20 Mart 2016, 18:55 | #1 | |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Gazel Nazım Şekli ve Özellikleri Gazel, bir edebiyat terimi olarak, ilk beytinin mısraları birbiriyle, diğer beyitlerinin ikinci mısraları ilk beyitle kafiyeli, aynı vezinle söylenmiş, genellikle beş beyit ile dokuz beyit arasında şiirlerin yazıldığı bir nazım biçiminin adıdır. Bununla birlikte beyit sayısı 15'e kadar çıkan gazeller de görülür. Dört beyitli gazellere ise nadir olarak rastlanmaktadır. Üç veya dört beyitli gazeller aslında eksik gazeller olduğundan bu manzumeler gazel-i nâ-tamâm (=eksik gazel) olarak adlandırılmıştır. Gazel genellikle 5 beyitle yazılmıştır. Gazelin bir diğer adının penç-beyt (=beş beyit) olması da gazelin daha çok beş beyitli bir nazım biçimi olarak kabul edildiğini göstermektedir. Fuzulî gibi bu kurala uymayan bazı şairler de olmakla birlikte, Divan edebiyatında şairler daha çok beş beyitli gazeller yazmışlardır. 15 beyitten uzun gazellere gazel-i mutavvel (=uzun gazel) adı verilir. Gazelde kafiye düzeni kasîdede olduğu gibidir: aa, xa, xa, xa, xa . . . Gazelin başlıca konusu "aşk"tır. Ancak farklı konularda yazılmış gazeller de vardır. Birer edebiyat terimi olmamakla birlikte çeşitli araştırmalarda ve yazılarda aşkın verdiği mutluluk ya da acıyı dile getiren gazellere âşıkane gazel, dünya zevklerinden söz eden gazellere rindâne gazel, doğrudan sevgilinin güzelliğinden ve ona duyulan arzudan bahseden gazellere şûhâne gazel, tasavvufî düşüncenin hâkim olduğu gazellere sûfiyâne ya da ârifâne gazel, felsefî gazellere de hikemî veya hakîmâne gazel adlarının verildiği görülmektedir. Kasîdede olduğu gibi gazelin mısraları birbiriyle kafiyeli ilk beytine matla, matladan sonra gelen beytine hüsn-i matla, son beytine makta, makta beytinden önceki beyte de hüsn-i makta adı verilmiştir. Matla beytinin maksada uygun, etkileyici ve güzel olması hâlinde böyle beyitlere hüsn-i matla, aynı şekilde etkileyici ve güzel makta beytine de hüsn-i makta adı verildiğini ileri süren kaynaklar da vardır. Bir gazelde birden fazla matla beyti varsa, bu tür gazellere zü'l-metâli ya da zâtü'l-metâli; gazelin en güzel beytine de şâh beyt, şeh beyt ya da beytü'l-gazel denir. Fakat bir gazelin en güzel beyti kişiden kişiye değişebileceğinden gazelin bir beytini şâh beyt ya da beytü'l-gazel olarak seçmek oldukça göreceli bir değerlendirme olur. Gazelde şairler mahlaslarını genellikle son beyitte kullanmışlardır. Bununla birlikte mahlasın son beyitten önce kullanılmış olduğu gazeller de vardır. Gazellerde şairlerin mahlas kullanmaları Divan şiirinde genel bir kural olmakla birlikte Kadı Burhaneddin (öl. 1398) ve Kemal Paşazade (öl. 1534) gibi şiirlerinde hiç mahlas kullanmamış şairler de görülmektedir. Şairlerin mahlaslarını kelimenin gerçek anlamını da çağrıştıracak biçimde kullanmalarına ise hüsn-i tahallus (=mahlası güzel kullanma) denilir. Bakî'nin şiirlerinde bu kullanımın çok güzel örnekleri vardır. Şairler kasîdede olduğu gibi gazelde de ahengi artırmak amacıyla birtakım yollara başvurmuşlar; bunu sağlamak için de bazı gazellerde birden fazla matla beyti kullanmışlar ya da şiirlerini musammat olarak yazmışlardır. Birden fazla matla kullanılmış gazellerin zü'l-metâli' ya da zâtü'l-metâli olarak nitelendiğini daha önce belirtmiştik. fiairlerin bu konuda başvurdukları bir başka yol da gazelin bütün mısralarında aynı kafiyeyi kullanmaktır. Divan şiirinde bütün mısraları kafiyeli gazellere müselsel gazel adı verilmiştir. Müselsel gazeller de musammat gazeller gibi âhenk değeri yüksek manzumelerdir. Matla beytindeki mısralardan biri gazel içerisinde tekrarlanmışsa, kasîdede olduğu gibi buna redd-i matla denir. Gazelde konu bütünlüğü şart değildir; yani gazelin her beytinde farklı bir konu işlenmiş olabilir. Ancak bütün beyitlerde aynı konunun işlendiği gazeller de vardır. Beyitleri arasında konu bütünlüğü olan gazellere yek-âhenk gazel adı verilir. Bir gazelin bütün beyitleri her bakımdan aynı etkileyicilikte söylenilmişse bu tür gazeller de yek-âvâz olarak nitelenir. Mahlas beytinden sonra birkaç beytin daha bulunduğu gazellere gazel-i müzeyyeldenir. Müzeyyel gazellerde zeyl (=ek) kısımların konusu genellikle övgüdür. Bu açıdan bakıldığında bu zeyiller, kısa medhiyeler gibidir. Mahlas beytinden önce medhiyenin bulunduğu gazeller de vardır. Divan şairlerinin çoğu Arapça ve Farsça bilmekte, Arap ve Fars edebiyatına ait eserleri okuyup anlamakta, hatta bir kısmı bu iki dille rahatlıkla şiir de yazabilmekteydi. İşte bu şairlerin, yazdıkları gazellerin beyitleri arasında Türkçe dışında bu iki dilden biri ya da ikisiyle yazılmış mısralar ya da beyitler varsa, bu tür gazellere mülemma' gazel denilmiştir. İki ayrı şairin birer mısra veya beyit yazarak, birlikte oluşturdukları gazele gazel-i müşterek (=ortak gazel) adı verilir. Bu gazellerde hangi mısraın ya da beytin hangi şaire ait olduğu genellikle bellidir. Karşılıklı konuşmanın nakledilmesi şeklinde, "dedim" ve "dedi" yüklemleriyle yazılan gazellere mürâca'a şiiri denir. Konusu aşk olan bu şiirler sade bir dille yazılmışlardır ve konuşma havası taşırlar. En dikkat çekici örnekleri "dedim" ve "dedi" yüklemleri mısra başlarında olanlardır. Bu gazellere divan şiirinin hemen her döneminde rastlanmakla birlikte şairlerin bu tarza olan ilgisinin XVII. yüzyıldan itibaren gittikçe azalan bir seyir izlediği görülmektedir. Gazel, Divan şairlerinin çok kullandıkları bir nazım biçimidir. Bu şairler arasındagazel yazmamış olanı yoktur. Yalnızca sanat yapmak için yazılan gazel, şairin yeteneğini rahatça gösterebildiği bir nazım biçimidir. Gazelin beyit sayısındaki sınırlama şairleri bu kısa nazım biçiminin dar sınırları içinde bütün sanat güçlerini, edebî yetenek ve hünerlerini ortaya koymak gibi oldukça zor bir sınavla karşı karşı ya bırakmıştır. Nazım biçiminin şairler için çizdiği bu sınırlar, gazelleri anlam yoğunluğu oldukça fazla şiirler hâline getirmiştir. Halk edebiyatında da fâ'ilâtün fâ'ilâtün fâ'ilâtün fâ'ilün vezniyle dîvân, fe'ilâtün, fe'ilâtün, fe'ilâtün, fe'ilün vezniyle selîs, mef'ûlü mefâ'îlü mefâ'îlü fe'ûlün vezniyle kalenderî, mefâ'îlün mefâ'îlün mefâ'îlün mefâ'îlün vezniyle de semâ'î adı verilen gazeller yazılmıştır. Bunların musammat olanları da vardır. Halk edebiyatında müfte'ilün müfte'ilün müfte'ilün müfte'ilün vezniyle yazılan gazel biçimindeki şiirlere de satranç adı verilmiştir. Bu şiirlerin her beytinden musammat gazelde olduğu gibi dörtlükler çıkar. Kaynak: Prof.Dr. M.A. Yekta SARAÇ, Eski Türk Edebiyatına Giriş: Biçim ve Ölçü Anadolu'da din dışı Divan şiiri; 13. yüzyılda
Gazel Özellikleri (Özet)
Örnek-1 Aşağıdaki şiir XVI. yüzyıl şairlerinden Fuzulî (öl. 1555-56)'nin yedi beyitlik musammat bir gazelidir. Bu gazelin vezni 4 mefâ'îlün'dür. Gazelin matla dışındaki beyitleri mısraları eşit olarak ikiye ayrıldığında ilk üç mısra kendi arasında, dördüncü mısraı da matla beytiyle kafiyeli dörtlükler hâline dönüşürler. GAZEL (Fuzuli) Benî candan usandırdı cefâdan yâr usanmaz mıGazelin düz yazıyla dil içi çevirisi 1 Beni canımdan usandıran sevgili, cefa etmekten usanmaz mı? Âhımdan felekler yandı, hâlâ dileğimin mumu yanmaz mı (arzuma kavuşamayacak mıyım)? 2 Sevgili bütün hastalarının (âşıklarının) dertlerine çare bulur (da) benim derdime niçin çare bulmaz, yoksa benim hasta (âşık) olmadığımı mı sanır. 3 Ben gamımı (aşkımı) gizli tutuyordum; git bunu sevgiline söyle dediler; ama söylediğim zaman, bilmem o vefasız inanır mı, inanmaz mı? 4 Ayrılık gecesinde canım yanar, gözlerimden kanlı yaşlar akar, feryadım halkı uyandırır da kara bahtımı bir türlü uyandıramaz mı? 5 Gül yanağına karşı gözümden kanlı yaş akar; sevgilim, bu gül mevsimidir, bu mevsimde sular bulanık akmaz mı? Açıklama: Şair bu beyitte sevgilisine, onun gül gibi yanağına karşı gözünden kanlı yaşlar akmasını doğal karşılamasını; çünkü, onun gül gibi yanağının kendisi için ilkbahar olduğunu, ilkbaharda da suların bulanık akmasının doğal karşılanması gerektiğini söyleyerek bu durum için şairce bir neden yaratmaktadır. 6 Benim sana ilgim yoktu; aklımı başımdan sen aldın; beni kınayan gafil kişi, senin bu güzelliğini görünce beni kınadığı için utanmaz mı? 7 Fuzulî çılgın bir âşıktır; bu yüzden herkesin diline düşmüştür; sorun ona, bu ne biçim sevgidir; bu sevdadan usanmaz mı? Örnek-2 Aşağıdaki gazel XVI. yüzyıl şairlerinden Emrî (öl. 1575)'ye aittir. Emrî, bu gazelin bütün beyitlerinde Mecnûn'un Leylâ'ya olan aşkını dile getirmiştir. Gazelin vezni mef'ûlü fâ'ilâtü mefâ'îlü fâ'ilün'dür. Bütün beyitleri arasında anlam ve konu bütünlüğü olan bu gazel, bir yek-âhenk gazel örneğidir. 1 Mecnûn ki mülket-i gam-ı Leylîde şâh idiGazelin düz yazıyla dil içi çevirisi 1 Mecnun Leylâ gamı ülkesinde padişah, (aşk acısı ile çektiği) âhın dumanı da başında siyah çadırdı. 2 Leylâ'nın devesinin izleri Mecnun için gündüz güneş, gece de ay idi. 3 Mecnun gam ülkesinde kendisini toprak etmişti; göğsünün üzerinde kıl değil (bu topraktan biten) otlardı. 4 Ah, Leylâ gamı harmanındaki bir saman çöpü gibi olan Mecnun'un sararmış bedenini, rüzgârının önüne katıp aldı götürdü. Açıklama: Beyitte Mecnun'un bedeni Leyla'nın aşkının gamından sararmış bir saman çöpüne; onun hasretiyle çektiği âh da bu saman çöpünü önüne katıp götüren rüzgâra benzetilmektedir. 5 Ey Emrî! Leylâ'nın boyu ve yanağı olmayınca dünya bahçesindeki servi ve gül Mecnun için âh şekli gibidir. Açıklama: Âh, eski yazıda "elif" ve "he" harşeriyle yazılır. fiair burada elif harfini biçim olarak serviye, he harfini de güle benzetmektedir. Örnek-3 Aşağıdaki beş beyitlik gazel Bakî'ye aittir. Gazelin vezni fe'ilâtün fâ'ilâtün), fe'ilâtün fe'ilâtün, fe'ilün(fa'lün)'dür. Gazelin ilk iki beytinde aşk, diğer beyitlerinde de bahar konusunu işlemiştir. 1 Serv ile ka- metüne kimse dimez hem-serdürGazelin düz yazıyla dil içi çevirisi 1 Kimse senin boyun serviyle aynıdır demez; (çünkü) son derece uzun boyun ondan da yüksektir. 2 Gül derim, ama o gonca ağızlı bana gülüp açılmaz; galiba yüzüne her zaman gül dediğim için gücenmiştir. 3 (Artık) ovalarda kırlarda gezip dolaşma vakti geldi; mesire yerleri yeşil bir deniz gibi; deniz gezintisine ne gerek var? 4 Ey mutrib, bülbülün gül aşkıyla ötmesinde şaşılacak bir şey yok; o da (senin gibi) tek başına bir çalgı takımıdır. 5 Bakî, sakiye söyle de kan olası şarabı bize sunsun; ilkbahar geldi, (bu mevsim) fakirlerin (âşıkların) içeceği zamanlardır. Açıklama: Mutrib, meclislerde çalgı çalan ve şarkı okuyan kişi. Örnek-4 Gazel (Ziya Paşa) GAZEL
__________________ #MustafaKemaLAtatürkTorunuyum..ღ ❦ {22~02~`22..∞} {09~09~`22..ღ} | |
|
Etiketler |
gazel nazım şekli ve özellikleri |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Diyalektik Gazel | Liaaa | IF Günlük | 109 | 24 Aralık 2012 13:36 |
Divan Edebiyatında Nazım Şekilleri, Özellikleri ve Divan Şiirleri | Kacak | Divan Edebiyatı | 0 | 27 Eylül 2011 21:01 |