IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  digitalpanel

Etiketlenen Kullanıcılar

16Beğeni(ler)

Yeni Makale Ekle Cevapla
 
LinkBack Makale Seçenekleri Stil
  #1  
Alt
Çevrimdışı
Melodram
Melodram - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Standart (A)sosyal medya depresyonları.
Yazan; Melodram 15 Eylül 2018, 17:25


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


Dikkat! Bu yazıda sosyal medyanın kötü ve ahlaksız yanları ele alınmıştır. Gerçek kişi ve kurumlarla bayağı alakası vardır. İyilerini de bir gün ele alırız, üzülmeyin.

Biraz molanın ardından artık birkaç kelam edebilecek enerji ve zamanı kendimde bulmamla ''Yeni Makale Ekle'' demem bir oldu. Dinlenmiş, tatil yapmış bir Melodram normal şartlarda bilmem kaç beygir gücünce enerjiyle dolabilirdi ama o tatil kaosunu başka bir zaman anlatayım. Şimdi canım sosyal medyanın, dijitalleşmenin bizi nasıl mutlu bireyler(!) yaptığını anlatmak istedim.

Malumunuz artık ister siyasi, ister dini, ister sosyal, ister magazinel her bilginin tek bir kaynağı var: Sosyal medya. Peki biz sosyal medyayı bunlar için mi kullanıyoruz? Gerçekten bir şeylere ulaşmak ve öğrenmek için mi yoksa kendimizi mutsuz edebilmek için mi? Bir kısmı illa ki ''bilgi için'' diyecektir ama kafanızı telefondan kaldırıp ''sosyal'' hayattaki çevrenize baktığınızda aslında sosyal medyanın bizi depresyona sürükleyen bir araç olduğunu fark edeceksiniz. Bu kimin oyunudur tartışılır ama fena oyuna geldik ey halkım!

Sosyal medya her şeyin güllük gülistanlık olduğu, herkesin lüks içinde yaşadığı, her gün farklı kıyafetler giydiği, binlerce ayakkabısının olduğu, her şeyin mükemmelden de öte bir şey olduğu ya da böyle yansıtıldığı bir sosyal araç ve biz bu aracı hayatımızın amacıymış gibi kullanarak kendimizi her gün aşağıya çekiyor, aşağıya çekilmeye açık hale geliyoruz. Mükemmel hayatlara karşılık, onlara sadece telefon ekranından bakabilen ve pazardan aldığı pijamasıyla depresyona giren binlerce genç! Kendini yetersiz hisseden binlerce kadın, arabasının markasının gözükmediği direksiyonda story atamadığı için hayattan kendini soyutlayan erkekler ve bütün bunların ne anlama geldiğini henüz 9 yaşında öğrenen çocuklar. Hepimizin hayatına bir şekilde dokunuyor bu sosyal medya.

Sadece yazarak kendini ifade edebildiğin şekilde hayatımıza giren zamanın 140 karakterli Twitter'ı bu işin fitilini attı. ''Mention'' denen olayla birlikte yazdığın her şeyin insanlar tarafından eleştirilebilir hale gelmesi hayatımıza ilk depresyon tohumunu bıraktı. Yine de daha ''anonim'' takılabileceğiniz bir platform olduğu için sadece yazdıklarınız eleştirilebilirdi ve bunun bizim için şükredilebilecek bir şey olduğunu da ''Instagram'' hayatımıza girince öğrendik. Facebook bunların yanında eski nesil sosyal medya olarak yerini almış, birkaç kurumsal firmanın, bazı mizah sayfalarının ve 101 Okey'den vazgeçemeyen anne-babaların mekanı haline gelmiştir.
Peki bizim derdimiz neydi? Bizim derdimiz büyük, bizim derdimiz öyle çok ki hangisine yanalım! Bizim derdimiz Instagram!

Bütün platformları geride bırakan, birinden filtreyi, birinden yazıyı, ötekinden konumu alarak büyüyen, yeni neslin en büyük köstekçisi Instagram, naber?-kesin iyidir çünkü orada kötü olmak diye bir şey yok!-
Hayatımıza giren fotoğraflı sosyal medya aracı, başta naif şekilde ilerlese de özellikle Youtube camiasının büyüyen fenomenleri, youtuberları, vloggerları ve blogspot zamanından kalan bloggerların aktifleşmesiyle durdurulamaz bir linç aracına dönüştü. Herkes kendi hayatını bırakıp hiç tanımadığı insanların hayatlarına daldı ve orada kayboldu. Kendi hayallerini, umutlarını, isteklerini bilmem kaç yüz bin takipçili hesapların avcuna bıraktı ve benliğini terk etti. Bu platform herhangi bir fotoğraf atılabilen bir medya aracıyken şu an bir fotoğraf için profesyonel destek almadan atılamayacak bir mecraya dönüştü. Korkunç! Basit bir fotoğrafın altında ''Iyy bu ne, tipe bak, leş gibisin, kusmuk, bokuma benzemiş'' gibi yorumların havada uçuştuğu ve güya özgüveni olduğu için fotoğraf koyabilenlerin özgüveni olmadığı için eleştirenlere maruz kaldığı alan haline geldi. Özgüven konusu tartışmalı ama özgüvensizliği de yaratan bizdik aslında!

Instagram da şöyle bir tura çıktığınızda mükemmel açılarla çekilmiş fotoğraflar, Ikea dışından ürünle döşenmezse oda demedikleri odalarında oturan kızlar, hepsi uzun, hepsi zayıf, hepsi güzel, hepsi fit bir sürü insan insan insan. Sonra bu fotoğrafların altında da her birine özenen, çoğu ergenlik çağında hatta o çağa bile gelmemiş, yer yer kötü yorumlar yapan yer yer de ''benim neden Dior rujum yok!'' diyen insanlar doluşuyor. İnsanların tek derdi Dior ruj değil elbette değil mi? Peki tek derdi bu olmayan insanların bu mecralarda bu kadar çıldırması niye? Hayattaki adaletsiz dağılımın bu kadar net şekilde yüzlerine vurulması mı? Dişini tırnağına takıp, haftanın 7 günü de çalışsa o ruju alamayacak olması mı yoksa o kadar çalışıp hala geçinemiyor olması mı? Bence bizim ülkede birçok insanın derdi geçinememek ama sosyal medya herkesin tek derdini bir Dior ruja indirgiyor, belki de Flormar'a kadar da düşebilir bu seviye. Bu platformlar gün geçtikçe bizi daha nefret dolu, nefretini kusma konusunda hiç tereddüt etmeyen bir karaktere dönüştürüyor. Kötülüğe can atan, eleştirmeyi hak gören, yapamadığı veya alamadığı her şey için karşıdakini yaralamak isten canavarlara dönüştürüyor. Amaçsız, sevgisiz, hayalsiz insanlar olarak hayata devam etmeye çalışıyoruz ama bunu belli bir kısım başarsa da ne yazık ki bizden sonraki nesilleri bu durumdan kurtaramıyoruz. Son zamanların popüler kitabı Ikigai'de şöyle bir şey diyordu:
''Yaşamdaki mutluluğun ana şartları:
Yapacak bir şey, sevecek biri ve umut edecek bir şey.''
Biz yapacak çok şeyi olan insanlarken yapacağımız her şeyi küçümseyen talihsiz bir duruma düştük. Sevecek birini ararken onun sosyal medya hesaplarında kaybolurken, onu tanımayı sadece takip ettiklerine bakarak başarabileceğimizi düşünür hale geldik. Umut edecek birçok şey yaratabilecekken, her gün umudumuzu kıran fotoğraflara bakarak, kendimizi bir sosyal mecranın tuzağına düşürdük.

Şimdi bunların hepsinden vazgeçelim, kurtulalım desem belki imkansız gelecek ama kafamızı biraz kaldırıp çevremize bakarsak, gerçek dünyanın içine yeniden girebiliriz. Sosyal medyayı hayatın amacı olarak değil de, vakit geçirmek için arada sırada baktığınız bir eğlence aracı haline yeniden dönüştürebilirsiniz. İnsanların görünüşlerine, düşüncelerine, tercihlerine, ne giydiğine takılmadan, kendi hayatınızla ilgilenerek artık umut edecek şeyler bulabilirsiniz. Sosyal medyayı aktif kullanan çok takipçili hesapların ''Bizi hep mutlu ve mükemmel sanıyorsunuz ama öyle değil'' cümleleriyle rahatlayıp, 2 dakika sonra ''%5 indirimli ruj için kaydırın'' storylerini izleyerek kendinizi mutsuz etmeye yer aramak yerine, uğraşacak bir şey bulun ve ona sarılın. Başkalarının değil kendi hayatınızın derdine düşün ve şunu bilin: Hepiniz bir tanesiniz, herkesin hayatı kendine özel ve kimse mükemmel şeyler yaşamıyor. Olanı kabul edip, kendinize kocaman bir sarılın!

Tavsiye: Hayatımda hiç resim yapmadım ama çok hevesliyim, keşke heykel yapabilsem hevesliyim, değişik resim ve el işi teknikleriyle bir şeyler yaratabilsem diyenlere de buradan bir önerim olsun. Her şehirde olmasa da büyükşehirlerde bulunan Masterpiece diye bir oluşum var ve her gün farklı etkinlikler sunuyor. Mesela ben bir zamanlar sosyal medyada delice vakit geçiren, internette delice vakit geçiren bir insanken artık bunların hepsinden sıkıldığımda ve boşluğa düşer gibi hissettiğimde kendime böyle bir şey buldum. Sanat-sepet işleri bize ters derseniz de, alın bir simit gidin çimene oturun. Toprak nefretinizi, gökyüzü kibrinizi alsın.
Masterpiece biletlerine ulaşmak için sayfayı kaydırmıyorsunuz korkmayın!
(Sponsorlarla anlaşıp aniden ürünü tanıtmaya başlayan youtuber gibi oldum tam ama öyle şeyler yapmam ben)
''Arkadaşlar kullanmadığım, denemediğim şeyi size önerir miyim yhaaaa'' sesi yankılandı, hadi konuyu terk edelim.

Sizi seven Melodram,
Öpmüyorum ama saygılar canlarım.

Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.




Bir de not: Kendimi övmeyeyim dedim dedim ama şu görseli bularak sanki yeni gezegen bulmuş gibi hissettim. Sanki aşırı zordu bulmak ama olsun, canım kendim.

__________________
If you can't measure it, it doesn't exist.
Alıntı ile Cevapla
Görüntüleme 1818 Yorumlar 14
Toplam Yorum 14

Yorumlar

Alt 17 Eylül 2018, 14:23   #11
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: (A)sosyal medya depresyonları.




Damla Nickli Üyeden Alıntı
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
Merhaba,
Yazinizi okurken biraz huzunlendim, bir tutam da tebessum ettim acikcasi . Her bir cumlenize katilmakla birlikte, assosyaligi sadece sosyal medyaya yuklemenize de sasirtti. Gelinen noktadan ele alsaydiniz, daha saglikli olurdu diye dusunuyorum.
Herkes gibi ben de bakiniyorum, sorf yapiyorum lakin sizin gibi ince ve derin noktalara deginip dusunmemistim.
Hicbir zaman sosyal medya beni icine almadi. Sadece bakip gectim, sizin bu kadar incelemeniz dusunceye yoneltti. Siz neden bu kadar irdelediniz diye sorsam, saygisizlik etmis olmam degil mi.?
Assosyallik aile icinde baslar ve sizde bilirsiniz ki, cevreyle iletisim bozuklugu ile ortaya cikan davranis bicimidir.
Kaliteli bir iletisim kuramayan insan, bilgisayar bagimliligi ile gelen sosyal medya duskunluguyle mutlu oluyorsa, bu onun sorumlulugundadir.
Saygi duymak gerekir.


Merhaba Damla, teşekkür ederim öncelikle yorumun için, böyle yorumları okumak benim için çok kıymetli, saygısızlık olarak düşünmeni hiç istemem.
Aslında orada (A)sosyal medya derken biraz kelime oyunu yapmak biraz da insanların bu mecralarla asosyalleştiğine dikkat çekmek istedim. Sosyal medyanın direkt kötü yanlarından bahsettim, iyi yanlarını da başka bir konuda ele alabilirim çünkü iyilikleri de çok. Ben neden bu kadar irdeledim çünkü asosyallik bu mecraların başında sürekli vakit geçiren insanların kendi sorunu olabilir ama bu bağımlılıkları onları mutlu etmiyor. Sürekli bir başkasının hayatına özenme, bir başkasını taklit etme, başka hayatların hep daha güzel olduğuna inanmakla geçiriyorlar zamanlarını. Sosyal çevrem değiştikçe bu mecralara takılan ve ona göre yaşayan birçok insanla tanıştım. Bunları kullanmaları, bağımlı olmaları değil de bu bağımlılıkla mutsuz olmaları beni endişelendirdi. Kendini bir başka insanın kalıpları içine sokma hevesleri, bunu yapamadıkça, yeterli maddi fırsatı bulamadıkça saldırganlaşmaları endişelendirdi. Bir de okuduğum Marka İletişim-Medya ile ilgili bir bölümden sonra, bir dönemde reklam ajansında çalışmış biri olarak bu mecraların nankörlüğünün sokaktakileri ele geçirmesi endişelendirdi. Tabii ki dediğin gibi bu asosyalliğin altında aileden gelen eksik veya yanlış davranışlar olabilir, kişinin kendini yetiştirememesi veya zayıf noktalarını keşfedememesi olabilir ama bu hep var olan bir şeydi. Bu konuda tez yazma sürecine girme planım olduğu için de ''Youtube'' camiasını fazlasıyla takip edip, videolardan çok aşağıdaki yorumları okuyan bir insana dönüştüm. Bize normal gelen bir konunun bile o yorumlarda dehşet tartışma konularına dönüşmesi, özellikle ergenlik dönemindeki çocukların hep nefret dolu söylemlerde bulunmaları üzdü.
Ergenlik dönemini internet başında geçirmiş bir insan olarak aynı anda sosyal hayatımı da dolu dolu geçirdiğim için onların bu şekilde olması, hayatlarını değersiz görmeleri böyle şeyler yazmama sebep oldu diyeyim kısaca ama tabii ki yazdıklarım olayların binde biridir, olumlu-olumsuz birçok yanı vardır.

__________________
If you can't measure it, it doesn't exist.
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 18 Eylül 2018, 00:47   #12
Çevrimiçi
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: (A)sosyal medya depresyonları.




Sevgili @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...], ben sizin ne anlatmak istediğinizi anladım lakin, ben tam anlatamadım sanırım.
Ben diyorum ki, sosyal medyanın iyi ya da kötü yanlarını az - çok hepimiz zaten biliyoruz.
Ve, tabii ki sağlıklı olmadığını da.
Bugün sosyal medya var ise, geçen zamanlar da ise, dergiler vardı. Ben, çok iyi hatırlıyorum dergilerin içeriğinden çok, şu ünlü ne giymiş, bu ünlü ne takı takmış diye alıp takip edenleri.
Bilmem biliyor musunuz, bir yerde okumuştum sosyal medya kullanımı stresi bir nebze de olsa azalttığını yazıyordu. (Elbette tartışılır)
Bu da demek oluyor ki; İnsanlar sahte de olsa bu şekilde mutlu.
Dikkat ettiyseniz nereye giderseniz gidin, insanların ellerin de mobil. Film izlemek isteyen, oyun oynamak ve tabii sosyal medya artık yaşamın merkezine yerleşti.

Bana göre asıl sorulacak soru, bunun suçlusu kim.? Bizim kafamızı böyle işlerle doldurup, uyutanlarda mı, ailede mi, yoksa kişinin kendi psikolojisinde mi.? Bu konuda düşüncenizi merak ediyorum.

Buna cevap vermek elbette çok zor. Biz/ler ne ara bu hale geldik.
Yakınlarım çok iyi bilirler ben ilgilenmiyorum, ama arkadaş - dost ve ailemi elbette ki takip ediyorum.
Ben, inanıyorum ki bu sosyal medya furyası da bir gün bitecek, yerini ne alır kestirmek zor.
Bu yüzden diyorum, insanlar ne ile mutluysa, mutluluklarıyla kalsınlar.
Teziniz de başarılar dilerim.

__________________
'Türkçe konuşmayan bir insan, Türk milli kültür, toplum ve uygarlığına bağlılığını iddia ederse, buna inanmak doğru olmaz.''
-Mustafa Kemal Atatürk.
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 18 Eylül 2018, 01:58   #13
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: (A)sosyal medya depresyonları.




Damla Nickli Üyeden Alıntı
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
Sevgili @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...], ben sizin ne anlatmak istediğinizi anladım lakin, ben tam anlatamadım sanırım.
Ben diyorum ki, sosyal medyanın iyi ya da kötü yanlarını az - çok hepimiz zaten biliyoruz.
Ve, tabii ki sağlıklı olmadığını da.
Bugün sosyal medya var ise, geçen zamanlar da ise, dergiler vardı. Ben, çok iyi hatırlıyorum dergilerin içeriğinden çok, şu ünlü ne giymiş, bu ünlü ne takı takmış diye alıp takip edenleri.
Bilmem biliyor musunuz, bir yerde okumuştum sosyal medya kullanımı stresi bir nebze de olsa azalttığını yazıyordu. (Elbette tartışılır)
Bu da demek oluyor ki; İnsanlar sahte de olsa bu şekilde mutlu.
Dikkat ettiyseniz nereye giderseniz gidin, insanların ellerin de mobil. Film izlemek isteyen, oyun oynamak ve tabii sosyal medya artık yaşamın merkezine yerleşti.

Bana göre asıl sorulacak soru, bunun suçlusu kim.? Bizim kafamızı böyle işlerle doldurup, uyutanlarda mı, ailede mi, yoksa kişinin kendi psikolojisinde mi.? Bu konuda düşüncenizi merak ediyorum.

Buna cevap vermek elbette çok zor. Biz/ler ne ara bu hale geldik.
Yakınlarım çok iyi bilirler ben ilgilenmiyorum, ama arkadaş - dost ve ailemi elbette ki takip ediyorum.
Ben, inanıyorum ki bu sosyal medya furyası da bir gün bitecek, yerini ne alır kestirmek zor.
Bu yüzden diyorum, insanlar ne ile mutluysa, mutluluklarıyla kalsınlar.
Teziniz de başarılar dilerim.

Başkalarının hayatlarını takip etmek eskiden beri süregelen ve teknolojiyle birlikte şekil değiştiren bir durum. Eskiden dergiyle sağlanan imkanlar yerini bu platformlara bıraktı ama dergiyi alıp baktığında o an için merakını giderip bir köşeye atabilirdin. Şimdi ise kişilere ulaşmak, tahmin edemeyeceği insanlarla konuşma fırsatı yakalamak kolaylaştı. O yüzden duyguları da daha serbest ifade ediyorlar. Bunun bir kısmı sevgi ama çoğunluğu nefret kusma şeklinde oluyor.
Sosyal medyanın bilinçli kullanımı stresi azaltabilir elbette, kendi açımdan bakınca öyle mesela. Beni eğlendirecek içeriklere bakmak anlık da olsa sıkıntıları unutturuyor, herkes için öyle olabilse ne ala.

Suçlu arama konusunda insanlara bunları sunanlara bir şey denilir mi tam emin olamıyorum, sonuçta sanal ortamda bu tarz platformlar çok eskilerden var ve şekil değiştirdikçe her şey daha da kolaylaştı. Çıkış sebebi insanların kolay iletişim kurabilmesi olsa da sonucun bu olacağı öngörülememiş olabilir. O yüzden özellikle yetişen nesilin bu davranışlarının sorumlusu erken yaşlarda onlara internet, tablet, telefonla tanıştıran onları bu şekilde oyalayan hatta kendilerince bunu mecbur olarak gören aileler olabilir. 4 yaşında bir çocuğun youtube'dan video açabilmesine sevinmeye ve o çocuğu zeki olarak tanımlamaya kadar gidiyor durum. Belli bir yaş aralığına kadar aileyi suçlu ya da suçlu ağır gelirse yetersiz, ilgisiz bulabiliriz. Fakat durum sadece çocuklarla sınırlı değil tabii. Yetişkinlerin birçoğunda da belki de çocukluktan gelen özgüven eksikliği, sevgi eksikliği bu tür nefret kusmalarına sebep oluyordur. Doğal olarak kişinin kendi psikolojisiyle de bağlantılı bir durum. İyileştirilmesi gereken taraf bu zaten, insanların psikolojileri. Kendini kontrol edebilen, duygu ve durum kontrolünü sağlayan insanlar sosyal medyada olan şeylere bakıp geçebilir, sizin gibi benim gibi. Ama gün geçtikçe sırf bu yüzden özgüveni kırılan insanların sayısının arttığı, hiç olmadığı kadar estetik olan insan sayısının arttığı da aşikar,ki estetik tercihtir karşı değilim insan kendini iyi hissediyorsa yaptırabilir ama birilerinden gördükçe kendine "mükemmel"likle ilgili bir kalıp oluşturuyor ve kalıba uymak istiyor. Bu kalıp onun gerçekten tercihi mi yoksa toplumun yarattığı bir baskı mı diye düşününce bana daha çok baskı gibi geliyor. Sosyal medya dayatması gibi daha doğrusu.
Konuyu derinleştirdikçe evet herkes mutlu olduğu şekilde olsun, tercihi buysa ve mutluysa o zaman devam etsinler gibi düşünüyoruz ama tek tip kadın ve erkeklerin çoğalmasının, kalıba uymaya çalışmanın sağlıklı bir psikoloji ürünü olmadığını düşünüyorum. Anlık mutlu olduklarını hissetseler bile yine olmuyor çünkü tatmin olmuyorlar, hep yeni bir şey dayatılıyor. İmkanı olan dayatılanlara uyum sağlayarak kendine zarar veriyor imkanı olmayan da kendini eksik hissederek, öz saygısını yitirerek kendine zarar veriyor.

Ve elbette bu platformlarda eskiyecek, kaybolan diğer uygulamalar gibi kaybolacak ve yenileri çıkacak. İnsanların daha ne kadar kendinden uzaklaşacağını merak ediyorum. Birbirlerinden uzaklaşmalarını katmıyorum bile.
Böyle cümle cümle cevap verirken kaçan detaylarda olabiliyor ama bunun üzerine özel olarak da konuşabiliriz. Tezle alakalı da teşekkür ederim başarabilirsem orada yine sosyal medya etkisiyle kadınları incelemeyi düşünüyorum. Şu popülerleşen beden olumlama furyası gibi gibi.

Galiba biraz yardımlaşma sayfalarını düşünerek güzel amaçlar için kullananları hatırlamak iyi gelecek şu an.
Mutlulukla kalman dileğiyle...

__________________
If you can't measure it, it doesn't exist.
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 16 Kasım 2018, 11:15   #14
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: (A)sosyal medya depresyonları.




Melodram Nickli Üyeden Alıntı
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

Bak daha anlatmadan sinirlendim, beni agresif bir insan gibi lanse ediyorsun... Ben artık yoga yapan sakin bir insanım, dengemi bozma dengemi.
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


--IRCForumlari.NET ; Flood Engellendi -->-> Yeni yazılan mesaj 19:14


Arada 2-3 günlük sosyal medya detoksu yapmak lazım. Böyle inanılmaz bir boşluğa düşüyor gibi hissediyorsun ama bir yandan da kendine yapacak bir şeyler bulunca hiç aklına bile gelmiyor.
En önemli noktası yaptığını story atmamayı başarabilmek.
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

Galiba ben cok sansliyim. Hic o kadar aktf bir sosyal medya kullanicisi olmadim ve hala story atmayi bilmiyorum. Bir seyi bilmedigime bu kadar sevinecegim aklima gelmezdi.
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
)

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 30 Kasım 2018, 13:31   #15
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: (A)sosyal medya depresyonları.




Aslında genel olarak kullanılan bir söz/deyim vardir, ' herşeyin fazlası zarar ' diye. Bunu sosyal olarak baz alırsak ; şuan da bu okuduğumuz veya olduğumuz mecra da sosyal medya. Instagram sayesinde bir çok coğrafi yerleri görüp beğendiğimi göz önüne alırsam kendim için zararlı mı değil mi sorusuna tabi ki değil cevabı verebilirim. Bizim problemimiz toplum olarak, bir şeyin ne kadar doğru ve ne kadar zaman ayırdığımız ile alakalı sanırım. Çok zaman ayırmış olursa insanlar, o kurulan sosyal medya sitelerinin politikalarını bile değiştirebilir insanlar. Velhasıl kelam, bir amaç uğruna kurulan sitelerde insanlar takilabilir, fazla zamanını vermemek şartıyla. Dışarı da bir yaşam var, doğa var bunların tanını çıkartmak daha çok keyifli..

 
Alıntı ile Cevapla

Cevapla

Etiketler
depresyon, dijital, melodram, sosyal medya


Şu anda bu makaleyi okuyan kişi sayısı: 1 (0 üye ve 1 ziyaretçi)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Makaleler
Article Author Forum Cevaplar Son Mesaj
Sosyal Medya ve Motivasyon Sanem Sağlık Köşesi 0 21 Şubat 2018 14:22
TSK'dan sosyal medya açılımı AngeL Haber Arşivi 1 11 Mart 2015 02:42
sosyal medya oje modeli Desmont Güzellik, Sağlık ve Bakım Önerileri 0 13 Ocak 2015 22:12
''Sosyal'' Medya CtrL Fotoğraf Kulübü 4 01 Şubat 2014 18:37
Sosyal medya cLaS Haber Arşivi 0 11 Temmuz 2012 09:45