16 Ağustos 2023, 18:21 | #1 | |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Klasik Mantığa Giriş: Klasik Mantıkta Üçüncü Hâl İlkesinin Ontolojik Yorumu Nedir? Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. Klasik Mantığa Giriş: Klasik Mantıkta Üçüncü Hâl İlkesinin Ontolojik Yorumu Nedir? Felsefe tarihi içinden bakıldığında, ontoloji, Aristoteles den Yeniçağ felsefesine (özellikle: Locke, Hume ve Kant) kadar felsefenin temel disiplini sayılmış; Yeniçağ felsefesi ise ontoloji yerine epistemolojiyi (bilgi kuramı) temel disiplin kılmıştır. Ama mantık ilkelerinin neliği sorunu, her iki disiplin için de temel sorunlardan biri olmayı sürdürmüştür. Ontoloji, Aristoteles'den beri, genel görevi itibariyle, varlık yasalarını ve varlığın yapısmı araştıran bir disiplin olarak görülmüştür. Varlık yasaları en genel belirlenim yasaları sayılmışlar ve bu yasalar, düşünmenin, zihnin de yasaları olarak kabul edilmişlerdir. Akıl ve zihin ile varlık arasında bir upuygunluk (adequatio) olduğu fikri, yüzyıllardan beri ontolojinin dayandığı bir temel fikir olmuştur. Bu durum, ontolojide mantık ilkelerinin neden varlık yasaları sayılmış olduğunu da açıklar. ("Logos" ile "ontos" arasındaki upuygunluk.) Şimdi, ontolojide mantık ilkelerinin varlık yasaları olarak nasıl yorumlandıklarını kısaca görmek gerekecektir. Üçüncü halin olmazlığı yasası, "Bir şey ya vardır ya da yoktur; üçüncü bir hal olamaz." şeklindeki formülüyle, üçüncü temel ontolojik yasa sayılmıştır. Bu ontolojik yasayı mantıkça şöyle ifade etmek mümkündür: "Bir yüklem özne hakkında ya söylenmiştir ya söylenmemiştir; üçüncü bir hal olamaz." Ontolojide, bu üç "varlık yasası" yanında yeterli sebep ilkesi (Satz vom zureichenden Grunde, principle of sufficient reason) de dördüncü yasa sayılmıştır. Aslında bu ilke, ontologların en önemli ilkesi olmuştur. İlke, tüm şeylerin (varolanların) bir sebebi olması gerektiğini ifade eder. Bu ilkenin felsefe tarihindeki en önemli savunucusu Leibniz'e göre, hiçbir şey kendiliğinden var veya varolmuş değildir; "Varolan her şeyin bir varoluş sebebi vardır." Böyle olunca, varolanlar dünyasmda herşey, bir sebebin sonucu (neticesi) olarak görülür. Leibniz'e göre, ilke, mantıkça şöyle ifade edilebilir: "Eğer doğruluk düşünme ile nesnenin bir uygunluğu ise, her ifade doğru olmak yani gerçeklik içinde sebebini bulmak zorundadır." KAYNAK: KLASİK MANTIK KİTABI
__________________ English Preparatory Department School of Foreign Languages Assistant English Teacher Ankara Baskent University 2017-18 “Benim, senden öncem ve senden sonram yok, yalnızca sen varsın...” C.A - 31.12.2010 - ∞ English Language and Literature Faculty of Humanities and Letters Ankara Bilkent University 2010-15 | |
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Klasik Mantığa Giriş: Klasik Mantıkta Çelişmezlik İlkesinin Ontolojik Yorumu Nedir? | Kalemzede | Felsefe | 0 | 16 Ağustos 2023 18:21 |
Klasik Mantığa Giriş: Klasik Mantıkta Özdeşlik İlkesinin Ontolojik Yorumu Nedir? | Kalemzede | Felsefe | 0 | 16 Ağustos 2023 18:21 |
Klasik Mantığa Giriş: Klasik Mantıkta Mantık İlkelerinin Ontolojik Yorumu Nedir? | Kalemzede | Felsefe | 0 | 16 Ağustos 2023 18:21 |
Klasik Mantığa Giriş: Klasik Mantıkta Endüksiyon (Tümevarım) Nedir? Ne Değildir? | Kalemzede | Felsefe | 0 | 16 Ağustos 2023 18:13 |
Klasik Mantığa Giriş: Klasik Mantıkta Akıl Yürütme Nedir? Ne Değildir? | Kalemzede | Felsefe | 0 | 16 Ağustos 2023 18:13 |