Kapital'e karşı devrim (The Revolution against Das Kapital) adlı hapis öncesi ünlü makalesinde Gramsci, Rusya Ekim Devrimi'nin, sosyalist devrimin kapitalist güçler üretiminin tam gelişimini beklemek zorunda olduğu düşüncesini geçersiz kıldığını ileri sürdü. Bu onun, Marksizmin deterministik bir felsefe olmadığı görüşünü yansıtıyordu. Üretim ilişkilerinde nedensel öncelik (primacy) ilkesinin, Marksizmdeki bir yanlış anlaşılma olduğuna inanıyordu. Hem ekonomik hem de kültürel değişimler temel tarihi süreçlerin ifadesidirler ve hangi alanın diğerinden öncelik taşıdığı yanıtlanması zordur. İşçi hareketinin ilk yıllarında yaygın olan kaderci anlayış, yani tarih yasalarına göre kaçınılmaz olarak zafere ulaşılacağı, Gramsci'nin görüşüyle, savunma eylemlerine zorlanmış baskı altındaki bir sınıfın tarihsel koşullarının bir ürünüydü ve işçi sınıfı inisiyatifi ele almaya hazır hale gelir gelmez bir engel olduğundan bırakılmalıydı. Marksizm pratik felsefesi olduğundan, toplumsal değişim nesnesi olarak görünmez tarihi yasalara yaslanılamazdı. Tarih insan pratiğine yapılır ve o nedenle insan isteği içerir. Herhangi bir verili durumda, bununla birlikte, istek-gücüyle tek başına istenilen hiçbir şey elde edilemez: işçi sınıfı bilinci eylem için gerekli gelişme aşamasına ulaştığında, isteğe bağlı değiştirilemeyecek tarihi koşullarla yüz yüze gelecektir. Bunlarla birlikte, sonuçta birçok olası gelişmeden hangisinin gerçekleşeceği tarihi kaçınılmazlıkla önceden belirli değildir.