14 Mart 2012, 21:54 | #31 |
Guest
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Cevap: Edebi(ha)yat [Duino Ağıtları | Rilke] - Sekizinci Ağıt "Kim bizleri böylesine ters çevirmiş, her ne yapsak yola çıkan birini andırıyoruz? O nasıl son tepeden bir daha görünce koyağını, döner, duraklar ve oyalanırsa-, öyle yaşıyoruz biz de, vedalaşıyoruz hep." "Who formed us thus: that always, despite our aspirations, we wave as though departing? Like one lingering to look, from a high final hill, out over the valley he intends to leave forever, we spend our lives saying goodbye." |
|
15 Mart 2012, 22:26 | #32 |
Guest
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Cevap: Edebi(ha)yat [Duino Ağıtları | Rilke] - Yedinci Ağıt "Tansık değil mi bu? Şaş, ey melek, biziz işte, biz, ey ulu, anlat nasıl elimizden geldi bunlar. Soluğum yetişmiyor artık övgüye. Demek boşu boşuna yitirmemişiz gene de o uzayları, o bize bağışlayan, o bizim uzayları. (Nasıl korkunç büyük olmalılar ki, binyıllardan beri dolup taşmadılar duyuşumuzla.) Büyüktü bir kule ama, değil mi? Ey melek, öyleydi,- büyük senin yanında bile? Chartres büyüktü-, ve musiki daha da yükseklere ulaştı, bizi aşıp. Yalnızca bir seven bile-, geceleyin tek başına penceresinde… senin dizlerine gelemez miydi? -Sanma, seni kazanmaya çalışıyorum. Ey melek, hem çalışsam da! Gelmezsin. Çünkü benim çağırışım hep direniş doludur; böyle güçlü akıntıya karşı yürüyemezsin. Bir gerilmiş kol gibidir çağırışım. Tutmak için göğe açılmış eli işte senin karşında açık duruyor, bir uyarı gibi, savunuş gibi, ey Kavranmaz, böyle apaçık." "Is it not miraculous? Attend well, O angel; This is what we are, O Great One. Be thou herald of these wonders! My own scant breath will not suffice to celebrate it fully. We have not, after all, failed to employ our assigned spaces, these generous spaces of our own. (How fearfully vast they must be- aeons of our feelings have not overfilled them.) Was not a single tower great? O angel, indeed it was, even by your measure. The cathedral at Chartres was great- music rose higher still, quite surpassing us. Even a girl in love, at night, alone by her window… didn't she reach to your knee? Do not think I woo thee, angel! Should I do so, you would not be moved, so full of conflict is my cry. Against such utter counter force you cannot prevail. My call is like an open hand thrust out to seize, to defend, to warn off-while you, unattainable, receed far beyond its grasp." |
|
17 Mart 2012, 20:30 | #33 |
Guest
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Cevap: Edebi(ha)yat <b>[Duino Ağıtları | Rilke] - Altıncı Ağıt "Ne zamandan beridir bana anlamlı geliyor, incir ağacı, neredeyse çiçeklerin bütün atlayarak, erkenden kararlı yemişlerinin içine sürüyorsun, övülmeksizin, arık gizini. Bükülmüş dalların çeşme borusu gibi aşağıya, yukarıya akıtıyor özsuyu: Uykusundan fışkırıyor o, neredeyse uyanmadan, en tatlı veriminin mutluluğuna. Bak: Nasıl kuğuya dolarsa tanrı. bizler çiçek açmanın ününe kapılıp, sonunda olgunlaşanOysa oyalanıyoruz. meyvemizin geçikmiş içine giriyoruz ele verilmişçesine. Az kimsede böyle zorlu kabarır, yükselir eylem, ki hemen hazırlardır, yanıp tutuşurlar yürek doluluğuyla, Çiçeklenmenin baştan çıkarışı ılık bir gece esintisi gibi gözkapaklarını okşarken, gençliğini ağızlarının: Yiğitler olsa olsa ve erkenden göçmek için doğmuş olanlar, ölüm denilen bahçıvan başka türlü bükmüştür damarlarını onların. Atılıp giderler, kendi gülümseyişlerinin de önünden, Karnak'taki yumuşak, oyma görüntülerde atlı arabası gibi o yenen kralın."</b> "Fig tree, I've long found it significant that you omit, almost entirely, to flower but, early in the season press, untrumpeted, your purest secret into resolute fruition. Through your arched boughs the sap is driven downward, then forced up, fountainlike, where, hardly waking, it bursts from sleep into the bliss of sweetest achievement. Look-how Jupiter becomes the swan. Our glory is all in the flowering.But, sadly, we hang on. We press into our final tardy fruit already swindled. Few are moved so boldly by the impetus to action that they stand already glowing in fulness of heart when, like a soft night breeze, the temptation to flower brushes their youthful lips and strokes their eyes. That is the attitude of heroes- and of those elected for an early grave, veins trained differently by Death the Gardener. They dash ahead of their own smiles like the galloping team of conquering Pharoah in the gently sculpted friezes at Karnak." |
|
18 Mart 2012, 19:19 | #34 |
Guest
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Cevap: Edebi(ha)yat [Duino Ağıtları | Rilke] - Beşinci Ağıt |
|
21 Mart 2012, 20:06 | #35 |
Guest
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Cevap: Edebi(ha)yat [Duino Ağıtları | Rilke] - Dördüncü Ağıt "Ey yaşamın ağaçları, ey ne zaman kışlık? Uzlaşmış değiliz. Haberli değiliz biz göçmen kuşlar gibi. İş işten geçince, apansız yellerin önüne katılıp konuyoruz aldırmaz gölün üstüne. Aynı anda biliyoruz çiçeklenmeyi ve solmayı. Bir yerlerde aslanlar dolaşıyor daha, bilmeden, aslan oldukları süre, güçsüzlük nedir. …" "O Trees of Life, when does your winter fall? Strangers to instinct, we lack the focus and the harmony which guide the southbound birds. Overtaken and tardy, we thrust ourselves upon the wind; fall out of the sky into icily indifferent ponds. We wither as we blossom, knowing both states at once. Somewhere lions roam, knowing nothing of weakness in the hour of their majesty. …" |
|
22 Mart 2012, 21:38 | #36 |
Guest
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Cevap: Edebi(ha)yat Duino Ağıtları - Üçüncü Ağıt "… Bak, biz çiçekler gibi tek bir yılın uzayından sevmiyoruz; biz severken öncesi düşünülmez özsu yükseliyor kollarımıza. Ey kızlar, işte bu: İçimizde seviyoruz biz. Geleceği, bir tek çocuğu değil, mayalanmakta olanı sayısız; babaları seviyoruz, yıkılmış dağlar gibi derinimizde yatan; bir zamanki anaların kuru dere yatağını -; ses vermez ülkeyi bütün, o apaçık ya da bulut bulut yazgı altında-: İşte bu , genç kız, senden öncesi. Sen kendin, ne bilirsin, hangi uzak çağları dirilttiğini sevenin içinde. Başkalaşmış varlıklardan hangi duygular yol bulup yükseldi. Ne kadınlar kin duydu sana. Bilmezsin, ne karanlık adamlar uyandırdın damarlarında onun. Sana gelmek istedi ölü çocuklar… Yavaşça, ah yavaşça, sevgi dolu bir iş yap, güvenilir, gündelik bir iş, onun önünde, - al onu, bahçelerin oraya götür, gecelerin o büyük ağırlığını ver ona… Alıkoy onu…" "… Observe: a season does not contain our whole lifetime, as with a lilac. When we love, a slower sap, thicker than centuries, courses through our embrace. O my love, consider: the child we would fain conceive was never an individual but a multitude, the personification of the fathers lying in our depths like mountains leveled to the lowest summits; like the barren riverbeds of mothers past- the entire soundless panorama, whether cloudy or clear, of mutual destiny. Before you, sweet lover, this was… And you, yourself, are you able to know anything of the eternal darkness which you stirred in your lover? How much of his forefathers' being claimed him? What women, coveting him, despised you? What dark jealousy of unknown lovers have you awakened in his veins? Dead children reach out to you… Ever so gently, perform with love some ordinary task before him. Lead him to the margin of the garden. Show him the counterweight of darkness..… Stop him..…" |
|
24 Mart 2012, 22:51 | #37 |
Guest
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Cevap: Edebi(ha)yat Duino Ağıtları - İkinci Ağıt |
|
25 Mart 2012, 20:18 | #38 |
Guest
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Cevap: Edebi(ha)yat Duino Ağıtları - Birinci Ağıt "Tuhaf şey elbette, artık şu yeryüzünde oturmamak, unutmak bundan böyle daha yeni edinilmiş alışkıları, insanca geleceğin anlamını verememek güllere, vaatlerle dolu öbür şeylere; o sonsuz korkulu ellerde ne idiysek onu artık olmamak ve öz adını bile koyup gitmek bir kırılmış oyuncak gibi." "Still, it is peculiar to inhabit the Earth no longer, to no more practice barely-learned customs, for roses and other especially auspicious things to have no significance for a human future; what one was in endlessly anxious hands, to be no more, and to leave behind even one's own name like a broken toy." |
|
26 Mart 2012, 20:59 | #39 |
Guest
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Cevap: Edebi(ha)yat Duino Ağıtları - Birinci Ağıt "Tuhaf şey elbette, artık şu yeryüzünde oturmamak, unutmak bundan böyle daha yeni edinilmiş alışkıları, insanca geleceğin anlamını verememek güllere, vaatlerle dolu öbür şeylere; o sonsuz korkulu ellerde ne idiysek onu artık olmamak ve öz adını bile koyup gitmek bir kırılmış oyuncak gibi." "Still, it is peculiar to inhabit the Earth no longer, to no more practice barely-learned customs, for roses and other especially auspicious things to have no significance for a human future; what one was in endlessly anxious hands, to be no more, and to leave behind even one's own name like a broken toy." |
|
27 Mart 2012, 20:14 | #40 |
Guest
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Cevap: Edebi(ha)yat [Duino Ağıtları | Rilke] - Dokuzuncu Ağıt "... Yeryüzü, bu değil mi istediğin: Bir görünmez uyanış içimizde?-Kurduğun düş bu değil mi, bir kez görünmez olmak?- Yeryüzü! Görünmez! Başkalaşım değilse ne, yüklediğin büyük ödev? Yeryüzü, sevdiğim, istiyorum. İnan, tüm baharların gerekli değil beni kazanman için-, yalnız bir tanesi, bir tanesi kanıma çok bile artık. Ben, adsız, seni seçtim kendime, çok uzaktan. Her zaman haklıydın sen, senin kutsal buluşundur dostumuz ölüm. Bak, yaşıyorum işte. Nereden? Ne çocukluk, ne gelecek azalıyor... Artmışçasına varlık kaynıyor yüreğimden." "Earth, is this your will? An invisible resurrection within ourselves? Is it your desire one day to vanish? Earth! Invisible! What do you demand but transformation? Beloved Earth, I will! Further springtimes are not required to win me- On my word, a single May is too heady for my blood. I have been your tongue-tied subject lo, these many years. Ever you spoke true and your holiest idea is Death, our constant friend. Look, I live! On what? Neither childhood nor future grows less... prodigious springs of being swell within my heart." |
|
Etiketler |
edebihayat |
Konuyu Toplam 4 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 4 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Muhabbet Edebi | Zen | İslamiyet | 0 | 12 Aralık 2012 16:24 |
Edebi Sevgi-Li | gapex | Aşk ve Sevgi Köşesi | 0 | 07 Aralık 2011 16:39 |
Muş Edebi Örnekler | Sim | Doğu Anadolu Bölgesi | 0 | 21 Ağustos 2011 03:47 |
Edebi Sanatlar | Ruj | Edebi Sanatlar | 0 | 16 Aralık 2010 05:24 |
Namazın Edebi | Lady | İslamiyet | 0 | 21 Eylül 2010 14:09 |