Gençler çok defa içlerinde duydukları "anlık" mutluluğun gerçek sevgi olup olmadığından habersiz ilgi ve sevgi gördüğü kişilerin peşinden pembe hayallerle yola çıkıyorlar. Halbuki çocukluk yıllarında doyurulmamış anne sevgisi kişinin bir ömür boyu sevgiye muhtaç yaşamasına sebep oluyor.
Kız ya da erkek fark etmiyor anne sevgisi çocukluğun ilk yıllarında hayati önem taşıyor. Çocuk özellikle ilk yedi yılda "doya doya" anne "sevgisini" ve "ilgisini" aldı ise hayatının geri kalan kısmını emin adımlarla ilerleyebiliyor neyi neden istediğini iyi değerlendirebiliyor. Ancak çocukluk yıllarında yeterince alınamayan anne sevgisi bir ömür boyu kişide kendi yokluğunu hissettiriyor.
Şefkat hissi ile örülü karşılıksız bir sevgi olan anne sevgisinden mahrum yetişen gençler özellikle ergenlik çağından itibaren içlerindeki bu boşluğu doldurabilmek için o adresten diğer adrese koşma ihtiyacı hissediyorlar.
Halbuki vaktiyle eksik kalan anne sevgisinin hayatın geri kalan kısmında asla giderilmesi imkânsızdır. O sevgi "çocukluk yıllarında" ve "sadece anneden" alınmaktadır. Vaktinde ve yeterince alınmadığı takdirde yeri bir ömür boyu boş kalacak bu sevgi gençleri imkânsız bir sevgi arayışına itiyor.
Anne sevgisi eksikliğinin yol açtığı "sevgi açlığı" erkek ve kız çocuklarda aynı şekilde kendini göstermekte; ilgi ve sevgiye muhtaçlık ve fakat kendisine yönelen hiçbir sevgiden tatmin de tatmin olamama. Anne sevgisinin önemi bu kadarla da kalmıyor. Çocukluk çağında anneden yeterince ilgi ve sevgi görememiş gençler yetişkinlik çağında "sevme engelli" olma riski ile karşı karşıya bulunuyorlar.
"Sevme engelli" hali nedir?
Kişinin kendisinin sevgiye ve ilgiye aşırı ihtiyaç duyduğu halde kendisinden sevgi bekleyenlere de yeterince sevgi verememe halidir. Ya da kişinin peşinde koştuğu insandan sevgi ve ilgi görmeye başlaması durumunda gördüğü bu sevgiden bir süre sonra bıkıp uzaklaşma isteğinin ortaya çıkması halidir.
Çünkü böylesi durumlarda aranılan şey karşı cinsin sevgisi ve ilgisi değil içinde yokluğunun acısını hissettiği anne sevgisidir. Bir yandan sevilmeye olan aşırı ihtiyaç diğer kendini seven kişilerden bir süre sonra "bıkma" ve "uzaklaşma" isteği anne sevgisinin yokluğunun en önemli dışa vurum halidir.
Kişi kendisi ile yüzleşebilmeli
İnsana verilecek en büyük ceza sevgisiz bir ortamda yaşamaya zorlamaktır. İnsan sevgiye muhtaçtır daha da ötesinde sevmeye de muhtaçtır. Sevilmeye ve sevmeye olan ihtiyaç gayet normaldir ve insan olmanın gereğidir.
Ancak burada gençlerin dikkat etmesi gereken hayati nokta eğer "sevgide doyumsuzluk"sa işte bu alarm zillerinin sesidir. Kişi kendi eksikliğini kendi dünyasını ve hatıralarını yoklayarak bu sevilme ve ilgi görme ihtiyaçlarının nedenlerini mutlak suretle öğrenmelidir.
Ebeveyn sevgisinden mahrum olanlar çocukları ile iletişim kuramıyor
Annesinden yeterince sevgi alamamış kişiler kendileri anne ya da baba olduklarında kendi çocukları ile aralarındaki sevgi bağında da sorunlar yaşama ihtimalini taşımaktadırlar. Yapılan terapi görüşmelerinden net bir şekilde anlaşılmaktadır ki; çocukluk yıllarında anne sevgisinden mahrum büyüyen kişiler kendisi anne veya baba olduklarında çocuklarına karşı "sınırsız ve karşılıksız sevgi" vermekte zorlanmaktadır.
Çünkü çocukluk yıllarında doyurulmamış anne sevgisinin bilinçaltında oluşturduğu rahatsızlık kendi çocuğuna aynı kaynaktan sevgiyi vermeye çalıştığı sırada kişiyi çocukluk yıllarına götürmekte sevgisiz kaldığı dönemleri hatırlatmakta ve o günlerin su yüzüne çıkmasına neden olmaktadır. Böylesi bir hali bilinçaltında hissetmek kişiyi huzursuz etmektedir.