Deron Williams'ın Fenerbahçe Ülker maçındaki oyununu izlediniz mi? İzlemediyseniz NBA'deki lokavt kararının kalkması ihtimaline karşı gidip mutlaka Williams'ı çıplak gözle bir kez mutlaka izleyin.


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


Mesele Williams'ın ne kadar enerjik, atletik ve yetenekli olduğu değil, mesele onun birlikte oynadığı oyuncuları nasıl ateşlediği, yukarı taşıyıp algılarını güçlendirdiği meselesi..

Beşiktaş futbol takımı Guti, Q7 ekseninde denge aramaya, rakipleriyle fark yaratmaya çalışırken Basketbol takımının içinde bir adam ışıl ışıl parlıyor. Basketbol yorumcusu Kaan Kural Amerikalıların Williams'ın Türkiye'de yaptıklarına olan ilgisini bizim Arda'nın yaptıklarını takip şeklimize benzetiyor.

Görünen o ki milyonlarca Amerikalı için Beşiktaş ismi kainatın en iyi oyun kurucusu sayesinde bilinir bir markaya dönüşüyor. Lokavt er geç sona erecek ve Williams ülkesine dönecek. Muhtemelen sonraki hayatında Türkiye'nin ve Beşiktaş'ın yeri ayrı olacak.. Kim bilir NBA maçlarına döndüğünde birkaç Amerika'da yaşayan Beşiktaşlı salonda onun için bir pankart açacak ve belki tribüne koşup üçlü çektirecek onlara..

Bunlar işin fantezisi. Asıl gerçek olan onunla oynayanların Williams'tan ne kadar öğrenip sahada ve kulübü yönetenlerin Beşiktaş'ı tanıtma faaliyetlerinde nasıl kullandığı ve kullanacağı..

Öyle ya! Bir Amerikalı, dünyanın en iyi oyun kurucusunu takımına kazandıran kulübün Avrupa'nın en profesyoneli olduğunu düşünür.

Guti'nin Twitter üzerinde "Profesyonel bir kulüpte profesyonel olmayan işler" cümlesiyle özetlediği Beşiktaş'ın Williams'tan daha fazlasını alabilmek için hangi mesaiyi yaptığını bilmiyoruz.

Bildiğimiz Guti ekseninde işlerin son derece garip yürüdüğü.. Bir oyuncunun takımda istenmemesi kadar normal bir şey olamaz. Ama bir oyuncunun hele Guti gibi bir adamın medyanın elinde darmadağın edilmesini akıl mantık kabul etmiyor. Guti profesyonellik derken, aslında ne düşündüğünüzü biliyorum demiyor mu sizce?

Şimdi Amerikalı örneğinden yola çıkarak devam edelim. Amerikalı Williams'ı oynatan bir takımın profesyonelliğine hayran kalır dedik ya!

Şimdi bir İspanyol'u düşünün.. Real Madrid'e büyük başarılar kazandırmış, İspanyol milli takımı teknik direktörü olmuş Del Bosque'yi 4 yardımcısıyla kovmuş, Nihat Kahveci gibi bir süper yeteneği yıldızlaştığı İspanya'dan getirip bitirmiş, Real Madrid'de efsaneleşmiş Guti gibi bir ultra yeteneğin neredeyse ayyaş, işe yaramaz hale getirilmesine gıkını çıkarmamış bir kulübü nasıl tanımlar?

Hoş Aragones, Güiza, Juan Fran, Del Bosque, Guti derken aslında Türkiye olarak pek iyi bir şöhretimizin olmadığı ortada.

Sözün özü, Beşiktaş hangisidir?

Williams, Guti, Quaresma'yı transfer etme vizyon ve profesyonelliğine sahip bir dünya kulübü mü yoksa onların üstünden gerekli kazanımı sağlamaktan aciz bir Türkiye gerçeği mi?

Açıklamak gerçekten zor. Basketbol dünyasının elitleri Fenerbahçe Ülker maçı öncesinde Deron Williams'ın ödeme almakta zorlandığını fısıldıyordu.

Buna rağmen çıkıp Fenerbahçe maçında unutulmaz bir gösteri sundu.

Bir Amerikalı süperstar için parasını zamanında alamamak anlaşılır bir durum değil! Ülkeye Allen Iverson'dan daha mütevazı bir giriş yapıp medya projeksiyonundan uzak mütevazı bir hayat yaşamayı sürdüren Deron Williams'ın yarın ülkesinde ola ki sorulduğunda gerçekleri anlatmasına kızarsak kızılacak hale gelmeyecek miyiz?

Keza Guti için de durum aynı.. Neden bir kulüp kendi ve yabancı kamuoyu önünde böyle bir meseleyi çözmekte çaresiz kalıyor?

Neden Guti grev yapan adama dönüştürülüyor?

Ne Williams'ı bağlayan lokavt ne de Guti'yi ittikleri grev dalgası, mesele ondan daha başka daha çetrefilli...

Evet esas başladığımız yere dönelim: Büyük yıldız olmanın tanımı, büyük yeteneklerle donanmış olmak, İnter, Barcelona gibi büyük markaların formasını giymekle yapılmıyor.

Büyüklük seni gerçekten diğerlerinden farklı kılan şeyleri sunmak ve onu paylaşmaktan geçiyor.

Bu sözlerin adresini ister Q7 olarak görün, ister görmeyin. Beşiktaş futbol takımında yaklaşık iki yıldır Q7'nin çevresine verdiği enerjiden, takımın geliştirilmesi yönünde atılmış bir adım, küçük bir kıvılcım görebilecek misiniz?

İnsan bazen Williams ile Q7'nin aynı kulübün oyuncuları olduğuna inanamıyor.

BİR FUTBOLCU, BİR TEKNİK ADAM, BİR HAKEM YETER
Hep boş tarafını irdelemekten, dolu tarafını atlıyoruz. Bu kez sitemimiz taraftara olacak!

Bu ülkede futbol adına güzel şeyler oluyor. Burak Yılmaz gözlerimizin önünde dünya çapında büyük bir futbol starına dönüşüyor. Cristiano Ronaldo hayranlarının hangisi bu çocuk onun adımlarını izlemiyor diyebilir?

Birçok kesimin başta medya olmak üzere Burak konusunda kalemine ve diline fren koymadan gerekeni yaptığını görüyorsunuz.

Aslında sorun bir parça taraftarın gözlerini hâlâ renklerle bozmuş olmasında sanırım.

Şenol Güneş en büyük haksızlığa uğramış Türklerden birisidir. Öyle ki Güney Kore'ye kaçarcasına gitmişti. Şimdi bu gelişiyle iki yılda takım neredeyse tamamen değişse de asla değişmeyen bir Trabzonspor yaratarak, boş konuşanlara, iş yapın mesajı vermeye başladı bile..

Çok ama çok gerçekçiyiz. Yarın efsane Alex Ferguson Trabzon'un kapısını Burak için çalarsa şaşırmayın! Bunda büyük pay sahibi Şenol Güneş'tir ve Güneş bu ülkede bir tabuyu, bir tek taraflılığı bir beğenmezciliği yok etmek üzeredir. Şimdi bir zamanlar Şenol Güneş'i küçümseyenler ortalıkta gözükmüyor.

Hakem yorumcuları enflasyonu korkunç boyutlara ulaşmışken, Fırat Aydınus'un olağanüstü formunu ironik mi buluyorsunuz?

Hayır bulmayın, Aydınus da tıpkı Burak ve Güneş örneklerinde olduğu gibi kendini sürekli geliştiren, yenileyen yukarı tırmanan bir yetenek. Bugünlerde Cüneyt Çakır manşetleri alıyor olabilir ama Aydınus'un onun yanına katılıyor olması bir tesadüf ötesidir. Bir gelişim hikâyesidir.

Williams'tan ilham aldık bir kere ya!

Bir futbolcu, bir teknik adam, bir hakemle çoktan değişmeye başlamış futbol evrenimizin farkına varmak için çaba sarf edelim yeter.

Yarın Burak, Güneş ve Aydınus'un enerjisi yepyenilerini açığa çıkaracaktır. Yeter ki Williams'ın profesyonelliğine Guti'nin profesyonelliğe yaptığı vurguya dikkat kesilelim...

Lig TV