22 Mart 2011, 20:06 | #1 | |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Yaşanmış Bilim Trajedileri. Yaşanmış Bilim Trajedileri Bilimin Göremedikleri.. Her zaman kesin bir dayanak olarak kabul ettiğimiz bilim, bazen olağanüstü yanılgılarla karşılaşıyor. Fakat, bunun gerçek nedeni yine insandır, insanlar bilim adamıda olsalar, olağanüstü hatalar da yapabiliyorlar. * Ünlü İngiliz bilim adamı Roger Bacon (1214-1294) daha 13. yüzyılda yelkenli bir kızak yapmayı düşünmüştü. Bu konudaki düşüncelerini açıklarken de: "Uçma makineleri de yapılabilir. Örneğin ortaya oturan bir adam çarkı çevirerek kuşların kanatlarına benzeyen özel birtakım kanatlan harekete geçirirse havaya yükselebilir" demişti. Bu sözlerinden ötürü kilise yakasına yapışmış ve sihirbazdır diye uzun yıllar onu takip ederek, tutuklatmıştır. * Lavoisier (1743-1784) ise havayı analiz etmiş, onun basit bir şey olmadığını ortaya koymuştu. Bu keşif de bir hiddet fırtınası doğurmuş, ağır hakaretlere uğramasına neden olmuştu. Ona saldıranlar arasında yine bir bilim adamı olan Areometre'in kâşifi akademi üyesi kimyacı Baume da vardı. Baumebu keşif için: "Esas unsurlar veya cisimlerin eczaları asırlardan beri her millet tarafından incelenmiş, araştırılmış ve tespit edilmiştir. İki bin yıldan beri basit bir cisim, bir unsur olarak tanınan şeyleri bugün mahlut (karışık) veya mürekkep (birleşik) cisimler kategorisine sokmak manasızdır. Bu kabil tecrübelere ciddi nazarıyla bakılamaz" demişti. * 18. yy'ın sonlarında Fransa'da bir meteor havadayken görülmüş, yere düştüğünde çıkardığı ses duyulmuş ve gidip bulunduğunda da henüz sıcak olduğu tespit edilmişti. Bu taş tüm bu açıklamalarla birlikte incelenmek için Akademi'ye verilmiş, yüzlerce görgü tanığının imzasını taşıyan bu açıklamaya rağmen kendisinden demin söz ettiğimiz meşhur Lavoisier, yazdığı raporda gökyüzünden taş düşmesinin imkânsızlığını uzun uzun açıklamıştı. * Kan dolaşımını keşfeden VVilliam Har-vey (1578-1657) sadece ilim dünyasınca değil, mensup olduğu üniversite tarafından da alaya alınmıştı. * "Loğusa humması"nın bulaşıcı karakterini keşfeden ve hatta buna göre önlemler alarak ölüm oranını en alt düzeye indiren meşhur Viyanalı Doktor Semmelvveis'de (1818-1865) maddi sonuçlar da almış olmasına rağmen meslektaşlarının o kadar çok anlayışsızlığına ve o kadar çok alaylarına uğramıştı ki sonunda dayanamayıp üzüntüsünden delirmiş ve bir tımarhanede ölmüştür. * Enerjinin sürekli olduğunu keşfeden Robert Mayer de (1814-1878) ilim dünyası tarafından o kadar şiddetli alaylarla karşılanmıştı ki öfkesinden kendisini pencereden atarak intihar etmişti. * Havagazı ile aydınlanmanın mucidi Phi-lippe Lebon o zamanın bilim adamlarını fitilsiz bir lambanın da yanacağına inandıramamış. Ancak ölümünden (1818) on dört yıl sonra ona inanmayanlar dahi geceleri bu buluş sayesinde aydınlanmışlardır. * Graf von Ferdinand Zeppelin (183 8-1917) yönlendirilebilen balonu icat ederken bütün dünya onunla da alay etmişti. 1901'de Kiel'deki mühendisler toplantısında bu projesini açıkladığında deli muamelesi görmüştü. Fakat ne gariptir ki 1908'de başarılı ve görkemli deneylerle ilk Zeppelin balonunu dünyaya tanıttırınca düne kadar kendisini inkâr eden uygar dünyanın ilk düşündüğü şey savaşta bu yeni "silah"tan nasıl yararlanılabileceğini araştırmak oldu. Zeppelin, balonu icat ettiğinde herkes onunla alay etti ve mühendisler ona deli dediler. Oysa araç, savaşta dahi kullanıldı. * Jean-Pierre Blanchard (1753-1809) (Manş'ı balonla ilk geçen Fransız havacısı) 1781 'de Paris gazetelerinden birinde çıkan bir yazısında on yıl uğraştıktan sonra bir çeşit uçma aleti bulduğunu açıklamıştı. Evinin bahçesinde yaptığı uçma deneylerinde de 24 m kadar yükselmeyi başarmıştı. Bu sonuç o zamana göre bir başarı idi. Fakat o devrin büyük bilginlerinden ünlü astronom Le Fran-çois de Lalande (1732-1807) bu olay üzerine 18.5.1782'de Paris gazetelerine yazdığı bir mektupta şunları söylemişti: "Müsaade ediniz de okuyucularınıza, âlimlerin (ilim adamlarının) bu gibi meseleler karşısında susmalarının bir istihfaf (önemsememe, küçümseme) susması olduğunu söyleyeyim. Çünkü bir insanın havaya yükselip orada durabilmesi her yönden imkânsızdır. İlim Akademisi üyelerinden Coulomb, bir yıl önceki toplantılarımızdan birinde, 'bugünkü vücut (beden) yapısı ile bir insanın uçması için dört-beş bin metre uzunluğunda kanatları olması ve bunları saniyede bir metre süratle hareket ettirmesi gerekeceğini hesapladığını' söylemiştir. Böyle hayali şeylerin hakikat olabileceğine ancak bir mecnun (deli) inanabilir. Ve İzafi (Göreli) ağırlığı havadan aşağı cisimlerin yardımı ile havaya yükselmek düşünceleri de uygulanmasına asla imkân olmayacak şeylerdendir." Ne gariptir ki daha aynı yılın ekim ayında Avignon'da Stephan Mongolfier, sıcak havayla doldurduğu balonu ile gökyüzüne yükselmeyi başarmıştı. * Thomas Edison'un 1879 yılında karbon lifli lambayı bulması ile gaz şirketlerinin hisse senetlerinde korkunç bir düşüş başladı. İngiltere'de parlamento, yeni aydınlanma yönteminin geleceğini araştırmak üzere bir soruşturma komitesi kurdu. Posta işleri genel müdürü ve komite başkanı Sir William Preece, Avam Kamarası'na yaptığı açıklamada, komitenin, evlerde elektrik ışığı kullanılmasının saçma ve hayali bir düşünce olduğuna karar verdiğini bildirdi. Bugün uygar dünyada her ev elektrikle aydınlanmaktadır. * Leonardo da Vinci insanların en eski düşlerinden olan uçabilme isteğinin etkisiyle modern helikopterlere şaşırtıcı derecede benzeyen uçan makinelerin yapımı üzerinde yıllar harcamış, ancak enginizisyon korkusuyla tasarılarını gizlemişti. Tasanlar 1797 yılında yayımlanınca herkes havadan ağır makinelerin asla yerden ayrılamayacağı konusunda düşünce birliği etmişti. * Daha bu yüzyılın başlarında tanınmış Astronom Simon Nevvcomb uçan araçların uzun mesafelere gidebilmesini sağlayacak bir itici gücün bulunamayacağını savunuyordu. * 1924 yılında Profesör Hermann Oberth' in "Uzaya Roketler" adlı kitabını eleştiren dünyaca ünlü "NATURE" dergisi uzay roketi tasarılarının ancak insan soyunun tükenmesinden biraz önce gerçekleşebileceğini ileri sürüyordu. * 1940'larda bile ilk roketlerin dünyadan ayrılıp yüzlerce mil uçmalarına rağmen doktorlar, insan metabolizmasının yerçekimi bulunmayan bir ortama uyamayacağını, bu bakımdan insanlı uzay uçuşlarının imkânsız olduğunu ileri sürüyorlardı. * Johann Cari Fuhlrott (1804-1887) Düsseldorf yakınlarındaki Neanderthal'de birtakım kemikler buldu ve onları son buzul çağı ile VVürm buzullaşmasının başlarında, yani 120.000 - 80.000 yıl önce yaşamış olan "Neanderthal Adamı''nın iskeletini kurmakta kullandıktan sonra Neanderthal adam kuramını ortaya attı. Bu kuram bilimsel çevrelerde epey karışıklığa yol açmıştı. Fuhlrott'un kuramına karşı çıkanlar pek de inandırıcı olmayan bir mantık yürütüyor ve fosil adamlar olmaması gerektiği için fosil adamlar olamaz diyorlardı. * Teilhard de Chardin şöyle demiştir: "Bilime inanırım, ancak bilim dünyaya nesnelerin dış görünüşünden başka bir açıdan bakma zahmetine hiç girişmemiştir?" * 1903 yılında Rus bilgini Konstantin Çolkovski zamanımızın modern füzesinin öncüsü olarak isim yapacağı önemli teorisini, ortaya atmış fakat: "Hayalperest bir okul öğretmeni denilerek alayla karşılanmıştır. Hakikatte ise Çolkovski çok ileri bir buluşu yapmış, füzelerden yakıt olarak barutu kaldırarak yerine sıvı oksijen ve sıvı hidrojeni tavsiye etmiş ve füze alanında daha birçok buluş yapmıştır. * Kristof Kolomb'un varsayımları: a) İspanya'dan Asya'ya ulaşmak için üç yıl gereklidir. b) Atlas Okyanusu sonsuzdur, üzerinde denizcilik yapılamaz. c) Eğer, yeryüzünün Avrupa'ya göre ters tarafına geçilirse, geri dönülemez. d) Yeryüzünün öte tarafı tamamen suyla kaplıdır. e) Dünyada beş kıta vardır ama sadece üçünde insanlar yaşayabilir. f) Yaradılıştan sonra geçen yüzyıllar içinde, herhangi birinin önem taşıyan bilinme- yen bir toprak bulduğu düşünülemez. Kolomb, bu raporundan sonra, İspanya Kraliyet Komitesi'nin oybirliği ile 1490 yılında, Kral Ferdinand ve Kraliçe İsabella tarafından göreve atandı. Kolomb'un yukarıdaki tüm varsayımları, sonunda boşa çıkacak, ortaya hiç akla gelmeyen Amerika kıtası çıkacaktı. 1610 yıllarında uzaydaki her cismin gözle görüleceğine inanılıyordu. Buna Galileo dahi katılıyordu. Fakat bu imkânsızdı. Zira uzayın sonsuzluğuna teknolojimiz yetişememektedir. Kaynak: Bilinmeyen, Sayı:118 | |
|
Etiketler |
bilim, trajedileri, yaşanmış |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Yeni Çağ Felsefesi: Bilim Felsefesinde Bilim İnsanlarının Genel Amacı Nedir? | Kalemzede | Felsefe | 0 | 29 Aralık 2021 21:39 |
Yeni Çağ Felsefesi: Bilim Felsefesinde Bilim İnsanının Özelliklerinin Önemi Nedir? | Kalemzede | Felsefe | 0 | 29 Aralık 2021 21:39 |
Yeni Çağ Felsefesi: Bilim Felsefesinde Modern Bilim Anlayışı Nedir? Ne Değildir? | Kalemzede | Felsefe | 0 | 29 Aralık 2021 21:23 |
Yeni Çağ Felsefesi: Bilim Felsefesinde Klasik Bilim Anlayışı Nedir? Ne Değildir? | Kalemzede | Felsefe | 0 | 29 Aralık 2021 21:23 |
Bilim İnsanının Özelliklerinin Bilim Felsefesi Açısından Önemi Nedir? | Kalemzede | Felsefe | 0 | 30 Haziran 2020 18:24 |