23 Eylül 2010, 00:11 | #1 | |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Schopenhauer Felsefesi Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. Schopenhauer Felsefe,bilindiği üzere hayatın içindeki rahatsız ve sorgulayan bireyin ilgi alanına girmektedir. Buradan hareketle felsefe getirdiği çözümlemelerle var olan hayatın mevcut giriftliğine veya basitliğine atıfta bulunarak, insanlığa alternatif yaşam formülleri sunmayı amaçlar. Kümülatif bir yapı içerdiği için birçok cevapsız soruyu da beraberinde getirir; işte bu yüzden çetin bir yoldur ve büyüyen bir soru yumağına benzer. Bu karmaşadan ve sorunsaldan biraz olsun kurtulmak için mevcut gidişat içinde başka bir alternatifi sunmayı arzular, var olmak ister, sesini duyurmak ve mevcut yavanlığa karşı savaşma içgüdüsüyle hareket eder. Bu yönüyle kâh tehlikeli kâh yıkıcı kâh inatçı bir tavır sergiler. Bu değişkenliği ve dönüşümü insanın mutluluğu için duyulan özlem ve çabadan kaynaklanır. Pragmatik olarak düşünüldüğünde felsefe hemen hemen bu tarz kaygılarla örülü bir amaçlar dizisine sahiptir diyebiliriz. En başta İnsan Mutluluğu olmak üzere… "ACIDAN KURTULUŞ YOLLARI" "Ben kalabalıklar için yazmadım… Çalışmalarımı, zamanın seyrinde nadir rastlanan istisnalar olarak ortaya çıkacak düşünen bireylere miras bırakıyorum. Onlar da benim gibi ya da gemisi batıp ıssız bir adaya çıkan ve kendisinden önce aynı sıkıntıları yaşayan birinin izlerinin, ağaçlardaki bütün papağanlardan ve maymunlardan daha fazla teselli sunduğu bir denizci gibi hissedeceklerdir." Schopenhauer Schopenhauer, aranılan ve nadiren rastlanan biricik mutluluğu arayanlardan sadece biriydi. Ve kendi tavrınca bulanlardan… Bu mutluluğun sacayaklarını yazan bir filozof olarak Schopenhauer eserlerinde, insan mutluluğu üzerine yazdıklarıyla yukarıdaki alıntıyı tam olarak müjdelemiştir. O felsefesinin tüm zarafetiyle bu zaferi bize sunar. Schopenhauer Felsefesi, baş döndürücülüğünü ve gücünü hayatın içindeki var oluş mücadelesinden veya hayatın ne olduğu ve ne olması gerektiği kaygısından alır. Güçlü bir metafizikle bezediği eserleri nadiren yazılan başucu eserleri gibidir. Çünkü o farklı bir üslupla yazmayı yeğlemiştir. Basit insanla bilge (deha) insanın zevkleri arasındaki farklara dikkat çekmiş, onların varoluşsal sorunlarının da kökenlerine inerek, hayatın bu aşamada neden farklı yaşandığını ispata girişmiştir. Sıradanlığın getirdiği sefaleti hesaplayarak bunun hayatın içindeki yansımalarını gözler önüne sermeye çalışmıştır. İki farklı insan (vasat ve bilge) modelinden hareketle kandaki soylulukla değil karakterdeki aristokrasiyle ilgilenmiştir. Bu farklılıkların filozofu olarak geliştirdiği edebi üslubuyla Schopenhauer, varoluşsal yetilerin tüm boyutlarına (psikolojisine ve içeriğine) değinerek, bunun mutlulukla ilgisini izah etmeye çalışmıştır. Bu alıntılara Schopenhauer eserlerinde çokça rastlanır. Çünkü o da insanın kendinde var olanlarla ancak mutlu olabileceğini öne sürer. Birçok eserinde vurguladığı üzere "kendi kendine mutlu olma ya da olamama", var oluş mücadelesiyle ilintili çalışan bir çatışkıdan ibaretti. Bu problemi sürekli yineleyen yazarın eserlerinden çıkarılan sonuç itibariyle iki tür insan karşımıza çıkmaktadır. Yukarıda az da olsa bahsettiğimiz vasat insan ve bilge insan kavramlarının köküne inen Schopenhauer, bu farkı şu içgüdülerde aramıştır; yaratıcılık, farkına varma, zekâ, sezgi ve aklı kullanma. Bu elitize edilmiş yetenekleri entelektüel bir savunuyla bağdaştıran Schopenhauer, özellikle Yaşam Bilgeliği Üzerine Aforizmalar adlı eserinde bunu çok daha iyi tasarlamış ve yaşamsal köklerine inmiştir. Farkların ve farklılığın felsefesini kurgulayan Schopenhauer, Nietzsche'nin üstün insan modeline az çok benzeyen bilge insan reçetesini sunarken aslında bir taraftan da ruhlar pazarındaki seçkin ruhun felsefesini yapma inadını sergilemiştir. Kısaca o zor olanın ve az olanın davranışlarını anlamaya çalışmış ve eserlerinde sürekli bu anlayışı tercih ederek, onaylayarak biricik ve yüce olana yaklaşmaya çalışmıştır. Bu yüzden onun felsefesi aristokrat bir tavrı taşır, asık suratlıdır hatta genelde ümitsizdir; çünkü ona göre bu duygular ululaştırılmalıdır ve hayata entegre edilerek insanın zayıflığı ve zaafları iyileştirilmelidir. Kendisi bu konuda haklı olarak şunları söyler: "Hiçbir makam, mevki, soy, sop farkı yoktur ki kafalarını sadece bellerinin hizmetinde kullanan, bir başka ifadeyle, onu iradelerinin emellerinin bir hizmetkârı olarak gören milyonlarca insan ile Hayır! Kafa bunun için kullanılmayacak kadar değerlidir, o sadece kendi kendisinin hizmetinde kullanılmalıdır, bu dünyanın harikulade ve çok çeşitli manzaralarını temaşa ve tefekkür etmeye ve sonra da onu bir fert olarak kişiliğime cevap teşkil edebilecek şekilde, ister sanat ister edebiyat olarak bir form içerisinde yeniden üretmeye çalışmalıdır, diyecek cesarete sahip, çok az ender bulunur kimseleri birbirinden ayıran derin uçurum kadar büyük olsun." Sonuç olarak; Schopenhauer felsefesi, nesneler dünyasına dalan bir ruhun evrendeki oluşları seyrederken karşılaştığı karamsarlığı ve yaşadığı acıyı en aza indirgemeyi amaçlayan bir misyona sahipti. Bu yüzden ölümcül ve ayartıcı bir üslubu vardı ve beraberinde getirdiği estetik kurtuluş da onun felsefesinin en cazibeli tarafıydı. | |
|
Etiketler |
felsefesi, schopenhauer |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Orta Çağ Felsefesi: Din Felsefesi Nedir? Ne Değildir? Din Felsefesi A-Z Her Şey | Kalemzede | Felsefe | 0 | 26 Aralık 2021 18:16 |
Arthur Schopenhauer | Nava | Felsefe | 1 | 05 Ekim 2020 02:35 |
Schopenhauer kimdir? | Violent | Felsefe | 0 | 22 Kasım 2013 19:58 |
Schopenhauer’ın Cinayet Felsefesi | Afrodit | Felsefe | 0 | 12 Aralık 2010 21:45 |