IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  reklamver

Etiketlenen Kullanıcılar

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 19 Eylül 2011, 01:29   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
İnsana Tapma




Nasıl ki dini ahlakın tekelinde zannetmek; ahlakı insana karşı bir hale getirmişse; benzer şekilde lisanların en yüce bazı ahlaki kavramlarını sadece dine ait zannetmek; bu kavramları bu dünyanın dışına itip insanın erişiminden çıkarmıştır. "Vecd" genellikle tabiat-üstünün tefekkür edilmesiyle çağrılan bir duygusal durum olarak kabul edilir. "Tapma" insandan daha yüksek birşeye sadakat ve adanmışlık içinde bulunmakla yaşanan duygusal deneydir. "Huşu" dizler üştünde yaşanacak olan ve kutsal bir saygının doğurduğu duygudur. "Kutsal" insanla ve bu dünyayla ilgili her husustan daha yüksek olan ve hiçbir husus tarafından dokunulmaz olan şeydir. Vs.
Fakat bu kavramlar -tabiat-üstü hiçbir boyut olmasa da- fiilen varolan duyguları insanların fiilen hissettikleri bir şeyleri isimlendirmektedir. Hem bu duygular bireyde; değil dini tanımlarca emredilen kendini-hakir görme halini yaratmak; tam tersine yücelmiş ve asilleşmiş bir ruh halini yaratmaktadır. O halde bu duyguların realitedeki kaynağı veya karşılığı nedir? Bu kaynak insanın ahlaki bir ideale olan adanmışlığından doğan duygusal alanın bütünüdür. Ne var ki dinlerce sunulan ve insanı küçük gördürten bazı alanları saymazsak; bu duygusal alan tanımsız kavramsız kelimesiz varlığı-kabul-edilmez kalmıştır.
İnsan duygularının bu en yüksek seviyesi mistisizmin kasvetinden kurtarılıp doğru nesnesine insana yöneltilmelidir.
İnsana-tapma da bu anlamda anlaşılmalıdır.
İnsana-tapma duygusu çok az sayıda insanın sürekli olarak yaşadığı bir duygudur; bu duyguyu bazı insanlar arada bir parlayan ve hiçbir sonuç bırakmadan sönen münferit bir kıvılcım halinde yaşar; bazı insanlar ise burada neden bahsedildiğini bile anlayamazlar; başka bazıları neden bahsedildiğini anlayıp bütün hayatlarını gaddar bir kıvılcım-söndürücü olarak geçirirler.
"İnsana-tapma" kavramını; güya ahlakı dinden kurtararak aklın alanına getirmek amacıyla yapılmış olan; fakat dinin en derin en kötü irrasyonelliklerini aynen muhafaza edip onlara dünyevi bir anlam kazandırmaktan başka hiçbir şey yapmamış olan birçok teşebbüsle karıştırmamak gerekir. Mesela modern kollektivizmin bütün çeşitleri (komünizm faşizm Nazizm vs.) dinsel-altrüist ahlakı aynen muhafaza edip insanın kendini kurban etmesinden faydalanacak unsurun Tanrı yerine "toplum" olmasını ister. Öte yandan; bir yandan insanı bireyi yücelttiklerini ona taptıklarını iddia ederken öte yandan Kimlik Kanunu'nu reddederek belirsiz bir seyelan olarak kabul ettikleri realitenin mucizelerle yönetilip kaprislerle -Tanrı'nın değil "toplumun" kaprisleriyle- şekillendirildiğini iddia eden çeşitli modern felsefe ekolleri vardır. Bu neo-mistiklerin insana taptıklarını söylemek mümkün değildir; bunlar alenen mistik olan seleflerince insana duyulan derin nefreti aynen paylaşıp bu nefretin dayanağını dünyevileştirmekten başka bir şey yapmamışlardır.
Aynı nefretin daha kaba bir çeşidi somutla-sınırlı "istatistiki" zihniyetlerce sergilenir; bunlar -insan iradesinin anlamını kavramaktan aciz olduklarından- insanın bir tapınma nesnesi olamayacağını çünkü buna layık hiçbir insan türüne henüz raslamadıklarını beyan ederler.
Buradaki anlamında insana tapanlar: insanın en yüksek potansiyelini görüp onu kendilerinde aktüelize etmeğe çabalayanlardır. İnsandan nefret edenler ise; insanı zavallı ebedi-günahkar aşağılık bir yaratık olarak görenler ve insanın böyle olmadığını hiç keşfetmemesi için uğraşanlardır. Bu insanların kimler olduğunu anlamak için; burada şunu hatırlamak önemlidir: herhangi bir insanın insan konusunda sahip olabileceği doğrudan içebakışsal yegane bilgi o insanın kendisiyle ilgili olan bilgidir.
Daha spesifik olarak söylenecek olursa bu iki kamp arasındaki asli ayrım şöyle ifade edilebilir:
1) insanın kendine-saygı-ve-güven erdemine sahip olmasından vecde gelen ve insanın yeryüzündeki mutluluğunun kutsallığına adanmış insanlar ile;
2) bu iki şeyden hiçbirinin mümkün olmaması için kararlı olanlar. İnsanlığın çoğu hayatlarını ve ruhsal enerjilerini bu iki uç arasında harcar.
İnsanın bir tapınma nesnesi olduğu görüşü insanlık tarihinde nadiren ifade edilmiştir. Bugün bu görüş adeta tamamen yok olmuştur. Oysa insanlığın en iyi gençleri -değişik derecelerdeki heyecan özlem tutku ve kafa karışıklığından doğan sancılarla da olsa- hayata bu görüşle başlar. Çoğu için bu henüz bir görüş bile olmayıp; hafif bir acı ile muhaberesi gayri-mümkün bir mutluluktan oluşan sisli belli-belirsiz tanımsız bir histir. Bu muazzam beklentileri olan bir histir; insanın kendi hayatının önemli olduğu; büyük başarıların insan kapasitesi dahilinde olduğu; ileride insanı bekleyen büyük şeyler olduğu hissidir.

Hayata teslimiyetle başlamak kendi suratına tükürüp mevcudiyeti lanetlemekle başlamak insanın tabiatında -hiçbir canlının tabiatında- mevcut bir hal değildir; böyle bir hale girmek -hızı insandan insana değişen- bir yozlaştırma süreci gerektirir. Kimi ilk baskıda teslim olur; kimi kendini satar; kimi enerjisini algılayamayacağı kadar küçük derecelerde eksiltip -ne zaman ve nasıl olduğunu hiç bilmeden- bütün ateşini yitirir. Sonra bunların hepsi; kendilerine; olgunlaşmış olmak için zihinlerini terketmek gerektiğini; güven içinde olmak için değerlerini terk etmek gerektiğini; pratik olmak için kendine-saygı-ve-güven erdemini kaybetmek gerektiğini; telkin etmekte olan büyüklerinin teşkil ettiği engin bataklıkta kaybolur giderler. Ama bir kaç tanesi gayreti bırakmaz ve devam eder; o ateşe ihanet etmemek gerektiğini bilir; ona şekil amaç ve realite kazandırmayı öğrenir. Fakat gelecekleri ne olursa olsun; hayatlarının sabahındaki insanlar insan tabiatı ve hayatın potansiyeli hakkında yüce bir görüş ararlar. İnsana uygun bir statünün ne olduğunu keşfedip onu tam bir realite haline getirmeyi başaranlar her nesilde sadece birkaç kişidir; geri kalanlar bu statüye ihanet eder.
Ama dünyayı harekete geçirenler hayata anlamını kazandıranlar da işte bu birkaç kişidir.

Alıntıdır .

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları eglen sohbet reklamver
Cevapla

Etiketler
insana, tapma, İnsana


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
İş Hayatının İnsana Kazandırdıkları Sarya IF Sözlük 3 18 Kasım 2023 22:20
Özdemir Asaf-Bir Şey İnsana Ait Ayışığı EylulFM Paylaşım 0 17 Mart 2023 16:01
BİR ŞEY İNSANA AİT Sarya Serbest Kürsü 0 27 Aralık 2021 13:24
İnsana dert lazım! Kalemzede Felsefe 0 06 Mayıs 2012 14:32