IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  reklamver

Etiketlenen Kullanıcılar

1823Beğeni(ler)

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 08 Aralık 2021, 13:09   #671
Çevrimdışı
aSk
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Mevlâna'nın dört Kapısı




Tasavvufta 4 kapı vardır ;

1- Şeriat Kapısı
2- Tarikat Kapısı
3- Marifet Kapısı
4- Hakikat Kapısı

Öğreti olarak bu kapılar birer birer geçilerek hakikate ulaşılır.

Öğrencilerinden biri Mevlana'ya sormuş:

“Efendim, bu dört kapı meselesini ben pek anlayamıyorum. Bana anlayabileceğim bir lisanla anlatır mısınız?” demiş.

Mevlana:

“Şimdi bak, karşı medresede dersini çalışan dört kişi var. Hepsi rahlelerine eğilmiş. Sen git bunların hepsinin ensesine bir şamar at, sonra gel sana anlatayım” demiş.

Adam gitmiş birincinin ensesine bir tokat atmış. Tokadı yiyen
derhal ayağa kalkıp arkasını dönmüş ve daha kuvvetli bir tokatla Mevlâna'nın öğrencisini yere yıkmış. Öğrenci dayağı yemiş, geri dönecek ama hocasına itaat var. Yaradana güvenip ikinciye de bir tokat atmış. O da derhal ayağa kalkıp elini kaldırmış. Tam tokadı vuracakken vazgeçip yerine oturmuş.
Öğrenci devam etmiş, üçüncüye de bir tokat atmış. Üçüncü söyle bir kafasını çevirip baktıktan sonra çalışmasına devam etmiş. Dördüncü, tokadı yemesine rağmen hiç oralı bile olmadan çalışmasına devam etmiş. Öğrenci Mevlâna'ya dönmüş, olanları anlatmış.

Mevlâna :

"İşte sana istediğin örnekler;

Birinci; şeriat kapısını geçememiş biri idi. Şeriatta tokadı yiyince kalktı, aynısını sana iade etti.

İkinci; tarikat kapısındadır. Tokadı yiyince o da kalktı, tam tokadı iade edecekti ki, tarikat öğretisinde verdiği söz aklına geldi. "Sana kötülük yapana bile iyilik yap". Onun için döndü, yerine oturdu.

Üçüncü; marifet kapısına kadar gelmiştir. İyinin ve kötünün tek yaradandan geldiğini bilir, inanır. Yaradan bu kötülüğe hangi iblisi alet etti diye merakından şöyle bir dönüp baktı.

Dördüncü; hakikat kapısını da geçmiştir. İyinin ve kötünün tek sahibi olduğunu bilir. Onun için dönüp bakmadı bile” der.

Yaşamda tesadüf diye bir şey yoktur. Herşey zamanı gelince olması gerektiği için, olması gerektiği kadarıyla yaşanmaktadır. Bizler hayır ve şerrin Allah’tan olduğuna inandığımızı söyleriz, ancak şer olduğunda suçlayacak veya kınayacak birilerini bulmakta gecikmeyiz. Her şer içinde ya kendi kadar, ya da kendinden büyük bir hayır barındırmaktadır. Hayır ve şer zincirin halkaları gibi birbirine bağlıdır. Bazen kendimizi şerre o kadar kaptırırız ki, hayrı anlayamaz veya görmekte zorlanırız.

Tanrı insanı yaratırken bedenimiz içine kendinden de ruh dediğimiz bir parça koymuş. “Ben size şah damarınızdan bile daha yakınım.” demiştir. Hepimiz Tanrı’dan bir parça taşımaktayız. O, kimseyi hiçbir renk, ırk, cinsiyet ayrımı yapmadan, birbirlerini tamamlamaları için yaratmıştır. Tanrı kullarını koşulsuz sever. Onlara hayırsız hiçbir şey göndermez. Şer olarak kabul ettiklerimizin içinde almamız, öğrenmemiz gereken derslerimiz, geçmemiz gereken sınavlarımız vardır. Tanrı kendi yarattığı kullarının üzülmelerini isteyebilir mi? Sevdiklerine kim kıyabilir? Aslında insana verilen zarar Tanrı’ya verilmiş zarardır. Herkesin yüreği birer dergâhtır. Oraya kötü sözlerle girilip çıkılmaz, günahtır.

Mevlâna’nın söylediği gibi “Hayatta ne varsa bütün güzellikler kırılmış, yıkılmış, dökük bir kalpte vardır. Hazineler ve defineler yıkıntılar arasında bulunur. Kalbin yıkık, döküklüğü var olduğunu gösterir.”

__________________

Kullanıcı imzalarındaki bağlantı ve resimleri görebilmek için en az 20 mesaja sahip olmanız gerekir ya da üye girişi yapmanız gerekir.

Ve görüyorsun ki .. Alnımıza yazılanla ..Gönlümüze kazınan bir olmuyor…
 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları eglen sohbet reklamver
Alt 08 Aralık 2021, 13:18   #672
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Mevlâna'nın dört Kapısı




Emeğine sağlık paylaşım için teşekkürler

__________________

Kullanıcı imzalarındaki bağlantı ve resimleri görebilmek için en az 20 mesaja sahip olmanız gerekir ya da üye girişi yapmanız gerekir.
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 08 Aralık 2021, 13:18   #673
Çevrimdışı
aSk
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Işığın ve İnsanlığın Öyküsü




Işık, karanlığın koynunda zamansızlık çağından beri devam eden derin uykusundan, "Ol Emri" ile uyandırıldı. Ve ışığın maddesel dünyada yeni şekli ile sürdüreceği bu uzun yolculuğu da böylece başladı.

Bilinmeyen bir süreden beridir karanlığın ısız boşluğunda uyutulmuş olan kaddim ışık, madde elbisesinin sonsuz seçenekli hal ve oluşları ile biçim kazanarak boyut buldu. Böylelikle ışık için kozmik tarihin karanlık dönemi artık son bulmuştu.
İşte sürekli genişlemekte olan Evrenimiz o an dan bu yana var...ve bilmem biliyor musunuz ama, "Ben" de o an dan bu yana, "Var" ım. Yani bilimin son verilerine göre her birimiz en az 13,7 milyar yıldır varız.

Hepimizin Var olmak denildiğinde anladığımız bir diğerininki ile az çok benzerlikler taşımakla beraber farklılıklar gösterir, ister farklı kültürlere ait çeşitli yaratılış efsaneleri, ister kadim yazıtlar, isterseniz farklı inançlara ait kitap ve peygamberlerin sözlerine bakın göreceğiniz şu bilgi olacaktır: Tüm benler aynı ışık kaynağının farklı biçimsel formlarına bürünmüş halleri ile varlık göstermektedir.

Ben dediğimiz bedensel varlığımızın öncesinde yaratılmış olan ruhsal/enerjisel varlıklarımızda, o koskoca gezegenler gibi enerjiden var edildiler. Ve işte bundandır ki, aslında, "Ben" denen ben ve tüm evren ışığın madde boyutundaki farklı kesif görüntülerinden ibaret olmaktan daha fazla bir başkalığa sahip değiller. Çünkü: Bu kozmik tarihçenin "Ol Emri " ile başlatıldığı o anda, her şey ama herşey ışıktan oluştu ve aradaki boşluk esir ile dolduruldu...ve o gün bu gündür etrafımızda gördüğümüz ne var ne yoksa madde haline gelmiş ışıktan oluşmuş (ayrısı gayrı aslında olmayan) maya denen ilüzyonun yarattığı sahte algıyla, farklıymışcasına sanal bir algı nedeniyle ayrı düştüğümüz aynı benin başkalaşmış hallerinden ibaret.

İşte ışığın maddeler dünyası da yeni formları ile ile dans etmeye başlamasından milyarlarca yıl sonra insanlığın var oluşu ve ardından birlik bilincinden kopan ve ışıktan ayrı düşen insanlığın gölgelerin peşine düşüp aslını unutmaya başlaması ile beraber "aslını ve evrende ki amacını arayan insan" kavramı da doğmuş oldu.

Aslında felsefe tarihi ve bir anlamda da insanın düşünsel ve var oluşsal tarihi ışığın tarihinden başka bir şey değildir. Böylelikle ışığın maddeye dönüşmesinin ardından, bir yandan da insanlığın kendini arayış öyküsü yazılmaya başlandı. Maalesefki özünden uzaklaşarak, kendinden ayrı düşmüşlük hissi ille kendini unuttan yeni insan, gölgeleri gerçek sandığı mayanın içerisinde aldanmışlığı üzerine sürdürdüğü yaşam yolculuğunu milyonlarca yıldır devam ettiriyor.

İşte bu sebepten: Karanlıkta kalan insanın ışığı arayış öyküsü insanlık tarihin boyunca sürecek olan en zorlu yolculuğun da öyküsü olmuştur. Oysa ki, kişinin gerçek arayışını farkındalık kazanarak "ışıktan ayrı düşmesi" ne odaklandırması ile bu zorlu seyahatin bambaşka bir evrende yola almaya dönüşeceğinin bilgisi yüz yıllardır büyük bilgeler, inisiyeler,peygamberler aracılığıyla verilmektedir.

Gölgeleri asıl zannederek geçirilen hayatların Eflatun'un kaleminden betimlendiği bu öykü ile yazımı bitireceğim.

"Karanlık bir mağara içinde elleri birbirine zincirlenmiş, boyunları geriye döndürülemeyecek şekilde sabitlenmiş, sırtları mağaranın ışık sızan kapısına dönük, arkalarında çok yüksek olmayan bir duvar bulunan bir grup insan, karşılarındaki duvara yansıyan gölgeleri varlık âleminin kendisi olarak düşünüyor. Böyle düşünmemelerini sağlayacak herhangi bir sebep de yok. Oysa onların gördükleri, arkalarındaki duvar üzerine sıralanmış çeşitli kalıpların yansımalarından ibaret. Bu insanların hakikati idrak etmeleri için başlarını geriye çevirip gün ışığındaki âleme bakmaları yeterli. Zincirlerinden kurtulup geriye bakmayı başarabilen ilk kişi, diğer insanlara karşılarındaki duvarda gördükleri yansımaların sanal olduğunu, gerçek dünyanın mağara dışında bulunduğunu haber verir. Ama elleri ve başları zincirli olanlar, bu hakikat habercisini yalanlarlar; çünkü onların dünyası ‘gölgelerin dünyası’dır. Asılların dünyası onların çok uzağındadır. "

__________________

Kullanıcı imzalarındaki bağlantı ve resimleri görebilmek için en az 20 mesaja sahip olmanız gerekir ya da üye girişi yapmanız gerekir.

Ve görüyorsun ki .. Alnımıza yazılanla ..Gönlümüze kazınan bir olmuyor…
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 08 Aralık 2021, 13:21   #674
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Toprak ve Yağmur'un hikayesi




Emeğine sağlık Paylaşım için teşekkürler

__________________

Kullanıcı imzalarındaki bağlantı ve resimleri görebilmek için en az 20 mesaja sahip olmanız gerekir ya da üye girişi yapmanız gerekir.
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 08 Aralık 2021, 13:22   #675
Çevrimdışı
aSk
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
3 nasihat




Yıllar önce, çok uzaklarda bir adam varmış. Bu adam çalışmak amacı ile çok uzaklara gitmiş ve yıllarca çalışmış. Sonunda memleketine dönme zamanı gelmiş. Bu çalışma sürecinde toplam 3000 akçe biriktirmiş ve evinin yolunu tutmuş. Evine doğru giderken yolu büyük bir şehirden geçmiş.


Yolda yürürken köşe başında birisi "Bir nasihat bin akçe, bir nasihat bin akçe" diye bağırıyormuş. Adam düşünmüş: 'Nasıl olur, bir nasihati bin akçeye satarlar, ben yıllarca çalıştım ve sadece 3000 akçe biriktirdim' Bu işe pek aklı ermemiş ama merak işte, duramamış ve adama bin akçe vererek o nasihati satın almış.Nasihat-1 "KADERDE NE VAR İSE O ÇIKAR" ve yoluna devam etmiş...




İlerde yine köşe başında başka bir adam bağırıyormuş "Bir nasihat bin akçe" diye. Adam yine dayanamamış bin akçe de o adama vermiş ve ikinci nasihatı da satın almış.İkinci nasihat da: "GÖNÜL KİMİ SEVERSE GÜZEL ODUR"



Son kalan bin akçesi ile de yoluna devam etmiş. Tam şehrin çıkışında yine köşe başında bir adam bir nasihati bin akçeye satıyor. Adam bir parasına bakmış, bir de nasihati satan şahsa, dayanamamış ve kalan son akçesiyle de o nasihati satın almış.
Son nasihatte: "HİÇ BİR İŞ ACELEYE GELMEZ".



Parasız yoluna devam etmiş. Şehrin çıkışında büyük bir topluluk ile karşılaşmış. Topluluk telaş içindeymiş. Yaklaşmış ve oradakilerden birine neler olduğunu sormuş. Oradan birisi açıklamış, demiş ki : "Burada şehrin tüm su ihtiyacını karşılayan bir kuyu var, ama kuyunun içinde de canavar var. Canavarsuyu tutmuş, göndermiyor. Aşağıya kim indiyse bir türlü çıkamadı. Şimdi herkes korkuyor aşağı inmeye" Adam düşünmüş ve ilk satın aldığı nasihat aklınagelmiş. "Kaderde ne var ise o çıkar" aşağı inmeye karar vermiş.

Aslında bu nasihatleri herkes bilir ama uygulayabilmemiz için belli bir bedel ödememiz gerekiyor. İnince canavar hemen yakalamış ve yerine götürmüş. Demiş ki: "Buraya gelenlerin hepsine bir soru sordum ve bilemediler. Eğer sen bilirsen seni serbest bırakırım." Bir dizine sarışın ve dünya güzeli bir kadın, diğer dizine de kurbağa koymuş ve "söyle bakalım hangisi güzel?" demiş. Adam düşünürken aklına ikinci aldığı nasihat gelmiş ve "gönül kimi severse güzel odur" demiş. Bu cevap canavarın çok hoşuna gitmiş. Zira canavar, kurbağanın gözlerine aşıkmış. Adamı salmış ve suyu bırakmış.
Almışlar krala götürmüşler ve ağırlığınca altın vermişler. Adamımız yoluna devam etmiş ve nihayet evine varmış.

Evinin camından içeri bakmış. Bir de ne görsün; karısı genç biri ile diz dize oturuyor. Hemen kılıcını çekmiş ve tam içeri girerken üçüncü nasihat aklına gelmiş "Hiçbir iş aceleye gelmez". Kılıcını kınına koymuş ve içeri girmiş. Hoş beşten sonra karısına o genci sormuş. Kadın da: "bey sen gittiğinde ben hamileydim ve bir oğlumuz oldu. Bu genç senin oğlun" demiş.

__________________

Kullanıcı imzalarındaki bağlantı ve resimleri görebilmek için en az 20 mesaja sahip olmanız gerekir ya da üye girişi yapmanız gerekir.

Ve görüyorsun ki .. Alnımıza yazılanla ..Gönlümüze kazınan bir olmuyor…
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 08 Aralık 2021, 13:25   #676
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: 3 nasihat




Emeğine sağlık paylaşım için teşekkürler

__________________

Kullanıcı imzalarındaki bağlantı ve resimleri görebilmek için en az 20 mesaja sahip olmanız gerekir ya da üye girişi yapmanız gerekir.
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 08 Aralık 2021, 13:53   #677
Çevrimdışı
aSk
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Gülme Komşuna Gelir Basına




Gülme Komşuna Gelir Basına

Köylünün birinin iki eşeği varmış. Şehirde pazar kurulduğu gün bunlardan birisine tuz, diğerine de sünger yükleyip pazarın yolunu tutmuş.

Tuz yüklü eşeğin yükü çok ağırmış. O kadar ağırmış ki zavallı eşek bu ağır yükü taşıyabilmek için çok gayret sarfediyor, düşüp uçurumlara yuvarlanmamak için canını dişine takıyormuş.

Oysa sünger yüklü eşek çok rahatmış. Üzerinde sahibi olduğu halde zorluk çekmeden rahat bir şekilde yürüyen eşeğin keyfine diyecek yokmuş. Üstüne üstlük, tuz yüklü eşeğe bakıp bakıp âdeta alay edercesine gülüyormuş.

Pazara ulaşmak için yola çıkan eşekler ile sahibi, dağlar, tepeler aşıp sonunda büyük bir nehir ile karşılaşmışlar.

Köylü, önce tuzlu yüklü eşeğe nehirden karşıya geçmesini söylemiş. Tuz yüklü eşek, oldukça yorgun olmasına rağmen cesaretle nehire atılmış ve suyu kolayca geçmiş.

Çünkü suya girince üzerindeki tuzlar eriyip yok olmuş. Sırtındaki yükleri hafifleyen eşeğin karşıya geçtiğinde ise keyfine diyecek yokmuş.

Tuz yüklü eşeğin kolayca karşıya geçtiğini gören sünger yüklü eşek de hemen dalmış suya. Ama o da ne? Sırtındaki süngerler suyu çektikçe eşeğin yükü ağırlaşmış da ağırlaşmış. Eşeğin ayakta durmaya mecali kalmamış.

Eşek giderek batmaya başlayınca üzerindeki sahibi çaresizce "İmdaaaaaattt! Yardım edin! Boğuluyoruz! Kimse yok mu?" diye bağırmaya başlamış.

O sırada yoldan geçen birisinin yardımıyla eşek de, sahibi de canlarını zor kurtarmışlar.

Sünger yüklü eşek, arkadaşına yaptıklarından dolayı pişman olmuş. Ona zor durumda yardım etmediğinden dolayı çok utanıp özür dilemiş.

Yolculuğun geri kalan bölümünde ise tuz yüklü eşek rahat rahat giderken sünger yüklü eşek büyük sıkıntılar çekmiş.

__________________

Kullanıcı imzalarındaki bağlantı ve resimleri görebilmek için en az 20 mesaja sahip olmanız gerekir ya da üye girişi yapmanız gerekir.

Ve görüyorsun ki .. Alnımıza yazılanla ..Gönlümüze kazınan bir olmuyor…
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 08 Aralık 2021, 13:54   #678
Çevrimdışı
aSk
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Sevgi sofrasi




BİR GÜN, ermişlerden birine sormuşlar:

“Sevginin sözünü edenler ile sevgiyi gerçekten yaşayanlar arasında ne fark vardır?”

“Bakın, göstereyim” demiş ermiş.

Bir sofra hazırlamış. Sevgiyi dilinden düşürmeyen, ama dilden gönüle de indirmeyen kişileri çağırmış bu sofraya.

Hepsi yerlerine oturmuşlar.

Derken, tabaklar içinde sıcak çorbalar gelmiş ve arkasından da ‘derviş kaşığı’ denilen bir metre boyunda kaşıklar.

Ermiş:

“Bu kaşıkların sapının ucundan tutup öyle yiyeceksiniz” diye bir şart da koşmuş. “Öyle kaşığın çukur kısmına yakın yerden tutmak yok.”

“Peki” demişler ve çorbayı içmeye girişmişler.

Fakat o da ne?

Kaşıklar uzun geldiğinden, sofradaki hiç kimse bir türlü döküp saçmadan götüremiyormuş çorbayı ağzına. En sonunda, bakmışlar bu iş olmuyor, vazgeçmişler çorbadan. Öylece, aç aç kalkmışlar sofradan.

Onlar sofradan kalktıktan sonra, ermiş:

“Şimdi de sevgiyi gerçekten bilip yaşayanları çağıralım yemeğe” demiş.

Yüzleri aydınlık, gözleri sevgiyle gülümseyen ışıklı insanlar gelmiş oturmuş sofraya. Ermiş:

“Buyrun bakalım” deyince de, her biri uzun boylu kaşığını çorbaya daldırıp karşısındaki ihvanına uzatıp içmişler çorbalarını.

Böylece her biri diğerini doyurmuş ve kendisi de doymuş olarak şükür içinde kalkmış sofradan.

“İşte” demiş ermiş. “Kim ki hayat sofrasında yalnız kendini görür ve doymayı düşünürse, o aç kalacaktır. Ve kim ki, kardeşini düşünür de doyurursa, o da kardeşi tarafından doyurulacaktır şüphesiz. Şunu da unutmayın ki, hayat pazarında alan değil, veren kazançlıdır her zaman

__________________

Kullanıcı imzalarındaki bağlantı ve resimleri görebilmek için en az 20 mesaja sahip olmanız gerekir ya da üye girişi yapmanız gerekir.

Ve görüyorsun ki .. Alnımıza yazılanla ..Gönlümüze kazınan bir olmuyor…
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 08 Aralık 2021, 14:01   #679
Çevrimdışı
aSk
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
İki farklı GÜLE GÜLE Hikayesi




KADIN:



"O gün son kez görmeye gittim O'nu.. Son kez çünkü ; artık daha fazlasına gücüm kalmamıştı.. O'nun o aslında herşeyin farkında olup bilmezden gelen tavrı bütün cesaretimi ve gücümü emiyordu adeta..
O geceyi düşünüyordum.. Adına" gurur" dedikleri o aptal kalkanı ayaklarımın altında eze eze karşısında dikilişimi.. Ağlamamak için var gücümle çenemi sıkarak dişlerimin arasından dudaklarımı parçalarcasına sızan " seni seviyorum" cümlesini..
Bu cümleyi bekliyormuşcasına kayıtsızca bakıyordu yüzüme.. O'nu öldürebilirdim. Yemin ederim.. Bu kadar umursamaz durabildiği için O'nu gözümü kırpmadan öldürebilirdim..
Ayağa kalktı yavaşça yanıma yaklaştı.. Gözlerimi kapattım.. Yüzüme değecek bir dokunuş yada nefes için neler feda etmezdim.. Ama hayır... Buz gibi inişi çıkışı olmayan bir sesle;" kafan karışık senin geç oldu hem hadi seni eve bırakayım" dedi sadece..
Utanmamıştım.. Hayır hissettiğim şeyin adı utanmak değildi.. O'nun karşısında soyunmaktan zaaflarımla çırılçıplak kalmaktan hiç utanmamıştım.. Hissettiğim şey ; Belki öfke.. Yada Çaresizliğin verdiği saldırganlık ..Nefret ediyordum O'ndan..
Tek kelime etmeden çıktım evden.. Arkamda ne bir ses ne bir seslenen..
Bir daha aramadım.. O da aramadı.. Zaten ben aramadıkça O beni asla aramazdı..

Aylar sonra yeniden karşımdaydı..Gözlerinde ne bir şaşkınlık ne sitem ne özlem.. Hiç bir şey.. Sadece koca bir boşluk.. Arkasına düşüp paramparça olduğum koca bir boşluk sadece..
"Gidiyorum" dedim.. " Bir teklif aldım.. Yurtdışından.. Sanırım buralardan biraz uzaklaşmak iyi gelecek bana.. "Dinliyordu.. Yani sanırım dinliyordu.. Öylesine tepkisizdi ki.. Her zamanki gibi.. " İlk etapta 2 yıl.. Herşey yolunda giderse belki de geri dönmem.. sonuçta benin burada tutan bir sebep yok nasılsa.."- Hayırlısı..
Bu kadar işte.. "Hayırlısı.." Lanet olası bir "gitme" kelimesi ile yeniden doğabilecekken "hayırlısı" ile bir kuyuya yuvarlanıyordum..

Bir an göz göze gelebilmek için yüzüne baktım.... Bir şeyler görebilirim kuyunun dibini boylamadan tutunabilecek bir şey yakalarım umuduyla son bir hamle.. Nafileydi.. Gözleri yoktu.. Bana bakmıyordu bile.. Düştüm.. Paramparça oldum üstelik..

El sıkıştık..
Arkamı dönüp çıkarken kendimce cezalandırdım O'nu.. "Seni seviyorum"umu kendime saklayıp "Allahaısmarladık" dedim sadece..
Bunun bir avuntu olduğunu ve Onun için hir birşey ifade etmediğimi bir kez daha ilan eden son cümlesi buz gibi uzak ve soğuk iki küçük kelimeydi..

GÜLE GÜLE..."





ADAM:


"Geleceğini hiç tahmin etmiyordum.. Kapı açılıp ta Onu karşımda görünce.. Neyse ki masanın üzerinde toparlanması gereken kağıtlar vardı.. Ellerimdeki telaşı farketmemesini umuyordum.. Farketmedi.. Neden bilmiyorum ama nefesim daralıyordu..
O geceden sonra ilk görüşümdü O'nu..
O gece.. Karşımda küçük bir kız çocuğu gibi titreyişi..
Neden böyleydim ben?Ne hissediyordum O'na karşı? Birşey hissediyor muydum onu bile bilmiyorum.. Bu direncin sebebi hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu.. Ama olmasını
istediğim buydu.. Yada belki olması gerektiğine inandığım... Off.. Hiç birşey bilmiyordum.. Kendi içimde tek başınalığıma o kadar alışmıştım ki; onu bozacak en ufak bir ayak sesine dahi tahammülüm yoktu..
O ise bütün inadıyla asla kıramayacağı bir kapıyı yumrukluyordu..Ellerinden sızan kanı görüyordum.. Hiç birşey yapmadan tek kelime etmeden öylece seyrediyordum.. Belki de birşey yapmak istemiyordum.. Ne o kapıyı açtım ne kapıdan kovdum.. Sadece seyrettim ellerini parçalayışını.. Kendimden nefret ediyordum.. Onun zaaflarını mı kullanıyordum yoksa?
O gece "kal" desem olabilecekleri biliyordum.. Teslimdi.. Bu teslimiyetten emin olmanın verdiği bir boşvermişlik miydi acaba? "Kal " demedim Ona..

Neydi? Neyimdi? Hiç düşünmedim.. Sormadım kendime.. Bir defa bile kulak vermedim kalbimin sesine.. Kalbi dinlemek tehlikelidir.. Acıtır insanı.. Bunu tecrübe etmesem de inandığım doğru buydu.. Belki de bir kalbim bile yoktu benim..
Gitti.. Öylece kala kaldım odanın ortasında.. Boğazıma takılma ihtimali olan yumruktan korkup yutkunmadım bile.. Hislerim bir anda yok olmuş gibiydi.. Kaskatı kesilmiştim..
Hiç aramadım Onu.. Aramazdım zaten.. Aramamalısın diye fısıldayan bir iç sesim bile yoktu..
Büsbütün silinmek üzereydi aklımdan.. Taa ki o gün..
Yeniden karşımdaydı işte..Güçlü kadın rolü oynayan küçük küçücük kız çocuğu (m).
"Gidiyorum" dedi.. Ve peşinden bir sürü başka şeyler.. Kulaklarım uğulduyordu.. Hiç birşey duymuyordum artık.. Kulaklarımdan beynime aynı anda binlerce darbe vuran tek bir kelime tarafından yutuluyordum: "Gidiyorum.."
Bu halimi hiç sevmemiştim....Korkuyordum.. Kontrolümü kaybetmekten korkuyordum ..
"Hayırlısı" dedim sadece.. Kuru kupkuru bir "hayırlısı".. Kalbimden geçenin ne olduğunu bile bilmiyorum.. Dinlememeliydim onu..
Bakışlarındaki öfke miydi? Yoksa acı mı?
Ne olduğunu anlamak için bakacak olsam beni görecekti.. Beni gördüğünde gözlerimde görmesi muhtemel şey.. Yok .. Bu ölmek demekti.. Bakmadım gözlerine..
El sıkıştık.. Avuçlarım daha önce bu kadar acı çekmiş miydi?

Arkasını dönüp gitti.. Fısıltı halinde odaya bıraktığı "Allahaısmarladık" cümlesine neden bilmiyorum ama sanki ruhsuz bir "güle güle " ile cevap vermeliydim.. Yapmam gerekeni gerektiği gibi yapmıştım işte..

GÜLE GÜLE...

__________________

Kullanıcı imzalarındaki bağlantı ve resimleri görebilmek için en az 20 mesaja sahip olmanız gerekir ya da üye girişi yapmanız gerekir.

Ve görüyorsun ki .. Alnımıza yazılanla ..Gönlümüze kazınan bir olmuyor…
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 08 Aralık 2021, 14:05   #680
Çevrimdışı
aSk
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Beyaz gülün hikayesi




Bir zamanlar beyaz bir gül varmış. Zavallı hep değer güllere özenirmiş çünkü hepsinin uğrunda ölecek kadar çok sevdiği bülbülleri varmış. Oda hep beklemiş biliyormuş ki elbet bir gün bir bülbül onu ölümüne sevecek ve elbet dikenlerine takılıp onu kırmızıya boyayacak. Bir an önce gelsin diye her gün dikenlerini sivrileştirmiş. Ama bülbülü gelmemiş. Artık dikenleri yüzünden kimse beyaz güle yakınlaşamıyormuş. Zavallı beyaz her yerde bir damla sevgi aramış sadece bir damla kırmızı ama olmamış. Elinde kalanları düşünüyormuş. Kimsenin sevmediği ve beğenmediği sivri dikenleri. Günler böyle acıyla geçmiş. Ve bir gün bir kırmızı bülbül görmüş. Hikaye bu ya bu sefer bülbül güle değil gül bülbüle aşık olmuş. Ama bülbül sivri dikenlerinden fark edememiş onu canından çok seven zavallı beyazı. Gül hep beklemiş hep sabretmiş “bir gün elbet oda beni sevecek beni kırmızıya boyayacak” diyip duruyormuş. Diğer güller onunla dalga geçmeye başlamış. çünkü aralarındaki tek zavallı ve beyaz gül o kalmış. beyaz için işkenceden beter olan hayat artık çok daha zormuş. Hep artık bir an önce solmak için dua eder dururmuş. Ama duaları da kabul olmamış hiç. Diğer güllerin alayları ve bülbülünün hasreti onu çok üzüyormuş hep ağlıyormuş ama hayat hiç acımadan beyazlığını ve sevgisizliğini hep yüzüne vurup duruyormuş. Bülbülünü unutmaya karar verdiği bir zaman da kırmızı bülbülü onu fark etmiş. Ve hep onun etrafında uçuyormuş. Beyaza onu sevdiğini söylüyormuş. Ona gülüyormuş. gül o kadar sevinçliymiş ki bu rüyanın hiç bitmeyeceğini zannetmiş. Ve onu unutmaktan vazgeçip delicesine ölümüne sevmeye başlamış. Ondan asla vazgeçemeyeceğini anlamış bir kere daha. Ve daha çok daha fazla daha ölümüne sevmeye başlamış. Ama bülbülünün onun dikenlerine takılıp onu kırmızıya boyayamayacağını anlamaya anlamış çok geçmeden. Ve acı son. . . beyaz gül kırmızı bülbülüne ölümüne bağlıyken kırmızısı onu bırakıp gitmiş. Hiç acımadan hiç düşünmeden. zavallı beyaz ne yapacağını bilememiş. Eğer yanında olsaydı kırmızı bülbülü ağlaya , ağlaya haykıracakmış “neden” diye “madem çekip gidecektin hayatımdan neden girdin hayatıma madem beni yine zavallı bir beyaz olarak bırakacaktın neden beni inandırdın aşkına” diye ama kırmızı bülbülü yokmuş yanında şimdi. bülbülün aslında hiç onun olmadığını anlamış. Çünkü bülbülü onu yüz üstü bırakıp gitmiş. Beyaz gülün neler yaşayacağından habersiz yada umursamadan çekip işte. Beyaz gül artık eskisi gibi kokmuyormuş. Çünkü yine yalnızmış. Yine aşk acısı çekiyormuş. . . aslında daha solmadan kırmızı bülbülü onu soldurmuş. Daha beyaz toprak olmadan toprağını hazırlamış. . . Ve sonuç. . . Beyaz yine zavallı beyaz. . . Bülbülü yine ondan çok uzakta. . . Kırmızı yine kırmızı. . . . Kırmızısını bulamayıp yada kaybedenlere armağanımdır. . .
Beyazın hayat hikayesi...

__________________

Kullanıcı imzalarındaki bağlantı ve resimleri görebilmek için en az 20 mesaja sahip olmanız gerekir ya da üye girişi yapmanız gerekir.

Ve görüyorsun ki .. Alnımıza yazılanla ..Gönlümüze kazınan bir olmuyor…
 
Alıntı ile Cevapla

Cevapla

Etiketler
#hayatnediranne, #yusufhayaloglu, #şiir, #şiirler, ., .., ..., ....., 50. yıl hesabı, aç kapıyı, acaba hâlâ yaşıyor musun?, acı, acı günlerim, acıyla aşk dosttur, ağa camii, adele - all ı ask şarkı sözü, adele - cold shoulder şarkı sözü, adele - one and only şarkı sözü, adele - rolling in the deep şarkı sözü, adele - send my love - to your new lover şarkı sözü, adele hello şarkı sözleri, adet küçük, ağlayanı bahtiyar, ağustos çıkmazı, adım sonbahar, ağır kan kaybı, ah..., ahirim sensin (neşet ertaş), ahmed arif, ahım sardı dört yanını, akdeniz' e doğru, akıl, akıncı, akıncılar/ yahya kemal beyatlı, akşamlar olur burada sevdiğim, akşamı getiren sesleri dinle, al çocuk, allende allende, alo kelimesinin hikayesi, altıncı gün, an gelir, anayurdum, anlam, anlamlı sözler, anlat diyorsun, anlatayım…, anneciğim, anneme, anneme mektup, anonim şehhane (ninova), antep' li şahin, artik keskelere yer yok yeni dünyamda, artık sen bana hiç birsey değilsin, asker, asker duası, aslında çok şey anlatabilirim, asya-afrika yazarlarına, ateş, ateş vapurunu icat edenler, ateşten bayrak, avuçlarıma sığmıyor yıldızlar, ay yansın ağalar güneş tutulsun, ayağa kalkın efendiler, aynası ufkumun, ayrı bedende aynı kalpte, ayrılamadım hayalinden, ayrılığa dair, ayrılık, ayrılık ne biliyormusun, ayrılık vakti, ayrılık yazmazdı bizim kitabımızda, ayşen, az gelir, azgin deniz, azılı aşklar şatosu, aşk, aşk hakkında 12 enteresan bilgi, aşk kac kisiliktir, aşk mesajları - aşk sözleri, aşk mı?, aşk şiir, aşkı yazarken bazen ellerim acıyor…tıpkı yüreğim gibi, aşkımı vurdular sırtından, aşkımız şekerden, babadan oğula, bahçedeki ihtiyar, baki, balı incitme gönül, bana hak ver, bavul sesi, bayrak, bazı surelerin havası, başka frekans, başsağlığı, beğendiğiniz sözler, bekleyen, ben askerim, ben aşk ı sen gittin diye yaktım, ben aşktan soğudum, ben de şu dünyada üç güzel gördüm, ben de şu dünyaya geldim giderim, ben kandan elbise giydim, ben sadece o aşk için öldüm, ben seni unutmak için sevseydim, ben" gidince"sen" biteceksin, bencil, bendedir, benden selam olsun bolu beyine, beni affet yüreğim bu kadar acı çekeceğini bilemedim, benim günahım aşktır, benimle ölürsün, benı unutabılecekmısın, betermiş, beyaz, bil ki kurtulmuştur, biliyor musun?, bir adam var her şeye bedel olan.., bir anda, bir baba gittiğinde, bir bahane bul uğra gönlüme, bir bayrak rüzgar bekliyor, bir benim olmadı geri dönme şansım, bir gün hayatınıza ummadığınız anda biri çıkar, bir kâğıda sığar mı bir yürek?, bir kadın seni seviyorsa sana aittir, bir memet daha, bir merhamettir yanan, bir sigara içimlik daha kal, bir yolcu'ya, bir zaman dünyaya bir adam gelmiş, biraz yorgunum | erdem beyazıt, biricik meselem, birini seversin, biten-kaçan-yitirilen, biz bir gülerdik küçükken, bizim illerin beyleri, bizim memleket, bizim yunus, bizim şarkımız, boş günlerde yaşiyoruz, boş olan bir masaya yöneldin ve oturdun, bu vatan kimin, bu şehirde sen varsın, bu şehre yağmur yağıyordu, bugun sana sevdami bir baska anlatmak istiyorum, bugün, bugün bir farklılık olsun istedim, bugün hüzün vurdun sevdama, bugüne bir söz bırak., burçak tarlası türküsü ve hikayesi, burkan, bırak beni haykırayım, böyle olur diplomalı eşşeğin yol hikayesi, cahit zarifoğlu - açık açık çağırır aşkını, çanakkale geçilmez!, çanakkale içinde, çanakkale içinde türküsü ve hikayesi, çanakkale şehitlerine, çanakkale"hey onbeşli türküsü ve hikayesi", canim demek, canlansın ışık selleri olsun da o damla, carem, cenge giderken, çiçeklerle hoş geçin, cocuk, çok düşünmeyince, çıkmaz duygular sokağı, çınar ağacının sırrı, çırpınır, dağ, daracık odaların, dayandığımız şeylerin hangisi buna değerdi?, değer, değil, değil mi ki sefa ile cefa müşterek, delikanlı sözleri, deniz, dert, destan, dokundum sana, dokunma iki gözüm, doldur be usta, dost, dost dost diye nicesine sarıldım türküsünün hikayesi, duracaksın, duydum ki, duygusal, düsme, düşler, eğilme!, en yakınınız, epica | abyss of time - türkçe çeviri şarkı sözü, erteleme, esmer, eylül, fetih marşı, furuğ ferruhzad | sadece ses kalıcıdır, gece, gelme, git, gitmek mümkün olsa gitsem uzaklara, gittin içimde kaldı ayrılık, graveworm - eternal winds, gül nedir ki, gÜzel, gönüller yapmaya geldim, gözlerim gözünde aşkı seçmiyor, gözlerimdeki parıltı senin sevginin eseri, haberin bile olamayacak, hâlâ”dır aradığın, haluk levent-gece kuşları, haluk levent-gecelerim, haluk levent-gül biraz, haluk levent-gülüm, haluk levent-güneşin battığı sahilde, haluk levent-gökova, haluk levent-hadi gül, haluk levent-hasretim sana, hay lu lu, hayal, hayat çok ilginç, hayat şıır, hayatta ben en çok babamı sevdim, hayko cepkin-son kez, hep bu saatlerde başlar, her dakika, her varlık sınırsız seçme özgürlüğüne sahiptir, hic, hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol, hikaye gül, hikayesi, huzur ~, hüseyin kağıt zaten belliydi şarkı sözleri, hüzünler, , içki ve zinadan menetme havası, imzalık gifler ve resimler, inadına seveceğim mehmet tokat, insanlar, insanım, israfı imar (okuma alanını temizleme), isyan, işte bu kadın dedim, kadın, kahraman ecdada vefa borcumla, kahraman mehmedim varolasın sen, kalbim, kalk yiğitim, karşılıksızsa sevmemelisin, kayahan - 365 gün şarkı sözü, kayahan - alınma ağlıyorsam şarkı sözü, kaybetmekten mi korkuyorsun, kenan doğulu |yosun - şarkı sözü, kendimsiz, kimiz, kimiz?, kitaplardan alıntılar, kolera - seni seviyorsun şarkı sözü, komsu, kopamadım senden, kul kul ile sınanırmış, kul olayim kalem tutan eline, kuşatmada, kırmızı gül demet demet, kırılır da bir gün tüm dişliler, kızılırmak, lavinia, mabel matiz - mendilimde kırmızım var şarkı sözü, macera, madem ki bahtımız böyle istiyor, maksadım dua değil, manga - süper güçlerimiz var şarkı sözü, masal, meclis, melek tılsımı, melekler de ağlarmış günün birinde, mihriban türküsünün gerçek hikayesi sözleri ve müziği​, murat boz - can kenarım şarkı sözü, murat boz-aşk bu şarkı sözleri, murat kekilli - alır seni boşarım şarkı sözü, murat kekilli - aman aman şarkı sözü, mutlu olmak istiyorsan, mutlu olmak istiyorsanız, müsait bir aşkta bırakır mısın ?, müzik, nazım' a hayatı boyunca bir şekilde ilham vermiş 12 özel kadın, neden bu kadar hayatımın içindesin ki sanki?, nefret, nefretin çocuğu, neşet ertaş - acem kızı şarkı sözü, neşet ertaş - ağla sazım şarkı sözü, neşet ertaş - ah ellerin sala sala gelen yar şarkı sözü, okunmamış son kitapsın, olmaz mı?, onurunu arayan adam, otel odalarında, pencereden el salladım, peter manos - in my head şarkı sözleri, rabbül alemin, ruh kusar, saatler vuslatı vurmuyor, sadece bekle, safran mürekkebi nedir nasıl yapılır?, salim şengül, sana yağmur diyorum, sana yağmur diyorum *, sebebim, sen benim hiçbir şeyimsin, senden gitmek zorunda değildim, senden sadece beni sevmeni istiyorum, seni sevmek vardır ya hani, seni özlemenin kitabını yazabilirim, seni özlemenin kitabını yazabilirim.., senİnleyken, sesin yargılanışı, sevdiğime varamadım (abum abum gız abum), seversen, sevgi ne demek bilen var mı?, sevilmek, seyyit onbaşı, simya ve kimya arasındaki fark, siyah beyaz kavgası nasıl ilginç değil mi?, sonsuza varmak, sudan hayaller, sıgara, söz defteri, telaş, telepatik iletişim artık mümkün, the neighbourhood - dangerous, the neighbourhood - female robbery, toprağa düşen, türk kadını, türkiye, türküz türkü çağırırız, umay umay 4 (dört) şarkı sözleri, utandım insanlığımdan, uzaklaş, vatan için, ve görmeden sevdiğim, yâ rab bela-yı aşk ile kıl âşîna beni, yaĞmur, yanlizliğim, yanlız, yaradan yaratmış deyip, yarim (ağam ) istanbul'u mesken mi, yeter ki gel, yokuş, yolculuk, yüreğimi tutar aşkım, Önce, özleyen, şiir sokakta


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Her TeLden.. Ece Lafazan FM Paylaşımları 514 08 Aralık 2022 19:11
DJ-HxC iLe Her TeLden AyNiL Sunucu Radyolarından Son Haberler 0 02 Ekim 2021 18:23
DJ-HxC iLe Her TeLden.. AdrenaLin Sunucu Radyolarından Son Haberler 0 22 Ağustos 2021 20:40