23 Ekim 2011, 09:33 | #1 | |
Çevrimiçi
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Sistemin Olası Sonuçları Parçalı bir dünya görüşüne sahip olduğumuz için genelinde sistemler arasındaki etkileşimlere pek dikkat etmeyiz. İş zamanı iş yapılır, eğlence zamanı eğlenilir. İşe duygu karıştırılmamalıdır. İş başka, duygu başka birşeydir. Oysa yeryüzünde herşey birbiriyle ilişkilidir. Eski Yunanlılar bir sistemin çokluk (zenginlik), gerçek (bilgi), Değer (iyilik), güzellik/eğlence gibi sonuçlar üretebileceğini öne sürmüşlerdir. Jamshid ise bu sonuçlara özellikle Doğu kültüründe güç kavramının da eklenmesi gerektiğini söylemektedir. En üst düzeydeki sistemin özelliklerine, alt düzeydeki sistemlerin ya da üst sistemin öğelerinden hiçbiri sahip değildir. Örneğin yazmak insan sisteminin bir özelliğidir, tek başına parmaklarım, gözlerim ya da beynimle yazamam. Yazma eylemi bir çok parçanın karşılıklı etkileşimlerinin bir sonucudur. Bu etkileşimlerden herhangi birini gözönüne almazsanız yazma eylemi gerçekleşmez. Sadece yazma kavramı da yetersizdir. Yazılanın bir takım özellikler(sonuçları, boyutları) sergilemesi gerekir. Benzer şekilde her ürünün birden çok sonucu vardır. İndirgemci yaklaşımlarla sistemlerin ya da ürünlerin boyutlarını teke indirerek düşünmek bizi hatalı sonuçlara götürecektir, çünkü bu düşünce bizi daima alt eniyilemeye götürecektir. Genel olarak insanlı sistemlerin yani organizasyonların sahip olması gereken boyutları aşağıdaki başlıklar altında inceleyebiliriz. 1. Zenginliğin üretilmesi ve dağıtılması ya da gerekli mal ve hizmetlerin üretimi ve adil dağıtmın yapılması 2. Gerçek ya da bilgi, knowledge (yeti) ve anlayışın yayılması ya da yaratılması 3. Güzelliğin, olmanın duygusal yönlerinin, yapılanın ve olanın anlam ve heyecanının yaratılması ve yayılması 4. Kişilerarası ilişkilerin düzenlenmesi ve korunması amacıyla; işbirliği, koalisyon, rekabet ve çatışma için, değerlerin oluşturulması ve kurumsallaştırılması 5. Gücün duplikasyonu ve geliştirilmesi; yasallık, otorite ve sorumluluğun ya da hükmetme kavramının sorgulanması Olayı bu şekilde düşününce ticari bir organizasyonun amacı karını en yüksek düzeye çıkarmaktır derseniz, sadece zenginlik boyutuyla ilgileniyorsunuz demektir. Ancak tüm dikkatinizi bu amaca yöneltirseniz, siz karınızı en yükseğe çıkarırsınız, ama organizasyon batabilir ya da daha genel anlamda ülke batabilir. Bunu Vehbi Koç, "Memleketim varsa, ben varım" diyerek sürekli vurgulamıştır. Arie de Geus'da durumu şöyle açıklamaktadır: "Peki şirketler neden erkenden ölüyor? İlk akla gelen yanıt, onların bütün politika ve pratiklerini "ekonomi" temelinde inşa ettikleri, yani "ekonomik" olana uydukları. Başka bir şekilde formüle etmek gerekirse, "şirketler ölüyor, çünkü onları yönetenler, tümüyle mal ve hizmet üretimi üzerinde yoğunlaşıyor. Şirketin aynı zamanda iş dünyasında ayakta kalmaya çalışan bireylerden oluşmuş bir topluluk olduğunu unutuyorlar". Yöneticiler, soyut bir biçimde üretim faktörleriyle (emek, toprak ve sermaye) ilgileniyorlar. Bunlardan birinin, emeğin, aynı zamanda "gerçek insanları" ifade ettiğini unutuyorlar.". Yukarıdaki açıklamalar bizim daha büyük bir bütünün parçası olduğumuzu unutmamamız gerektiğini göstermektedir. Bu nedenle amaçların bütününü mümkün olduğu kadar aynı anda gerçekleştirmeye ya da tasarlamaya çalışmak daha iyi sonuçlar üretecektir. Şimdi bu sonuçları ayrı ayrı incelemeye çalışalım 1. Zenginliğin üretilmesi ve dağıtılması ya da gerekli mal ve hizmetlerin üretimi ve adil dağıtmın yapılması ya da kısaca çokluk boyutu. Zenginlik ürettiklerimizle tükettiklerimiz arasındaki olumlu farkın birikimidir. Bu da büyümeyle yani ölçüdeki artışla ilgili bir kavramdır.Yaşamımızı sürdürmemiz açısından üretkenlik son derece önemli bir kavramdır. İnsanların, ülkelerin ve hemen hemen tüm şirketlerin temel amacı varlıklarını sonsuza kadar sürdürmektir. Bu da ekonominin ilgi alanıdır. Ekonomi mümkün sonuçlara mevcut en etkin kaynaklarla ulaşmaktır (iş dünyasının ve hükümetlerin görevidir). Böylece kaynaklar üretilir ve dağıtılır. Diğer yönden kaynakların korunması gerekir. Bu görevi de adalet, sağlık, çevre, silahlı kuvvetler ve sigorta sistemleri yerine getirir. Canlılar kendilerinin sonlu bir ömre sahip olduklarını bilir. Bu nedenle varlıklarını sonsuza kadar sürdürmenin yolu olarak nesillerinin devamını görürler. Bu isteği de içgüdüsel olarak ya da genetik kodlarında şifrelendiği gibi sürdürürler. Aynı zamanda yeni neslin de kendilerine benzemesini isterler. Bireysel bazda bu olay DNA'lar aracılığıyla olurken toplumsal bazda DNA'nın görevini kültür üstlenir. İş adamlarının en büyük kaygılarından birisi eserlerinin (neslinin) sürekliliğini sağlamaktır. Gerçek iş adamları nihai analizde iş yerinin asıl sahiplerinin çalışanlar olduğunu bilirler. Çünkü zenğinliği üretme yeteneği insanlardadır. Şirket varlığını ancak insanlar aracılığıyla sürdürebilirler. Bu nedenle iş adamları şirketin sürekliliğini sağlayacak yetenekleri arar. Elbette bu yeteneklerin çocuklarında olmasını ister. Ancak çocuklarında bu yetenek yoksa diğerlerini araştırırlar. Üretim yeteneğini korumak demek sürekli olarak üretken işgücü yaratmak demektir. Bu da ancak öğrenmeyle gerçekleştirilebilir. 2. Gerçek ya da bilgi, knowledge (yeti) ve anlayışın yayılması ya da yaratılması Gerçeğin aranması bilimin işlevidir. Bilimin ürünlerinin uygulanması ise teknolojidir. Bilim ve teknolojiyi yayma görevi ise temel olarak üniversitelerindir. Bilim, teknoloji ve üniversitenin işlevi sonuçlara daha verimli bir şekilde ulaşmamızı sağlamaktır. Bir şeyi istemek tek başına yeterli değildir. İstediğiniz şeyi gerçekleştirme yeteneğine de sahip olmak gerekir. Bu da ancak değişimle hemen hemen eş anlamlı olan öğrenmeyle gerçekleştirilebilir. Peter Senge öğrenmeyi bu anlamda daha önce yapamadıklarımızı şimdi yapabiliyorsak öğrenme gerçekleştirilmiştir şeklinde açıklamaktadır. Merak etmek insan oğlunun temel özelliklerinden biridir. Öğrendikçe yeni şeyleri şeyleri merak ederiz. Gelişmemizi sağlayan temel duygu da bu merak duygusudur. Merak ettiklerimizden bir kısmını öğreniriz ya da biliriz ama uygulamaya koyamayız. Bildiklerimizi uygulamaya sokabiliyorsak o zaman bir teknolojiye sahibiz demektir. Gerçeği araştırma ve bilginin yayılması temel olarak okulların görevidir, ancak özellikle uygulamada yani teknolojide işletmelere de büyük görevler düşmektedir. Sürekli değişimin yaşandığı günümüzde herkes sürekli öğrenmek ve öğrendiklerini uygulamak zorundadır. Bu nedenle işletmelerin en önemli görevlerinden biri sürekli öğrenmeye olanak sağlayacak ortamı hazırlamaktır. Şirketler bu görevi sadece okullara bırakamaz ya da belirli dönemlerde dışardan transferle olayı tümüyle çözümleyemezler. Rekabet avantajlarını koruyabilmek için sürekli öğrenme kavramının sisteme yerleştirilmesi gerekir. 3. Güzelliğin, olmanın duygusal yönlerinin, yapılanın ve olanın anlam ve heyecanının yaratılması ve yayılması Güzelin peşinden koşmak da insanların içsel bir değeridir. Bazı şeyleri sadece güzel oldukları için yaparız. Bunun başka bir nedeni de yoktur. Güzelin peşinden koşmak hemen herkese estetik kavramını hatırlatır. Literatürde estetikle ilgili oldukça fazla yayın olmasına rağmen bana göre bu kavramın en iyi açıklaması Ana Britannica ansiklopesinde yapılan açıklamadır. Bu nedenle açıklamayı aynen aktarıyorum. "Felsefenin, güzeli ve güzel sanatların doğasını inceleyen bölümüne estetik denir. Yunanca aisthetike (duyum) sözcüğünden gelen terimi bugünkü anlamıyla ilk kez kullanan ve estetiğin, felsefenin ayrı bir dalı olmasını sağlayan Alexander Baumgarten'dir. Estetik, insanın dış dünyaya gösterdiği, "güzel" ve "çirkin" sözcükleriyle dile getirilen tepkilerle ilgilidir. Ancak güzel ve çirkin sözcüklerinin kapsamları belirsiz ve anlamları da öznel ve görelidir. Üstelik, etkileyici bir doğa görünümüyle ilgili gözlemlerde ya da sanat eleştirilerinde kullanılan nitelemeler yalnızca güzel ve çirkinle sınırlı değildir. Anlamlı, dengeli, uyumlu, ürpertici, yüce gibi bir dizi başka kavram da değerlendirmeye girer. Estetik kuramı, bir yandan güzelin yalnızca öznel olmayan, nesnel bir içerik de taşıyan bir tanımını yapmaya, bir yandan da bu değişik terimler arasındaki bağlantıları belirlemeye çalışır. Kant'a göre estetik; yaşantının temel öğesi beğeni yargılarıdır ve yargı yetisi ancak ussal, düşünen varlıklarda bulunabilir. Estetik yaşantı, pratik ahlaki yargıyla kuramsal us arasında bir bağlantı kurar ve yalnızca ussal varlıklara özgüdür. Estetik yeti olmadan da insanın öteki yetileri güdük kalır. Kant'a göre estetik yaşantının ayırt edici özelliği, çıkarsız oluşudur. Çağdaş estetiğin çıkış noktası olan bu önerme, estetiği ahlaktan da bilimden de ayırır. Ahlaki davranışlarda bir çıkar öğesi vardır; evrensel sayılan bir davranış ölçüsü bütün insanlara benimsetilmek istenir. Bilim de nesnelerin içyapılarını, işleyişlerini ve neden-sonuç ilişkilerini araştırır; nesneleri denetim altına almak, insanın hizmetine koşmak ister. Estetik bu kaygıları taşımaz. Schiller, "iyi olanı, kusursuz olanı insan yalnızca ciddiye alır; oysa güzel olanla oynar." der. Hayal gücünün rolü konusunda bugüne kadar yeterli bir temellendirme yapılmamışsa da, insanın gerçekte var olmayan bir şeyi zihinlerinde canlandırmalarını sağlayan bir yaratma yetisi olduğu kesindir. İnsanın resimde bir insan yüzü görmesini sağlayan da budur, çünkü orada bir insan yüzü değil, boyalı bir tuval durmaktadır. Sartre'da düş gücünü, olmayanda olanı görmek biçiminde tanımlar. Sanat yapıtının estetik olarak kavranmasını sağlayan etken biçimdir. Yapıtta her birim ötekilerle ve yapıtın bütünüyle belirli bir ilişki içindedir. Yapıtın estetik ilgi uyandırmasına da bu ilişkiler yol açar." Yönetim ve gelişme kitaplarında yeterince yer verilmese de estetiğin yarattığı heyecan ve güzelin peşinden koşma duygusu her alanda gelişmenin ana kaynaklarından birisidir. 4. Kişiler arası ilişkilerin düzenlenmesi ve korunması amacıyla; işbirliği, koalisyon, rekabet ve çatışma için, değerlerin oluşturulması ve kurumsallaştırılması Buradaki kavramlar ilerleyen bölümlerde tanımlanacaktır, ancak bir kurumda kişiler arası ilişkilerin temel kurallarla tanımlanması gerekir. Bu bir anlamda kararların nasıl verileceği hakkında yapılan bir anlaşmadır. Önceden kararın nasıl verileceğinin üzerinde anlaşılması, konsensüsün yani türkçesiyle uzlaşmanın gerçek anlamıdır. Demokrasilerin de temel prensiplerinden birisidir. Aksi takdirde çatışmaları rekabete dönüştürmenin yolu yoktur. Hangi davranışların doğru hangilerinin yanlış olduğı konusunda genel bir anlaşmanın olması gerekir. Bu da bir ülkenin ya da organizasyonun değerlerinin oluşturulması ve yaygınlaştırılmasını kapsayan bir konudur. Bu görev temel olarak üniversite, din ve psikoloji ya da psikiyatrinin görevidir. 5. Gücün duplikasyonu ve geliştirilmesi; yasallık, otorite ve sorumluluğun ya da hükmetme kavramının sorgulanması Bu kavram merkezilik ve yerellik kavramlarının aynı anda yerleşebilmesi için önemlidir. Topluluk adına kimler eyleme geçmeye yetkilidir? Kararları kimler alacaktır? Örneğin seçilmişler atanmışlardan önce gelir deniyor. Demokratik kural olarak bu ifade doğrudur, ancak halkın seçtikleri belirli düzeydeki seçilmişlerden önce gelir. Seçimi kişiler yaparsa, bu bir seçim işlemi midir yoksa bir kişi tarafından yapılan atama işlemi midir? Bu soruların hemen arkasından da organizyonun yaptığı atama mı daha önemlidir yoksa kişilerin yaptığı atamalar mı daha önemlidir sorusu gündeme gelir. Bu ve benzeri soruların sistemde açık olarak yanıtlanması çok önemlidir. Aksi takdirde yetkin olmayanlara sorumluluk verilmesi gibi bir durum ortaya çıkar ki, bu da istenmeyen sonuçlara yol açar. Diğer bir anlatımla organizasyonların nasıl yapılandırıldığı, nasıl yönetildiği ve insan etkileşimlerindeki ahlaki yönlerle ilgilenir. Sistemlerin sonuçlarını bu şekilde inceledikten sonra, "Bu sonuçları üreten bir sistemin tasarımın da hangi prensiplere uyulmalıdır?" sorusu gündeme gelir.
__________________ English Preparatory Department School of Foreign Languages Assistant English Teacher Ankara Baskent University 2017-18 “Benim, senden öncem ve senden sonram yok, yalnızca sen varsın...” C.A - 31.12.2010 - ∞ English Language and Literature Faculty of Humanities and Letters Ankara Bilkent University 2010-15 | |
|
Etiketler |
olası, sistemin, sonuçları |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Obezitenin Olası Sonuçları Nelerdir?. | Sarya | Diyet ve Sağlıklı Beslenme | 1 | 18 Nisan 2022 05:58 |
EKYS sınav sonuçları ne zaman, hangi gün açıklanacak? ÖSYM ile 2019 MEB müdür yardımcılığı sonuçları için tarih detayı | Funda | Eğitim Haberleri | 0 | 07 Mayıs 2019 07:38 |
YDS sonuçları saat kaçta açıklanacak? ÖSYM YDS sonuçları sorgulama… | yaSmin | YGS ve LYS'ye Hazırlık | 0 | 19 Nisan 2019 10:44 |
Bursluluk sınavı sonuçları açıklandı | MEB İOKBS sonuçları 2018 | Hesna | Sınavlar ve Hazırlık | 0 | 20 Temmuz 2018 10:51 |
Sistemin sonuçları ve prensipleri! | Kalemzede | Felsefe | 0 | 23 Ekim 2011 09:31 |