07 Şubat 2011, 23:03 | #1 | |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Thule Tarikatı - Hitler Thule Tarikatı Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. II.dünya savaşı sonlarında doğru yıkılan Nazi Karargahı'na girildiğinde ,hiç akıllara gelmeyen bir şeyle karşılaşılmıştı.yıkıntılar arasında 12 tibetli rahibin cesedi bulunuyordu.bu duruma o yıllarda hiç bir anlam verilememişdi. Savaş bitipde herşey normale dönmeye başladıkdan sonra bu durum birçok kimsenin dikkatini çekmeye başlamışdı : Nazi karagahında 12 tibetli rahibin işi neydi?. Bu soru uzun bir süre zihinleri meşgül etti.ortaya çıkan sonuçlar bir hayli düşündürücüydü: Naziler şambala ile irtibattaydı!... Herşey thule efsanesiyle başlıyordu...thule efsanesinin kökeni ise kayıp bir uygarlığa dayanmaktaydı. bu da nazizmin temelini oluşturuyordu.bu efsane altında birleşen bir grup,thule adında gizli bir tarikat kurdular.nazi partisinin 7 kurucusundan biri olan Dietrich Eckardt,thule tarikatının temel ifadesini şöyle açıklıyordu; Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. "thule'nin tüm sırları,eski kayıp bir uygarlığa dayanır.insanoğlu ile 'dış zekalar' arasında bulunan bazı aracı varlıklar,bu sırlara erelere büyük bir güç kaynağı oluşturmaktadırlar.bu güç kaynağı almanyayı dünyaya egemen kılacakdır.yine bu güç kaynağı ,geleceğin üstün insanının ortaya çıkmasını ve insan türünün değişimini sağlayacakdır." Gizli thule tarikatı'nın üyeleri arasında Rudolf Hess,Karl Haushoffer,Alfred Rosenberg ve Adolf Hitler gibi önde gelen isimler bulunmaktaydı.nazi partisinin kurucu üyelerinden ve thule tarikatının önde gelen isimlerinden Karl Haushofer'ın,bir takım normal ötesi yeteneklere sahip olduğu bilinmekteydi.örneğin ileri derecede geleceği bilme yeteneği vardı.olacakları daha önceden haber verebiliyordu.düşmanın saldıracağı saati,top mermilerinin düşeceği noktaları çevresindekilere söyleyebiliyordu. buna benzer şekilde hitlerin de garip yeteneklere sahip olduğu tespit Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. edildi.daha sonraları Hitler'in majik çalışmalar gerçekleştirdiğide ortaya çıkdı.bunlardan en belirgin olanı radyodan yapdığı konuşmalarda ,ses majisi denen majik bir yöntemi kullanmasıydı.bu yöntem büyük kitlelerin etki altına alınmasında büyük bir fonksiyon görmüşdür.araştırmalar ilerledikçe ortaya bir başka gerçek daha çıkdı.nazi partisi kurucu üyelerinden Karl Haushoffer'ın hindistan ,japonya ve tibet 'e giderek oralarda uzun bir süre gizli çalışmalarda bulunduğu tespit edildi.esrarengiz bir eğitimden geçdiğide ,kayıtlar arasındaki bilgilerde dikkati çekiyordu.tibetde bir takım insanlarla gizli toplantılar yapdığı raporlarda belirtildi.bu kişilerin kim olduğu hiç bir zaman öğrenilemedi. işin bir başka ilginç noktası ise nazi'lerin kullanmış olduğu sembolleriydi.bu şekil öyle rastgele seçilmiş bir sembol değildi.gamalı haç insanlığın kullanmış olduğu en eski sembollerden biridir.dünyanın pek çok köşesinde bu sembole rastlanmışdır.eski uygarlıkların kullandığı en önemli sembollerden biri olan bu sembolü dahda ilginç yapan özellik ,bunun bir Mu sembolü olmasıydı. tüm bilimsel yasalara karşı amansız bir savaş açan hitler, acaba bu gücünü nereden almaktaydı?. bu büyülü ve gizemli gücün adı, thule örgütü idi (k163, k166, s78, g6). bu örgütün kurucularından, şair ve gazeteci, dietrich eckart, 1920’lerde, mimar alfred rosenberg ve karl haushofer ile birlikte, hitler’e, mistik doğu’nun gizemlerini öğretmiş ve hitler’in, o yıllarda bu örgüte katılmasını sağlamıştır. 1923 yılında kurulan milliyetçi sosyalist parti’nin yedi kurucu üyesinden biri olan eckart, aynı yıl içinde öldüğünde, elindeki tüm bilgi birikimini karl haushofer’e bırakır. vasiyetinde ise, şöyle demektedir: “hitler’i izleyiniz. dans edecektir; ancak müziği ben yazdım. onlarla temasa geçmesi için gerekli araçları kendisine verdik. bana da sakın acımayın. tarihi herhangi bir alman’dan daha fazla etkilemiş olacağım.” thule oqaanaaqörgüt, adını “thule kornen”den almıştı. “thule”, izlanda efsanelerindeki batık bir kıtanın adıdır. ayrıca, grönland’ın batısında, halen bir thule kenti bulunmaktadır. “kornen” ise, hem yarımada, hem de “boynuz” anlamına gelmektedir. “thule kornen”, thule yarımadası anlamına gelmekle beraber, thule kentinin gerçek adı qaanaak'tır. iki ismi beraber okuduğumuzda “zülkarneyn” (k165) kelimesi açıkça görülmektedir (aiberg, yaptığımız konuşmada bu konuya değinmişti). thule örgütü’nün sembolü, çift boynuzlu viking miğferidir. kökleri, kayıp kıta “mu” uygarlığına dayanan bu öğretinin temel taşları, insan psikolojisinin bilinmeyen yanları ve zaman boyutları idi. amaçları, “zamanda insan ve taşıt naklini” gerçekleştirerek, dünya‘nın kaderini değiştirip üstün bir ırk meydana getirmek ve “üst zekalılarla” diyologa geçmekti. Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. vladimir terziski tarafından hazırlanan “the secrets of the third reich” (üçüncü reich’ın sırları) isimli video filminde, nazi thule ve vril örgütü üyelerinin, dünya dışı canlılarla telepatik temas kurduklarını ileri sürülmüştür (s78). thule örgütü’nde, güneş, “aryan”ların kutsal sembolü olarak bilinirdi. “aryan”ın lügat anlamı, “ari irk” ve hint-avrupa dilini konuşan tarih öncesi kavim (hint-avrupalı) demektir. bir tibet efsanesine göre, üç-dört bin yıl önce, orta asya’da, gobi’de çok büyük bir uygarlık vardı. bu uygarlık, bir felaket, belki de bir atom savaşı sonucu yıkılır; Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. gobi bir çöle dönüşür. bu felaketten canını kurtarabilenler, kuzey avrupa’ya ve kafkasya’ya göç ederler (bu olay, tarih kitaplarında okuduğumuz, orta asya’daki kuraklık ve göçler konusu ile uyumludur).thule örgütü’nün ermişleri, bu gobi göçmenlerinin, insanlığın temel ırkını (ari soyunu) oluşturduğuna inanmaktaydılar. Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. haushofer, “kaynaklara dönmeyi”, yani doğu avrupa’yı, türkistan’ı, pamir’i, gobi’yi ve tibet’i ele geçirme gereğini savunmaktaydı. ona göre, bu bölgeleri ele geçiren dünya’ya egemen olurdu. hint-tibet mitoslarında, “uzay üstü uzay”a çıkıp zaman yolculuğu yapan “dhurakhapalam”a, “vaidor”; ufo benzeri uçan disklere de “vimana” denilmekteydi (d68). hint esatirinde, vaidor’ların, turan dağı’nda; vimana’ların ise, tor dağı’ında bulunduğu, daha doğrusu inip, çıktıkları yazılıdır. hatta, çinliler’in, fransızlar’ın (kont sédir) ve ruslar’ın (çar nikola) büyük paralar harcayarak kurdukları ekiplerle dhurakhapalam’ı arattırdıkları söylenir. general haushofer’in de, tibet’te bu konuda araştırmalar yaptığı söylenmiştir. diğer taraftan, tibet’teki lama rahiplerinin ağızbirliği ile sakladıkları bir sırra göre, dhurakhapalam’ın, saklandığı kutsal beldeden çalındığı ileri sürülmüştür. bu konu ile ilgili olarak, aiberg’in kitaplarından birinde, satır aralarında sadece şöyle bir cümle yer alıyor: “g’nin bu aygıtı bularak, rusya üzerinden grönland’a taşıması ve paul kamenberg isimli birini zamanda iki yıl geri göndermesi ile ilgili olarak süper devletleri şok eden deneyler”. burada sözü edilen “g”nin, gurdjieff olduğu anlaşılıyor. ancak ne yazık ki, aiberg’in kitaplarında bu konu ile ilgili daha fazla bilgi bulunmuyor. Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. thule örgütü’nün merkezi, birinci dünya savaşı’ndan sonra, istanbul’a taşınmıştır. örgütün başkanı, hitler tarafından istanbul’a gönderilen, ancak daha sonra istanbul’da intihar süsü verilerek öldürülmüş olan (türk literatüründe “gizli müslüman baron” diye anılan), “baron rudolf von sebottendorff” (diğer adıyla, “rudolf glauer”) dir. araştırmacı yazar jason bishop, baron sebottendorff’un, islam mistizmi ve süfizmini tüm ayrıntıları ile çok iyi bilen ve tarikatlarla doğrudan teması olan bir kişi olduğunu belirtmektedir. Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. baron sebottendorff, 1933 yılında yayınlanan, “before hitler came” (hitler’den önce) isimli kitabında, nazi liderlerinin gizemli çalışmalarını konu almış ve kitap, bu nedenle gestapo tarafından yasaklanmıştır. haushofer ve hanussen ile birlikte, gurdjieff de müslüman olmadan önce bu örgüte mensuptu. diğer bir örgüt üyesi olan rudolf hess’in de müslüman olduğu ileri sürülmüştür. hitler’in, thule örgütü’ne 1920 yılında katıldığını daha önce belirtmiştik. zig-zag grubu ile bir süre bağıntılı olarak çalışan thule örgütü’nün hitler tarafından nazi’leştirilmesinden sonra, zig-zag grubu bu örgütle ilişkisini kesmiştir (k163). en büyük hedefi, zaman yolculuğunu gerçekleştirerek dünya’nın kaderini Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. değiştirmek olan thule örgütü’nün, bu amaca ulaşacak teknolojiye erişebilmek için, tarih öncesi üstün aryan uygarlığının yaşadığı hindistan ve tibet’e kadar uzandığını görüyoruz hazreti hızır’ın öğrencisi olarak zaman yolculuğunun sırrına eren mevlana halid-i bağdadi’nin de, mekke-i mükerreme’de kendisine söylendiği üzere, hindistan yollarınadüştüğünü ve cihanabad’da irşad edildiğini daha önce belirtmiştik (k43). Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. dolayısıyla, görüyoruz ki, zaman yolculuğunun sırrı, her iki taraftan da hindistan ve tibet taraflarına doğru uzanıyor. diğer taraftan, gurdjieff ve haushofer’in hem thule, hem de zig-zag mensubu olmaları, thule örgütü’nün, bağdadi’nin zaman yolculuğu etkinliğinden haberdar olduğunu akla getiriyor. zig-zag grubu’nun, thule örgütü ile ilişkisini kesmesi, belki de nazi’lerin, zaman yolculuğu teknolojisini siyasi amaçlarla kullanmak istemelerinden kaynaklanmıştır. Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. ALINTIDIR L. Pauwels - J. Bergier ikilisinin, yukarıda belirttiğimiz “Le Matin des Magiciens” (Büyücülerin Sabahı) adlı kitabında (K111), Thule Örgütü ile ilgili daha ayrıntılı bilgiler bulunmaktadır. Ayrıca, Türk arşivlerinde de, bu örgütle ilgili bilgiler bulunmaktadır (G6). HİTLER'İN ARKASINDAKİ ADAM SEBOTTENDORF'UN TÜRKİYE GÜNLERİ Thule Derneği’nin kurucusu "Baron Rudolf von Sebottendorff"tur. Asıl adı, Adam Alfred Rudolf Glauer. 9 Kasım 1875 Deresden doğumlu. Babası lokomotif makinistiydi. 1910'larda bir soylu Alman ailesi tarafından evlat edinildiği için "Baron" deniyordu. Bu ailenin çabası ile yüksek öğrenime başlamış ama devamını getirememişti. Yüksek öğrenimini yarım bırakıp, gemilerde üç yıl elektrikçi olarak çalıştı. Böylece bir çok yer gezmiş oldu. Uzak Doğuya, ezoterik öğreti ve gruplara da ilgisi bu sayede oluştu. Bu gezileri sırasında simya, astroloji ve Kabala üzerinde çalışmış, Gül-Haç felsefesi üzerinde de uzun araştırmalar yapmıştı. Kahire'de Hidiv Ahmet Paşanın hizmetindeki Hüseyin Paşa'nın mahiyetine katılarak bir yıl da paşanın Bursa'daki çiftliğinde çalışmıştı. Burada Abraham Termudi adlı bir Yahudi bankerin aracılığı ile Memphis adıyla tanınan Mason locasına üye yapılmıştı. Oysa 1901 yılında katıldığı, Fransız Grand Orient'e bağlı olan bir mason locasının da üyesiydi. Bu loca, politik amaçları olan bir locaydı ve Abdülhamid'i halletmeğe çalışan İttihat ve Terakki Derneği ile de çok yakın ilişkileri vardı. Kısacası Baron'un sıkı bir Mason kariyeri vardı. Bursa'da bulunduğu yıllarda yaptığı işlerden biri de "Türk Masonluğu ve Bektaşilik" adlı bir kitap yazmak oldu. Türkiye'de onu "Gizli Müslüman Baron" olarak biliyorlardı. Sufizmi ayrıntılı biçimde biliyordu. Birçok tarikatla ilişkisi vardı. Güçlü bir Mason kariyerine sahip olarak özellikle, Bektaşilikle ilgilenmişti. 1933'de "Before Hitler Came" (Hitler Gelmeden Önce) adlı bir kitap yazdı. Burada Nazi liderlerinin gizemli çalışmalarını anlattığı için Hitler’e ters düştü ve Hitler de kendi imzası ile yakalanmasını emretti. Oysa Hitler’in önemli akıl hocalarından biriydi. Bunun üzerine, Baron İstanbul'a kaçarak derneğin merkezini de buraya taşıdı ve bir süre sonra intihar etmiş süsü vererek Nazilerin ekranından çıkmayı başardı. Bir söylentiye göre de Almanya-Osmanlı arasında çift taraflı casusluk yapıyordu! Alman tarihçileri "Baron 1934'te Hitler'le çelişkiye düştü ve öldürüldü" dedilerse de, ölmemiş ve İstanbul'a kaçırılarak 1934-45 yılları arasında Alman istihbaratı görevlisi olarak çalışmıştı. Burası onun karanlık noktalarından biridir. Ama İstanbul’da Taksim ve Teşvikiye'de yaşadığı, Türk önde gelenleriyle dostluklar kurduğu kesin. İngilizler "1945'te Almanya teslim olunca baron intihar etti" diyorlardı. Aytunç Altındal ise, "Baronun hayatını araştırdım ve Baronun 'öldüğü' söylenen tarihten 12 yıl sonra, bir başka soyadı ile 1957'de Balıkesir'den Antalya'ya gelen 3 kişilik bir Alman heyetinde yer aldığını, Antalya'da iki gece Cumhuriyet Oteli'nde kalarak Adana'ya geçtiğini saptadım. Sebottendorf'un 1945-57 yılları arasında Türkiye'de 'Görünmeyen ellerce korunduğu sanılıyor..." diyor. Bu görünmeyen ellerin ise "Manevi Cihazlanma Derneği" olduğu düşünülüyor. Bu dernek, Neo-Nazi masonların üye olduğu Moral Re-Armament Derneği'nin Türkiye'deki koludur. Kısaca ve kabaca Baron'un öyküsü budur. Şimdi gelelim, Baron'un Thule örgütünü kurmasına." | |
|
Etiketler |
hitler, thule |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Diyet Tarikatı | PySSyCaT | Diğer Dinler | 3 | 23 Kasım 2021 00:52 |
Şehvetiye Tarikatı | Kaf_Dağı | Kitap Tanıtımları | 0 | 18 Ağustos 2019 17:43 |
Celvetiye Tarikatı | PySSyCaT | Diğer Dinler | 0 | 30 Nisan 2017 17:24 |
Hitler’in Fotoğrafçısının Objektifinden Hitler ve Celladına Aşık Olmuş Halkı | Nogitsune | Esrarengiz Olaylar | 0 | 27 Ocak 2016 13:55 |
Edelweiss Tarikatı | PySSyCaT | Diğer Dinler | 0 | 05 Ocak 2016 12:39 |