IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  digitalpanel

Etiketlenen Kullanıcılar

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 20 Nisan 2010, 16:59   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Mezardan Uzanan El




Serdar on iki yaşındaydı. Bir yıl vardı ki, mahalle arkadaşlarıyla şehir dışındaki top sahasında maç yapmaya gidiyorlardı. Birkaç günde bir öğleden sonra maç yapmaya giderken ağaçlıktan dolanıp top sahasına varıyorlardı. Aslında kestirmeden gitmek vardı ya o zaman da mezarlıktan geçmek gerekiyordu. Bu işe de pek istekli olan yoktu. Bazen maç uzuyor, karanlığa kalıyorlardı. Çocuklar evlerine geç kalmamak için, böyle durumlarda mezarlıktan geçiverelim diye maç bitiminde atıp tutuyorlardı ama mezarlık kapısına gelindiğinde sesler kesiliyordu.

Bir iki derken bu durum bir akşamüstü yine karanlığa kalınmıştı. Maç çok uzamış ve epey geç olmuştu. Dönüşü yok mutlaka mezarlıktan geçiyoruz diyenler yine mezarlık kapısına gelindiğinde susmuştu. Serdar duruma el koymak ihtiyacını hissetmişti. “ Arkadaşlar, arkamda tek sıra olun. Ben sizi mezarlıktan geçiririm “ dedi ve arkadaşlarının arkasında tek sıra olmasını sağladı. Hafif ay ışığı vardı ve kesme taşlardan yapılmış mezarlık içindeki dar yolu aydınlatıyordu. Etraf zifiri karanlıktı. Çocuklar sessizce Serdar’ın peşi sıra ilerlediler. Yolun yarısına gelinmişti ki yan taraftaki mezarlıktan bir el uzandı. “ Tut elimi, benim elimi tut “ diyordu derinden gelen bir ses. Serdar irkildi. Yüreği ağzına gelecekmiş gibi oldu. Çok korktu. Arkasına baktı. Kimse yoktu. Hani arkadaşları neredeydi? Gerisin geriye dönüp kaçmaya başladı. Hızla mezarlıktan çıktı. Hedefi top sahasıydı. Oraya ulaşmak istiyordu. İki kere arkasına da bakmıştı. Gördükleri tarifi imkansız şeylerdi. Peşinde ölüler vardı.

Serdar top sahasına vardığında bugünkü maçta gol attığı kalenin içine yattı. Arkasında kalenin filesi vardı. Uzanıp tutmaya çalışan olursa fark ederdi. Tehlike gelse gelse önden gelirdi. Böyle bir şey olursa o zamanda ona göre davranırdı. Serdar kalenin içine girdiği andan itibaren peşindekilerin kaybolduğunu anladı. Yine de her an tetikteydi. Gözleri dört bir yana fır dönüyordu. Serdar o gece sabaha kadar uyanık bekledi. Güneşin doğuşunu görmek kimseyi Serdar kadar sevindiremezdi. Derin bir oh çekti ve gerisin geri dönüp mezarlıktan geçerek evine vardı. O el uzanan mezar sessizliğin sesini dinliyordu. Bir hareket yoktu.

Eve giderken ilerde Namıkların evinin önünde bir polis arabası vardı. Galiba yirmi-yirmi beş adam ve kadın vardı. Polisler onlarla konuşuyordu. Eve girdi. Annesi, babası evdeydi. “Oğlum nerede kaldın? Bütün gece neredeydin? “ diye sordular. Serdar olanları anlattı. Babası öğretmendi. Polislerin yanına götürdü. Olayın tek görgü şahidiydi. Polisler, Serdar’ın anlattıklarını dinlediler. Zabıt tuttular. Daha sonra evine geldi. Yemek yedikten sonra uyudu. Ertesi gün kaybolan çocukların aileleri bir evde toplandılar. Serdar olanları onlara da anlattı. Sorulan soruları cevapladı. İnanan da vardı, inanmayan da. Şu bir gerçekti: Ortada kaybolan on dört tane çocuk vardı. İşte buna hepsi inanıyordu. Mezarlıkta ve top sahasında yapılan araştırmalar sonuçsuz kaldı. Aradan bir ay geçti. Bir ateş yanmıştı ve alev alev yanan ateş sönmüştü. Olanlar unutulmaya başlamıştı. Araştırmalar sırasında Serdar’ın dikkatini mezarcı Mahmut çekmişti. Mezarcı Mahmut, Serdar’ın anlattıklarını doğruluyor ve daha önce de o mezarın yanında bazı çocukların kaybolduğunu söylüyordu. Serdar onun mezarlık içindeki evine gitti. Onunla uzun uzadıya konuştu. Mezarcı Mahmut o mezar alıcı dedenin mezarı diyordu. Doksan iki yaşında ölmüştü. Öteki kaybolan çocuklar geri gelmedi, bunlar da geri gelmez diyordu. Serdar ve ailesi dört yıl sonra o şehirden taşındılar. Aradan uzun yıllar geçti. Namık, Hikmet, Vahdettin, Mesut… tam otuz beş yıldır yoktular. Serdar geçen yazın yıllar sonra ilk defa o mezarlıktan geçti. Mezarcı Mahmut çoktan ölmüş, vasiyeti üzerine alıcı dedenin mezarının üstüne gömülmüştü. Bu işlemden sonra burada hiç çocuk kaybolmamıştı. Serdar mezarlıktan ayrılırken, çocuk konuşmaları, gülüşmeleri duyar gibi olmuştu.



alıntı.


Konu Luis tarafından (28 Nisan 2010 Saat 08:18 ) değiştirilmiştir.
 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları eglen sohbet sohbet
Alt 28 Nisan 2010, 01:18   #2
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Mezardan Uzanan El




devamı ?

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 28 Nisan 2010, 08:18   #3
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Mezardan Uzanan El




Hikayenin geri kalan kısmı eklenmiştir.

 
Alıntı ile Cevapla

Cevapla

Etiketler
el


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Cennetten Uzanan Dal Swat İslamiyet 0 31 Ocak 2012 20:47
Güneş'den Uzanan Bir El Sır Şiir, Hikaye ve Güzel Sözler 0 20 Nisan 2010 21:49