02 Şubat 2011, 23:22 | #1 | |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Diogenes (Diyojen) 412-320 yılları arasında yaşamış olan, ve kendine yetme ile sadelik ilkelerine dayanan Kinik yaşam biçiminin öncülerinden çileci düşünürdür. Hakkında doğruluğu kuşkulu pek çok öykü anlatılan Kinik Diogenes hakkında, onun gündüzleri Atina sokaklarında elinde fenerle dolaşarak, dürüst bir adam aradığı söylenir. Atina'da gelenekçiliğe karşı bir tavır alan Diogenes, toplumdaki yapaylıklara ve uzlaşımsal değerlere meydan okumuş ve, her tür yerleşik kuralın insanın doğallığına aykırı düştüğüne inandığı için, toplumun tüm yerleşik kurallarına karşı çıkmayı, uzlaşımsal ölçü ve inanışların çoğunun boş olduğunu göstermeyi ve insanları yalın ve doğal bir yaşam biçimine çağırmayı amaçlamıştır. Ona göre, sade bir yaşam tarzı, sadelikten başka, örgütlenmiş, dolayısıyla uzlaşımsal toplumların görenek ve yasalarını da önemsememek anlamına gelir. Diogenes, doğaya aykırı bir kurum olan ailenin yerini, kadınların ve erkeklerin tek bir eşe bağlı olmadığı, çocukların ise bütün toplumun sorumluluğunda bulunduğu doğal bir durumun alması gerektiğini savunmuştur. Diogenes yoksulluk içinde yaşadığı, halka açık yerlerde yatıp kalktığı ve yiyeceğini dilenerek topladığı halde, herkesin aynı şekilde yaşaması gerektiğini savunmamıştır. Onun tek amacı, kişinin en kısıtlı yaşam koşullarında bile, mutlu ve bağımsız olabileceğini göstermek olmuştur. Diogenes'in savunduğu yaşam tarzının ilk ilkesi kendine yetme, yani kişinin, mutluluk için gerekli her şeyi kendi içinde taşıyabilmesi ilkesidir. İkinci ilke olan 'utanmazlık', kendi başına zararsız olan bazı eylemlerin hiçbir şekilde yapılamayacağını öne süren uzlaşımları umursamamak anlamına gelir. Bu ilkeden yola çıkarak yerleşik davranış kalıplarına uymadığı için, kendi açısından sade ve doğal, toplumsal değerler açısındansa sefil denebilecek bir yaşam dürdüğü için, Diogenes'e kinik denmiştir. Onun üçüncü ilkesi, yozluğu ve kendini beğenmişliği açığa vurmaktan ve insanları yenilenmeye yöneltmekten asla çekinmemek anlamında 'sözünü sakınmazlık'tır. Diogenes'in dördüncü ilkesine göre, ahlaki yetkinliğe ancak yöntemli eğitimle, iradenin gücünü sınayan pratik egzersizlerle ulaşmak mümkün olabilir. Alıntıdır.
__________________ ''Mükemmel olmamak, tek istediğim. Dünkü kendimden daha bir şey olayım yeter; Daha yorgun, daha verimli, daha anlayışlı, daha umutlu, daha kırgın, daha çok şarkı bilen, daha bile erken uyanan… Mükemmel olmanın endişesinde muhteşem şeyleri kaçırmak istemem.'' | |
|
08 Şubat 2013, 20:17 | #2 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Diyojen (412-320) Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. Yaşamı M.Ö. 412 (veya M.Ö. 404) yılında dönemin Yunan kolonisi olan Karadeniz'in Sinope (Sinop) ilinde doğmuştur. Yaşamının Sivas'ta geçen ilk yılları hakkında babası, Hicesiasin kuyumcu ve sarraf olduğu bilgisi haricinde fazla kaynak yoktur. Babası ve Diyojen'in kalpazanlık ve para tahribatı suçuyla Atina' ya sürgün edildiği bilinmektedir. Arkeolojik kazılarla 4.yüzyıla ait Hicesias imzası taşıyan dövülmüş demirden keski madeni paralar çıkarılmış olsa da siyasi veya mali nedenlerle tahrip edilmiş olması olası olan bu paraların tahribat nedenini açıklayan bulgu ve kaynak yoktur. Atina Diyojen, sürgün edilen babasıyla Yunanistan'a gitmiştir. Kısa bir süre sonra onu terk eden “Manes”adındaki köle ile geldiği Atina' da dönemin medeniyetine karşı çıkmış bir köpek gibi yaşamaya karar vermiş, böylece "kynikos" (köpeksi) adını almıştır. Dinde, davranışta, giyimde, barınmada, yiyecek ve terbiyede bütün geleneği reddetmiştir. Atina'da tanıştığı Sinizm öğretisinin kurucusu Antisthenes kendi felsefe ve öğretisini Dijoyen'e öğretmiştir. Sokrates’den ders alan Antisthenes, Sokrates’in ölümünden sonra kendi okulunun başına geçip gerçek erdemin kişinin kendine egemen olmasına, tutkularından ve öbür insanlara bağımlılıktan kurtulmasına dayanan kinik felsefesinin kurucularından olmuştur. Diyojen, Atisthenes’in doğaya uygun yaşam çağrısına uymuştur. Hayatını son derece fakir olarak geçiren Diyojen'in içinde yaşadığı bir fıçısı ve bir çanağı vardır. Rivayetlere göre bir gün bir çeşme başında avucu ile su içen bir çocuğu gördüğünde “Bu çocuk bana fazladan eşyam olduğunu öğretti” diyerek elindeki çanağı da atmıştır. Korint Aegina'ya giderken korsanlar tarafından kaçırılıp Xeniades isminde bir adama satılarak Korint ê geldiği rivayeti yaygın olan Diyojen, Xeniades'in iki oğluna öğretmenlik yapmıştır. Hayatının kalanını yaşadığı Korint'te sokak yaşamını sürdürmediği, erdemli bir bilgine dönüştüğü de rivayet edilmektedir. Büyük İskender ve Diyojen Aristotelesin öğrencisi olan Büyük İskender felsefeye meraklı filozoflara değer veren bir hükümdardır. Corinth’e gelen Büyük İskender, Diyojen’i ziyaret etmiş ve bir dileği olup olmadığını sormuştur. O ise bu soruya “Gölge etme başka ihsan istemem.” yanıtını vermiştir. Daha sonra ünlü imparator Büyük İskender olmasaydım 'Diyojen' olmak isterdim demiştir. Ölümü Kuduz bir köpeğin ısırığıyla, çiğ ahtapot yeme alışkanlığına bağlı olarak ya da nefesini tutarak intihar ettiği gibi pek çok ölüm sebebi rivayet edilmektedir. Eflatun'un Çılgın Sokrat dediği, çok güzel konuşan, üstün zekası ile herkesi etkileyebilen bu ünlü Kinik filozof bütün gariplik, anormal hal ve tavırlarına rağmen saygı görmüş, ölümünden sonra anısına Korintoslular bir köpeğin yaslandığı mermer bir sütun dikmiştir. Türkiye'de de Diyojen'in anısını yaşatmak için 2006 yılında Sinop'un girişine heykeli dikilmiştir. Elinde fener ve asasıyla köpeğiyle birlikte tasvir edilen yaklaşık altı metrelik mermer Diyojen heykeli, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Güzel Sanatlar Bölümü öğretim görevlisi Turan Baş önderliğinde 25 kişilik ekip tarafından altı ayda hazırlanmıştır. Felsefesi Diyojen yoksulluk içinde yaşadığı, halka açık yerlerde yatıp kalktığı ve yiyeceğini dilenerek topladığı halde, herkesin aynı şekilde yaşaması gerektiğini savunmamıştır. Kişinin en kısıtlı yaşam koşullarında bile, mutlu ve bağımsız olabileceğini göstermeyi amaçlamıştır. İnsanın kendi kendine yeterli olabilmesi gerektiğini savunmuştur. Uygarlaşmanın getirdiği kurallara ve araçlara bağlı olan bir yaşamı reddetmiş, yaşamın doğal ve sade olması gerektiğine inanmıştır. Kendi açısından sade ve doğal, toplumsal değerler açısından ise sefil denebilecek bir yaşam sürer. Ona göre, sade bir yaşam tarzı, sadelikten başka, örgütlenmiş, dolayısıyla uzlaşımsal toplumların görenek ve yasalarını da önemsememek anlamına gelir. Diyojen, doğaya aykırı bir kurum olan ailenin yerini, kadınların ve erkeklerin tek bir eşe bağlı olmadığı, çocukların ise bütün toplumun sorumluluğunda bulunduğu doğal bir durumun alması gerektiğini savunmuştur. Diyojen sendromu Zaman içerisinde Diyojen, onun yaşam biçimine benzer yaşayan insanlar için bir yakıştırma olmuştur. Bu benzetme psikiyatride de kullanılmaya başlanmış ve kendilerine bakmayan insanlar Diyojen’e benzetilerek, hastalıklarına "Diyojen sendromu" adı verilmiştir.Bu hastalar normalde sosyokültürel seviyesi yüksek insanlar olup, bu tip bir davranış bozukluğuna çok yavaş geçmektedirler.İlk olarak etraflarında olup bitenlerle temaslarını kesen bu hastalar genellikle yalnız yaşarlar ya da etraflarındaki yakınlarının farkında değildirler. Anti-sosyalleşip çoğunlukla kir pas içinde, dağınık bir ortamda yaşamaya başlayarak çöp toplamaya(syllogomania) da başlayabilmektedirler... Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. |
|
Etiketler |
diogenes, diyojen |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Felsefe Sözlüğü: Diyojen | Kalemzede | Felsefe | 0 | 30 Eylül 2023 21:36 |
Romanos Diyojen'in Esareti | Sevda | Tarih | 0 | 01 Temmuz 2013 12:49 |
Fıçıda Yaşayan Diogenes | Afrodit | Felsefe | 0 | 20 Ocak 2012 00:47 |
Diogenes | Sır | Düşünürler | 0 | 02 Eylül 2011 19:32 |
Diyojen'den Anektodlar | Kalemzede | Felsefe | 0 | 10 Ağustos 2011 14:28 |