IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  digitalpanel

Etiketlenen Kullanıcılar

22Beğeni(ler)

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 13 Haziran 2011, 22:34   #31
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Felsefik Hikayeler




Hayatı tersine yaşamak


Hayat tersine yaşanmalıydı bence..
Önce ölümü savuşturmalıydık başımızdan.
Yirmi yılımızı huzurevinde geçirip
Çok gençleştiğimiz için atılmalıydık.
Altın bir saatimiz olduktan sonra işe başlamalıydık
Kırk yıl çalışmalıydık ta ki emekliliğin tadını
çıkarabilecek denli gençleştiğimiz güne kadar.
Üniversiteye gitmeliydik sonra liseye hazır hale
gelinceye dek PARTİ yapmalıydık.
İyice ufalmalıydık oyun oynayıp sorumlulukları unutmalıydık...
Küçük bir kız ya da erkek bebek olunca annemize
dönmeli son dokuz ayımızı yüzerek geçirmeli
ve.. sevgi dolu bir bakışta son bulmalıydık.

Norman GLASS

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları eglen sohbet sohbet
Alt 22 Mayıs 2012, 14:51   #32
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Felsefik Hikayeler




Ünlü aktör Bert Lahr’e yönetmenler:
“Saçların bembeyaz oldu. Artık yaşlandın. Üzgünüz bu rolü sana veremeyiz…” demişler.
Aktör, kendine güvenen bir üslupla cevap vermiş ve rolü almış:“Damın karlı olması evin içinde ateş olmadığı anlamına gelmez…”

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 26 Eylül 2012, 00:51   #33
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Felsefik Hikayeler




Bilgenin birine sorarlar:
- Padişahlara hazine gerek midir?
Bilge :
- Bir asıl hazine vardır,o gerektir.
- Asıl hazine nedir diye,Arif cevaben:
- Halkının hayır duaları,padişahlara hazinedir.

__________________
Kırk yılda bir gibisin...
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 24 Eylül 2013, 20:03   #34
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Dil Yarası





Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


Dilin önemine vakıf olan ünlü filozof Konfiçyüs’a; bir öğrencisi, ‘’İmparator olsan ne yapardın?’’ şeklinde bir soru yöneltir. Konfiçyüs hiç tereddüt etmeden ‘’Dili düzeltirdim’’ diye cevap verir. Öğrenci tatmin olmaz ve sormaya devam eder. Niçin? Konfiçyüs bütün bilgeliği ile cevap verir: ‘’Çünkü dil bozulursa kültür bozulur, kültür bozulursa ahlak ve aile bozulur, ahlak bozulursa hukuk ve siyaset bozulur, hukuk ve siyaset bozulursa devlet çöker ve yıkılır.’’


Doğal olarak devletlerini yitiren toplumlar ve milletler, tarihi tecrübe delili ile sabittir ki, ya tamamen başka toplumların sömürgesi olurlar ya da belli bir zaman dilimi içerisinde tamamen kendi tarihsel ve toplumsal değerlerini kaybederek, kendilerine yabancılaşmak sureti ile başka bir toplumun içerisinde asimile olur, tarih sahnesinden büsbütün silinirler.


 
Alıntı ile Cevapla

Alt 08 Ağustos 2015, 13:24   #35
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Felsefik Hikayeler




BAŞARI,ZENGİNLİK VE SEVGİ
Alışverişe gitmek üzere evden çıkan bir kadın, kapısının karşısındaki kaldırımda oturan bembe
BAŞARI,ZENGİNLİK VE SEVGİ


Alışverişe gitmek üzere evden çıkan bir kadın, kapısının karşısındaki kaldırımda oturan bembeyaz sakallı üç yaşlıyı görünce önce duraksadı, sonra onları, tüm içtenliğiyle evine davet etti; "Burada böyle oturduğunuza göre, üçünüz de kesinlikle acıkmış olmalısınız", dedi. "Lütfen içeri gelin, size yiyecek birşeyler hazırlayayım."
Üç yaşlıdan biri, kadına, eşinin evde olup olmadığını sordu. Kadın, eşinin biraz önce çıktığını, şu anda evde olmadığını söyledi. Yaşlı adam, başını iki yana salladı; "Eşiniz evde değilse, biz de davetinizi kabul edemeyiz", dedi.
Akşam eşi geldiğinde, kadın karşı kaldırımdaki yaşlı adamlarla arasında geçen konuşmayı anlattı. "Senin evde olmadığını öğrenince, içeri girmek istemediler" dedi. Yaşlı adamların budavranışlarını öğrenince, kadının eşi üzüldü. "Bir bakıversene dışarı", dedi. "Hâlâ oradalarsa, şimdi davet edebilirsin eve."
Kadın kapıyı açar açmaz, karşı kaldırımdaki bembeyaz sakallı üç yaşlıyla yeniden karşılaştı. "Eşim geldi, şimdi evde" dedi ve onlara davetini yineledi; "Yemeğimizi birlikte yemek için sizi şimdi davet edebilir miyim evimize?"
Kadının davetine yaşlılardan biri yanıt verdi; "Biz hiçbir eve üçümüz birlikte gitmeyiz", dedi ve kısa bir duraksamadan sonra, bir açıklama yaptı; "Sağ yanımdaki bu arkadaşımın adı, zenginliktir. Bu yanımda oturan arkadaşımın adı başarı, benim adım ise sevgidir.
Kendini ve arkadaşlarını tanıttıktan sonra sevgi, kadına ilginç bir öneride bulundu "Şimdi evinize gidin ve eşinizle başbaşa verip, bir karara varın", dedi. "İçimizden sadece birimizi davet edebilirsiniz evinize. Hangimizi davet etmek istediğinize karar verin, sonra gelin, kararınızı bize bildirin."
Kadın, sevginin önerisini eşine anlattığında, adam sevinçten göklere fırladı. "Aman ne güzel, ne güzel", dedi. "Hangisini davet edeceğimizi bize bıraktıklarına göre, biz de içlerinden zenginliği davet ederiz ve evimiz de bir anda zenginliğe kavuşmuş olur."

Eşinin kararı, kadının hiç de hoşuna gitmedi. "Başarıyı davet etsek, daha mantıklı bir karar vermiş olmaz mıyız, kocacığım?", dedi.
Kayınvalidesiyle, kayınpederinin bu konuşmasına, içerideki odada bulunan gelinleri de kulak misafiri olmuştu. Koşarak içeri girdi ve o da kendi önerisini söyledi; "En doğru karar, sevgiyi davet etmek değil midir?", dedi. "Düşünsenize, evimiz bir anda sevgiye kavuşacak"
Gelinin bu önerisi, kayınpederin de, kayınvalidenin de çok hoşlarına gitti. "Tamam, en doğru karar bu olacak" dediler. Sevgiyi davet edelim..."
Kadın kapıyı açtı ve üç yaşlıya birden sordu; "İçinizde hanginiz sevgiydi? Onu davet etmeye karar verdik. Lütfen buyursun..."
Sevgi ayağa kalktı, eve doğru yürümeye başladı. Arkadaşları da ayağa kalktılar ve sevginin arkasından, onlar da eve doğru yürümeye başladılar. Kadın, büyük bir şaşkınlık ve heyecan içinde, zenginlikle başarıya sordu; "Siz niçin geliyorsunuz? Ben yalnız sevgiyi davet etmiştim."
Kadının bu sorusuna, üç yaşlı birlikte yanıt verdiler; "Eğer içimizden yalnız zenginliği ya da başarıyı davet etmiş olsaydınız, davet edilmeyen ikimiz dışarıda bekleyecektik. Fakat siz sevgiyi davet ettiniz. Bu durumda üçümüz birden gelmek zorundayız evinize."
Ve kadının "niçin?" diye sormasını beklemeden, zenginlik ve başarı sözlerini şöyle sürdürdüler; "Çünkü sevginin olduğu her yerde, biz zenginlik ve başarı da her zaman, onun yanında oluruz.
yaz sakallı üç yaşlıyı görünce önce duraksadı, sonra onları, tüm içtenliğiyle evine davet etti; "Burada böyle oturduğunuza göre, üçünüz de kesinlikle acıkmış olmalısınız", dedi. "Lütfen içeri gelin, size yiyecek birşeyler hazırlayayım."
Üç yaşlıdan biri, kadına, eşinin evde olup olmadığını sordu. Kadın, eşinin biraz önce çıktığını, şu anda evde olmadığını söyledi. Yaşlı adam, başını iki yana salladı; "Eşiniz evde değilse, biz de davetinizi kabul edemeyiz", dedi.
Akşam eşi geldiğinde, kadın karşı kaldırımdaki yaşlı adamlarla arasında geçen konuşmayı anlattı. "Senin evde olmadığını öğrenince, içeri girmek istemediler" dedi. Yaşlı adamların budavranışlarını öğrenince, kadının eşi üzüldü. "Bir bakıversene dışarı", dedi. "Hâlâ oradalarsa, şimdi davet edebilirsin eve."
Kadın kapıyı açar açmaz, karşı kaldırımdaki bembeyaz sakallı üç yaşlıyla yeniden karşılaştı. "Eşim geldi, şimdi evde" dedi ve onlara davetini yineledi; "Yemeğimizi birlikte yemek için sizi şimdi davet edebilir miyim evimize?"
Kadının davetine yaşlılardan biri yanıt verdi; "Biz hiçbir eve üçümüz birlikte gitmeyiz", dedi ve kısa bir duraksamadan sonra, bir açıklama yaptı; "Sağ yanımdaki bu arkadaşımın adı, zenginliktir. Bu yanımda oturan arkadaşımın adı başarı, benim adım ise sevgidir.
Kendini ve arkadaşlarını tanıttıktan sonra sevgi, kadına ilginç bir öneride bulundu "Şimdi evinize gidin ve eşinizle başbaşa verip, bir karara varın", dedi. "İçimizden sadece birimizi davet edebilirsiniz evinize. Hangimizi davet etmek istediğinize karar verin, sonra gelin, kararınızı bize bildirin."
Kadın, sevginin önerisini eşine anlattığında, adam sevinçten göklere fırladı. "Aman ne güzel, ne güzel", dedi. "Hangisini davet edeceğimizi bize bıraktıklarına göre, biz de içlerinden zenginliği davet ederiz ve evimiz de bir anda zenginliğe kavuşmuş olur."

Eşinin kararı, kadının hiç de hoşuna gitmedi. "Başarıyı davet etsek, daha mantıklı bir karar vermiş olmaz mıyız, kocacığım?", dedi.
Kayınvalidesiyle, kayınpederinin bu konuşmasına, içerideki odada bulunan gelinleri de kulak misafiri olmuştu. Koşarak içeri girdi ve o da kendi önerisini söyledi; "En doğru karar, sevgiyi davet etmek değil midir?", dedi. "Düşünsenize, evimiz bir anda sevgiye kavuşacak"
Gelinin bu önerisi, kayınpederin de, kayınvalidenin de çok hoşlarına gitti. "Tamam, en doğru karar bu olacak" dediler. Sevgiyi davet edelim..."
Kadın kapıyı açtı ve üç yaşlıya birden sordu; "İçinizde hanginiz sevgiydi? Onu davet etmeye karar verdik. Lütfen buyursun..."
Sevgi ayağa kalktı, eve doğru yürümeye başladı. Arkadaşları da ayağa kalktılar ve sevginin arkasından, onlar da eve doğru yürümeye başladılar. Kadın, büyük bir şaşkınlık ve heyecan içinde, zenginlikle başarıya sordu; "Siz niçin geliyorsunuz? Ben yalnız sevgiyi davet etmiştim."
Kadının bu sorusuna, üç yaşlı birlikte yanıt verdiler; "Eğer içimizden yalnız zenginliği ya da başarıyı davet etmiş olsaydınız, davet edilmeyen ikimiz dışarıda bekleyecektik. Fakat siz sevgiyi davet ettiniz. Bu durumda üçümüz birden gelmek zorundayız evinize."
Ve kadının "niçin?" diye sormasını beklemeden, zenginlik ve başarı sözlerini şöyle sürdürdüler; "Çünkü sevginin olduğu her yerde, biz zenginlik ve başarı da her zaman, onun yanında oluruz.

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 07 Eylül 2015, 14:14   #36
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Felsefik Hikayeler




EFLATUN’A SORULAN 2 SORU

Eflatun´a iki soru sormuşlar:
- Birincisi; "İnsanoğlunun sizi en çok şaşırtan davranışları nelerdir?
- Eflatun tek tek sıralamış:
- "Çocukluktan sıkılırlar ve büyümek için acele ederler.
Ne var ki çocukluklarını özlerler.
Para kazanmak için sağlıklarını yitirirler.
Ama sağlıklarını geri almak için para öderler.
Yarından endişe ederken bu günü unuturlar.
Hiç ölmeyecekmiş gibi yaşarlar.
Ancak hiç yaşamamış gibi ölürler."

Sıra gelmiş ikinci soruya;
- "Peki sen ne öneriyorsun?"
Bilge yine sıralamış:
- "Kimseye kendinizi sevdirmeye kalkmayın.
Yapılması gereken tek şey sadece kendinizi sevilmeye
bırakmaktır.

Önemli Olan; Hayatta En Çok Şeye Sahip
Olmak Değil, En Az Şeye İhtiyaç Duymaktır.

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 07 Eylül 2015, 14:16   #37
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Felsefik Hikayeler




ALBERT EİNSTEİN

Bir üniversite profesörü öğrencilerine şu soruyu sorar;
-'Var olan her şeyi Tanrı mı yarattı?'
Cesur bir öğrenci ayağa kalkar ve yanıtlar.
-'Evet her şeyi Tanrı yarattı!'
Profesör sorusunu yineler ve öğrenci yine 'evet efendim ' diye
yanıtlar. Profesör devam eder;
-'Eğer her şeyi yaratan Tanrı ise ve şeytan var olduğuna göre şeytanı da Tanrı
yaratmışolur veçalışmalarımızda uyguladığım 'Kesinleştirme' prensibine göre de Tanrı şeytandır.’
Öğrenci böyle bir önerme karşısında şaşırır ve yerine oturur.
Profesör ise öğrencilerine bir kez dahaTanrı’nın içindeki kaderin bir efsane olduğunu kanıtlamaktan ötürü oldukça mutludur.Buarada bir öğrenci ayağa kalkar ve
-Bir soru sorabilir miyim profesör? der.Profesörde sorabileceğini söyler.
Öğrenci ayağa kalkar ve-'Soğuk var mıdır? Diye sorar. Profesör;
-'Nasıl bir soru bu böyle,tabi ki vardır ' diye yanıtlar.
'Sen hiç soğuktan üşümedin mi?'Öğrenci ;- 'Aslında, fizik yasalarına göre soğuk yoktur.
yaşamda/realitede biz soğuğu sıcaklığın yokluğuolarak düşünürüz.Herkes veya nesneler o enerji oradaysa veya bir şekilde enerji iletiyorsa onu deneyimler. Örneğin, Absolute 0 (-460 derece F)sıcaklığın kesin yokluğudur (hiç olmadığı seviyedir). Tüm maddelerin bu seviyede reaksiyon verme özellikleri bozulur ve değişir. Soğuk yoktur,o yalnızca sıcaklığın yokluğunda duyumsadıklarımızıtarif etmek için yarattığımız bir kelimedir' der ve devam eder,
- Profesör, karanlık var mıdır?
Profesör ;-'Tabi ki vardır'. Öğrenci yanıtlar,
-'Korkarım gene yanılıyorsunuz efendim. Çünkü, karanlık da yoktur.Yasamda/realitede karanlık ışığın yokluğudur. Biz ışık üzerinde çalışabiliriz ama karanlığı çalışamayız. Gerçekte,biz Newton'un prizmasını kullanarak beyaz ışığı kırar ve renklerin çeşitli dalga uzunlukları üzerinde çalışabiliriz. Ama karanlığı ölçemeyiz. Bir basit ışık isini karanlık bir mekanı aydınlatarak karanlığı kırmış olur yani karanlığı geçersiz kılar. Siz belli bir mekanın/uzayın ne kadar karanlık olduğundan nasıl emin olursunuz? Işığın miktarını ölçersiniz!Bu doğrudur değil mi? Karanlık, insanlık tarafından, ışığın olmadığı yer/mekan için kullanılan bir kelimedir.Son olarak öğrenci profesöre gene sorar;
-'Efendim şeytan var mıdır? Bu kez profesör pek emin olamamakla birlikte yanıtlar;
-'Tabi ki, açıkladığım gibi, biz onu her gün ,her yerde onu görürüz. Şeytan/kötülük bir kişinin başka bir kişiye her gün sergilediği insaniyetsizliğinin bir örneğidir. O , dünyadaki işlenmiş tüm suçlarda, şiddette yer alır. Bunların tümü şeytanın kendisinden başka bir şey de değildir.' der.Öğrenci devam eder;-'Şeytan yoktur efendim. Yani o kendi başına yoktur. Şeytan basitolarak Tanrı’nın yokluğudur. O aynen karanlık ve soğuk da olduğu gibi insanın Tanrı’nın yokluğunu tarif etmek üzere yarattığı bir kelimeden ibarettir. Tanrı, şeytanı yaratmadı. Şeytan/kötülük insanın tanrısal sevgiyi yüreğinde duyumsamadığı zaman deneyimlediklerinin bir sonucudur. O aynen sıcaklığın olmadığı yere gelen soğuk ya da ışığın
olmadığı yere gelen karanlık gibidir.Profesör yerine oturur.
Genç öğrencinin adi ALBERT EINSTEIN’dır.

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 07 Eylül 2015, 15:21   #38
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Felsefik Hikayeler




Ünlü Yunan filozof Sokrates her nasılsa bir ev yaptırmış:
Eş dost merak etmiş nasıl bir ev diye, görünce evi, kimse dememiş güzel olmuş diye…
Başlamışlar kusur bulmaya: Kimi içini beğenmemiş, kızmayın ama şanınıza layık değil odaları demişler.
Kimi cephesine laf etmiş: Karşıdan görünüşü çirkinmiş.
Hepsinin ortak görüşü de çok darmış bu ev. Kim sığarmış canım bu ev denen kulübeye?
Ardından Koca Filozof Sokrates konuşmuş:
- Ah! Keşke bu evin alabileceği kadar gerçek dostum olsa!

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 07 Eylül 2015, 15:24   #39
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Felsefik Hikayeler




Konfüçyüs bir süre için şehrin yönetiminde görev alır ve yedi gün sadece şehirde olanları izler. Yedinci gün şehirdeki en yüksek memur Shao-Cheng’i idam ettirir.
Bu davranış üzerine öğrencileri çok şaşırırlar, yanına giderler ve sorarlar:
- Shao-Cheng bu şehirde hatırlı ve kuvvetli bir adamdı. Şehrin yönetiminin de yetki aldıktan sonra ilk işiniz onu idam ettirmek oldu. Bildiğimiz kadarıyla bu adam haydutluk, hırsızlık yapmamıştı. Bunu neden yaptınız?
Konfüçyüs, öğrencilerine neden yaptığını anlattı;
- Dünyada beş ağır suç vardır. Haydutluk ve hırsızlık bunlardan sonra gelirler. Bu beş suç şunlardır:
1. İyi eğitimli ve bilgili olmasını gizlice kendi fırsatları için kullanan.
2. Aşırıya kaçan bir hayat tarzı ile inatçılık
3. Doğruyu söylemese de insanları yanıltabilen
4. Sadece olumsuz olaylar ve her şeyin hep kötü yanları hakkında konuşan
5. Yanlış olduğunu bildiği şeyleri sanki doğruymuş gibi gösteren ve destekleyen
Shao-Cheng’de bunların hepsi vardı. Nereye gitse taraftar topluyor, isyanlar yaratabiliyordu. Aldatıcı fikirlerini parlak konuşmaların arkasına gizleyebiliyordu. Doğruyu ve yanlışı karıştırıyordu. Ben de şehir halkı için üzülmek yerine bu adamdan kurtulmayı tercih ettim.

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 07 Eylül 2015, 15:27   #40
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Felsefik Hikayeler




Kadının biri, cömert olduğu söylenen yaşlı bir bilgeye gidip:
- Bu şehirde benden fakir insan yok!. demiş. Bana biraz yardım eder misiniz?
Bilge adam, kadının kucağındaki bebeğin bir ipeği andıran yanaklarını okşayıp öptükten sonra:
- Demek fakirsin!. demiş. Hem de çok fakir. Ama karşılıksız yardım yapmak, âdetim değil!. Eğer yardım istiyorsan, çocuğunun parmağını satman gerekir..
Kadın, önce deli olduğunu sanmış bilgenin. Daha sonra da, kötü bir şaka yaptığını... Ama adam ciddî görünüyormuş.
Kadına bir kese altın uzatıp:
- Ayak parmağına da razıyım!. demiş. Zaten cerrah olduğumdan, ona acı çektirmem
Kadın, bütün kanını donduran bu teklif üzerine kaçmayı düşünürken, adam:
- Sadece tırnağını söksem de olur! diye devam etmiş. Biliyorsun zamanla yenisi çıkar.
Kadın, bu ruh hastasına daha fazla dayanamamış. Ve kapıyı çarpıp uzaklaşırken, adam onun arkasından:
- Nasıl bir fakir olduğunu anlayamadım!. diye bağırmış. Kucağındaki hazinenin tırnak kadar bir parçasını, bir kese altına değişmiyorsun!
Bazen o kadar başka şeylere yoğunlaşır ,kafamızdan sürekli olarak o düşünceleri geçiririz ki,elimizde var olan zenginliklerin farkında bile olmayız.
Sağlık gibi.Evlat gibi.Ana baba,kardeş gibi.

 
Alıntı ile Cevapla

Cevapla

Etiketler
felsefik, hikayeler


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Önerileriniz... (Felsefik Kitaplar) SimHa Felsefe 0 06 Şubat 2018 21:42
Resulullah'tan Hikâyeler - Peygamberimizden hikayeler Luthien İslamiyet 0 15 Eylül 2014 00:40
Bilgelere Sorular ve Cevapları (Felsefik) Ecrin Felsefe 0 29 Temmuz 2012 23:48
Resimli Felsefik Sözler. Afrodit Felsefe 0 23 Ağustos 2010 01:23
Güzel Bir Felsefik Hikaye Hesna Felsefe 0 23 Ocak 2010 14:24