16 Mayıs 2011, 13:18 | #1 | |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Aydınlanmanın Bayrak Yarışı Eflatun adlı “adem”, milattan önce 400 yıllarında yaşmış bir bilge kişi. Ünlü filozof diyor ki: - “Karanlık”tan korkan bir çocuğu kolaylıkla hoş görebiliriz. Yaşamdaki asıl trajedi... yetişkinlerin “aydınlık”tan korkmasıdır. Gelin bu güzelim söze, bir de şuradan bakalım: Yıl milattan önce 400. Yani, bugünden geriye tam, 2406 yıl önce. Eflatun, aydınlık ve karanlıktan söz ediyor. Ve de, en önemlisi, yetişkin insanların korktuğu “aydınlık”a dikkatleri çekiyor. Milattan önce 400’de televizyon yok. Dünya iletişim çağında değil. İnternet gibi, insanlığın kültürel hazinesine bir çırpıda ulaşabilme gibi imkânının hayali bile dolaşmıyor ortalıklarda… Basılı kitaplar yok. Üniversiteler yok. Hatta imam hatip okulları dahi yok. Ama karanlık var. Ve karşısında aydınlık da... Acep, milattan önce 400 yılının karanlığı ile, bugünün karanlığı arasında bir ilgi, bir ilinti, bir baği mevcut mu? Acep, milattan önce 400 yılının aydınlığı ile, bugünün aydınlığı arasında da bir ilgi, bir bağ ve bir ilinti var mı? Milattan önce 400 yılının karanlığı, Tanrılara karşı çıktığı varsayımı ile Eflatun’un hocasını katletti. Ama milattan önce 400 yılının aydınlığı bugünlere ulaştı. Ama şimdilerde de, aydınlıktan korkan yetişkinler toplumun dört bir yanını sarmış, kurban edeceklerini umdukları aydınlık insanların peşinde. Ama gören ve bakan bir insan için gün boyu aydınlığı yaşamak mümkün... Kitaplar aydınlık. Erdemli, sorumluluk sahibi, karanlıktan korkmayan insanlarımızın dirençleri, solukları aydınlık! Ve ne tuhaf... Demek ki, karanlıkla aydınlık arasında, çağlar boyunca uzanan yoğun bir ilgi, kopmaz bir bağ ve derinlemesine bir ilinti var. Ve yine demek ki, teknoloji, delicesine artan konfor cinneti ve tüketim çılgınlığı karanlığı örtemiyor. Yani insan, şunu bunu giydi, şunu bunu sürdü, şunu bunu satın aldı diye, aydınlık bir düzleme çıkamıyor. Aydınlığın dinamikleri 2410 yıl önce neyse, yine o... Akla güvenmek, reel olarak sınanmayan hiçbir şeye kafa sallamamak ve hurafelere, akıl-dışı söylemlere boynunu bükmemek ve gerçeğe yiğitçe göğüs germek!.. Gerçeğin, ancak gerçekle doğrulanabileceğini bilmek. Ve çıplak gerçeğin, çıplaklığına dayanabilmek... Gerçeğin acımasızlığı karşısında bir kuytuya kaçarak gölgesine sığınacak naylon bir şemsiye aramamak. Ve sonunda da, bütün bu badirelere direnen bir kişiliği oluşturarak, gücüne güç katmak… Ve mutlu, kıvançlı, sevinçli ve yiğit olmak! Eflatun’dan bugüne doğru filiz veren aydınlığı tutmak; o aydınlığın daha da aydınlanabilmesi için omuz vermek gerek, güç katmak… İşte sözünü ettiğimiz bu omuz verme eylemi “Aydınlanma Devrimi”nin bayrak yarışıdır. O’nu parlatmak, O’nu sürdürmek, O’nu yükseltmektir Cumhuriyet!.. İnsanlık, erdem ve yaşama sevinci… İşte hepsi bu kadar. alnt. | |
|
Etiketler |
aydınlanmanın, bayrak, yarışı |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
2020 Tokyo Olimpiyat Oyunları'nın 13. gününde Türk Milli Takımı, erkekler 4x100 metre bayrak yarışı elemelerinde | CORDON BLEU | Diğer Spor Branşları | 0 | 05 Ağustos 2021 07:08 |
Aydınlanmanın Çöküşü | PySSyCaT | Felsefe | 0 | 10 Kasım 2014 22:07 |
Ruhsal Aydınlanmanın Bordrosu/Hayrettin Taylan | Afrodit | Şiir, Hikaye ve Güzel Sözler | 0 | 19 Eylül 2011 01:02 |
Aydınlanmanın Kıta Avrupası Eleştirmenleri | YapraK | Felsefe | 0 | 06 Mayıs 2009 04:32 |