IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  reklamver

Etiketlenen Kullanıcılar

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 14 Nisan 2009, 15:24   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Olanaksızlık prensipleri




Olanaksızlık Prensipleri

Metafiziği ilk felsefe olarak yeniden konumlayabilir miyiz? Aristoteles için ilk felsefe, tüm bilimlerin temelinde yatan ilk neden ve ilk aksiyomların, ilk töz ve ilk hareket ettiricinin bilimidir. Husserl, bu biçimiyle olmasa da, transendal bir fenomenoloji olarak, yeni prensipler, evren ve insan hakkında bilinçte kurgulanan bir bilme (wissen) olarak metafıziğin ilk felsefe şeklinde yeniden konumlanabileceğine inanmıştı. Onun 1923/24 yıllarındaki konferanslarının kısa bir özetinin "ilk felsefe" başlığı ile yayımlanmış olması ilgi çekicidir. Kuşkusuz burada Husserl'in denemesi değil, bir ilk felsefenin olabilirliği hakkındaki genel tezler söz konusudur. Aristoteles'in zamanında felsefenin bilimle özdeş olduğu ve bilim sisteminin çok küçük ve gelişmemiş bulunduğu açıktır. Bu yüzden, o zamanlar tek boyutlu bir bilim sistemine ve bu sistem içinde ilk ve önde gelen bir bilim olduğuna inanılabilirdi. Yani her türlü hareketi yönlendiren bir ilk hareket ettiricinin bulunduğunu ve bunun tüm tözler hiyerarşisi içinde ilk töz olarak en yüksekte olduğunu söyleyen bir bilimden söz- edilebilirdi.
Günümüzde ortaya çıkan alternatif geometriler, matematikler ve bilimler, aksiyom ve prensipleri formüle eden ve tüm bilimlerin temelinde yatan böyle bir ilk-bilim inancını artık hiç de dikkate almıyorlar. Formel ve materyal tüm prensipleri içeren böyle bir bilim yoktur. Bizzat mantık, artık bu anlamda formel temel bilim olarak bile kabul görmüyor. Çünkü bizzat formel temel bilimler olarak bir alternatif mantıklar çokluğu karşısındayız. Çünkü artık Aristoteles'in metafiziğinde tüm bilimlerin ve tümüyle varlığın dayandığı aksiyomlara baş örnek oluşturan çelişmezlik ve üçüncü halin olmazlığı ilkelerinin ne varlık prensipleri ve ne de tüm bilimlerin zorunlu olarak dayanmaları gereken temeller olduğu bilinmektedir. Tek bovutlu bilim sistemleri ve felsefeler çağı artık geride kalmıştır. Doğaldır ki, bazı bilimler ve bazı felsefi disiplinler ötekilere göre daha fundamentaldirler; ama bu, tüm ötekilerin kendisine dayandığı en fundamental bir bilim ya da felsefi disiplinin mevcut olduğu anlamına gelmez. Bilimde olduğu gibi, felsefede de, aynı zamanda çeşitli istikametlerde yol alan ve çeşitli yönlerden birbirlerine geçişli olan çok yönlü bağımlılıklarının yine çok boyutlu sistemleri söz konusudur. Doğaldır ki, bugün de herhangi bir kimse, "tüm kuramları çevreleyen evrensel bir bilim öğretisi" olarak bir ilk felsefenin mevcudiyetine inanabilir. Ama böyle bir savın tüm felsefı disiplinler ve bilimlerin temel konumu içinde kanıtlanma zorunluluğu vardır ki, böyle bir denemeye kalkışmak boşunadır. Fiziği atalet postulatı (postulates of impotence, Sir Edmund Whittaker) üzerinde temellendirmek olanaklıdır (örneğin buna göre bir perpetuum mobile-sürekli hareketlilik-olanaksızdır). Aynı şey , metafizik için de uygulanabilir. Buna göre, bir metafizik için ilk prensip şudur Bir ilk felsefe olanaksızdır.
Ama acaba metafiziği ontoloji olarak yeniden konumlamak olanaklı değil midir? Bazıları buna olumlu yanıt veriyor ve yeni bir eleştirel ontolojiden sözediyorlar (N. Hartmann). Bazıları ise bunu yadsıyorlar (Marcel, R.G. Collingwood). Aristoteles, varolan olarak varlığın bir bilimi olması gerektiğine ve özniteliklerden (attribut) kalkılarak buna ulaşılabileceğine inanıyordu. Burada yatan kabul şuydu: Varlık, varolan herşeyin kendisinden pay aldığı en genel ve en kapsayıcı kavramdır. Varlık kavramının böyle değerlendirilmiş olması, dayanağını, tüm önermelerin "A, B'dir" formu içinde dile getirildiği o zamanların egemen mantığı, yani özne-yüklem mantığı içinde buluyordu. Ama oluş da varlık gibi herşeyi kapsayan bir şey olarak görülemez mi? Oluşmayan ya da herhangi bir zamanda değişmeyen bir şey olabilir mi? Herşey değişiyorsa, neden evrensel bir oluş öğretisi olmasın? Çoğu varlıksal ifadeler oluşsal ifadelere çevrilemez mi? Bunun gibi, ontolojide,dile ait özelliklerin varlığa ait özelliklermiş gibi ifade edilmesi gibi bir tehlike yok mudur?
Ontolojiye karşı en keskin itirazlar, onun 2000 yıldan beri hiç bir ilerleme kaydetmediği ve tersine bir kaç belirgin ayırım dışında tümüyle verimsiz kaldığı ile ilgilidir. Burada-olma (Dasein) ile öyle-olmayı (Sosein) ayırmak gereklidir; ama real ve ideal varlık, varlık modlan, real gerçeklik, real olanak ve real zorunluluk gibi varoluşsal ifadelere başvurulursa, dil ve kavram eleştirisine başvurulmaksızın, salt bir dogmatizm içinde kalınmış olur. İşte ikinci olanaksızlık prensibi burada ortaya çıkıyor felsefenin ve bilim sistemlerinin fundamental bilimi olarak bir ontoloji kurmak olanaksızdır. Doğaldır ki bu, ontolojik araştırmaların Aristotelesçi ve Skolastik gelenek içinde hiçbir ilerleme sağlayamayacağı anlamına da gelmez. Ama bundan şunu anlamak gerekir ki, bu geleneksel ontoloji, çağımızın yeni bir metafiziğe duyduğu gereksinime yanıt veremez. Zaten bu nokta, ontoloji okulunun el kitaplarında bile, Örneğin C. Fricks'in "Ontologia sine Metaphysica Generalis" (1921)'inde de onaylanmaktadır.
Son olarak, metafiziğin teoloji olarak yeniden konumlanması düşüncesi, bugün artık hiç kimse tarafından ciddiye alınmıyor. Çünkü teoloji, artık çok uzun zamandan beri bir özel disiplin olmuştur. Ama tüm bu duruma bakarak yine soralım: Metafizik nedir? E. Becher 1925'de bu soruya şöyle yanıt vermişti: "Gerçekliğin genel görünümüne yönelen real bilim". Bu yanıt bize göre geçersizdir. Bilimler zorunlu olarak özel bilimlerdir; tümgerçekliğin bilimi, sonlu bir kavrayış yetisine sahip olan bizim anlığımıza verilmemiştir. Metafiziği bir bilim olarak konumlama çabası, Aristoteles'ten beri Husserl'e kadar, başvurulan tüm denemelerin sonuçsuz kaldığını göstermiştir. Ama bu arada metafiziği bilimselleştirme çabası, kavram ve yöntemlerin daha sağın biçimde ele alınması etkinliğine katkılarda bulunmuştur.
Üçüncü olanaksızlık prensibi, yani, metafiziğin a priori / dedüktif bilim olarak olanaksız olduğu prensibi bugün artık çok genel.bir uzlaşımla kabul edilmektedir. Aristoteles'ten Hegel'e kadar metafizikçiler, gerçeklik hakkında a priori bir bilgi elde edilebileceğine inanmışlardır ki, bu olanaksızdır. A priori olan analitik önermelerden gerçeklikle ilgili yeni bir bilgi türetilemez ve sentetik(bireşimsel) önermeleri a priori olarak kullanamayız. Öyle ki, önceden bir duyu verisi olmaksızın gerçeklik hakkında hiçbir bilgi üretemeyiz. Amâ Spinoza'nın mantıksal dedüksiyonu ve Hegel'in diyalektik kurguculuğu yerine Husserl'in a priorisel kurguculuğu konmakla, transendental fenomenoloji alanına geçilmiş oluyorsa da, bizzat Husserl'in objektif birliği bilinçten kalkarak kurguladığını söyleyen a priori/kurgucu biliminin, kendinin bir metafizik olmadığını kanıtlaması gerekir. A priori metafizikler çağı, yani dedüktif/kurgucu metafizikler dönemi geride kalmıştır. "Felsefe tarihine yönelen bir eleştiri, apodiktik(zorunlu) anlamda bir metafiziğin a priori olarak öldüğünü ve tekrar canlanamayacağını tartışmasız göstermektedir". Eduard von Hartmann'ın "Metafızik Tarihi"nde vardığı bu sonuç bugün için de geçerlidir ve kuşkusuz Husserl'in denemesini de içermektedir. N. Hartmann, Lotze, Spencer ve ötekilerin denediği gibi, metafiziğe bir indüktif bilim olarak a posteriori yoldan ulaşabilir miyiz? Empirik dayanaktan vazgeçilemez, ama indüktif bilimin kavramları ve indüksiyonun bizzat kendisi öylesine sorunlar içermektedir ki, önce bunların yeterince aydınlatılması gereği ' vardır. Her zaman söylendiği gibi, indüktif bilimlerin yardımıyla elde edilen şey, olasılı önermelerden başka bir şey değildir. Bu nedenle, her- hangi bir metafizikte ulaşılabilecek en iyi sonuç, hipotetik (ama apodiktik değil) bir zorunluluktur. Yani belirli hipotetik kabullere dayanarak, bu kabullerden zorunlu olarak çıkan sonuçlara varmak. Bu kabuller geçicidir ve düzeltilebilir; çünkü onlar inançla ilgilidirler.


Alıntı.

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları eglen sohbet reklamver
Cevapla

Etiketler
olanaksizlik, olanaksızlık, prensipleri


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Simyanın Prensipleri Swat İslamiyet 0 26 Kasım 2014 02:11
Dengeli beslenme prensipleri AngeL Diyet ve Sağlıklı Beslenme 0 29 Eylül 2014 10:41
Kişisel Gelişim Prensipleri Estela Kişisel Gelişim 0 20 Ağustos 2013 19:03
Overclock Temel Prensipleri. Syst3m Windows 7 26 Kasım 2011 09:10
Sistem Prensipleri Kalemzede Felsefe 0 23 Ekim 2011 09:33