10 Ağustos 2011, 12:18 | #1 | |
Çevrimiçi
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Rasyonalizm ve İrrasyonalizm Şimdi birbirlerine karşıt eğilimlerden oluşan ikinci çifti inceleyeceğiz: Rasyonalizm ve irrasyonalizm ya da bir başka deyişle anti rasyonalizmle irrasyonalizm. Rasyonalist maksimler düşünce tarihinde çok sık olarak ortâya çıkarlar. Rasyonalist maksimlerin tarihin akışı içinde en fazla yoğunluk kazandıkları ve en büyük etkiyi yaptıkları dönem onların Aydınlanma çağının ideolojisinin özsel bir yönü oldukları onsekizinci yüzyıldı. Rasyonalizm -irrasyonalizme karşıt olarak- rasyonel bilgiye duyulan inancı - doğaüstü kaynaklardan kazanılan bilgiyekarşıt olarak duyulan inancı ifade eder. Bununla birlikte bütün bu formülasyonlar oldukça genel tânımlar olup pek elle tutulabilir gibi değildirler ve kolaylıkla bir- takım yanlış anlamaların kaynağı olma durumuna gelebilirler. Rasyonalizmin maksimi şimdiye dek belirtik bir biçimde (yani rasyonalizmin uygun ve yeterli bulacağı bir biçimde) formüle edilmiş değildir. Rasyonalizm yetkin örneği bilimsel bilgi ya da daha tam ve dakik bir biçimde söylendikte yetkin örnekleri matematik ve doğa bilimleri olana biliş türüne değer verir. O vahye kehanetlere önsezilere gaipten haber vermelere kristal küre ile fal bakmaya v.b.g.;ye dayanan biliş türlerini reddeder. Bilimsel bilgiyi bu diğer biliş türlerinden ayıran şeyin ne olduğunu söylemek; bununla birlikte kolay değildir. Bilimsel bilgi belki en iyi bir biçimde onun yerine getirmek zorunda olduğu iki koşulu dile getirip vurgulamak suretiyle karakterize edilebilir. Bilimsel bilgi herşeyden önce düşüncenin aktarılması için mecazlar analojiler ve başkaca kısmî yollar olmaksızın başkalarına harfi harfine ve gerçekten anlaşılan sözcüklerle iletilebilen düşünce içeriğidir: İkinci olârak yalnızca doğruluk ya da yanlışlıklarına ilke olarak kendisini uygun dışsal koşullar içinde bulan herhangi bir kimse tarafından karar verilebilen savlar bilimsel bilgi adını alma iddiasında olabilirler. Kısacası; bilimsel bilgi intersübjektif olarak iletilebilir ve test edilebilir olan bilgidir: İşte 'tam tamına bu intersübjektivite bilimsel bilginin temel özelliği olarak ortaya çıkar. Salt rasyonel bilgiye değer verirken rasyonalizm yalnızca intersübjektif olarak iletilebilir ve test edilebilir bilgiyi değerli bulan bir şey olup çıkar. Rasyonalizmin yalnızca bu tür bir bilgiye değer vermesinin gerisinde yatan motif salt toplumsal olan bir motiftir. Rasyonalizm; kanaatlerimiz sözcüklerle açık seçik olarak formüle edilebildiği ve (en azından ilke olarak) herkes onların doğruluklarından ya da yanlışlıklarından emin olabildiği zaman kanaatlerimizi dile getirebileceğimizi ve onların herkes tarafından kabul edilmesini isteyebileceğimizi ilân eder: Burada gözetilen amaç öncelikle toplumu çoğu zaman duygusal bir yankısı olan ve bundan dolayı bireyleri ve bütün toplumsal öbekleri ~ etkileyen . anlamsız klişelerin baskısından ve egemenliğinden kurtarmak ikinci olarak da yandaşları tarafından zaman zaman tam bir ikna gücüyle ilan edilen ancak başkaları tarafından sınanmaya uygun bir yapıda olmayan ve dolayısıyla yanlış olduğundan kuşkuya düşülebilecek görüşlerin eleştirisel olmayan kabulüne karşı korunma sağlamaktır. Amaç toplumu anlamsızlık ve yanlışlıktan korumaktır. Bu postüla bir yolcuya yalnızca o geçerli bir bilete sahip olabildiği ve biletin parasını ödemiş olmakla birlikte onu göstermek istememesi söz konusu olmadığı zaman seyahat etme izni veren demiryolu yönetiminin talebi kadar makûl ve anlaşılır görünür. Bu karşılaştırmada biletin parasını ödemek bir savın doğruluğuna bileti göstermeye hazır olmak ' ise; bir kimsenin savın geçerli olup almadığıyla ilgili olarak kendin- den emin ve ikna olmuş hale gelebilmesi olasılığına karşılık gelir. Rasyonel bilgi bununla birlikte. intersübjektif olma özelliği için yüksek bir ~bedel öder. 0 şematik ve soyut bir hale gelir ve nesnesiyle olan yakın ve özsel temasını yitirir. Bunu bir örnek aracılığıyla açıklayacağız. Herkes deneyimlerine ilişkin olarak ayrıntılı bir bilgiye sahiptir. Vücudumda bir acı hissettiğim zamân bu acı bana tüm somutluğu ve tüm nüanslarıyla verilir. Bununla birlikte kendi. acımız hakkında bildiklerimizi birtakım mecazlar kullanmaksızın açık seçik terimlerle dile getirmeye kalkıştığımız zaman acımızla ilgili 'olarak bildiğimiz şeylerden; mecazlar olmaksızın ne kadar azını ifade edebildiğimizi hemen farkedebiliriz. Belki acımın bulunduğu yeri gösterebiliriz; yine acının yoğunluğunu yaklaşık olarak betimleyebiliriz. Bunun ötesinde yapacağımız herşey birtakım mecazlar kullanmaktan ibarettir; acıyı zonklayan iğne gibi batan yanan keskin kör v.b.g. bir şey olarak betimleriz (kullanılan mecazlar şunlardır: "sanki vücuduma çok sivri bir`. iğne batırılıyormuş gibi" "sanki bütün vücudum kızgın bir ateşte kavruluyor gibi"). Ancak kullandığımız bütün bu mecazlarâ rağmen acımız hakkında kendimizin sahip olduğu bilgiyi bir başkasına yalnızca sözcükler aracılığıyla aktaramayız. Konuşmamızın bu iş için yetersiz ve uygunsuz oluşu bize doğrudan ve aracısız deneyde verilen nesneler ve olaylar hakkındaki somut bilgimizi tam ve eksiksiz olarak aktarmaya kalkıştığımızda onu bize duyumsal deneyde verilen nesneleri betimlemek için kullandığımız zaman daha az çarpıcı olur. Ancak o şurada bile gözle görülür bir durumdadır: Belli bir nesnenin rengini betimlemek istediğim ve onu "kırmızı" ya da "açık kırmızı" diye adlandırdığım ya da daha spesifık bir renkten söz ettiğim zaman bu betimleme daima söz konusu rengin az sayıdaki farklı nüanslarına uygun gelecektir. Demek ki bize doğrudan ve aracısız deneyde verilen nesneler hakkındaki bilgimiz- den başkalarına aktarılabilen her zaman yalnızca dinleyicinin kendi sorumluluğuna göre içini somut içerikle dolduracağı bir şema; bir soyutlamadır ve o betimlemelerimizde kullanılan sözcükler aracılığıyla aktarmaya çalıştığımız içerikle zorunlu olarak özdeş değildir. Nesnelere ilişkin bilgimizden sözcüklerle aktarılabilen bu nesnelere ilişkin doğrudan ve aracısız deneyin yerini tutamaz. Nesnelere ilişkin bilgimiz her zaman belirli bir uzaklığı koruyacak ve .onlarla (fıziksel dünyanın nesnelerini düşünürsek) bu nesneleri algılamak ya da (kendi zihinsel hallerimizi düşünürsek) bu halleri tecrübe etmek suretiyle bu nesnelerle kurduğumuz temas türünden yakın ve özsel bir teması dile getirmeyecektir. Rasyonalizme karşı çıkanlar rasyonel bilginin şematik ve soyut olup nesnelerle yakın ve özsel bir temastan yoksun olduğuna işaret ederler. Rasyonalizme karşı çıkanlar râsyonel bilginin uygulama ve eylem için taşıdığı önemi tanırlar ancak onun nesnelerle kurulan doğrudan ve aracısız temas yoluyla kazanılan bilginin temel özelliği olup intersübjektif süzcüklerle dile getirilemez olan tamlığa sahip olmadığını dile getirirler. Onlar dile getirilemez sözcüklere dökülemez olan bu bilgiye en azından rasyonel bilgi kadar önem ve değer verilmesi gerektiğini öne sürerler. Yakın zamanlarda rasyonalizmin en büyük karşıtlarından biri (analiz adını verdiği) rasyonel bilgi- nin karşısına .sözcüklerle dile getirilemez olan ancak bize yalnızca onun şemasını değil de gerçekliğin kendisini sınırlama olmaksızın bilme olanağı veren getiren Fransız fılozofu Bergson olmuştur. Rasyonalizmin karşıtlarına irrasyonalistler adı verilir. İrrasyonalizmin temsilcieri düşünce tarihinin oldukça erken çağlarından başlayarak ortaya çıkarlar. Herşeyden önce her türden mistik bu kategori içinde yer alır. Mistiklerle mistik vecd adı verilen özel ve alışılmadık deney türlerine sahip olan insanları kastediyoruz. Bu deneylerde mistikler çoğu zaman Tanrının varoluşuyla ilgili olarak; (akılyürütme ve dikkatli; titiz gözlemler aracılığıyla söz konusu olmayan) öznel kesinliğe ulaştıkları vahiy ve başkaca dinsel tecrübeleri yaşarlar. Tanrı'nın varoluşunu onunla yüz yüze geliyormuşçasına doğrudan ve aracısız bir biçimde tecrübe 'ederler ondan talimatlar öğütler ve buyruklar alırlar. Bu türden deneyleri yaşayan insanlar vecd hallerinde kazandıkları bilginin kesinliğine ilişkin inançlardan birtakım nedenler göstermek suretiyle vazgeçirilemezler; onlar rasyonalistlerin onların inançları hakkındaki yargılarıyla daha bile az sarsılırlar. Bu insanların bilgilerinin kesinliği çok büyüktür ve onların bu bilgi sayesinde kazandıkları yeni ufuklar dünyaya ilişkin yeni görü yaşamın tamlığı ve bütünlüğü onlar için kendilerinden vazgeçilmeyecek kadar değerlidir. Onlar tezlerini yeterince haklı kılmadıkları için bu tezlerini öne sürmekten kendilerini alıkoymak durumunda oldukları hususunda ikna edilemezler. Şu halde rasyonalistin mistiği ikna etmeye ve onu apostolik misyonunu yerine getirmekten alıkoymaya çalışması boşuna bir çalışmadır. Bununla birlikte rasyonalistin sesi güçlü ve sağlam bir tepkidir; ö aralarında hasta imgeleminin ürünlerini dile getiren bir deli ve başkalarını bencilce ve değersiz amaçlan için kendi görüşlerine döndürmek isteyen bir sahtekâr kadar aldığı vahyi topluma ilan eden bir azizin de bulunabileceği .denetlenemez güçler tarafından ele geçirilme tehlikelerine karşı toplumun kendini koruma. ve savunma eylemidir. Kişinin kendisini "hakikat"in sesini kaçırmak korkusuyla çoğu zaman sağlıklı ve yararlı olmaktan çok zararlı olabilen her türden denetlenemez besinlerle beslenmeye bırakmaktansa aklın sağlam ancak ölçülü besinlerine dayanması çok daha iyidir. TEMEL KAVRAMLAR VE KURAMLAR K.Ajdukiewicz Çev:Ahmet Cevizci | |
|
Etiketler |
rasyonalizm, ve, İrrasyonalizm |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Rasyonalizm (Akılcılık) | Kalemzede | Felsefe | 0 | 30 Eylül 2021 23:13 |
Usaaykırıcılık (İrrasyonalizm) Nedir? | PySSyCaT | Felsefe | 0 | 14 Mayıs 2017 14:09 |
Rasyonalizm | Soul | Felsefe | 0 | 09 Ocak 2011 00:16 |