IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  reklamver

Etiketlenen Kullanıcılar

74Beğeni(ler)

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 09 Şubat 2012, 21:42   #21
Zen
Guest
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Edebi(ha)yat





Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


Sonra bir avukat, 'Bize kurallardan bahset...' dedi.

Ve o cevap verdi:

'Siz kurallar koymayi çok seversiniz,
Ama kurallari bozmayi daha çok seversiniz.

Tipki okyanus kiyisinda sabirla kumdan kuleler yapan,
sonra da kahkahalarla onlari deviren çocuklar gibi.

Ancak siz kumdan kulelerinizi yaratirken, okyanus
kiyiya kum tasimaya devam eder.

Ve siz onlari yerle bir ederken, okyanus da sizinle birlikte güler.

Gerçekten de okyanus, daima masum olanla beraber güler.

Fakat yasami bir okyanus ve insanlarin koydugu kurallari kumdan
kuleler olarak görmeyen kisiler için ne diyebiliriz?

Onlar için yasam bir kaya, ve kanun bu kayayi kendi isteklerine göre
oyup sekillendirmek için kullanacaklari bir keski gibidir.

Danscilardan nefret eden yeteneksiz biri için ne diyebiliriz?

Veya boyundurugundan hosnut olup, ormanindaki geyigi basibos
bir serseri olarak yargilayan bir öküz için?

Peki, derisini dökemedigi için, digerlerini çiplak ve ahlaksiz
olarak niteleyen yasli bir sürüngene ne demeli?

Veya bir dügün sölenine erkenden gelen, iyice karnini doyurduktan
ve yorulduktan sonra, yemekleri ve eglenceyi kötüleyen biri için?

Bunlar hakkinda söyleyebilecegim tek sey, hepsinin günes isigi
altinda olduklari halde, Günes'e sirtlarini dönmüs olduklaridir.

Onlar salt kendi gölgelerini görebilirler ve bu gölgeler, onlarin kanunlari
olur.

Ve onlar için Günes, bir gölge yaraticisindan baska ne olabilir ki?

Ve onlar için kurallara uymak, baslarini yere egip, toprak üzerindeki
gölgelerini izlemekten baska bir sey degildir.

Ancak yüzünü Günes'e çevirmis olanlarinizi, toprak üzerine
çizilmis imajlar durdurabilir mi?

Eger rüzgarla yolculuk ediyorsaniz, hangi rüzgar gülü yönünüzü çizebilir?

Eger boyundurugunuzu kirarsaniz, ama baska birinin hücresinin
kapisinda degil, hangi kanun sizi sinirlayabilir?

Ve eger dansederseniz, ama baska birinin zincirlerine takilip
sendelemeden, hangi kanun sizi korkutabilir?

Orphalese halki, davulun sesini bogabilir, bir lirin tellerini
gevsetebilirsiniz, ama bir tarla kusuna sarki söylememesi
için kim emir verebilir ki? '


 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları eglen sohbet reklamver
Alt 09 Şubat 2012, 21:43   #22
Zen
Guest
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Edebi(ha)yat





Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.



Onlar sürü yavrum, zincirlerinden başka kaybedecek neleri var? Karanlıktan geldiler, karanlığa gidiyorlar.
Ummandaki dalgalar gibi sayısız. Tarihi yok bu sürünün, macerası yok. Yıldızlara tırmanan merdivenden habersiz. Yürüyen, esneyen, tepinen ve öğrendiği şeyleri tekrarlayan uzviyet. Kafanın vecdinden habersiz. Bu sarhoş karnaval alayını yıldızlar, yüzbinlerce yıldız, kayıtsız bakışlarıyla seyrediyor.
...
Kopacaksın adsız ve ruhsuz kalabalıktan... Ufuksuz iştahlarıyla yavan ve kendini beğenmiş insanlardan uzaklaş... Yalnızlık mana dünyası fatihlerinin ortak kaderi... Başkaları ne düşünür aldırma... Tanrı ne düşünüyor ona bak...

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 27 Şubat 2012, 15:22   #23
Zen
Guest
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Edebi(ha)yat





Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


Bir şeye bağımlıyım,çünkü bu içimdeki boşlugu dolduruyor. bilgiye,kitaplara bağımlıyım,çünkü bu benim boşlugumu, yüzeyselligimi,aptallıgımı kapatıyor;böylece bilgi olağanüstü önem kazanıyor. resimlerin güzelligi hakkında konuşuyorum,çünkü kendi içimde buna bağımlıyım. böylece,bağımlılık içimdeki boşlugu,yalnızlıgımı,yetersizligimi gösteriyor ve bu beni
size bağımlı kılıyor. bu bir gerçek,değil mi? buna ilişkin kuramlar oluşturmaya,buna karşı cıkmaya kalkışmayın. eğer
içimdeki boşluk olmasaydı,yalnız olmasaydım,sizin söyledikleriniz ya da yaptıklarınızla ilgilenmeyecektim. hiç bir şeye bağımlı olmayacaktım. boş oldugum ve yalnız oldugum için,yaşamım hakkında ne yapacagımı bilmiyorum. saçma bir kitap yazıyorum ve bu benim gururumu okşuyor. dolayısıyla bağımlıyım,ki bu yalnız olmaktan korkuyorum anlamını taşır;içimdeki boşluktan korkuyorum. bu nedenle,bunu maddi şeylerle,fikirlerle ya da insanlarla dolduruyorum.''


Jiddu Krishnamurti

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 29 Şubat 2012, 19:42   #24
Zen
Guest
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Edebi(ha)yat





Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


kafir melaikesi.....
duanın soğuğa sürtündüğü kesik bilekleri bileyle!

kim yaban gecenin tozuna bulanmış çocuk: ben,
aşkın duvarlarına gölünü biriktiren.
bizi tipi takip etti, biz orda seksek oynadık
annelerimiz yoktu, hep haylaz kalacağız sandık

kemiklerimi gömdüğüm buzul dudaklar
nasıl buruştuysa bir öpüşün ardındaki valste
ve yontunun yalnızlığına bırakılan bir sesi
üfleyen karı kancığı spontan eller
nasıl dolaştıysa vücudumuzun en atölye kulesinde

sizin gözleriniz akşamüstü dinlenen yaz tangolarına benzerdi. hatırlayın, 'arkadaşımın aşkısın'da birlikte ağlayışlarımızı. ve birbirimizden kaçırırken bakışlarımızı, kayboluşumuzu çiçek pasajında. sonra size o adada uzatıp verdiğim papatyaya 'şarlo' adını takışımızdaki derin mana ve ısrar. biz umutsuzluğu
iyi biliyorduk, bize hep tokat da attılar. bunlara iyi üzülürdünüz. şimdi bunlara üzülemeyecek kadar öldünüz. bana biraz chopin çalın, sarılın bana. bakın, bu sabah,
buğu yağacak şehrimize ve ben, her zaman yaptığınızı yapıp,

bir yılgınlığı okşamak için uzanan yazı
unutup gittik biz, biz hep haylaz kalacağız sandık
birbirlerine omuz vermiş insanların sararmış fotoğrafları
biz onlardan sonraları uçurtmalar yaptık.
sorguluyor tarih ve ipek bugün suçlarımızı
ve gözyaşı kanallarınızı iltihaplıyor o hisler
kanatıyor kıpkırmızı.

hırsızlar, hey hırsızlar!
lütfen çalmayın yoksul çocukların bisikletlerini
ve onlar uzak ada vapurlarına binerken
siz satın alın bir kerecik olsun
taze, sıcak, akşam simitciklerini..




Küçük İskender

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 29 Şubat 2012, 19:44   #25
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Edebi(ha)yat




Nihahahaah!

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 01 Mart 2012, 15:24   #26
Zen
Guest
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Edebi(ha)yat





Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


acele tepki servisi

Sen gülünce ben de hemen gülüyorum... Sen ağlayınca ben de hemen bir sigara yakıyorum.
Sen pazara çıkınca ben de en azından balkona çıkıyorum.
Sen bir şey sorunca biraz düşünüp cevap veriyorum ama çoğu zaman yine yanlış oluyor, kimi zamansa susarak


boş bırakıyorum o soruyu

Sen tartışmak isteyince bildiğim her şeyi unutuyorum. Sen unuttun mu deyince zaten bildiğim bir şeyi tekrar hatırlıyorum.

Senin varlığın bana yapılmış enteresan bir şaka sanki...
aslında ben hâlâ bu şakaya nasıl karşılık vermem gerektiğini arıyorum.


Emrah Serbes

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 05 Mart 2012, 17:05   #27
Zen
Guest
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Edebi(ha)yat





Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


Sonunda herkes odasına döner.

Odaya dönmekte zorunluluk vardır, odaya çekilmekte istek ve irade.Odaya çekilmek keyiflidir, odaya dönmek can sıkıcı.


Fakat odadan kurtulamaz insan belki de odadan hiç çıkamaz. Dünya kadar eskidir oda. Dünya odadır. Dünyadan çıkamaz kimse. Oda kapalıdır çünkü insan yalnız ve kapalıdır. Oda kapanmıştır çünkü insan dışarı çıkmak ister. Oda mezardan otel odasına, oda yatak odasından çalışma ofisine, oda ağaç kovuğundan saray dairesine kadar geniş ve çoktur. Tek olan insan ve onun yazgısıdır. İnsan odasız yaşayamaz. Oda, yaşama tutunmanın bir yoludur. Yollar bir oda için kat edilir.


Oda yalnızlıktan çatılmıştır. Yalnızlıktan çıkmak içindir. Tek başına bir hastane odasında yatan insan, tekrar hayata dönmek adına oradadır. Odada yalnızdır. Hastalık paylaşılamaz. O oda, onun kilididir ve bir kez anahtarın sesini duyan ebediyen kurtulmak duygusundan kendisini kurtaramaz. Uyku için odasına çekilen adamla ağlamak için odasına kapanan kadın bir değildir. Birisinde oda örtüdür diğerinde oda duvar, oda mezar. Odaya giden odadan çıkmak için gider. Oda iki yönlü ve terstir. Oda kapalıdır.


Odana dön! denir çocuğa, bu cezadır. Odandan çık! denir çocuğa bu bir tehdittir. Odana git! der amir memuruna bu bir azardır, odama gel! der amir memuruna bu bir hesap sormadır. Odamıza geçelim, der kadın bu bir davettir, benim odama geçelim der işadamı misafirine bu özel ve değer verici bir girişimdir. Oda kapısı kapansın, oda boşalsın, odayı boşalttım, odamız yok, bizde oda çok, bu oda bana dar der durur insanlar. Hayat odadan odaya odalı veya odasızdır. Oda geniş, oda dardır.


Odamı elimden aldılar der diğeri, beni bir odaya kapattılar der öteki. W. Wollf her ne kadar yazsa da 'kendine ait bir oda' ne demek ve Kafka 'bir sabah uyandığında kendisini bir böceğe dönüşmüş olarak bulsa da odasında' ve türkü odalara sığamaz olmaktan söz açsa da mavi sakalın oda merakı bitmeyecektir. Oda yazgıdır ve odaya giriş kadar çıkış da yoktur. Oda mucize imgesidir.


Bunca oda niye var? Soru budur. Alttaki odalar üstteki odalardan daha ucuz, büyük odalar küçük odalardan daha cazip, ön odalardan arka odalar daha çağrışımlı. Loğusa odasıyla ölü odasını, misafir odasıyla bekleme odasını, gelin odasıyla gaz odasını, otel odasıyla tecrit odasını, yan odayla boş odayı, oda müziğiyle müzeleri de bulan aynı insan değil mi üstelik? İnsanın evrimi odaya doğrudur. Ve odada kendisi olacağına inanır. Hiçbir vahiy, hiçbir kutsal odasız değildir. İlkel bile olsa böyledir ilkin. Oda ötedir.


Odalarda sessiz konuşulur. Odalarda bilindik birileri vardır. Kulaktır oda. Duvar duvar gözdür. Serttir oda. Sığınaktır. Çıkıp gitmek içindir dönüp varmak... Bir odayı hazırlamanın sevinci de vardır bir odadan ayrılmanın üzüntüsü de. Hayat odalara dolar. Masal odaya akar. Deniz sığar odaya. Hayal sığar. Fısıltı sığar. Hiç kimselerin duymadıkları, görmedikleri odalardadır.


Oda insana özgüdür ve onun dışında hiçbir varlığın odası yoktur. Bu yüzden akıldır oda duygu değil. Yer yer içgüdüye yakın olduğu söylenilebilir ancak aklın yonttuğu bir yapı olarak duygu olmak ister. Meşruiyetini duygunun boyasına bürünerek sağlamak ister. Meşru değildir oda çünkü ölümsüz değildir. Ki karşıtı olan şeyler ölüme daha yakındır. Aşk karşıtı olamayan yegane şeydir söz gelimi. İyiliğin karşıtı vardır, savaşın karşıtı vardır ancak aşkın karşıtı yoktur. Sanat da öyle sanatın karşıtı yoktur. Şiirin karşıtı yoktur. İnsanın karşıtı yoktur. Ama odanın karşıtı vardır. Oda karşıtlıklar içerisinde insanı en kapsayandır. Müze odadan gelir. Odadan doğar. Mağara odadır. Oda mahremdir ancak kutsal değildir. Kutsallık odada barınmaz. Şüphenin yuvasıdır oda. Güneş ışığının tam girmediği hiçbir yer emin değildir. Çadır oda değildir. Çadır ilkel de değildir. Çadır doğaya saygının bir ürünüdür. Oda, doğayla savaşmaktan doğar. Açığa çıkan savaşmaktan vazgeçer, açıklık liriktir. Odaya dönen savaş kararını güçlendirir. Oda lirik değildir. Oda karanlıktır. Oda, odadır.



Ufuk Bozkır

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 07 Mart 2012, 20:09   #28
Zen
Guest
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Edebi(ha)yat





Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


Oğlunun -kendisine birkaç saat evvel satın almış olduğu şapkasıyla birlikte- trenin penceresinden başını dışarı çıkarıp sarktığını gören baba, birkaç kez oğlunu ikaz etmiş içeri girmesi için. Fakat küçük afacan babasının uyarılarını duymazlıktan gelip rüzgârla arasındaki oyuna devam etmiş; baba ne kadar "Oğlum yapma, içeri gir, şapkanı düşüreceksin," dediyse de küçük afacanı ikna etmesi mümkün olmamış. En nihayet sabrı tükenen baba, çocuğun fark edemeyeceği bir şekilde başından şapkayı kapıp "Bak gördün mü?" demiş; "Ben seni uyarmıştım, işte sonunda şapkanı düşürdün!"
Şapkasını kaybettiğini sanan çocuk tabii bu duruma çok üzülmüş ve gözünde iki damla yaşla tam da mahzun mahzun yerine oturacakken, babası, elinde tuttuğu şapkayı ona gösterip "Al şu şapkanı bakalım. Fakat bir daha da sakın trenin penceresinden başını çıkarıp sarkma, olur mu?" diye oğluna tenbihte bulunmuş. Çocuk babasının elinden sevinçle şapkasını alıp bir süre uslu uslu oturmuş.
VE çok geçmeden tekrar pencereye koşmuş; heyecanla şapkasını dışarı fırlattıktan sonra babasına yalvaran gözlerle bakıp şöyle demiş:
"Babacığım! N'olur, demin yaptığının aynısını bir daha yapsana!"


Dücane Cündioğlu

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 09 Mart 2012, 12:09   #29
Zen
Guest
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Edebi(ha)yat





Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.




Canlılar dünyasıyla aramdaki bağlar koptu kopalı, önümde biriken şeyler geçmişin anıları herhalde. Geçmiş, gelecek, saat, gün, ay ve yıl hepsi aynı şey. Değişik dönemler, çocukluk, gençlik, ihtiyarlık, benim için boş sözlerden başka bir şey değil bunlar. Bunlar sıradan insanlar için, ayaktakımı için, evet işte aradığım kelime, ayaktakımı için, ki onların hayatları senenin mevsimleri gibi belirli mevsimlere, dönemlere bölünmüştür ve onlar, hayatın ılımlı kesimlerinde güvence altındadırlar. Hayat bana tek ve değişmez bir mevsim oldu hep. Bu hayat bir soğuk bölgede ve sonsuz bir karanlıkta geçti adeta, öyle ki bağrımda hep aynı alev vardı ve o beni bir mum gibi eritti.


Odamı sınırlayan dört duvar arasında, varlığımı ve düşüncelerimi kuşatan hisarın içinde ömrüm azar azar eriyor bir mum gibi, hayır, yanlışım var, ömrüm bir oduna benziyor, ocaktan düşen bir oduna: öteki odunların ateşinde kavrulmuş, kömürleşmiş, ama ne yanmış, ne olduğu gibi kalmış bir oduna benziyor. Fakat diğerlerinin dumanından, soluğundan boğulmuş



Sâdık Hidâyet

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 10 Mart 2012, 18:50   #30
Zen
Guest
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Edebi(ha)yat




Bana söyleyiniz!

İnsan kendinden nefret ederse, birini sevebilir mi?
Kendi kalbiyle barışık olmazsa, başkalarıyla iyi geçinebilir mi?
Kendi varlığından canı sıkkın ve yorgun ise topluluğa hoşluk getirebilir mi?

Bu soruların hepsine cevap vermek için deliliğin kendinden daha deli olmak lazımdır. Ben, toplumdan dışlanırsam, insan başkalarına katlanmak şöyle dursun, kendi kendine katlanamayacaktır.

Kendiyle herhangi bir ilişkisi olan her şeyden tiksinecek ve şahsı, kendi gözünde bir kin, iğrenme ve nefret konusu olacaktır.
Zira, genellikle anadan daha çok üvey ana olan doğa, bütün insanlara ve özellikle biraz bilgelik sahibi olanlara, ellerinde olana karşı isteksizlik göstermeyi, olmayana hayranlık duymayı emreden talihsiz bir eğilim vermiştir.
Bu uğursuz eğilim, hayatın bütün faydalarını, bütün güzelliklerini, bütün çekiciliklerini, bozar; son olarak hayatı da tamamen mahveder.
Ölmezlerin insanlığa verebildikleri en kıymetli armağana, güzelliğe sahip olan, kendi kendinin hoşuna gitmezse neye yarar?
...

 
Alıntı ile Cevapla

Cevapla

Etiketler
edebihayat


Konuyu Toplam 8 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 8 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Muhabbet Edebi Zen İslamiyet 0 12 Aralık 2012 16:24
Edebi Sevgi-Li gapex Aşk ve Sevgi Köşesi 0 07 Aralık 2011 16:39
Muş Edebi Örnekler Sim Doğu Anadolu Bölgesi 0 21 Ağustos 2011 03:47
Edebi Sanatlar Ruj Edebi Sanatlar 0 16 Aralık 2010 05:24
Namazın Edebi Lady İslamiyet 0 21 Eylül 2010 14:09