Baş ağrısı, bulantı, kusma, ışık ve ses hassasiyeti, duygusal durumda çöküntü gibi birçok yakınmayı içeren, ataklarla seyreden migren yalnızca yetişkinlerde değil bebek ve çocuklarda da görülüyor.
Günümüzde birçok kişinin en büyük sıkıntısı olan migren sadece yetişkinlerin değil, bebek ve çocukların da kabusu. Çocukluk çağı migrenlerinde baş ağrısı olmayabileceğini söyleyen Nörolog Dr. Emel Gökmen, çocuklarda görülen migrenle ilgili şu bilgileri verdi: “Baş ağrılarına kusmalar genelde eşlik eder. Baş ağrısı olmadan sadece kusmalarla veya karın ağrısı biçiminde de görülebilir. Erişkin migrenine benzemez. Bu nedenle çocukların çoğunluğunun migrenli olduğu da bilinmez. Hatta çocukların numara yaptığı düşünülebilir. Bu nedenle çocuklarda bir gün içinde olup biten hastalanma ataklarında migreni akla getirmek lazım.”
Dr. Gökmen, ilaç tedavileri ile migren ataklarının sıklığının azaltılıp, hafif atlatılmasının sağlanabileceğini fakat bazen ağrılar sık tekrarladıkça sürekli alınan ilaçların çözüm olmayacağını belirtti. Özellikle ilaçlara cevap alınamayan hastalarda etkin tedavi yöntemlerinin ise nöral terapi ve akupunktur olabileceğini söyledi.
Migren, baş ağrısı, bulantı, kusma, ışık ve ses hassasiyeti gibi birçok yakınmaya yol açıyor. Kişinin günlük aktivitelerini engelleyecek düzeyde bir baş ağrısı yaratan migrenin yalnızca yetişkinlerde değil bebek ve çocuklarda da görülebildiğini belirten Dr. Emel Gökmen, ilaç tedavilerinin zaman zaman yeterli olmadığını söyledi. Gökmen, “Bir süre sonra sürekli alınan ilaçlara bağlı baş ağrıları görülür. İlaçlar çözüm olmamakla birlikte bağımlılık benzeri tablo gelişir. Her gün ilaç alınmazsa ağrılar şiddetlenir. İlaçlar dışında etkin tedavi yöntemleri nöral terapi ve akupunktur olabilir. Nöral terapinin etkili olduğu hastalıkların başında migren gelir. Nöral terapi ile her türlü baş ağrısı hastasında çok iyi sonuçlar alınmaktadır. Nöral te-----e bozucu alan olarak tanımlanan hastalık odağı ortadan kaldırılmaktadır. Akupunktur bu nedenle bazı migrenlilerde etkili olamamaktadır” dedi.
DAHA ÇOK KADINLARDA GÖRÜLÜYOR
“Migren çoğunlukla 20-30'lu yaşlarda daha sıktır. 50 yaş üzerinde migren başlaması olağan değildir” diyen Gökmen, “Aileden migrene yatkınlık alınır. Vücudu etkileyen dış etkenler yatkın kişilerde migrenin ortaya çıkmasına neden olur” dedi.
BU BELİRTİLERLE SEYREDİYOR
Nörolog Dr. Emel Gökmen migrenin belirtilerini şu şekilde sıraladı: “Yarım baş ağrısı, bulantı-kusma, ışık ve ses hassasiyeti çok bilinen yakınmalardır. Ancak her zaman yarım baş ağrısı olmayabilir. Ancak ağrının kişiyi işinden alıkoyacak şiddette olması önemlidir. 3-4 saatten 3 güne kadar süren ataklar mevcuttur. Auralı migrende baş ağrısı başlamadan önce ışıklı çizgiler, karanlık noktalar, görmede bulanıklaşma benzeri yakınmalar mevcuttur. Çok nadiren geçici felçler bile görülebilir.”
FARKLI ŞEKİLLERDE GÖRÜLEBİLİR
Migrenin auralı ve aurasız olarak ayrıldığını söyleyen Gökmen, “Ancak özellikle akupunktur ile uğraşanlar migren ağrılarını 4 ayrı gruba ayırırlar. Bunlar, karaciğer/safra kesesi migreni, servikal kaynaklı migren, hormonal migren, hava durumuna bağlı oluşan migrendir. Safra kesesi migreninde ağrılar genellikle gece 1 ile 3 arasında başlar. Alkol, ağır yağlı yiyecekler, fazla kahve ve kola tüketimi ağrıyı tetikler. Hormonal migrende adet döneminde ve bazen yumurtlama döneminde ağrılar belirgin olur. Mevsimsel migrende hava değişikliği, nem oranının arttığı alçak basınç durumunda, uçak seyahatleri sonrasında ağrılar başlar. Servikal kaynaklı migrende ise boyun patolojileri ön planda yer alır.”