21 Mart 2009, 01:40 | #1 | |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Ağrı İli Hakkında Bilgiler AĞRI Genel Bilgiler [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]AĞRI GENEL BİLGİLER Yüzölçümü: 11.376 km² Nüfus: 437.093 (1990) İl Trafik No: 04 1650 metre yüksekliğindeki bir yaylada yer alan Ağrı, ismini yanında heybetle görünen dağdan almaktadır. Türkiye'ye en tepeden bakabileceğiniz ve doğuya açılan kapısı Ağrı, tarih boyunca çok sayıda kavim ve medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Ağrı ili, yazın dağcılık ve doğa yürüyüşüne, kış mevsiminde kayak sporuna elverişli parkurlara sahip efsanevi dağı ile doğunun turizm merkezleri arasındadır. İLÇELER: Ağrı ilinin ilçeleri; Diyadin, Doğubayazıt, Eleşkirt, Hamur, Patnos, Taşlıçay ve Tutak'tır. Diyadin: Merkez ilçenin doğusunda, Erzurum - İran yolunun 50. kilometresinde 7 km.lik bir yol ile bu yola bağlanmıştır. Murat nehri kıyısında yer alan kaplıcaları ile ünlüdür. Diyadin Kaplıcaların suları cilt, romatizma, adale ağrıları için şifalı sulardır. Doğubayazıt: İl merkezinin 93 km. doğusunda, Erzurum - İran yolu üzerindeki İlçenin en önemli tarihi eseri İshak Paşa Sarayı'dır. Balık Gölü ve Ağrı Dağı yamacındaki Meteor çukuru, ilçenin ilgi çeken diğer değerleridir. Eleşkirt: 1998 yılında İlçeye, Güneykaya mevkiinde kayak turizmine yönelik tesisler yaptırılmıştır. Hamur: İl merkezine 15 km. güneyinde yer alan İlçenin başlıca tarihi eserleri Selçuklulardan kalma Havaran Kalesi ve Mahmut Paşa Kümbetidir. Patnos: İlçe Ekonomisine canlılık getirecek sergi, fuar, panayır gibi etkinlikler yapılmamaktadır. Turizm açısından da art bölgede yer aldığı için herhangi bir faaliyet yoktur. Aynı zamanda turistlerin ilgilenebilecekleri yeterli bir tarihi ve doğal güzellikleri bulunmamaktadır. Mevcut eserler ise doğa ve insan tahribatı nedeniyle gözle görülebilir özelliklerini kaybetmiştir. Taşlıçay: Ağrı ilinin orta kısmında bulunan Taşlıçay ilçesinin kuzey ve güneyinde bulunan 2000 m yükseklikteki dağlar,orta bölümde Murat Vadisi ile ayrılır.Arazi volkaniktir,en yüksek noktası Güneydeki Aladağ üzerinde bulunan Koçbaşı tepesidir. Tutak: Deniz seviyesinden 1535 metre yükseklikteki ilçenin alanı 1562 Km². dir. Yörenin toprakları yüksek yayla karakterinde ve oldukça engebelidir. Alıntıdır | |
|
21 Mart 2009, 01:40 | #2 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Ağrı İli Hakkında Bilgiler AĞRI - İLİN COĞRAFİ KONUMU [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]- İLİN COĞRAFİ KONUMU - 39.05 ve 40.07 kuzey enlemleri ile, 42.20 ve 44.30 doğu boylamları arasında yer alan il, deniz seviyesinden 1640 m yükseklikte kurulmuştur. Anadolu’nun İran’la bağlantısını sağlayan yolun üzerinde bulunması ile önemi artan ilin doğusunda İran, batısında Muş ve Erzurum, kuzeyinde Kars, güneyinde Van ve Bitlis ile kuzeydoğusunda Iğdır ili bulunmaktadır. Doğu Anadolu Bölgesi’nin Yukarı Murat-Van bölümü içinde kalan yüksek Anadolu yaylasının devamı üzerinde yer almaktadır. Yüzölçümü 11376 kilometre karedir. Topraklarının %46’sını dağlık alanlar, %29’unu ovalar, %18’ini platolar ve %7’sini yaylalar oluşturmaktadır. DAĞLAR: Ağrı ilinde dağlar, ilin adıyla özdeşleşecek kadar önemli bir yer tutar. Bunların başında Büyük ve Küçük Ağrı Dağı gelir. Bunlardan başka yükseklikleri 3000m’yi aşan birçok doruğa rastlanır. Türkiye’nin en büyük dağı olan Ağrı Dağı, Doğubeyazıt ilçesine 15km uzaklıkta olup, il topraklarının %11’ini kaplayan bir alana oturur. Denizden yüksekliği 5137 m’yi bulmaktadır. Doruk tepesi tamamen buzla kaplıdır kuzey yönünde bulunan Ahora buzulunun “V tipi” çatlak halinde yer yer 100 metre kadar derinliğe inebilmektedir. Güney yönünde bulunan Öküz Deresi içinde vadi buzulu 4200 metreye kadar inmektedir.Dağcılar için asıl buzul başlangıcı, dağın klasik rotası olan 4995 metrede başlayıp zirveye kadar gitmektedir. Zirvede yer yer buzul çatlakları bulunmaktadır. Doruktan başlayarak başlayarak 1000m’lik bir bölüm sürekli karla kaplıdır ve burada Türkiye’nin en büyük buzulu bulunmaktadır. Zirvesinde bulutsuz zamanın az olduğu dağ, merkezi bir lav püskürmesi sonucu oluşmuştur. Tepesi dışa doğru kabarık bir koniyi andıran dağın en önemli özelliği küçük tepeler meydana getirmeden, dikine olarak, birdenbire yükselmesidir.Büyük ve Küçük Ağrı Dağı dorukları arasında tabanı 2700m’ye inen Serdarbulak beli bulunur. Ağrı Dağı daha batıdaki Hama Dağı’ndan Çengelli gediği ile ayrılır. Ağrı Dağı’nın zirvesine ilk defa 1829 yılında, Prof. Frederic Parat başkanlığındaki heyet çıkmıştır. Nuh Tufanı ile ilgili olarak, Nuh’un Gemisi’nin burada bulunduğu yolundaki varsayım nedeniylede Ağrı Dağı önemli bir yer teşkil etmektedir. İlde; Ağrı-Van arasında yükselen, 3343m yüksekliğe sahip Tendürek Dağı, Van Gölü’nün kuzeybatısında sönmüş bir volkanik dağ olan ve 4058m yükseklikteki Süphan Dağı ile Hama Dağı, Aşağı Dağ ( 3270 ), Karadağ ( 3243 ), Aladağ ( 3250 ), Mirgemir Dağı, Çemçi Dağları, Mergezer Dağları, Tahir Dağları, Çift Öküz ( Solhan ) Dağları ile Mızrak Dağları bulunur. OVALAR: Bölgenin volkanik bir arazi olması sebebiyle, ovalar çöküntü neticesinde meydana gelmiştir. Ovalar daha çok tahıl ekimi yapılan ve mera olarak kullanılan klasik ova tanımının ötesinde, genel anlamıyla, düzlüklerdirAğrı-Eleşkirt Ovası: İlin en büyük ovasıdır. Tabanı derin olmayan yarıklarla kaplı düzlüklerden oluşan bu ovadan Murat Irmağı’nın bazı yan kolları geçer. Toprağının verimliliği ve ulaşımın rahatlığı nedeniyle nüfusun kalabalık olduğu bir yerdir . Doğubeyazıt Ovası: Rakımı en yüksek olan ovanın, dört bir tarafı dağlarla çevrili olup, 280 metrekarelik bir alanı kapsamaktadır. Az karın yağdığı ovada yazlar kurak geçer. Ovanın toprağı verimli olmadığından tarıma elverişli değildir. Tutak Ovası: Murat Nehri’nin ikiye böldüğü ovanın, batı tarafında kalan kısmına Antep Ovası, doğusunda kalan tarafa ise Göl Ovası denilmektedir. Göl Ovası, Antep Ovası’na göre daha çok düzlüklerden oluşmaktadır. Su oldukça azdır. Patnos Ovası: Etrafını çevreleyen dağlardan aşağılara doğru akarsular inmektedir. Bu akarsular daha sonra Murat Nehri’ne karışmaktadır. Patnos Barajı ve Şekerova Barajı’nın suladığı ova tarıma elverişli olup bir çok tarım ürünü yetiştirilmektedir. YAYLALAR: Topraklarının %7’sini kaplayan yaylalar, özellikle hayvancılık açısından büyük önem taşırlar. Bunlar geniş otlaklarla kaplı düzlüklerdir. Aladağ Yaylaları: Doğu Anadolu’nun en engebeli, en yüksek ve en geniş ovalarından biri olan Aladağ Yaylaları, ilin güneyinde bulunmaktadır. Hamur Vadisi’nden Tendürek Dağı’na kadar olan büyük bir alanı kapsamaktadır. Hayvancılık açısından oldukça önemli bir yer teşkil etmektedir. Sinek Yaylası: İlin Aladağ Yaylasından sonra ikinci büyüklüğe sahip yaylası olan Sinek Yaylası, Ahtalar Gediği ile Balık Gölü arasında kalan alanı kapsamaktadır. İlde bunların dışında; Mirgemir- Çakmak ( Kılıç ) Yaylaları, Davul Yaylası, Kraktin Yaylası, Pani Yaylası ve Katavin Yaylası bulunmaktadır. BİTKİ ÖRTÜSÜ: Volkanik bir arazi oluşu, yağışların az, ısının çok düşük olması sebebiyle dağlar ve ovalar çıplaktır. Arazinin %80’i ekime elverişli değildir. Tabii bitki örtüsü, genellikle yüksek plato stepleri görünümündeki bozkırlardır. Bozkırlar özellikle, Ağrı merkez, Eleşkirt ilçesi ve Yukarı Murat Irmağı civarında yoğunluk kazanır.Eskiden Ağrı Dağı’nın yamaçları zengin ormanlarla kaplı iken, tahripler neticesinde bugün bitki örtüsü step görünümünü almıştır. İklim koşullarından dolayı bir çok ot türü yetişmektedir. AKARSULAR: Ağrı ilinde irili ufaklı birçok akarsu vardır. En önemlileri, Keban Baraj Gölü’ne dökülen Murat Irmağı’nın yukarı çığrını oluşturan derelerdir. İlin en büyük akarsuyu Fırat Nehri’nin ana kollarından biri olan Murat Irmağı’dır. Muratbaşı yöresinden doğan ırmak, Ağrı-Eleşkirt Ovası’ndan geçerek çeşitli kollara ayrılır.Eleşkirt Ovası’nda aldığı Şeryan Çayı en önemli koludur. Daha sonra güneye yönelerek, Hamur Boğazı’ndan geçer ve Muş Ovası’na kadar iner. Irmağa katılan diğer kollar Şiryan ( Şeriyan ) Deresi dışında, Eleşkirt Deresi, Kopuzdere, Taşlıçay, Körsu, Gelutan Deresi, Ahmetbey Deresi, Küpkıran Çayı ve Mandalık Çayı’dır. İlde bulunan diğer akarsular ise; Eleşkirt Çayı, Murat Suyu, Sarısu ve Balık Çayı’dır. GÖLLER: İl sınırları içinde en önemli göl Balık Gölü’dür. Türkiye’nin en yüksek göllerinden biri olan bu gölde alabalık avlanır. Çevresiyle birlikte oluşturduğu manzara görülmeye değerdir. Ayrıca Büyük ve Küçük Ağrı dağlarının eteklerinde Gölyüzü ve Saz Gölü adlı iki göl daha vardır. Bunların dışında Şeyh ve Danikel gölleri bulunur, ancak bunlar yaz aylarında bir bataklık görünümündedirler. İKLİM: Ağrı, iklim bakımından Türkiye’nin en karasal ve sert iklimli bölümüne girer. Kışlar çok sert geçer. Türkiye’de en soğuk gün Ağrı’da 13 Ocak 1940’da –43 C olarak tespit edilmiştir. Yazları sıcaktır. İlkbahar ve sonbahar kısa sürer. Az yağmur, daha çok kar yağar. Senenin 115-125 günü karla kaplıdır. Yıllık ortalama yağış miktarı 528,5mm’dir. En yağışlı ay 66,8mm ile nisan ve en kurak ay da 12,3mm ile ağustostur. Ağrı’nın yıllık ortalama sıcaklığı 6,1 C, en soğuk ayın ortalaması –10C, en sıcak ay ortalaması 21C dir. Ağrı’da özellikle soğuk dönemlerde sisli günler sayısı da artmaktadır. Buna büyük ölçüde radrasyon sisleri etkili olmaktadır. Ortalama sisli gün sayısı yılda 30 gündür. AĞRIDA GEÇİTLER Tahir Geçidi: Eleşkirt ile Horasan arasındadır. İpek Geçidi: Doğubeyazıt ile Diyadin arasındadır. Ahtalar Geçidi: Kağızman-Kars ile Ağrı arasındadır. Çat Geçidi: Ağrı ile Erzurum arasındadır. Çilli Geçidi: Iğdır ile Doğubeyazıt arasındadır. Kılıç Gediği Geçidi: Eleşkirt Ovasını’nın batısındadır. Ağrı Geçidi: Ağrı-Van arasında, Aladağ’ın güneyindedir. Alıntıdır |
|
21 Mart 2009, 01:41 | #3 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Ağrı İli Hakkında Bilgiler İLİN KISA TARİHÇESİ - Orta Asya’dan gelen kavimlerin Anadolu’ya girişleri sırasında Ağrı, bir geçiş oluşturmuş, dolayısıyla bir çok medeniyete sahne olmuştur. Ancak bu medeniyetler Ağrı’yı bir giriş kapısı olarak gördüklerinden burada çok köklü bir uygarlık oluşturamamışlardır. Bölgede egemenlik kurdukları sanılan Hititler’in güçlerini yitirmeleri üzerine, M.Ö.1340-M.Ö.1200 tarihleri arasında Hurriler bölgeye yerleşmişlerdir. Hurriler krallık merkezi olan Urfa’dan uzak olan Ağrı’yı ellerinde tutamamışlardır. En köklü uygarlığı Urartular oluşturmuştur. Urartu’nun Van Gölü’nün kuzey ve kuzeydoğusundaki ülkeler üzerine, Kral İspuini (M.Ö.825-M.Ö.810) döneminde seferler başlamış, Kral Menua(M.Ö.810-M.Ö.786) döneminde bu akınlar daha da ağırlık kazanmıştır. Kuzeye ve kuzeydoğuya giden yollar üzerinde inşa edilen kaleler, buraya yapılan seferlerin önceden planlandığını göstermektedir. Ağrı Dağı’nın yamaçlarında, Karakoyunlu ve Taşburun köylerinin arasında ele geçen bir Urartu yazıtı Kral Menua’nın bu bölgedeki egemenliğinin kesin kanıtıdır. M.Ö.712 yıllarında Kızılırmak boylarına kadar uzanan Kimmerler, Ağrı’da geçici de olsa bir hakimiyet kurmuşlardır. Medler ( M.Ö.708-M.Ö.555 ) Asur Devleti’nin yıkılması ile birlikte bir yayılma ürecine girmiş, bunun sonucu olarakta Ağrı ve çevresini topraklarına katmışlardır. Medler’in yıkılması ile birlikte Persler; Büyük İskender’in Pers Kralı III.Darius’u ( M.Ö.331 ) yenerek Anadolu’yu ele geçirdiği zamana kadar yaklaşık iki yüzyıl kadar bölgede yaşamışlardır. Büyük İskender’in ölümü üzerine oluşan boşluktan faydalanan Ermeniler bölgeyi ele geçirmişlerdir. Doğu Anadolu’ya gelip yerleşen ilk Türk topluluğu M.Ö.680 yılında bölgeye gelen Sakalardır. Murat Nehri ve Doğubeyazıt çevrelerine kısa sürede yerleşmişlerdir. Daha sonraları Arsaklılar ve Artaksıyaslı Krallığı, Ağrı ve çevresine hakim olmuştur. Bölge, Hz.Osman zamanında islam orduları tarafından fethedilmiştir. 872 yılına değin Abbasilerin kontrolü altında kalan Ağrı, daha sonra Bizans’ın kontrolüne geçmiştir. 1071 Malazgirt Savaşı sonrası bölgeye Türk boyları gelmeye başlamıştır. Ağrı, yüzyıla yakın bir süre Sökmenli Devleti’nin sınırları içine girmiştir. 1027-1225 yılları arasında Ani Atabekleri, 1239’da Cengizliler, 1256-1358 yılları arasında İlhanlılar ve Celayirliler Ağrı’da hüküm sürmüşlerdir. İlhanlılar bazen kurultaylarını Ağrı Dağı’nda yapmış, Anadolu ve İran’ı buradan yönetmişlerdir. 1393’de Moğol hakanı Aksak Timur, Ağrı bölgesini ele geçirmiştir. 1405-1468 tarihleri arasında Ağrı, Karakoyunlu toprakları içinde yer almış, Karakoyunlular yıkılınca Ağrı Akkoyunlular’ın egemenliğine geçmiştir. Ağrı, Yavuz Sultan Selim tarafından Çaldıran Savaşı sonrası Osmanlı topraklarına katılmıştır. Osmanlı döneminde Şorbulak olarak anılan ilin adı, Ermeniler zamanında Karakilise olarak değiştirilmiştir. Kazım Karabekir Paşa zamanında Karakilise ismi değiştirilerek Karaköse diye adlandırılmıştır. Nuh Tufanı ile ilgisinden dolayı Tevrat’ta adı geçen Ararat Dağı ve ülkesinin, Ağrı ve çevresinin olduğu sanılması dolayısıyla Ağrı’ya batılılar tarafından Ararat da denilmektedir. 1834 yılında bucak, 1869 yılında ilçe olan Ağrı, 1927 yılında il merkezi olmuştur. 5165m. yüksekliğiyle Türkiye’nin en büyük dağı olan Ağrı Dağı’ndan dolayı da AĞRI adını almıştır. Alıntıdır |
|
21 Mart 2009, 01:42 | #4 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Ağrı İli Hakkında Bilgiler AĞRI EFSANELERİ [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] EFSANELER AĞRI DAĞI EFSANESİ Ağrı Dağı Efsanesi Yaşar Kemal’in 1970 yılında yazılan romanına ad olmuştur. Adı Efsane olmasına rağmen, kitapta anlatılanlar aslında efsane değil,tarihi izler taşıyan bir aşk hikayesidir. Yaşar Kemal Ağrı Dağı Efsanesinde Halk Edebiyatından geniş ölçüde yararlanmıştır. Hikayede at, kutsal meşe ağacı, demirci gibi destansı; sofi, kervan şeyhi, paşanın kızını vermek için Ahmet ‘in dağın doruğuna çıkıp ateş yakması gibi hikaye ve masal motifleri yer almaktadır.Hikayenin konusu kısaca şöyledir. 18 inci yüzyılda Beyazıt bir sancak Merkezidir. Beyazıt Paşası Mahmut Han’dır. Mahmut Han’ın atı, şimdi İran sınırları içinde kalan ,Gürbulak Açık Pazar Yeri ve Meteor çukurunun karşısındaki Sorik köyünden Ahmet’in kapısına gelir .Töreye göre at onun olmalıdır. Mahmut Han,Ahmet’in atı vermemesine kızar ve onu hapsettiirir. Ahmet’te Paşanın kızı Gülbahara sevdalanır. Gülbahar’ı aynı zamanda zindancıbaşı Memo da sevmektedtir.Gülbahar Ahmet ile görüşmek için saçından bir tutam Memo’ya veerir.Memo Ahmet’le Gülbahar’ı görüştürdükten sonra canına kıyar .olaylar gelişir,araya çeeşitli engeller girer. sonunda Paşa, Ahmet’i bir şartla serbest bırakir: Ahmet Ağrı Dağına çıkıp başında ateş yakacaktır.Bu istek yerine getirilir. Ahmet,Gülbahar’ı alarak Ağrı’ya gider. Gülbahar’ın zindancıbaşı Memo’yu canı pahasına zindanı nasıl açtırdığından şüphelenir.Gülbahardan bunun nasıl olduğunu öğrenmek ister. Ahmet Ağrı dağının zirvesine yakın bir yerde oluşmuş Küp gölünün derinliklerinde boğularak kaybolur. TAŞKIN BABA 1V.Murad, İran Seferi dönüşünde ordusu ile birlikte Patnos yakınlarında konaklamıştır. Karşıda tüm heybetiyle duran Süphan dağı dikatini çekmektedir;ikide-bir gözleri bu dağa takılır. Merakını gidermek için,dağ hakkında çeşitli bilgiler alır. Çevresindekiler, Süphanın yabani hayvanlarla dolu olduğunu söylerler.Padişah, canının geyik yoğurdu istediğini bildirir. Kim suphan dağındaki geyiklerin sütünden yapılmış yoğurt getirirse her isteğinin karşılanacağı sözü verilir. Hemen araştırma yapılır. Bu işi çevrede tanınan Taşkın Baba’nın başarabileceği kanaatine varılır. Taşkın Baba emri alır almaz, Süphan Dağı’na çıkar; Geyiklerden süt sağıp yoğurt yapar. İstenen yoğurdu Sultan Murad’a vermek için yola koyulur. Sultan Murad yoğurt getirme işinin mümkün olmayacağını düşünerek,orduyu hareket ettirmiş, murat nehrinin batı yakasına geçmiştir .Seyyar köprüler sökülmüş yakınlarda başka köprü ve geçit kalmamıştır. Murat azgın ve coşkun... Fil dahi geçmeye çalışsa vurup devirecek. Ama Taşkın Baba verdiği sözü yerine getirmek ve Sultan’a ulaşmak arzusunda... Taşkın Baba sanki düz bir yolda yürüyormuş gibi murat nehrinin üzerine basarak karşıya geçmek ister. Bunu gören lV.Murat, heyecanlanıp; -Gelme, gelme !.. Su coşkun, seni bir köpük gibi alır götürür, boğulur gidersin, diye bağırır. - Taşkın Baba suyu yara yara hem yürür,hem karşılık verir: - Hünkarım,meraklanma. Su coşkunsa, gelen de Taşkın’dır... - Ve Taşkın Baba karşıya geçip yoğurdu Sultan Murad’a sunar. O kocaman azgın nehri, küçük bir dereyi geçer gibi çıkagelen bu adam karşısında, askerler ve Sultan dona kalmıştır. Sultan Murad çok memnun olur. Ona : -Dile benden, dileğin nedir? Der. Taşkın Baba, şimdimi taşkın köyünün bulunduğu yerin kendisine verilmesini ister. İsteği yerine getirilir. Oraya yerleşir. Ölünceye kadar burada yaşar. Bu köye de “Taşkın” adı verilir. İKİ BACI Ağrı Dağı’nın bulunduğu yer bir zamanlar ova imiş. Burada yaşayan bir köylünün iki kızı varmış. Bir gün bu iki kardeş odun toplamaya gitmişler. Yeterince odun topladıktan sonra , abla odun dengini küçük kardeşin sırtına yüklemiş ve yola koyulmuşlar. Biraz gidince yorulan ve beli ağrıyan küçük kız ablasına ; Belim çok ağrıdı abla, ne olur biraz da sen taşı diye seslenmiş. Ablası kulak asmamış.Biraz daha gitmişler , küçük kız yine ablasına seslenmiş, ablası hiç oralı olmamış.Küçük kız sonunda dayanamamış: - Abla abla , demiş. Senin gibi ablam olacağına olmaz olsun .Dağ olasın,taş olasın,uzun uzun kış olasın belimdeki ağrı adın, seller yağmurlar muradın olsun diye beddua etmiş. Ablası durur mu ? O da vermiş veriştirmiş: - Senin gibi kardeşim olacağına taş olsun saçların çayır, eteklerin bayır olsun.Başın dilin gibi sivri, yamacın boynun gibi eğri, adın da benim gibi ağrı olsun. Derken bir gürültü kopmuş, bir toz bulutu kaplamış ortalığı.Biraz sonra ovada iki yüce dağ sivrilmiş.... Biri Küçük Ağrı, diğeri Büyük Ağrı. Böylece iki geçimsiz kardeşin ikisi di birer dağ olmuş. KARA DİKEN(Siyabent) Derler ki, Süphan dağı’nın eteğine kurlmuş Patnos kentinde bir zamanlar bir koca ağa, bu ağanın Haco (Hacer) adında güzel mi güzel, bir kızı varmış. Hacer’in güzelliği dillerde... Her delikanlının gönlü onda; O nun gönlü ise çobanları sirbent te . Sirbent ile Hacer’in sevgisi yıllarca gizli kalır. Sevgi bu, günün birinde anlaşılır. Aşk söylentileri dilden kulağa çabuk ulaşır nedense. Derken koca ağa’nın da kulağına varır. Ağa kovar sirbent’i . Sirbent’e dağda mağaralar ev olur. Hacer’e çoban arkadaşları ile yollar haberleri. Patnos yöresinde bir de kara Ağa varmış. Ağaların üç evlenme yaşı vardır derler. 20,40 ve 60. Yaşlar .Kara ağa ikinci evlenme yaşında (40 imiş). Hacer’in güzelliğini duyan Kara Ağa dururmu? Varmış Koca Ağa’nın konağına. Diz çökmüş keçesine... İstemiş kızı. Babası vermiş Hacer’i Kara Ağa’ya. Haber kıza, ondan da Sirbent’e ulaşmış. Sirbent deliye dönmüş.Almış tüfeğini eline, çıkagelmiş eski ağasının kapısına. Köpekler tanırmış bu eski çobanı. Sessiz-sedasız girmiş Hacer’in odasına. El ele verir, Sirbent ile Hacer. Gecenin karanlığında ulaşırlar Suphan dağına. İki aşık Süphan’ın sarp kayalıklarında mutlu günlerini yaşarken, bir gün, üç geyik(*) sekerek gelip yakınlarında durur.Geyiklerden ikisi erkek, birisi dişidir. Erkek geyiklerden biri yaşlı, öteki genç görünümünde. Yaşlı geyik daha iri ve güçlü olduğu için, genç geyiği yaklaştırmazmış dişi geyiğe. sirbent yaşlı geyiği öldürmeye aht eder. -Vuracağım onu. O da “Kara Ağa) olmuş sanki.... Sirbent çeker tetiği, vurur yaşlı geyiği. Kesmeye uğraşırken,geyik çırpınır,bir boynuz darbesiyle sirbent’i kayalıklardan aşağı, uçuruma yuvarlar. Sirbent sırt üstü düşer. Bir ağaç dalı sırtını deelip göysünden çıkar. Sevgilisinin kanlar içinde cansız yatışına dayanamaz Hacer,kendini atıverir. Bir ağaç dalı da bunun göysünden batıp sırtından çıkar.Ölümde birleşirler. Kara ağa iz süre süre bulur mağarayı.Vaaarır uçurum kenarına. Bir haftalık sözlüsü ile onu kaçıran aşığının yanyana yatışlarını uzun uzun seyreder.Nişan alır Sirbent’i ateş edeceği sırada gözleri kararır,yuvarlaanır,uçurumun kayalarına çarpa çarpa Hacer ile Sirbent’in arasına düşer. Kara ağa’nın adamları, süphan dağının vadisinde üç mezar kazarlar.Sirbent ile Hacer’ein arasına Kara Ağa’yı gömerler... O günden beri, her yılın baharında Hacer’in mezarında kırmızı gül,Sirbent’in mezarında ise beyaz gül açar.Güller eğilip biribirlerine kavuşacakları sırada Kara Ağa’nın mezarında bir kara diken yükselir ayırır gülleri. Mayıs ayı gelince görülmeyen bir kuş öter “Sirbent uçurumu”nda. İnsan sesine yakın bir ötüş şöyle der gibi . “Siz siz olun, değmeyin İki taş arasına girin, İki gönül arasına girmeyin.” Alıntıdır |
|
25 Mart 2009, 20:54 | #5 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Ağrı İli Hakkında Bilgiler AĞRI YÖRE MUTFAĞI [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] YÖRE MUTFAĞI: Abdigor Köftesi: En tanınmış yemeği Abdigor Köftesi’dir. Doğubeyazıt’ta yaygın olan bu köfte, içli köfteye benzer. Etin dövülerek yumruk büyüklüğüne getirilmesi sonunda pişirilir. Goşteberg; Et: Tereyağı, soğan, salça ve aynı addaki ot harmanlanıp hayvan postuna doldurulur ve nemli toprağa gömüldükten sonra üzerinde ateş yakılarak pişirilir ki, buna buğulama da denir. Selekeli(Saç Kavurma): Taze oğlak veya kuzu etinin tereyağında kazırtıldıktan sonra üzerine sarmısaklı yoğurt dökülmesiyle hazırlanan ber et yemeği çeşididir, Haşıl; Çaşır otu, kabuğu alınmış buğday(çiğ den) suda kaynatılır. Kaynatılma süresince un ilave edilir. Pişirildikten sonra üzerine yağ veya pekmez dökülerek yenir. Toprağın ve iklimin sebze tarımına fazla elverişli olmaması yüzünden sebze üretimi yetersizdir. Onun için Ağrı mutfağında tahıl önemli bir yer tutar. Tahıla dayalı olarak yapılan yemeklerin başlıcaları şunlardır; Hengel, haşıl, erişte, kuymak, kete, bişi, erdek, hasude, bulgur pilavı, yalancı köfte, ekmek aşı,lalanga, ayran aşı, halise,çiriş ketesi, murtuğa ve ağızyakan ve deveci çorbası Alıntı. |
|
03 Nisan 2009, 01:58 | #6 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Ağrı İli Hakkında Bilgiler Ağrı İlinin Kurtuluşu Ağrı''nın Kurtuluşu MÖ 18 Yüzyıl öncesine dayanmaktadır MÖ15 yüzyılda Hurri Mitani krallığının kuzey ucunu işgal etmiş olan ve bu topraklarda asıl hakimiyeti Urartular kurmuştur Kimerlerle başlayıp, Pers ve Makedonyalılardan sonra MÖ 1 yüzyılda Part ve Şahlar, Moğollar, İlhanlılar, Kara koyunlular ve Safaviler 16 Yüzyıla kadar Ağrı ve çevresinde hakimiyet kurmuşlardır 1514 yılında Yavuz Sultan Selim''in Şah İsmail''i Çaldıran meydan muharebesinde yenmesiyle bölge Osmanlıların eline geçmiştir 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşında Ruslar tarafından işgal edilmiş, aynı yıl yapılan Berlin Antlaşmasıyla işgal sona erdirilmiştir 1Cihan Harbi''nin ikinci senesinde düşman birlikleri topraklarımıza girerek hunharca katliamlar yapmışlardır Esaret ve işgale alışmamış cesur ve imanlı halkımız 15 Nisan 1918 ''de kurtuluş meşalesini Ağrı Dağı''nın doruklarından ateşleyerek, özgürlüğünü kazanmıştır Osmanlı dönemlerinde yıllarca sancaktarlık olan Beyazıt , Cumhuriyetle birlikte Vilayet olmuştur 1927 yılında coğrafi, ekonomik, nüfus ve ulaşım gibi sebeplerle önce Şorbulak, Karakilise ve karaköse isimleri ile anılan İl , 1938 yılında İl sınırları içinde yer alan ve Türkiye''nin en yüksek dağı olan Ağrı Dağı''ndan esinlenerek AĞRI olmuştur 15 Nisan 1918 yılından beri her yıl 15 Nisan günü İl''in düşman işgalinden kurtuluşunun şenlikleri yapılır. Alıntı. |
|
Etiketler |
ağrı, agri, bilgiler, hakkinda, hakkında, ili, İli |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Polat Dershanesi Hakkında Bilgi Ağrı Diyadin | PySSyCaT | Doğu Anadolu Bölgesi | 0 | 12 Kasım 2014 08:50 |
Güvence Köyü Hakkında Bilgi Eleşkirt Ağrı | PySSyCaT | Doğu Anadolu Bölgesi | 0 | 12 Kasım 2014 08:47 |
Gölyüzü Köyü Hakkında Bilgi Doğubayazıt Ağrı | PySSyCaT | Doğu Anadolu Bölgesi | 0 | 12 Kasım 2014 08:44 |
Muş İli Hakkında Bilgiler | YapraK | Doğu Anadolu Bölgesi | 3 | 03 Nisan 2009 01:38 |
Van İli Hakkında Bilgiler | YapraK | Doğu Anadolu Bölgesi | 4 | 03 Nisan 2009 01:35 |