30 Ocak 2014, 01:56 | #1 | |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Yaratıcı masallar Günümüzün televizyon ve bilgisayar çağında yetişen çocuklarının bilmediği yada anlayamadığı şey; okumanın daha eğlenceli olduğudur herhalde. Eski günler aklıma geldi birden. Verilen dönem ödevlerimizi yapabilmek için hafta sonları sözleşip kütüphanenin yolunu tuttuğumuz, ansiklopedilerin arasında kaybolup gizli sessiz kahkahalar attığımız güzel günler. Şimdi öyle mi? Hoooppp basıver bir düğmeye Internet açılıversin, hemen elinin altında tüm bilgiler, araştırma falan yok hatta zahmet edip yazmaya bile gerek yok; hemen “kopyala-yapıştır” tamam hazırdır ödev, bitti. Ne kadar zaman aldı? Hadi en fazla bir gün. Eğlenildi mi? Bizim gibi olduğunu sanmıyorum, ancak sörf veya chat yapıldıysa olabilir, eğlenceler bile sanal maalesef. Durum “kopyala-yapıştır” olunca tabi konu biliniyor ama ya içerik? Belki konuya karşı sevgi varsa okunabilir tabi ama nefret ettiğin bir şeyse hiç okumam, veririm, alırım notumu, bittiiiii. Ayyy günlerce gider gelirdik, notlar alırdık, konuyu sevmesen bile yazıyorsun ya; aklının bir köşesine giriverir birkaç önemli bilgi. Arkadaşlar yaaa ben lise yıllarımı, arkadaşlarımı, dert yok tasa yok günlerimi çok özledim, şimdi geri dönülmüyordu değil mi? Ben tabiri caizse tam bir kitap kurdu olarak yetiştim hala da öyle. Söylemesi ayıp, artık birkaç dakikayı bile boşuna geçirmemek için tuvalete kitapla girdiğim olmuyor değil. Sevgili babacığım, canım, bir tanem benim eve her hafta bir kitap getirirdi bana. Hatta çocuk klasikleri serisi, dünya klasikleri derken her yerimizi kitap dolduruverdi babacığım. Biliyorsunuzdur annemle babam Yalova’da oturuyorlar, onları çok özlüyorum keşke İstanbul’da olabilseler. “Annem babam” deyince bile burnumun direği sızlamaya başlayıveriyor. Allah’tan yakınlar da sık sık görüşüyoruz ama yetmiyor be bacılarım, yetmiyooorrr. Allah hepimizin ana babalarına uzun, sağlıklı ömürler versin. Bak şimdi hatun kitap diyordu nereye geldi değil mi? Haklısınız, yazarken bile “dur iki çift laf da annemlerden edeyim” diyorum. Evet, çok sevdiğimiz can bal kuzularımıza biz de kitap zevkini küçüklüklerinden itibaren aşılamaya çalışmalıyız, valla bunun için canla başla çabalıyoruz, inşallah başarılı olabiliriz. Bunun için benden birkaç basamak üstte olan eş dosttan tüyolar aldım, uzun bir süredir de uygulamadayım; baktım oldukça başarılı olduk, çok yol kat ettik. Hadi sizlerle paylaşayım dedim. Kitap seçerken resimlerin büyük, parlak, gerçekçi, neşeli ve anlaşılabilir olması gereklidir. Bazı kitapları elime alıyorum aaa ortalık birbirine girmiş, ben bunu çözene kadar evirip çeviriyorum; benim kuzu bir bakar sıkılır atar elinden! Olmaz, vazgeçtim almıyorum. Uzun zamandır Çizmeli Kedi gibi çok sevdiğim masal kitaplarını arıyorum, yok kardeşim hiçbir yerde. Allah allah ben mi körüm yani? Tatil dönüşü bir benzin istasyonuna girdik oradan abur cubur alalım diye, girdiğim bir markette buldum Çizmeli Kedi, Fareli Köyün Kavalcısı, Pinokyo. Büyük ve bol renkli, resimli, harika. Ne bulduysam hepsini topladım. Batuhan bayıldı; tek tek, sayfa sayfa anlattık, okuduk tekrar ettik, yorumlar yaptık. Çok eğlenceli ve eğitici zamanlar geçirdik. Hepinize bulabilirseniz tavsiye ederim. Benim tecrübemle onayladığım bir başka durum ise; kesinlikle ısrarcı olun, “sevmedi bu çocuk kitabı, sonra tekrar denerim, o kadar okuyorum resimlere bile bakmak istemedi” demeyin. Her akşam belirlediğiniz saatler içerisinde alın kitapları elinize, okumayın; önce resimleri anlatmayla başlayın işe. Dinlemesin, bakmasın önemli değil, bir süre sonra inanın dikkatlerini çekmeyi başarabiliyorsunuz. Hatta bir süre sonra resimlere kuzular hikaye uydurmaya başlıyorlar, hayal dünyaları genişliyor. Neler uyduruyorlar şaşarsınız! Ama dikkat kesildiğinizde anlıyorsunuz ki hep sizi, ailenizi, sevdiği sevmediği şeyleri, korkularını, eğlencelerini anlatıveriyorlar bir çırpıda. Yaratıcı olmak da önemli, illa da yazarın yazdıklarını okuyacağım diye zorlamayın kendinizi. Resimlere çocuğunuzun ilgileneceğini bildiğiniz şekilde yeni hikayeler uydurun, ufak ayrıntıları atlamayın; en ufak detaylardan bile bahsedin. Mesela; “bak kız kırmızı bir etek giymiş, çorapları da kırmızı, çok uyumlu giyinmiş” gibi. Aynı kitabı her akşam okumak, anlatmak size sıkıcı gelebilir ama çocuklarımız seviyor ne yapalım? Kendi talebi doğrultusunda beğendiği bir hikayeyi defalarca okuyun, yeni hikayeler uydurun. Daha az televizyon seyrederek ailece okuma saatleri yapın kendinize. Çocuğunuz bunu gördükçe sizi örnek alacağından etkili bir alıştırma olabilir. Zaten her şeyde bizi taklit etmiyorlar mı? Bu durum diğer hareket ve konuşmalarda olabiliyorsa kitap okumakta da olur mutlaka. Bazı akşamlar benim kedi değişik şeyler ister. Mesela; başlama cümlemiz hep aynıdır. “Anne bana tır ile ilgili bir masal anlatsana!”. Haydaaa! Nerden bulacağım ben şimdi? Hemen başlıyoruz uydurmaya tabi. Bu aramızda çok güzel bir oyun oldu bizim, öyle değişik masallar istiyor ki; tır sadece bir tanesi. Vinç, dozer, çekici, helikopter, uçak. Oğlumun sayesinde benim de belki iş hayatı nedeniyle gerilere attığım, yok saydığım hayal dünyam inanılmaz gelişti. Artık kolayca bir masal bulup anlatabiliyorum. Bu olay neredeyse bir yıldır devam ediyor. Geçenlerde beni şoklara sokan olay ise; yine böyle yatmaya hazırlandık, pijamalar giyildi, dişler fırçalandı, tuvaletimiz yapıldı, eller yıkandı, yastık ve vazgeçilmez battaniyemiz geldi, her şey hazır da ben değilim, nasıl yorgunum; resmen pil bitmiş. İçimden geçiriyorum “inşallah uydurma masal istemez de bir kitap okurum uyur” diye. “Anne hadi masal yaratalım” dedi, “annem nasıl yorgunum ben yaaa” diye başlayıp daha cümlemi tamamlamadan “anne ben yaratacağım bu akşam, ne istersin?” diye sormaz mı kediciğim? “Hadi ya!” demişim gayri ihtiyari, eşim de bizi seyretmeye dalmış. Neyse, ben oğlumun çok sevdiği bir konu seçtim başladı anlatmaya. Nasıl güzel sayıyor ama ağzını yiyesim geldi. Dedim ki “demek gerçekten işe yarıyor, bir senedir uğraşıyorum ama küçük oğlum biriktirmiş biriktirmiş de annesine masal yaratmaya başlamış.” Yedim onu böyle çıtır çıtır! Masalımız bitince kahkahalara boğulduk, öyle sevgi manyağı sarıldık, öpüştük, koklaştık, babamızla boğuştuk, en sonunda da yorgun düşüp uykunun güzel kollarına teslim olduk gülümseyen bir suratla. Bebeğimin öyle gülümseyerek uyuduğunu görmek en değerli hazinelerden bile daha değerli bizim için. İyi ki varsın can kuşum, güzel kedim Batuhan’ım. Yoksa iyi bir masalcı olmayı nasıl becerebilirdim ki ben senin bu geniş, sevgi dolu dünyan olmasa? Hepinizi çok seviyorum. Hayat hep güzelliklerle yanınızda olsun. Sevgilerimle. Yazan: Sena Çelenk | |
|
Etiketler |
masallar, yaratıcı |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Tehlikeli Masallar | Kalemzede | Genel Paylaşım | 3 | 05 Mart 2012 01:02 |
Büyüklere Masallar | Minstrel | Ne Okumalıyım? | 1 | 20 Ocak 2012 04:05 |
Masallar. | aSsLı | Aile Evlilik ve Çocuklar | 59 | 09 Mart 2009 02:54 |
Masallar:) | Erva | Fotoğraf Kulübü | 7 | 20 Temmuz 2005 01:42 |