30 Nisan 2011, 16:15 | #21 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Felsefik Hikayeler İyi Haber Arjantinli ünlü golfçü Robert de Vincenzo, yine bir turnuvayı kazanmış, ödülünü alıp kameralara poz vermiş ve kulüp binasına gidip oradan ayrılmak üzere hazırlanmıştı. Bir süre sonra binadan çıkıp otoparktaki arabasına yürürken yanına bir kadın yaklaştı. Kadın, başarısını kutladıktan sonra ona çocuğunun çok hasta ve ölmek üzere olduğunu anlattı. Zavallı kadının hastane masraflarını ödemesi olanaksızdı. Kadının anlattığı öykü de Vincenzo’yu çok etkilemişti, hemen cebinden bir kalem çıkarttı ve turnuvadan kazandığı paranın bir miktarını yazdı çek defterine. Çeki kadının eline sıkıştırırken de ona; "Umarım bebeğinin iyi günleri için harcarsın" dedi. Ertesi hafta kulüpte öğle yemeği yerken, profesyonel golf derneğinin bir görevlisi yanına gelerek; "Otoparktaki görevli çocuklar geçen hafta turnuvayı kazandıktan sonra yanınıza bir kadının geldiğini ve onunla konuştuğunuzu söylediler bana" dedi. De Vincenzo, evet anlamında başını salladı. "evet" dedi. Görevli, "Size bir haberim var. O kadın bir sahtekardır. Üstelik hasta bir çocuğu da yok. Sizi fena halde kandırmış arkadaşım."De vincenzo; "Yani ortada ölümü bekleyen bir bebek yok mu?" Dedi. "Hayır, yok" dedi görevli. "İşte bu, bu hafta duyduğum en iyi haber" dedi, de Vincenzo. |
|
03 Mayıs 2011, 18:52 | #22 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Felsefik Hikayeler BABANIN NASİHATI Evvel zamanda, aklı başında, yüce, zengin bir adam varmış. Bu adamın bir de oğlu varmış. Bu oğlan yetişme çağındayken babası aniden hastalanmış. Oğlu, babasının yanına gittiğinde, adam: “Ey oğlum, artık dünyadan ayrılma vaktim gelmiştir. Benim sana söyleyecek çok önemli sözlerim, nasihatlerim olacak.” demiş. Oğlu da: “Tamam babacığım, nasihatlerin başım üstüne, sen nasıl istersen ben öyle yaparım.” demiş.Babası: “Ey oğlum, benim ölümümden sonra sen, haftada bir evlen, attan başka bir şeye binme ve baldan başka bir şey de yeme.” demiş. Kısa bir zaman sonra babası vefat etmiş. Oğlan da babasının dediği gibi her hafta bir kızla evlenip, attan başka hiçbir bineğe binmemiş ve baldan başka hiçbir şey yememiş. Böylece biraz zaman geçtikten sonra oğlan babasından kalan mirası tüketmiş, sonra da yemeğe ekmek bulamayacak hale gelmiş. Oğlanın bu durumunu gören hanımları da onu terk etmiş, kendisi ise onun bunun kapısında gezerek ekmek dilenmeye başlamış. Oğlan, dilendiği bir gün, yaşlı bir adama rastlamış. Yaşlı adam, bu oğlanın babasını hatırlamış ve oğlanın nasıl oldu da bu hale düştüğünü oğlandan sormuş. Bunun üzerine oğlan başından geçenleri tek tek anlatmış yaşlı adama.Oğlanın söylediklerini dinleyen yaşlı adam, kafasını sallayarak: “Oğlum sen babanın ne demek istediğini tam olarak anlamamışsın. Onun ‘Her hafta bir kızla evlen.’ dediği, ‘Git çalış, zahmet çek, haftada bir gün karının yanında olsan karın sana bir kız gibi görünür.’ dediğidir. ‘Attan başka bir şeye binme.’ dediği ise, ‘Çalışarak yorulduktan sonra eşeğe binsen de, ata binmiş gibi olursun’ dediğidir. ‘Baldan başka bir şey yeme’ dediği ise, ‘Zahmet çekerek onun meyvesini yesen, baldan daha tatlıdır.’ dediğidir. Sen bunları anlamamışsın ay oğul!” demiş yaşlı adam. Oğlan: “Ah, böyle mi olacaktı?” diyerek hayıflanmış. Oğlan, babasının vasiyetini tam olarak anladıktan sonra tekrar çalışmaya başlamış ve zengin olup muradına ermiş. |
|
09 Mayıs 2011, 11:42 | #23 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Felsefik Hikayeler Derviş Kaşıkları Bir gün sormuşlar ermişlerden birine; "Sevginin sadece sözünü edenlerle, onu yaşayanlar arasında ne fark vardır?" "Bakın göstereyim" demiş ermiş. Önce sevgiyi dilden gönüle indirememiş olanları çağırarak onlara bir sofra hazırlamış. Hepsi oturmuşlar yerlerine. Derken tabaklar içinde sıcak çorbalar gelmiş ve arkasından da derviş kaşıkları denilen bir metre boyunda kaşıklar. Ermiş; "Bu kaşıkların ucundan tutup öyle yiyeceksiniz" diye bir de şart koymuş. "Peki" demişler ve içmeye teşebbüs etmişler. Fakat o da ne? Kaşıklar uzun geldiğinden bir türlü döküp saçmadan götüremiyorlar ağızlarına. En sonunda bakmışlar beceremiyorlar, öylece aç kalkmışlar sofradan. Bunun üzerine, "Şimdi..." demiş ermiş, "Sevgiyi gerçekten bilenleri çağıralım yemeğe." Yüzleri aydınlık, gözleri sevgi ile gülümseyen, ışıklı insanlar gelmiş oturmuş sofraya bu defa. "Buyrun" deyince her biri uzun boylu kaşığını çorbaya daldırıp, sonra karşısındaki kardeşine uzatarak içmişler çorbalarını. Böylece her biri diğerini doyurmuş ve şükrederek kalkmışlar sofradan. "İşte" demiş ermiş, "Kim ki hayat sofrasında yalnız kendini görür ve doymayı düşünürse o aç kalacaktır. Ve kim kardeşini düşünür de doyurursa o da kardeşi tarafından doyurulacaktır. Şüphesiz şunu da unutmayın. Hayat pazarında alan değil, veren kazançlıdır her zaman..." |
|
14 Mayıs 2011, 12:08 | #24 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Felsefik Hikayeler Günlerden bir gün, köylerden birinde, adamın birinin eşeği, kuyunun birine düşmüş.Niye düşer, nasıl düşer sormayın. Eşek bu. Düşmüş işte. Belki kör bir kuyuydu, ağzı tahtayla kapatılmıştı belki, üzerine de toprak dökülmüştü.Zamanla tahta çürüdü, zayıfladı, toprakta biten otları yemek isteyen eşeğin ağırlığını çekemedi ve güm. Hayvancık saatlerce acı içinde kıvrandı, bağırdı kendi dilinde. Sesini duyan sahibi gelip baktı ki vaziyet kötü. Zavallı eşeği kuyunun dibinde melul mahzun bakınıyor. Üstelik yaralanmış. Karşılaştığı bu durumda kendini eşeği kadar zavallı hisseden adamcağız köylüleri yardıma çağırdı. Ne yapsak, ne etsek, nasıl çıkarsak soruları havada kaldı.Sonunda karar verildi ki kurtarmak için çalışmaya değmez.Tek çare, kuyuyu toprakla örtmek.Ellerine aldıkları küreklerle etraftan kuyunun içine toprak attılar. Zavallı hayvan, üzerine gelen toprakları, her seferinde silkinerek dibe döktü. Ayaklarının altına aldığı toprak sayesinde her an biraz daha yükseldi .Ve sonunda yukarıya kadar çıkmış oldu. Köylüler ağzı açık bakakaldı. Hayat, bazen bizim de üzerimize abanır. Ne bazeni, çoğu zaman.Toz toprakla örtmeye çalışanlar çok olur. Bunlarla başetmenin tek yolu, yakınıp sızlanmak değil, düşünüp silkinmek ve kurtulmak, aydınlığa adım atmaktır.Kör kuyuda olsak bile... dipnot: şuanki durumuna çok anlamlı bi hikaye .. hepimizin zaman zaman zorluklarla karşılaşıyoruz yakınmak yerıne o sorunlarla nasıl baş edebileceğimizi öğrenmeyi araştırmaliyız. |
|
18 Mayıs 2011, 13:51 | #25 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Felsefik Hikayeler Su Damlası Bilge usta, çırağına sorar: -Bir su damlasını buharlaşıp yok olmaktan nasıl kurtarabilirsin? Çırak hayranlıkla ve yine bilemeyeceğim endişesiyle yanıtlar: -Nasıl? -Onu okyanustaki diğer su damlalarının arasına bırakarak. |
|
19 Mayıs 2011, 13:58 | #26 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Felsefik Hikayeler ARİSTO'NUN ÖFKELİ MAKEDONYA KRALI PHİLİPPE'E CEVABI Makendonya Kralı Phillippe oğlunun öğretmeni olan Aristo'ya kızmıştı. - Ne olacak sanki, dedi.Senin yerine bir köle tutar ona baktırırım. Bunun üzerine Aristo - Evet majeste,dedi.O zaman iki köleniz olur! Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. |
|
21 Mayıs 2011, 22:40 | #27 |
Guest
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Cevap: Felsefik Hikayeler Hakim sakalı uzamış Necip Fazıl'a "maymuna dönmüşsün Necip" demiş; Necip Fazıl duvara dönerek "şimdide duvara döndüm." demiş. |
|
27 Mayıs 2011, 16:08 | #28 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Felsefik Hikayeler İNSANI DÜZELTME Adam, bir haftanın yorgunluğundan sonra pazar sabahı kalktığında bütün haftanın yorgunluğunu çıkarmak için eline gazetesini aldı ve bütün gün miskinlik yapıp evde oturacağını düşündü. Tam bunları düşünürken oğlu koşarak geldi ve sinemaya ne zaman gideceklerini sordu. Baba oğluna söz vermişti bu hafta sonu sinemaya götürecekti ama hiç dışarıya çıkmak istemediğinden bir bahane uydurması gerekiyordu... sonra gazetenin promosyon olarak dağıttığı dünya haritası gözüne ilişti. ; Önce dünya haritasını küçük parçalara ayırdı ve oğluna eğer bu haritayı düzeltebilirsen seni sinemaya götüreceğim dedi sonra düşündü; Oh be kurtuldum en iyi coğrafya profesorunu bile getirsen bu haritayı akşama kadar düzeltemez. Aradan on dakika geçtikten sonra oğlu babasının yanına koşarak geldi ve baba haritayı düzelttim artık sinemaya gidebiliriz dedi. Adam önce inanamadı ve görmek istedi. gördüğünde de halen hayretler içindeydi ve bunu nasıl yaptığını sordu. Çocuk; bana verdiğin haritanın arkasında bir insan vardı İNSANI DÜZELTTİĞİM ZAMAN DÜNYA KENDİLİĞİNDEN DÜZELMİŞTİ. |
|
27 Mayıs 2011, 16:21 | #29 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Felsefik Hikayeler O Zaman Oyun Biter ! İş adamı tıraş olurken bir yandan da berberiyle sohbet etmektedir. Derken, kapının önünden ağır ağır geçmekte olan paspal bir çocuk görürler. Berber, iş adamının kulağına fısıldar; "Bu çocuk var ya, dünyanın en aptal çocuklarından biridir! Bak; dikkat et şimdi..." Berber çocuğa seslenir: "Ali, buraya gel!". Bunun üzerine çocuk sakince dükkana girer ve yüzündeki aptalca sırıtmayla berberi selamlar. Berber işadamının kulağına sessizce, "bak şimdi" diye fısıldar ve bir elinde beş yüz bin, diğer elinde beş milyonluk bir banknot olduğu halde çocuğa sorar: "Hangisini istiyorsan alabilirsin?" Çocuk dalgın dalgın bir beş yüz bine bir de beş milyona bakar ve sonunda beş yüz binlik banknotu hızlıca çekerek berberin elinden alır. Berber işadamına döner ve gülerek: "Gördün mü? Sana söylemiştim." der.Tıraş bitince işadamı sokağa çıkar ve az ileride kendi kendine oynayan Ali'yi görür. Yanına giderek, neden beş milyonluk değil de, beş yüz binlik banknotu aldığını sorar.Çocuk hiç de aptalca olmayan bir sırıtmayla yanıt verir : - Eğer beş milyonluğu alırsam oyun biter!" Allah'ın bile insanlar hakkındaki hükmünü, ömürleri sona erdikten sonra verdiğine inanırken... Biz kim oluyoruz da insanları birkaç kez görmek, iki-üç yazı okumak, birkaç dedikodu dinlemekle yargılama hakkına sahip olabiliyoruz!
__________________ Eğer "dokuz" CanLı oLsaydın biLe En fazLa "sekiz" kez kaçabiLirdin öLümden.. BiLki "yedi" düveLe suLtan oLsan dahi Yerin "aLtı" mekan oLacak sana En fazLa "beş" metre kumaş götürebileceksin Kapatacaksın "dört" açsanda gözünü.. Bu dünya "üç" günLük dünya , AzraiLin yanında "iki" kat oLup yaLvarsanda nafiLe ELbet "bir" gün öLeceksin İşte o gün herşey "sıfır"dan başLayacak..! |
|
31 Mayıs 2011, 17:17 | #30 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Felsefik Hikayeler Önemli Olan Tad Almak Amerikalı piyanist ve besteci Eubie Blake öldüğünde 104 yaşındaydı. Blake 102 yaşındayken televizyonda bir söyleşi yapıyordu. Sordular: “102 yaşında olmak, nasıl bir duygu?” Blake cevapladı: “Yaşın pek tadı yok. Yaşamanın tadını çıkartmak güzel…” |
|
Etiketler |
felsefik, hikayeler |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Önerileriniz... (Felsefik Kitaplar) | SimHa | Felsefe | 0 | 06 Şubat 2018 21:42 |
Resulullah'tan Hikâyeler - Peygamberimizden hikayeler | Luthien | İslamiyet | 0 | 15 Eylül 2014 00:40 |
Bilgelere Sorular ve Cevapları (Felsefik) | Ecrin | Felsefe | 0 | 29 Temmuz 2012 23:48 |
Resimli Felsefik Sözler. | Afrodit | Felsefe | 0 | 23 Ağustos 2010 01:23 |
Güzel Bir Felsefik Hikaye | Hesna | Felsefe | 0 | 23 Ocak 2010 14:24 |