IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  digitalpanel

Etiketlenen Kullanıcılar

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 21 Mart 2009, 01:44   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Ardahan İli Hakkında Bilgiler




Ardahan'da Ekonomi
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]EKONOMİK DURUM :

KİŞİ BAŞINA DÜŞEN MİLLİ GELİR :
İlimizde Kişi başına düşen milli gelir 2000 yılı Devlet İstatistik Enstitüsü verilenine göre 1.058 Dolar’dır. Son yıllardaki olumsuz gelişmelerden dolayı bu gelirin önemli ölçüde azaldığı ve 1.000 Dolar’ın altına düştüğü tahmin edilmektedir.

Ardahan ve Türkiye’de Kişi Başına GSYİH’nın Cari Fiyatlarla

Yıllara Göre Dağılımı

( ABD Doları, 1996-2000)


VERGİ GELİRLERİ :
Ardahan’da 2003 yılı itibariyle 18.077.616.750.000 TL bütçe geliri tahakkuk etmiş, bu miktarın 14.651.142.750.000 TL’si tahsil edilmiştir. 2003 yılı itibariyle bütçe gelirleri tahsilatı % 81 oranında gerçekleşmiş, bir önceki yıla göre tahakkuklarda % 41, tahsilatlarda ise % 34 oranında artış gerçekleşmiştir.
2003 yılı itibariyle bütçe gelirlerinin bütçe giderlerini karşılama oranı ise % 22’dir. 2004Yılının ilk çeyreğinde ise 13.131.698.350 TL Bütçe geliri, 29.321.281.700 TL de Bütçe gideri gerçekleşmiş olup 2004 Yılı itibariyle bütçe gelirlerinin bütçe giderlerini karşılama oranı %45 tir

Ardahan'da değişik kapasitelerdeki süt işletmelerinde imal edilerek yurdun dört bir yanına ihraç edilen kaşar peyniri ilimizin sembolü haline gelmiştir. İlimizde süt üretiminin önemli bir bölümü kaşar peyniri yapımında kullanılmakta ve yöre halkı için önemli bir gelir kaynağı olmaktadır. İlimizde üretilen kaşar peynirinin ortalama %80'i il dışına satılmaktadır. 2002 yılı içerisinde il genelinde toplam 3600 ton civarında kaşar peyniri üretilmiştir.

Yüksek kaliteli protein, kalsiyum, riboflavin ve A vitamini yönünden son derece zengin olan Ardahan kaşar peyniri kalite, lezzet ve dayanıklılık olarak kendine has özellikler taşımaktadır. Ardahan kaşarına bu özellikleri sağlayan olgu, yapımında kullanılan süt ile ilgilidir. Ardahan kaşar peynirinin yapımında dışarıdan herhangi bir ham madde (süt tozu, krema, konsantre süt vs.) ilavesi yapılmamakta, tamamen kaynağından ve birinci elden alınmış taze sütler kullanılmaktadır. Bölge hayvancılığı tamamen doğal şartlarda yapıldığından sütün bileşimini birinci dereceden ilgilendiren yem materyalleri de tamamen doğal vejetasyondur. Hayvan beslenmesinde sanayi atıkları kullanılmamaktadır. Sütün bileşimini etkileyen antibiyotik türü ilaçların hayvanlarda kullanılmaması sütte kalıntı oluşturmasını engellemektedir.
Bu nedenle Ardahan kaşar peyniri; yapımında kullanılan sütün tamamen doğal çayır ve mera otları ile beslenen ineklerden alınması, sadece inek sütünün kullanılması, yöreye has bitki florasının sağlamış olduğu mineral madde yüksekliği, A vitaminince zengin oluşu gibi temel nedenlerden dolayı kendine has koku, lezzet ve yapım tekniklerinden kaynaklanan dayanıklılığa sahiptir.

Ardahan kaşar peynirinde kuru maddenin içermiş olduğu yağ oranı TSE'nin belirlemiş olduğu oranların üzerindedir. Ardahan kaşarı tam yağlı peynir olup, 100 gram kuru maddesinde normal standardı olan 45 gramdan daha fazla yağ içermektedir.

ARICILIK

Ardahan zengin flora yapısı ve geniş çayır-mera alanları ile arıcılık konusunda önemli bir potansiyele sahiptir. Yapılan araştırmalarda arıların, bal özü için ziyaret edebileceği 600'ün üzerinde bitki çeşidinin bulunduğu görülmüştür.

Ardahan'ın arıcılık açısından potansiyeli incelendiğinde mevcut arı sayısının ve bal üretiminin artırılabileceği görülmektedir. Nektar ve polen bakımından zengin çiçek florası, arıların beslenmesi için önemli olan pek çok çeşit bitkinin mevcut olduğu geniş çayır-mera alanlarının coğrafik yapısı, belirlenecek uygun konaklatma yerlerinde ekonomik ölçekli arıcılık işletmelerinin durumu ve arılıklar arasındaki uygun mesafe gibi arıcılığın geliştirilmesine etki edebilecek faktörler birlikte değerlendirildiğinde, bölgenin 100.000 arı kolonisi barındırabilecek kalitede ve kapasitede olduğu anlaşılmaktadır.

Kafkas Arı Irkının Özellikleri:


Dünyada yetiştirilen ve ekonomik değere haiz olan 4 önemli arı ırkından biri olan Kafkas ırkı arı (Apis Mellifera Caucasica Gorbatshow) ilimizde yetiştirilmekte olup, Ardahan Tarım ve Köy İşleri Bakanlığınca Kafkas arı ırkının gen merkezi olarak ilan edilmiştir.

Anavatanı Kafkasya'nın yüksek vadileri olan ve ilimiz ekolojik şarlarına çok iyi adapte olabilen Kafkas ırkı arı, kitin rengi esmer olup, abdomenin ilk bandı üzerinde kahverengi benekler bulunur. Kıllarında gri renk hakimdir. Erkek arıların throx'ları üzerindeki renk siyahtır. Arı ırkları içerisinde en uzun dilli olanıdır ve dil uzunluğu ortalama 7,09 mm'dir. Bu özelliği nedeniyle derin tüplü çiçeklerin nektar kaynaklarından en iyi istifade edebilen arı ırkıdır. İyi bir yavru yetiştiricisi olan Kafkas arısı ilkbaharda yavaş gelişir; ancak yaz aylarında oldukça güçlü koloniler oluştururlar ve sonbaharda yine düşük bir populasyona inerek kışları böyle geçirirler

Alıntıdır

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları eglen sohbet sohbet
Alt 21 Mart 2009, 01:45   #2
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Ardahan İli Hakkında Bilgiler




Ardahan'da IZ birakanlar
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Aşık Şenlik (Ardahan-Çıldır)
(1850- 1913)
Çıldır ilçesinin Suhara (Yakınsu) köyünde dünyaya gelmiştir. Asıl adı Hasan’dır. Babası orta halli bir çiftçi olan Hasan yöredeki her çocuk gibi Aşık Meclislerine, Destan ve Cenk hikayeleri dinlemeye meraklıydı. Her akşam babası ile birlikte ya Aşık Meclislerine gider veya Köy Odalarına gider cenk, destan veya Şehit Menkıbeleri dinlerdi.
Aynı zamanda bir av tutkunu olan Hasan on dört yaşına geldiğinde bir gün ava gider ve uyuya kalır. İki gün boyunca uykuda kalır ve kendisini aramaya gelenlerin sorması üzerine "Aşık Şenlik" mahlası ile söylediği ilk şiirinde şairlik kudretini bulduğunu, rüyasında Allanın cemalini gördüğünü ve kudretten ders alarak Arapça, Farsça ve İbranice dillerini öğrendiğini söyler.
Aşık Şenlik ne bir Medrese eğitimi görmüş ne de bir hocadan ders almıştır. Ancak üstün zekası ve keskin hafızası sayesinde elde ettiği bilgilerle bu açığını gidermiştir. Ahılkelek’li Aşık Nuri’der saz çalmasını öğrenen Şenlik’in ünü hızla yayılır.
1913 yılında davet edildiği Revan’da Revan Hanlarının en ünlü aşıkları ile karşılaşır ve onlara karşı üstün gelir. Bunun üzerine Aşıkları yenilen ve kendi itibarları azalan Revan Hanları Aşık Şenliğin yemeğine zehir koyarlar. Revan’da hastalanan Şenlik Çıldır’a gelirken Arpaçay’ın Dalaver köyünde ölür, cenazesi Suhara’ya getirilerek burada toprağa verilir.
Aşıklık geleneğinin en önde gelen ustalarından biri olan Aşık Şenlik, yaşamı boyunca birçok çırak yetiştirmiş ve kendisinden sonra gelen birçok aşığı etkilemiştir. Yaşadığı dönem itibariyle Rus işgalini gören, göç ve felaketlere tanık olan Şenlik’in edebi kişiliği bu duygularla şekillenmiştir. Aşık Şenlik şiirlerini divani, koşma, yedekli koşma, tecnis, şeki/sicilleme,, destan, türkü ve bayatı gibi halk şiir türleriyle eserler vermiştir.

Aşık Zülali (Ardahan-Posof)
(1873-1956)
Aşık Zülali 1873 yılında Posof’un Suskap (Aşık Zülali) köyünde doğmuştur. Asıl adı Yusuf Kökten’dir. İlk tahsilini köyünde yapmış medreseyi ise Digor’da tamamlamıştır. Kültürlü bir zat olan dedesinin eğitiminde önemli etkileri olmuştur. Aşık Zülali İstanbul’da müderris olan ağabeyinin yanına giderek orada medrese eğitimine devam etmiş ve Arapça-Farsça öğrenmiştir.
On iki yaşında iken gördüğü iki rüya ile Bade içmiş ve Halk Aşığı olmuştur. Bu tarihten sonra "Zülali" mahlası ile şiirler söylemeye başlamıştır. 1893 yılında Bursa’ya giderek Posof ve Artvin’li 93 muhacirlerini ziyaret etmiş ve orada Hamidiye Ziraat Mektebi’ne girerek üç sene okumuştur. 1896 yılında bir hastalık sebebiyle Posof a dönmüş ve yöre halkını düşman işgaline karşı bilinçlendirmeye çalışmıştır. 1904 yılından itibaren sazı bırakarak mekteplerde Türkçe ve Din dersi hocalığı yapmaya başladı. 1910 yılında Bursa’ya, oradan Afyon’a göç etti. 1946 yılında Eskişehir’in Çifteler ilçesine geldi, burada imamlık yaptı. 18.12.1956 tarihinde Eskişehir’de vefat etti ve Çifteler ilçesinde toprağa verildi.
Devrinin en önemli üç aşığından biri olan Şenlik (Çıldırlı Aşık Şenlik, Narmanlı Aşık Sümmani) savaşların ve felaketlerin olduğu bir dönemin çocuğu olarak yetişti. Bulunduğu dönem itibariyle çok zor olmasına rağmen okuyarak kendisini aydın bir insan olarak yetiştirdi. Yaşamı boyunca çok yer değiştirmek zorunda kalması nedeniyle aşk, tabiat, gurbet, ayrılık, memleket sevgisi, yoksulluk, nasihat, tasavvuf ve sosyal hadiseler onun şiirinin başlıca temasını oluşturur.

Dursun Akçam(Ardahan)

(1930- )

YYazar. Dursun Akçam Ardahan’ın Ölçek Köyü’nde doğdu.Cilavuz Köy Enstitüsü’nü bitirdi (1950).Yükseköğrenimini Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü Edebiyat Bölümü’nde tamamladı (1958). Çeşit’i illerde öğretmenlik, ardından Türkiye Öğretmenler Sendikası ikinci başkanlığı yaptı. 1976 yılında gazeteciliğe başladı,
Milliyet gazetesinin açtığı bir yarışmada Analarımız adlı yazısıyla birincilikle ödüllendirildi (1962). Kanlı Derenin Kurtları adlı eseriyle 1976 Türk Dil kurumu Roman Ödülü’nü kazandı.
Eserlerinde kırsa! gerçeklikler üzerinde, kendi gözlemleriyle yoğunlaştı.
Eserlerinden bazıları: Analar ve Çocuklar (1964-1973), Maral (1964), Doğunun Çilesi (1966), Ölü Ekmeği (1969), Taş Çorbası (1970), Kan Çiçekleri (1977), Kafkas Kızı (1978), Altta kalanlar (1979).


Alıntıdır

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 25 Mart 2009, 20:51   #3
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Ardahan İli Hakkında Bilgiler




Ardahan Mutfagi
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]Yöre Mutfağı (Gastronomi)

Ardahan’ın kaşar peyniri ve balı ülke çapında isim yapmıştır. Elma dolması, evelik aşı, pişi, bozbaş, kuymak, ekmek aşı ve helvası en ünlü yemek türleridir.

Yöresel Yemekler

*

Un çorbası
*

Kesma Aşı
*

Höre Aşı
*

Keleçoş
*

Cinar çorbası
*

Kelemkeşir çorbası
*

Puşruk Aşı
*

Ayran Çorbası
*

Süt Çorbası
*

Evelik Çorbası
*

Pışırık Aşı
*

İşkembe Çorbası


Alıntı.

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 03 Nisan 2009, 01:56   #4
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Ardahan İli Hakkında Bilgiler




Ardahan'in Kültürü

HALK MUTFAĞI Anadolu'da her yörenin kendine has yemek kültürü ve damak zevki olduğunu görürüz. Bu kültür, yörenin coğrafi ve iklim özelliklerini üzerinde taşır. Bu nedenle Ardahan'da da tarım ve hayvancılığa dayalı bir mutfak kültürü gelişmiştir. Yörenin yemek kültürü ağırlıklı olarak tahıl, et ve hayvansal ürünlere dayanmaktadır. Tahıl ürünü olarak en çok arpa ile buğday kullanılır. Kaz etinin yörede ayrı bir yeri bulunmaktadır. Sığır ve ko*yun eti de yaz aylarında taze, kış aylarında da kavurma olarak fazlaca tüketîlmektedir. sebze cinsîn*den gıda maddelerinin başında ise patates, kuru fasulye ve soğan gelir. Yörenin kendine özgü birçok yemek çeşidi bulunmaktadır. Bunlardan çorba olarak ayran aşı, hel-le aşı ve püşrük aşını, hamur işi olarak bişi, mafiş, kayıtma, hingal, kete ve katmeri, tatlı olarak da, baklava, lokum tatlısı, irmik helvası, un helvası ve hasutayı sayabiliriz.

ETLİ MANTI MALZEMELERİ:1Kilogram kıyma, 2 baş soğan, 2 yumurta, yeteri kadar un, tuz , su, kıymaya katmak için karabiber, kimyon ve nane.
YAPILIŞI: Unu 2 yumurta tuz ve suyla kulak memesi kıvamından daha sert bir hamur elde edilir. Üç dört pazıya bölünür.Yufkalar halinde açılarak karelere bölünür. Diğer tarafta kıyma baharat, soğan ve tuzla hazırlanır. Karelere fındık büyüklüğünde yerleştirilir. Üçgen şeklinde kapatılır. Bir tencerede su tuz ilave edilerek kaynatılır. Kaynayan suya mantılar atılır.15-20 dakika bu şekilde pişirilir. Pişen mantıları süzdürerek servis tabağına alınır. Üzerine önce yoğurt sonra kızdırılmış tereyağı dökülerek servis yapılır.
FESELLİ MALZEMELERİ: Un, su, maya, tuz,
YAPILIŞI: Malzemeler birleştirilir. Yoğrularak hamur haline getirilir. Kulak memesi yumuşaklığında yoğrulur. Biraz bekletilir. Hamur küçük küçük kesilerek künt (pazı) yapılır. Oklava ile yufka halinde açılır. Yufkanın içinin yağlayarak rulo halinde bükülür. Tekrar yuvarlak hale getirilir. Yeniden açılır istediği incelikte olabilir. Sacda kısık ateşte pişirilir, isteyen tekrar yağlayabilir.
KATMER MALZEMELERİ: Un, Su, tuz, yağ, maya
YAPILIŞI: Malzemeler karıştırılıp yumuşak hamur haline getirilir. İyice yoğrulur. 10 Dakika bekletilir.Hamur küçük küçük kesilerek künt (pazı) yapılır. Oklava yardımı ile ince yufkalar açılır.Yufkalar tek tek yağlanarak üst üste dizilir. 6 yufka dizilir.rulo halinde bükülerek yuvarlak haline getirilerek tepsi büyüklüğünde elle açılır, üzerine yoğurt yada yumurta sürülerek 200 derece kızgın fırına sürülür. Pişmeye bırakılır. Fırından çıkartılan katmer ılındıktan sonda dilim halinde kesilerek servis yapılır.

KESME AŞI MALZEMELERİ: 1 kg un, tuz , 2 yemek kaşığı salça , karabiber, nane ve kekik, 2 yemek kaşığı tereyağı
YAPILIŞI: Un içine tuz ve su konularak kulak memesinden daha sert bir hamur yoğrularak 2 yada 3 pazı yapılır. Pazının biri diğerlerinden daha küçük olarak ayrılır. Pazılar biraz dinlendirilir. Fazla ince olmayan yufkalar açılır. 5-6cm uzunluğunda kesilir bu şeritler daha sonra enine eriştelik doğranır. Bir tencerede suya tuz ilavesiyle kaynatılır. İçine erişteler atılarak pişirilir. Diğer taraftan ayırdığımız küçük pazıyı küçük parçalara ayırıp yuvarlayarak l er cm uzunluğunda doğranır.(halk dilinde nuğul denir.) Tavada yağ eritilir. Nuğullar yağda kızartılır.Salça ve diğer baharatlar katılır, yemeğin üzerine dökülüp sıcak servis yapılır.

GEVREK MALZEMELERİ: Un, kaymak, tuz (Malzemeler isteğe yada kişi sayısına göre ayrılır.ölçüsüzdür)
YAPILIŞI: Bir kapta kaymak, un ve tuz konularak kulak memesinden biraz yumuşak hamur hazırlanır. Yumurta büyüklüğünde kütler (pazı) hazırlanır. Oklavayla açılan yufkalar bir taraftanda orta ısıda hazırlanmış olan saçta pişirilir. Servisi peynir, çay, yada salatayla yapılır.
PİŞİ MALZEMELERİ: Un, tuz, maya, su.
YAPILIŞI
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
ütün malzemelerin katılımıyla kulak memesi yumuşaklığında bir hamur elde edilir. Mayalanmaya bırakılır. Hamur mayalanınca, derince ve büyük bir tavanın yarısına kadar yağ doldurulur, bu yağ yüksek ateşte kızdırılır, hamurdan pazılar alarak oklava yardımıyla tavanın genişliğinde açılır, ortasından delinir. Kızgın yağda kızartılır. Servisi sıcak yapılır.

AYRAN ÇORBASI MALZEMELERİ: ½ Kg. Un, 1 yumurta, 250 gr. Süzme yoğurt, tuz, nane, kırmızı biber, 2 yemek kaşığı tereyağı, su
YAPILIŞI: Un, yumurta, tuz suyla kulak memesinden daha sert yoğrulur, yufkalar açılır, eriştelik doğranır, bir taraftan tencereye 3 lt. su konur, tuz ilave edilerek kaynatılır. İçine erişteler atılarak pişirilir, diğer taraftan süzme yoğurt suyla açılarak ( yemeğin suyu fazlaysa bu sudan da alınıp kullanılabilir) kalınca bir ayran haline getirilir. Pişen yemeğe katılır, diğer taraftan tereyağı bir tavada eritilir, içine nane ve kırmızı biber katılır, ayran aşının üzerine dökülür, sıcak servis yapılır.

YÖRESEL HALK OYUNLARI Ardahan'ın bütün yörelerinde hemen hemen aynı oyunlar oynanır. Enstrüman olarak genellikle davul ve zurna, Kafkas oyunlarında ise Akordeon ve Nagara adı verilen davul kullanılır. Ardahan yöresi genelde halay ve bar şekli oyunlar oynar. Bu oyunların oynandığı toplumsal olaylar ise şöyle sıralanabilir; düğün, nişan, asker uğurlama, üzüntü, sevinç gibi duyguların ifade edildiği durumlar. Yöremizde oynanan belli başlı oyunlar ise şunlardır.

A. BAR OYUNLARI B. TEK OYUNLAR
Ağır Bar Ondört
Sallama Şeyh Şamil
Temur Ağa Ay Gizi Bir Mezara Doldurur
Nare Beş Açılan
Lorke Karabat
Şeker Oğlan Hanım Yaylada
Sarı Seyran
Kaççıke
Tavuk Barı
Gazelo
Hoş Bilezik
Haran
Döne
Kıskanç
Kürdün Kızı
Ardahan'ın Yolları (Dümme)
Hafif Bar
Paşa Göçtü


ARDAHAN AĞZI
LEYAKIL DÜŞMEK :Yorgun düşmek
ŞOGURT :Salya
YEĞİN :Çalışkan titiz
ENDEZE :OLMAK Oyalanmak
TUSMAK :Sinmek
MURUSLARINI DÖKMEK : Suratını asmak
YÜNGÜL :Hafif
AĞZINI GÖZÜNÜ TUZ GİBİ YALAMAK :Çok özlenen kimseler için söylenir
GOMBA DÖNMEK :Takla atmak
GIGIL YÜZLÜ :Yüz yapısı küçük olan kimseler için söylenir
HERSLENMEK :Sinirlenmek
ABURSUZ :Rezil
PÜRÇEK :Saç Tutamı
GOLOP :Ağaçtan yapılmış yoğurt kapı
SİTİL :Yoğurt Kabı
GAGAÇ : Zayıf kimseler için söylenir
BİTİG :Köpek yavrusu
CİRTAKOZ eli
GANFET :Akide Şekeri
FARS :Kötü rezil kadin
ÇAĞILDAMAK : Gülmek
CİCİP :Ağız kenarında ve yüzde çıkan yaralar
TEŞT :Saç leğen
GEŞLENMEK onmak,Üşümek
SOYHA, ANDIR, MERET : Uğursuz şeyler için söylenir
HINGILIM ATMAK :Gereksiz hareket ve işler
KÖÇMEK :Evlenmek
DILDIBIL :Çırılçıplak
GURUĞ TAVUK Anaç tavuk
HARO :Kiler,ambar
OBBAZ :İşe yaramaz aylak
SEĞİRTMEK : Çabuk davranmak
PELLÜK :Ayaktaşi oyunu
YAŞIK :Ağaçtan yapılan kasa
GOPPAL
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
üyük burun

PORTLAK :Göz Yapısı büyük plan
VEDRA :Kova
BİBİ :Hala
CUCUL :Civciv
DOY DOY :Güvercin
PEŞ GÜN :Sofra
GUŞGANA :Tencere
CİNCAR :Isırgan Otu
ZIRZA :Aşmalı kilit
BİJLİ :Sivri
PALAZ
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
ez

HERZAL :Tekerleksiz el arabası
ZAĞAR :Küçük köpek
İSTOL :Yer sandalyesi
GIJİK :Kıvırcık saç
ÇİRNAĞ :Tırnak
YEKTİ :Yetim
MUÇURLAMAK
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
uruşturmak

ŞARILDAYAN :Yıldırım
COPLANMAK :Şişmek
PEŞKİR :Havlu
GIDİK :Oğlak
GUDİK :Küçük Köpek
KARTOPU :Patates
BİŞKA :Kibrit
CAMUŞ :Manda
LAZUT :Mısır
BEDASIL :Soysuz
TEVÜR :Çeşit
GUNÇUL :Uç
GULLEP :Menteşe
GODET :Süpürge sapı
GOTİK :Manda Yavrusu
GAGAL :Göz
SEKÜ ivan
FURĞUN :Öküz Arabası
KOR ARABA :Kağnı
GAŞGA :At Arabası
İŞKAP olap
CİCE
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
üyük Abla

GİZLENGUGİ :Saklambaç
BEYABUR Rezil
BAÇ ETMEK :Öpmek
GIJGIRMAK :Yoğurdun ekşimesi
HARMUTLAMAK :Suyu ılıtmak
GİDİL :Küçük
PİŞİK :Kedi
MOZİK ananın büyüğü
GARABAN :Köy evinin girişi
KERSEN :Hamur teknesi
GODA
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
üyük zar

FANTİ :İskambil
HERG :Sürülmüş Tarla
HAROS :Nadasa bırakılmış tarla
PULUL :Ot Yığını
GALAMAK :Yakmak
GALAK :Tezek Yığını
KOTETE :Tabure
CEMSE :Askeri araç konvoyu
KAVÇAL :Uzun çene
NİGART :Tavuğun gagası
TAR :Tavukların kümeste üzerine çıktıkları yer
ÇİMMEK
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
anyo yapmak

TEREK :Raf GUZUK :Kambur
DILLO :Hafifmeşrep
ÇIKMAK :Yırtmak
GATAKLAMAK :Kovma, Uzaklaştırma
MURUSLARINI DÖKME :Suratını asma
MÜRGÜLEMEK :Uyumak
GAJ GÖZ :Çakır göz
CİNDAL :Kedi Yavrusu
GORUĞÇU :Kır Bekçisi
LOBYE :Fasulye
GIJO :Kozalak
BED :Çirkin
CANCUR :Erik
LIBBIZ :Parasız, Züğürt
KAYIŞ :Kemer
TELLÜK :Yünlü takke
MİNTAN :Gömlek
ÇENKÜRMEK :Küçük Köpeğin Havlaması
GOCİK :Kaban
ŞOŞARTMAK :Abartma
ŞUŞLANMAK :Fazla yatma
AĞBUN :Gübre
AKHORA :Yakın bir yer
BADİYE :Geniş ağızlı tas
BULUZ :Elbise
CİCLOBA :Arpacık
ÇİNÇAVAT :Varyemez, cimri
DEYHORA :Uzağı tarif eden işaret zamiri
GÜZGİ :Ayna
ĞUĞUN :Ağlama
HELHEL :Havai kimse
AGOZ :Sabanın açtığı iz
JUJUN :Tatlı kaşıntı
KERSEN :Hamur teknesi
KOLOPA :İçi oyulmuş kap
KÜSGİ :Ağaç sırık
GARAVUL
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
ekçi

LÖK
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
üyük

PÖRÇÜK :Tırpanı sapına bağlayan yeri
SOKO :Mantar
SAKO :Kolsuz ceket
ŞÜŞİT :Huni
ŞİNEL :Palto
ŞÖHE :Siyah boncuk
TAPUL, PULUL :Ot demeti
TAT :Çorabın ayağa giyilen daban kısmı
TORHOLA :Kabuk tutmamış yumurta
TIĞ :Saman ekin karışımı yığın
DINAZA :Alay etme
ÜLEŞMEK
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
ölüşmek

YABA
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
eş parmaklı ağaç dirgen

ZAĞ :Keskin sivri
ZABUN :Fakir
ZANGAL :Tabansız uzun çorap
ZEDA :Tarlanın sürülmemiş tarafı
GUZUK :Kambur
ZURGANA :Eğri büğrü vücutlu
ZENNE :Kadın
ZUBUN :Mintan
POCİLEMEK
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
altayı taşa vurma

MÜRGÜLEME :Otururken hafif uykuya dalma
TAĞAYİRLENME :Kendinden geçme
CENÇİKLERİN GEVŞEDİ :Hoşuna gitme
SINAMA eneme

YÖREMİZDE EFSANELER
KÜR ÜZERİNDEKİ UĞUZ TAŞI EFSANESİ Ahıska Nekeleye köyü Hırtıs arasında Ardahan'dan gelen Kura suyunun üzerinde Uğuz taşı denen iki kapı boyunda bir kesme taş vardır. Uğuzlar'dan iki kardeş o koca kaya gibi taşı bir taş ocağından keserek buraya köprü kurmak için getiriyorlar. Bunlar taşı kesip Kura'nın kıyısına koyduktan sonra öğle yemeği için evlerine giderler. Bu sırada Uğuzlar'a göre ufak yapılı bir adam da onların evine konuk gider.Uğuz'un atının torbası bir Somar (320-330 kg. kadar) arpa alır. O ufak adam Uğuz'un gözünün koca bir kilim gibi duran atın torbasını doldurduktan sonra gücü yetmediğinden atın başını eğdirir ve kolaylıkla arpa dolu torbayı hayvanın başına takar. Uğuz'un anası bunu görünce oğullarına der ki "Sonunda dünyayı bunlar ele geçirip yiyecekler". Bu durumu gören iki Uğuz kardeş de ufak adamın gücü ile büyük işleri başardığını bu at torbası olayında gözleri ile gördüğünden Kura üzerinde kurmak istedikleri taş köprüyü yapmaktan vazgeçerler. Sonradan o uzun ve dev yapılı Uğuzlar saflık ve hile bilmezliklerinden zamanla yok olup giderler. Uğuzlar sık sık uyumazlarmış. Uyudukları zaman da yedi gün aralıksız uyurlarmış. "Uğuz'un uykusuna yattığı" sözü buradan kalmadır.
ÇILDIR GÖLÜ DİBİNDEKİ ESKİ ŞEHİR Eskiden Çıldır Gölü'nün dibinde bir şehir varmış. Buranın beyi Akçakala'da otururmuş. Çukurda kurulmuş olan bu şehrin, dokuz burma musluklu çeşmesi varmış. Bey "Gece gündüz çeşmeden su alanlar sakın çeşmeyi kapatmayı unutmasınlar yoksa şehri su basar" demiş. Şehirde kadın erkek bu buyruğa uyarmış. Bir gün akşamın karanlığı basmışken çeşmeden su doldurmakta olan bir kıza yedi yıldır gurbette olan ağabeyinin geldiğini müjdelemişler. Dokuz burma musluklu çeşmenin bir musluğundan su dolduran kız sevindiğinden evine koşup giderken burmayı kapatmayı unutur. O gece karanlığında çukur yerlerdeki evleri su basarken artık dokuz burmalı çeşmenin yeri de belli olmaz. Evi biraz yüksekte olanlar işin farkına varınca çoluk çocuğun elinden tutarak hiçbir eşya almadan yokuş yukarı kaçarlar. Ertesi gün şehirden ancak kilisenin kümbeti görülür ve akşama kadar onlarda sular altında kalır. Şehirden sağ kurtulup kaçanlar Akçakala adasına gelirler. Çıldır gölü işte dibindeki o dokuz burmalı çeşmenin suyundan ortaya çıkmıştır. Eğer (güneydeki) Taşbaşından bu gölün ayağı Zarşat'a doğru akmasaydı Akçakala adası ile öteki köyleri de su basardı.
UĞUZ ÇAYIRI VE UĞUZ DAĞI EFSANESİ Eskiler der ki Gürcülükten bile önceleri Cınıvızlar (Cenevizli-Romalılar) daha görünmeden Uğuz dağı ile çevresindeki yaylalarda Uğuz (Oğuz) denilen çok iri yapılı bir millet yaşarmış. Bu Uğuzlar'ın bir beyi varmış ki bütün Ardahan ve Cavk da denilen Akhılkelek ile Zegan (Posof'un Ilgar ve Cin Dağı kesimleri ile Şavşat sınırlarındaki Arsiyan dağı etekleri) bunun mülkü imiş. Bu Uğuz'un dağı ile çevresinde ve Kura suyu üzerindeki kışlaklar bu beyin has otlağı imiş. Öteki dağlar ve anılan yerlerde o zamanlar hep çamlık ve ormanlık imiş. Uğuz dağının yanında her yıl 300 araba ot biçilmekte olan Uğuz'un çayırını bu bey her yaz bir Uğuz'a biçtirirmiş. Biçen adam buralarda yaylayan ve çok iri birisiymiş. Bu Uğuz, Uğuz çayırının 300 arabalık otunu bir günde hem biçer hem de yığarmış. Uğuz bir yaz günü buraları tırpan ile biçerken bacısı kendisine öğle yemeği getirir. Sıcakta biçen*le uğraşırken kendi terinin buğusu gözlerini bürüyen Uğuz çayırın gür bir yerinde kızgın kızgın çalışır. Bu sırada omzunda heybesiyle öğle yemeği getiren ve yanına yaklaşan bacısını gözü görmez ve otlarla birlikte onu da ikiye biçer ve bunu yaparken bile farkına varmaz. Kol başına geldiğinde bel den çıkarttığı masatını tırpanına vurmaya çalışan Uğuz bir de görür ki tırpanı al kana boyanmış. "Bir hayvanın canına mı kıydım" diyerek yazıklanırken hemen o kol boyunu dolaşır. Bir de ne görsün öğle yemeğini getirmiş olan bacısını ikiye biçmiş. Hiddetle masatı yere vurur aktaştan olan mastın yarısı çayıra saplanır. Bugün dışarıda kalan kesimi bir adam boyundan yüksektir. Ellerini yere vurup tırpanı da bırakarak hemen bacısının iki parçasını birleştirip masatın dibine gömer. Kendisi kederinden Uğuz dağının tepesine çıkar ve orada ölür.
KURŞUN ASKER EFSANESİ Posof ilçesine bağlı secede de Kahraman Mehmetçik hudut karakolunda nöbetçidir. Kulağına sesler gelir ve karşı tepeden düşman görünür. Arkadaşları duysun diye silah atar, onlar gelinceye kadar düşman sarar. Ruslar kurşun yağmuruna tutulur. Bu köye "Kurşun Çavuş" denmiştir.
TEKÇAM EFSANESİ İlimizin merkeze bağlı Ovapınar Köyü dağlarında bulunan ormanlık bir alan zamanla yok olur, ancak bir tane çam ağacına kimse dokunmaz. Geceleri ağacın etrafında mumların yandığını gören yöre halkı bu çam ağacının kutsal olduğuna inanır ve dilek dilemek için buraya gelir. Ancak bir gün çevredeki köylerden birinde yaşayan bir adam ağacı kesmeye karar verir. Ağacın yanına gelerek baltasıyla kesmeye başlar ve baltayı vurduğu yerden kan gelir. Ağacı kesmeye kararlı olan adam vazgeçmez ve ağacı keserek evine götürür. O günün akşamında bu bölgeye görülmemiş derecede bir yağmur yağar ve adamın yaşadığı köyden bir sel geçer. Sel köyden sadece bu adamın evini ve ailesini götürürken, başka kimseye zarar vermez Bugün ağacın bulunduğu yerde "Tekçam" denilen bir çeşme akmakta ve yöre halkı yağmur yağmadığı zaman buraya gelerek yağmur duası etmektedir.

HOCA
Eskiden hocalar maaş alamazlarmış, üç hoca bir eve misafir olmuşlar, akşam yemeği hafif yenir.Birisi yatsıdan sonra acıkmış, sayıklama numarası yapmış;
"Kapan geldi üç molla, dosta hediye yolla , yassuluğa helva gele,topar laha" demiş, ev sahibi cevap vermiş;
"Senin dediğin hağdur, o da bizde yoktur. Kavuğunu koltuğuna sığdur.Sayığla , dur sayığla."

MERTEK
Ölüm döşeğinde yatan adam çocuklarını çağırarak;
-Ben öldükten sonra mezarımın üzerini eski merteklerle (evlerin üzerini örtmekte kullanılan tahta) örtün der.
Çocukları bunun köylü tarafından hoş karşılanmayacağını ve kendileri için bir ayıp olduğunu söyleseler de adam eğer vasiyetini getirmezlerse hakkını helal etmeyeceğini söyler ve bir müddet sonra ölür. Bunun üzerine çocukları babalarının vasiyetini yerine getirir ve mezarın üzerini eski merteklerle örterler.
Toprağa verilen adamın yanına melekler gelir ve ilk sorgusunu yapacaklarını söylerler. Hazırlıklı olan adam meleklere çıkışarak;
-Bu ne biçim iştir kardeşim, kaç defa hesap vereceğiz.Beni hatırlamıyorsunuz, şu üzerimdeki tahtaları da mı görmüyorsunuz?Diyerek melekleri geri gönderir.

BUJLANMA
Annesi hastalanan adam, oldukça yaşlı olan annesini doktora götürür.Hastasını muayene eden doktor, nineye;
-Şikayetin ne teyze , diye sorunca,
Yaşlı kadın:
-Ayağlarım bujlaniyir oğlum der.
Bu yöresel terimden hiçbir şey anlamayan doktor bu sefer oğluna sorar.Adam
-Yani doktor bey,demek istediki;Ayağlarım gejerleniyir,tikine duramiyirim.

Gejerlenme-Bujlanma=Uyuşma

TÜRKÜLER
DİMME
Ardahan'ın yollarında
Güller açar bağlarında
Öyle bir yar sevmişim ki
Orıüç ondört çağlarında Eyvah dimme dimme nazlı yar dimme
Ben özüm sarhoş sen şarap verme Dimmeyi ben çayda gördüm
Elinden bir fayda gördüm
İki öptüm bir sevdim
Ondan vefayı da gördüm Eyvah dimme dimme nazlı yar dimme
Ben özüm sarhoş sen şarap verme Semavarı alıştırın
Maşa alıp karıştırın
Yarim benden küsüp gitmiş
Onu benle barıştırın Eyvah dimme dimme nazlı yar dimme
Ben özüm sarhoş sen şarap verme Semavarı al eyledim
Şekeri bal eyledim
O yar gelecek diye
Koçu kurban eyledim Eyvah dimme dimme nazlı yar dimme
Ben özüm sarhoş sen şarap verme


BU GELEN NAHIR MIDIR
Bu gelen nahır mıdır, Ay maral maral maral
Saralan tahıl mıdır, Kız mısın gelin maral
Dediler yarin gelir, Ay maral maral maral
Menzili yakın mıdır, kız mısın gelin maral

Bu dağda maral gezer, Ay maral maral maral
Telini tarar gezer, kız mısın gelin maral
Dağ bizim maral bizim, Ay maral maral maral
Avcı burda ne gezer, kız mısın gelin maral


GÖLELI GELİN
Hele sen Göle'nin neyini gördün
Altmış kız gelinin boyunu gördün
Sürüden ayrılan koyunu gördün Göle'li gelin, elleri kınalı gelin
Göle'li gelin edalı gelin
Kaşları gözleri sürmeli gelin On parmağın onu birden kınalı gelin
Göle'nin dağları, bağlı meşeli
İçlerinde biter, gül menevşe
Yardan ayrılması çetin bişedir. Göle'li gelin edalı gelin
Kaşlari gözleri sürmeli gelin On parmağın onu birden kınalı gelin
İçlerine girsem ne derler
Sevmedikleriyle alay ederler, Göle'li gelin edalı gelin
Kaşları gözleri sürmeli gelin Göle'nin dağlan, kardan geçilmez
Soğuktur suları bir tas içilmez Göle'li gelin edalı gelin
On parmağı birden kınalı gelin.


ÇAYDA ÇINAR AĞACI (TELLO)
Çayda çınar ağacı tello
Çift gezer iki bacı tello
Büyüğü hele mele tello
Küçüğü can ilacı tello Hop tello can tello can tello
Yaktın beni suna can tello Suda balık yan gider tello
Açma yaram kan gider tello
Buna tabib neylesin tello
Ecel gelmiş can gider tello Hop tello can tello can tello
Yaktın beni suna can tello Arpa çayın kenarı tello
Aktı söndü feneri tello
Ben bu derdi çekemem tello
Bölüşek yari yari tello

Hop tello can tello can tello
Yaktın beni suna can tello


ARDAHAN
Nasıl Metedeyim Ardahan seni
Düz ovan geniş, gezmek isterim
Bahar gelince çayır çimen açılır
Sanki gül bahçesi, türlü çiçek açılır. Yağ peynirinden, Anadolu geçinir.
Malı koyunları sürü sürü geliyor
Yaylan senindir, gönül eğliyor
Kız gelinin halay tutmuş oynuyor Dadalar sabaş söylüyor, davulcu vuruyor
Yayla suyun serin akıyor, neşe saçıyor
Nuri bu sözleri, böyle söyledi.
Gezdi dağı, bucağı gönül eğledi.


TOYUĞUM
Benim toyuğum ağıdı balam
Derisi dolu yağıdı balam
Dün bu zaman sağıdı balam
Seni yanaşın toyuğu tutan
Oğlanasan toyuğu çalan Benim toyuğum çil çildi
Kanatları tel tel idi.
Toyuğ değil bir fil idi.
Seni yanaşın toyuğu tutan.
Oğlanasan toyuğu çalan. Zübeyde hala çıhdı dama
Bir sağa bahdı bir de sola
Toyuğu tuttu attı dama
Adlanasan toyuğu tutan.
Oğlanasan toyuğu çalan.


AĞITLAR
1915 ARDAHAN AĞITI
Ardahan'ı dağıttılar
Onbin altın nakd ettiler
Bazıları kaçtı gece,
Kimi zehir diller içe,
Nazlı nazlı kız gelini,
Tipiler tuttu yolunu,
Camii, mescid doldu şivan
Kırdı nafı "Agop" "İvan"
Kırdılar bütün erleri,
Soldu açılmış gülleri
Beylerini çağırttılar
Yandı günahtan Ardahan
Yandın fizahtan Ardahan
Karlı dağlar açtı gece
Ne günler gördün Ardahan
Hani şenliğin Ardahan
Kazaklar büktü belini
Kız, gelin hani Ardahan
Yetim meskeni Ardahan
Orda kuruldu bir divan,
Hani zenginlerin Ardahan
Misafir seven Ardahan
Kazakları görüp sızlar,
Neler gördün sen Ardahan
Oldun hep viran Ardahan


Alıntı.

 
Alıntı ile Cevapla

Cevapla

Etiketler
ardahan, bilgiler, hakkinda, hakkında, ili, İli


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Ardahan Genel Bilgiler Sim Doğu Anadolu Bölgesi 1 01 Eylül 2011 01:28
Mardin İli Hakkında Bilgiler YapraK Güneydoğu Anadolu Bölgesi 5 01 Mayıs 2009 11:48
Burdur İli Hakkında Bilgiler YapraK Akdeniz Bölgesi 3 03 Nisan 2009 02:28
Muş İli Hakkında Bilgiler YapraK Doğu Anadolu Bölgesi 3 03 Nisan 2009 01:38
Van İli Hakkında Bilgiler YapraK Doğu Anadolu Bölgesi 4 03 Nisan 2009 01:35