egemen değerler kadını kamusal ya da politik alandan uzak tutup özel alana hapsettiği gibi ona edilgen, uysal, tâbi olma ve hassas davranmayı uygun görüyor. Erkeğe ise; fırtınalarla dolu dış dünyada duygularını gizleme, akılcı, yaratıcı düşünen, yarışmacı, kavgacı ve koparıcı olmayı öngörüyor.

Farklılaştırma ya da İkilik yaratma; yalnızca erkek bebeklerin mavi, kız çocukların pembe kundaklar içine sokulmasıyla kalmıyor. Kadına ve erkeğe biçilen cinsiyetçi roller sürekli kılındıkça kadının baskı altında tutulması kolaylaşıyor. Erkek egemen değerler kadını kamusal ya da politik alandan uzak tutup özel alana hapsettiği gibi ona edilgen, uysal, tâbi olma ve hassas davranmayı uygun görüyor. Erkeğe ise; fırtınalarla dolu dış dünyada duygularını gizleme, akılcı, yaratıcı düşünen, yarışmacı, kavgacı ve koparıcı olmayı öngörüyor. Örneğin, dilimizdeki bazı nitelemelere bakarsak; erkek çocuk ağlarsa “kız gibi” denilir. Annesine sığınırsa “ana kuzusu” olur. Kız çocuk özgür davranırsa “erkek Fatma” olur vb...

Erkek ve kadına yüklenen toplumsal cinsiyet özelliklerinin bir diğer boyutunu da göz önünde bulundurmamız gerekir: Erkek sadece biyolojik olarak erkek olduğu için değil, aynı zamanda toplumun “erkeksi” karakterlerini taşıdığı sürece değer görür. Toplumun biçtiği “erkek davranış” kalıbına sürekli uymak zorundadır. Aksi takdirde toplum dışına itilir, tepki duyulur ve hatta cezalandırılır. Örneğin, bu durum çarpıcı olarak cinsel tercihlerde görünür; “gay”lar ya da travestilerin toplumun dışına itilmelerinde olduğu gibi... Dolayısıyla birçok heteroseksüel erkek, benliğinde homofobik bir yan barındırır. Erkek ya da kadın olalım bazılarımızda bu yan, sosyal ve kültürel eğitim ile kabul edilebilir bir sınıra çekilebilirken, toplumun çoğunluğu tepkisini (bazen şiddete başvurarak) yıkıcı bir şekilde ortaya koyabilir.

Öte yandan kadına biçilen toplumsal görevler ve karakterlerde de benzeri bir eğilim görürüz. Örneğin bir kadın, “kadınsı” karakterin dışına çıkmaya görsün, hemen o toplumun tabulara dayalı kılıcı tepesinde sallanır. Eğer kadın, doğal birliktelik olarak heteroseksüel birlikteliği reddedip, lezbiyen yaşam tarzını benimsemişse toplum dışına itilip yalnızlaştırılır. Belki bu tepki, “erkekliği”reddetmeye kıyasla daha az kıyıcı olabilir. Ancak sonuçta toplum dışına itilmek başlı başına çok büyük bir cezadır.

Görüldüğü gibi cinsiyetçi değerler aynı zamanda cinsiyetçi sisteme kan pompalamakla kalmayıp aynı zamanda onun geleceğini de belirliyor.

__________________

English Preparatory Department
School of Foreign Languages
Assistant English Teacher
Ankara Baskent University
2017-18

“Benim, senden öncem ve senden sonram yok, yalnızca sen varsın...”
C.A - 31.12.2010 - ∞

English Language and Literature
Faculty of Humanities and Letters
Ankara Bilkent University
2010-15
 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları eglen sohbet reklamver
Cevapla

Etiketler
ayırımcılığı, cins, dikotomi, kültürün, oluşumunda, ve


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Sivilce Oluşumunda Beslenmenin Etkisi Sanem Güzellik, Sağlık ve Bakım Önerileri 0 10 Nisan 2018 01:03
Dini Bilginin Oluşumunda Aklın Rolü Bozkurt- İslamiyet 0 18 Şubat 2014 15:05
Milli Kültürün Özellikleri Liaaa Tarih 0 13 Şubat 2012 15:26
Tarih Kültürün de Osmanlı Tuğraları + Anlamları.. Sevda Kültür ve Sanat 0 05 Kasım 2010 06:41
Bilge Kral, Kültürün Başkentinde Anılıyor Kralice Kültür ve Sanat 0 15 Haziran 2008 20:52