09 Ekim 2011, 21:49 | #1 | |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Tartışılan Modernlik Ortaçağ ve Rönesansın resmini karşılaştırmak belkide bu iki çağın insan- doğa ilişkisini tamamlayışını anlamanın en kısa yoludur. Ortaçağ tablolarında doğaya ikonlarda (kutsal resim) olduğu gibi hiçliğe gömülür ve yaldızlı bir fon halini alır yada üzerinde gerçekten anlamlı olan her şeyin yani insanın kendi dramını yaşadığı ama kendi başına anlamsız bir dekor gibi geride durur. Ortaçağın egemen kategorisi olan aşkınlık, insanı da beraberinde alıp doğa-dışına taşımış gibidir.Burada konu bedeni, bireysel varlığı, duyusal hazzı resmetmenin bir vesilesi olarak kendini duyurur. Sanatta, ticarette ,bilgide, dünyevileşme ve maddeye yakınlaşma, Rönesansın Doğa kavramının yepyeniliğinin en belirgin göstergeleridir. Burada mutlaka bir istem olarak Tanrı insanı yaratır ve insan,önceden kestirilemeyen ve sonrada asla yinelenemeyecek olan olayların aktörü olarak düşer, acı çeker, kurtuluşu umar. Ama 1610 yılında Galile’nin yayınladığı gözlem sonuçları çok daha büyük bir şaşkınlığa yol açacaktır. Ayın üzerinde Astronomik dürbünlerin gösterdiği dağlar, vadiler, bir yıldız kümesine dönüşen Samanyolu ve daha önemlisi , güneşin yüzeyindeki lekelerle birlikte gökyüzü, tanrısal bir mekan olmaktan çıkmaktadır. Doğa 16. yy da sahip olduğu tanrıçalık mertebesinden 17.yyda da daha önce hiç uğramadığı bir düşüşe uğrayarak bir makine haline gelecektir.17. yyda yer alan bu düşüş sonucu o, insanın kullanımına sömürüsüne açık, sırlarına sonuna kadar erişilebilir bir konu haline dönüşür. 17.yyda doğa üzerinde tahakküm hülyalarıyla gelişen bu sürecin geçiş figürlerinde olan Francis Bacon, anlığı salt akıl yürütme gücüyle, karşısında duran bu son derece zengin doğaya boyun eğdiremeyeceğinin bilincindedir. O’na göre, zamanın bilimi çok acele bir biçimde bir uzmanlık ve yöntem konusuna dönüşmektedir. Oysa bilim aforizmalarla ve gözlemlerle dağınıklaştığı ölçüde niceliksel olarak büyüyebilir. Yöntemler ise, yapay bir biçimde, bilimleri şu an içinde bulundukları sınırların içinde dondururlar. Modern dünya bilimi ve felsefesi doğanın bir nesne olarak özneye indirgenemez başkalığında anlaşılmasıyla doğmuştur. 17 yyın makine-doğa tasarımı modern bilimin epistemolojik gerektirmesi olan özne ve nesne arasındaki mesafe ve başkalık düşüncesinin doğmasına yol açar.Doğa bir makinadır ve bilim de bu makinayı kullanmak ve yeni makinalar üretme sanatıdır. Batılı, doğa karşısındaki çocuksu tavrını terk etmekte, yani kendisine kol kanat geren yada kötü edimler için onu cezalandıran, ama her durumda onunla ilgilenen, ona yönelik niyet ve kaygılar besleyen bir Doğa-Ana tasarımının yerine kendisi karşısında kayıtsız, kendisine hiç benzemeyen, özerk bir varlık olarak doğa tasarımını geçirmektedir. Doğanın özneye yabancı, ona benzemeyen bir şey olarak anlaşılmaya başlandığının göstergesidir. Descardes’in deyişi ile “doğanın efendisi ve sahibi” olmasına karşılık olarak ödediği bedel budur. Lenoble 18.yyda yaşandığı söylenen coşku ve ilerlemeye duyulan inancın yüzyılı olduğunu düşünür. Lenoble 17 yy felsefcisinin ve fizikçisinin, bir mühendis olarak tasarladığı tanrıyı taklit ettiği düşündüğünü ileri sürer. 17. yy ardından gelen dönemlerde ise bunu başarmanın sarhoşluğunu duyduktan sonra, günümüzde artık umut ve coşku gibi olumlu duygular uyandırmayan tekniğe bir tür çaresiz katlanma tutumunu benimsemiştir. Filozoflar ilkçağda köleliğe makinanın yokluğu ile meşrulaşırken yada modernlikte insanın doğa üzerindeki efendilerinin makine ile gerçekleşeceğini düşünürken, makinayı her zaman insan ile ilişkilerinde değerlendirmektedir. Felsefenin amacı artık bize doğayı izlemeyi değil, onu yenmeyi, kullanmayı öğretmektedir.Bu nedenle felsefenin durakladığı , oysa tekniğin gelişip dünyayı dönüştürdüğünü açıktır. Bu durağanlığın sebebini açıklamak için ileri sürülen psiko-sosyolojik sebeplerin açıklayıcı gücü daha fazla görünmektedir. Zanaatçı küçümsenen biri, teknik etkinlik ise aşağılan bir etkinliktir. Kazanç amacıyla çalışma karşısında duyulan küçümseme çoğu kez ticaret etkinliğine doğru da yayılmaktadır. Çünki her ikiside insanın yararlı boş zamanlarını ortadan kaldırmaktadır. Baktığımız zaman İlk kez akılsal olan deneysel olana dönüştürülüyor 17. yylın düşünürleri öğretileri, fesefi düşüncenin bu yeni doğa anlayışı karşısında verdiği metafizik çabanın ürünleri olarak tanımlanabilir, belki. Yada, acaba fikir adamları Tanrı’nın düzeninde zaruri bir tip midirler? Birgül Çelebi Kaynak: Tülin BUMİN; Tartışılan modernlik kitabından kendimce okumadır.
__________________ English Preparatory Department School of Foreign Languages Assistant English Teacher Ankara Baskent University 2017-18 “Benim, senden öncem ve senden sonram yok, yalnızca sen varsın...” C.A - 31.12.2010 - ∞ English Language and Literature Faculty of Humanities and Letters Ankara Bilkent University 2010-15 | |
|
Etiketler |
modernlik, tartışılan |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Muhafazakarlığın zıttı olarak Modernlik kavramının kullanılması sizce doğru mu? | Sarya | IF Anketler | 3 | 07 Aralık 2021 21:58 |
Post Modernlik | PySSyCaT | Felsefe | 0 | 11 Kasım 2014 14:27 |
Tartışılan Konu | Kalemzede | Felsefe | 0 | 20 Eylül 2011 01:25 |
Ev Dekorunda Modernlik | Kalemzede | Ev Dekorasyonu | 0 | 28 Ağustos 2011 10:12 |