17 Temmuz 2006, 17:52 | #1 | |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Çeşitli Fallar Kahve Falı Kahve falı oldukça eski ve son derece klasik bir kehanet yöntemidir. Başta Türkiye olmak üzere özellikle Müslüman ülkelerde çok geçerli bir fal şeklidir. Kahve fincanı telvesinin oluşturduğu şekillere bakarak yorumlanır. Yorum çoğunlukla fal bakan kişinin içinden hissettikleri ile ağırlık kazanır. Nasıl Bakılır? Bir çok falcıya göre kurallı olarak bakılan fal, konsantrasyon için şarttır. Eğlencelik tarzdaki kahve falları, basit kurallarla bakılan bir fal tarzıdır. Kahve fincanı saat istikametinin tersi yönünde, baş üzerinde üç kez çevrilir. Bu esnada bir dilek tutulur. Daha sonra tabağın üzerine doğru döndürülerek kapatılır. Üzerine metal konarak çabuk soğuması sağlanır. Ayrıca bu metalin, fincan içinde çıkabilecek kötülükleri uzaklaştırdığına inanılır. Bazı falcılara göre de bu metal orada gelecek ile ilgili negatifliği önlesin diye fincan üzerine konurmuş. Fincan on dakika sonra açılır. Işık, bakan kişinin arkasından gelecek şekilde oturulur. Fincan açılır. İlk önce fincanın orta noktasına doğru bakılır. Bu, fal bakmaya konsantre olmak amacıyla yapılır. Daha sonra fincanın ağız ile içilen noktasından itibaren saat yönüne doğru bir tur attırılır. Ondan sonra ilk başlangıç noktasından itibaren şekiller üzerine yorum yapılır. Zar Falı Kehanet Zarları : Zarlar aracılığı ile kehanette bulunmanın kökeni antik çağlara kadar dayanmaktadır. Gelecekten haber verme sanatının burada anlatılan şekli değişik bir eğlence şekli olarak da kabul edilebilir. İsabet derecesine gelince; bu, tecrübe ile ortaya çıkacak bir husustur. Yapılacak işleme gelince: Soru listesini gözden geçirdikten sonra kendinize bir tane soru seçmekle işe başlamalısınız. Bir çift zarı atmak üzere avucunuz da sallarken, daimi olarak yalnızca bu soruyu aklınızda tutun, tek odaklandığınız yoğun düşünce soruya yönelik olmalıdır. Bu, sizin niyetiniz’dir. Bu sallama işine de, ya iki avucun uzu birbirine kapayarak veya daha iyisi bir bardak içinde yapmalısınız. Niyetiniz aklınızda olmak üzere zarları bu biçimde istediğiniz kadar salladıktan sonra bir masa üzerine atmalısınız ve noktaların hangi şekilde geldiğine bakmalısınız. Bu noktalarla alakalı cevap listesine bakmak sureti ile o listede sorunuzun karşılığı olan cevabı bulabilirsiniz. Bu tür kehanetle ilgili geleneksel kurala göre; bir kişi, bir seferde en fazla üç niyet tutmalıdır. Aynı biçimde bir niyet tutulduktan sonra yine aynı niyetin tutulması bakımından aradan makul bir sürenin geçmesi için mutlaka beklenmelidir. Mistik Sunak Niyetlere cevap aranır iken, bildiğimiz zarların yerine mistik sunak da kullanılabilir. Bu, yirmi bir küçük kareden oluşan bir tablodur. Her bir karede, zarların yüzlerindeki noktaların sayısı yazılı bulunmaktadır. Her kombinasyon yirmi bir'de on ihtimaldir. Bu tabloyu masa üzerine koymalısınız. Elinize bir kalem almalısınız. Gözlerinizi kapatmalısınız ve rasgele, kalemin ucu ile bir kare işaretlemelisiniz. Kalemin ucunun gösterdiği karede bulunan zar kombinasyon sayısına göre cevap listesine başvurmalısınız. Aynı, sanki zarlarla çalışıyormuş gibi niyetinizin karşılığını bulabilirsiniz. Zamanından beri bu ve benzeri şekilde zarla çalışmalar parapsikoloji testlerinde çok kullanılır olmuştur. Nedeni ise bazı yetenekli kişiler, zarlarda istedikleri sayıları kendi arzularına göre getirebilmektedirler. Bu sebepten, en azından teori olarak, böyle kabiliyetli bir kişi açısından ( parapsikolojik olarak ) şu mümkündür: Hangi soruyu yada niyeti seçer ise seçsin ( ya da kendisine verilirse verilsin ), duru görü yeteneğiyle bu niyete uygun en güzel karşılığı seçebilmektedir. Bundan sonra psikokinetik yeteneğini kullanarak istediği gibi zar getirebilir. Böylece bir kişi, benzer şeyleri yukarıdaki tablo ile de yapabilmektedir. Bu sebeple, şayet isabetler ihtimal hesaplarının ötesine geçiyor ise, telaşlanmamak gereklidir. DÖİ ( Duyular Ötesi İdrak ) ile alakalı bir yetenek işe karışıyor olabilir. Çiçek Falı Çiçekleriniz ve Kişilik analiziniz Her nesnede olduğu gibi çiçekler konusunda da insanların değişik tercihleri olmaktadır. Bu da her insanın kişiliklerinin birbirlerinden değişik olmasından kaynaklanmaktadır. İkiz olan kardeşler de bile bu gibi farklılıklara rastlanmaktadır. Mesela, ikizlerden bir tanesi gülü sever iken, bir diğer olan ikizler karanfili sever ve gülün kokusunu bile duymak istemez. Bu da ikiz bile olsalar kişilerin karakterlerinde olan çok küçük nüansları sergiler. Bakla Falı Kökeni Hindistan'a dayanan bir değişik çeşidi olan Bakla Falı , Avrupa'ya çingeneler kanalıyla yayılmıştır. Bakla falı çeşitli boyutlardaki bakla, fasulye vb. hububat türlerinin kurutulmuşları ve küçük, değişik ebatlarda renkli taşlarla bakılan, kökü çok eskilere dayanan bir faldır. Genellikle çingene kadınlarının baktıkları bakla falı, yaygınlık bakımından çok bilinen bir fal türü olma özelliğini de taşır. Fala bakmak için yer, zaman, ortam önemli değildir. Her an her yerde bakılabilir ve çok fazla bir kuralı da yoktur. Falın bakılacağı malzemeye dokunmak ve ardından da niyet tutmak ilk şartıdır. Fal malzemesine dokunan, falı bakılacak kişinin ruhsal enerjisi, parmaklardan ve avuçlardan bakla tanelerine geçer. Bu hal fal taneleri üzerinde manyetik bir alan oluşturur. Falcı bu bakla tanelerini hafifçe atarak onların yere saçılmalarını sağlar. Bu saçılma esnasında taneler, alanın titreşim sınırları dahilinde bilgi simgelerine göre bir diziliş yaparlar. Bundan sonrası falcının tele kinetik gücüne dayanmaktadır. O sırada da etkin bir durumda olan bu güç, şahıs, tutulan niyet ya da niyetteki olay ve şahıs’lar adına ruhsal alemle bağlantıya geçerek, simgelerle baktıran kişinin zihni arasında telepatik bağlantıyı sağlayarak falı yorumlar. İşte bu esnada fal bakan kişinin yanlış kanala girmesi ile yorumlamada yanlış bilgi vermesi baktıran kişiye yanlış bilgi aktarılmasına sebep olabilir. Bakla falı çingeneler tarafından çok fazla ayağa düşürülmesi neticesinde de rasyonalistlerin dediği gibi basit bir iki tanenin insan yaşamını nasıl etkileyebileceği şüphesi, onu pek fazla itibar edilmeyen bir fal sınıfına sokmuştur. Yine de insanlar ara sıra eğlence olsun diye, bazen de zaman doldurmak açısından sıkça bakla falı baktırırlar. Çay Falı Günümüzde çay falı, kahve falı ile oldukça büyük benzerlikler gösteren bir fal çeşididir. Bu falda da aynı kahve telvesi gibi, bardak veya fincan dibinde kalan çay artıklarının oluşturduğu semboller doğrultusunda yorumlanır. Tıpa tıp kahve falında olduğu şekilde, bardak veya fincan, bir tabak yardımı ile ters çevrilme şekli ile bakılır. Kahve falında uygulanan aynı işlemler ve şekiller bu fal için de geçerlidir. Fakat çay falı, gerek halk arasında tutulmaması, gerek de bakılış yönünden insanlara çekici gelmemesi bakımından çok az kullanılan bir yöntemdir. Günümüzde pek çok kişi böyle bir falın varlığından bile haberdar değildir. Gene de arada sırada bazı yerlerde bakıldığı olmaktadır. Remil(Kum Falı) Kum manasına gelen reml sözcüğünden türeyen Remil falının kökenini İdris Peygamber, Danyal Peygamber zamanına kadar dayandığını söyleyenler çoğunluktadır. Bir ismi de kum falı olan Remil, ilk önceleri kumun üzerinde yapılan noktalara bakarak açılırdı, sonraları ise, bu fal için özel tahtalar yapıldı, bunların üzerinde bakılma yöntemine başlandı. Remmaller, yani remil falı bakıcıları, bu falın kökeninin on altı satıra rasgele olarak işaretlenen noktalar olduğunu belirtirler. Bunların şekil ve yorumları, tek veya çift sayıdan oluşlarına göre belirlenirlerdi. Sorulan sorunun özelliğine göre cevap sistemi olan remilin tek olarak mana içeren şekilleri vardır. Remilde tek sayılar nokta, çift sayılar ise birer çizgi olarak gösterilir. Kumu parmakla işaretlemek suretiyle, bir kağıda saymadan satırlar şeklinde noktalar koymak suretiyle veya zar atarak bakılabilmektedir remil falına. Ayrı yeten remilin temelini teşkil eden on altı işaretin kağıtlara çizilerek, torbadan çekilerek bakılma biçimi de vardır. Bu durum her işaretten dört adet hazırlanması gerektiği bakımından biraz zor bir yoldur. Dörderli olarak ayrılan on altı satırdan meydana gelen remilde, satırların on beşten az, otuzdan çok nokta oluşturmaması gereklidir. Bu bir meleke işidir, onu falı bakacak olan remmal göz kararı yolu ile ayarlar. Dördüllerin ikinci satırı, ilk satırdan, üçüncü satırı ikinci satırdan, dördüncü satırı da üçüncü satırdan uzun olmalıdır. Remilin bu kuralına bir tek Reml-i Hazreti Ali adlı fal kitabında uyulmamaktadır. Onda üç satır hazırlanan noktalar ve her bir satırın bir önceki satırdan kısa olma zorunluluğu vardır. Ve o satırdaki noktaların sayısından sekiz çıkarılarak, yıldız isimlerinin yer aldığı listedeki yorumu okunur. Remil İşaretleri Nasıl Değerlendirilir: Bu işlemin başlaması bakımından adeta ibadet yapar gibi hazırlanmak gereklidir. Kişinin öncelikle aptesli olması, falın bakılacağı yerin son derece temiz olması gereklidir. Falı bakacak olan, baktıracak olan kişi temiz giyinmelidir, remil atmaya başlamadan evvel bir Ayete-l Kürsi, üç defa Ya Latif, üç defa İhdas, bir defa Fatiha ve özel bir dua okumak ve bütün bunları yaparken de kıbleye doğru dönmek gereklidir. Bu işleme başlamadan evvel ise kişi, tüm düşüncesini tuttuğu niyetine yoğunlaştırıp, sağ eli ile soldan sağa doğru noktalamaya başlamalıdır, her bir nokta atışında Allah'ın ismini anmalıdır. Remil falı bakımından uğurlu saatler veya durumlar vardır, bunlar ise ; bulanık hava, yağmur, kar, fırtına gibi durumlar ile kişinin karnının tıka basa dolu olduğu anlardır. Remil için en uygun zaman ise, deneyimler neticesi kuşluk vakti olarak isimlendirilmiştir. Dokuz iyi, yedi kötü on altı işaretten ortaya çıkan remil de, pozitiflik ve negatiflik belirtileri de dört adet ayrı değer taşırlar. Bunlar; birinci derecede en güçlü oldukları anı sembolize eder iken, dördüncü derecede en zayıf değeri taşımaktadır. Pozitifliğin ismi sa'd, negatiflik belirtisinin ismi ise nahs olarak geçer. Derecelendirme ise,birinci derece dahil , ikinci derece sabit, üçüncü derece hariç , dördüncü derece munkalip ismiyle yapılmaktadır. Remilde oldukça önemli bir durum da remil baktıracak kişinin niyetini fal bakılmadan önce, açıkça söylemek zorunda olmasıdır. Buna neden olarak da işaretlerin sorulan soruya göre, cinsiyet, zaman, hastalık cinsi, yaş, eşyalar ve renklerin yorumu gösterilmektedir. | |
|
17 Temmuz 2006, 18:28 | #2 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Yanıt: Çeşitli Fallar El Falı Sevgili okuyucular, şimdi size "el çizgilerinin okunması" denilen ve insanı adeta gözler önüne seren sanattan bahsedeceğiz. Belki de şimdiye kadar gündelik hayatınızla çok meşgul olduğunuz için, elinizdeki çizgilerin anlamını öğrenmeyi merak etmemiş, ya da zaman ayırmamışsınızdır. Belki de hayat denilen çetin mücadelede elinizdeki çizgilerin anlamını bilmenin size ne gibi faydalar sağlayacağını dahi bilmiyorsunuz. Size el falına bakmayı öğretmeye çalışacağız ve emin olun öğrendiğiniz hiçbir şey size bu kadar fayda sağlamıyacaktır. Zira elinizdeki çizgilerin anlamını öğrenirseniz, her şeyden önce kendi kendinizi öğrenmiş olacaksınız. Kendi kendini bilmek kadar da önemli bir şey yoktur. Bu bilgi para ile ölçülemez. Aynı zamanda başkalarının da karakterini ve gelecekteki durumunu öğrenebilirsiniz. Bu da size adeta bir nevi üstünlük verecek ve her gittiğiniz yerde daima birçok kimseler tarafından saygı duyulmanıza sebep olacaktır. Zira herkes kendi ellerindeki çizgileri merak eder. Bu yüzden el falı artık bir salon oyunu olmuştur. Şimdi bu "ilmin" kısa bir tarihçesini yapalım. Bu "ilim" nereden geldi, hangi memleketlerde ilgi gördü? Bu çizgilerin haber verdikleri şeylere önem veren insanlar nasıl hareket ettiler? Bu sorulara yanıt vermeye çalışalım. EL FALINI "İCAT EDENLER" El falının bir tarihçesi olabileceğini hiç düşünmediniz değil mi? Bu fal şeklinin daha çok batıl itikatlara inanan kimseler tarafından ortaya atıldığını ve sadece kapı, kapı dolaşan çingeneler için bir kazanç vasıtası olduğunu zannediyorsunuz değil mi? Eğer bunu düşündünüzse, bunun sebebi el falı hakkında fazla bir şey bilmemenizdir. El falı ilk olarak Hindu'larda başlamıştır. O çağlarda ilmin başlıca konusu insandı. Hindu'lar insan'ı kainatın en mükemmel varlığı sayıyorlardı. Onların nazarında insan gerçekten Allah’ın evladı idi ve dünyada her şey onun için, onun kullanabilmesi için yaratılmıştı. Bunun içindir ki, insanı inceliyerek tanrıyı öğrenmeye imkan bulacaklarını zannediyorlardı. Gözlerini göklere doğru çevirmişlerdi. Yıldızların insanın hayatı üzerinde etkili olup olmadığını araştırıyorlardı. Meşhur "Fadik" rakamlarını da ilk kez Hindular bulmuşlardı. BURÇLARIN ETKİSİ Aynı zamanda herhangi bir burç'ta doğan bir insanın falan yahut filan karakterde olacağını, doğuştan falan yahut filan yıldızların şu veya bu durumlarda olmalarının bir rol oynayabileceğini ilk kez ileri sürenler onlardır. Bildiğiniz gibi, bugün dahi burçların insanların hayatı üzerine etki ettiğine inanan pek çok insan vardır. Hindular önce vücudun çizgilerini ve şeklini tetkik ederek "Mastrika" adını verdikleri bir ilim kurdular. Ondan sonra eldeki çizgilere dikkat ettiler ve "Samudrika" adını verdikleri el falının esaslarını kurdular. FİLOZOFLAR DA EL FALI BİLİYORLARDI Hindulardan sonra el falı öncelikle Çin'de, Tibet'te, İran'da, Mısır'da ve nihayet eski Yunan'da ilgi gördü. Özellikle eski Yunan'da çok itibar edilen bir şeydi. Yunan filozoflarından birçoğu el falını öğretiyorlardı. Filozof Anaksagoras milattan 440 yıl önce öğrencilerine bu el falını öğretmiştir. Hispanus Büyük iskender'e el falı konusunda bir eser göndermişti. Bu esere sonradan "Altın harflerle yazılı eser" adlı verilmişti. SEZAR KARŞISINDAKİNİ NASIL TANIMIŞTI Aristo, Paracelsus, Cardamis ve İmparator Augustus gibi kimseler, o devirde, el falına çok önem vermişlerdir. Sonradan tarihçi Josep Huş'un kaydettiğine göre, Sezar el falını o kadar iyi biliyordu ki, kendisine Herod'un oğlu süsünü veren bir adam Sezar'la görüşmek istemiş, fakat Sezar bu adamın elinde kraliyet işaretlerini görmediği için Kral Herod'un oğlu olmadığından şüphelenmiş, sonra da bunun doğru olduğu anlaşılmıştı. Roma İmparatorluğu'nun yıkılmasını takip eden korkunç savaşlardan sonra el falı da birçok diğer ilimler ve sanatlar gibi unutuldu. Batıl itikatlar seviyesine indi ve kapı, kapı dolaşan çingenelerin yahut göçebelerin işi oldu. NEDEN YASAKLANMIŞ Ancak 1475 yılında bir Alman, "El-Çizgilerini Okuma Sanatı" isminde bir kitap yayınladı. 1490 yılında (Cyromantia Aristotlis cum Figurs) isimli eser yazıldı. Bu eser bugün İngiltere'de Birtish Museum'dadır. Avrupaya yayılan el falı, sonra İngiltere'ye de yayılmış fakat Kral VIII. Henry, belki de talip olduğu kadınlar geleceklerini el fallarından öğrenirler diye el falını yasaklamıştı. Bilindiği gibi Kral VIII. Henry evlenmiş olduğu bütün eşlerini katletmiştir. Fakat ne gariptir ki, Kral VIII. Henry'nin kızı Kraliçe Elizabeth'de el falına çok merak.sarmış ve bu sanatın ilerlemesini teşfik etmiştir. Böylece İngiliz Sarayına ilk olarak resmen bir falcı tayin edilmiş ve Dr. John pee dönemindeki bu falcı Kraliçe Elizabeth’e birçok işlerinde tavsiyelerde bulunmuştur. Bir gün falcı Dr. John Dee, Kraliçe Elizabeth'e İspanyol armadasının İngiltere'ye hücum etmesinin muhtemel olduğunu söylemiş, bunun üzerine armadanın yolunu kesmek üzere harp gemilerinin yapılması emredilmiştir. AKLIN HİZMETÇİSİ O tarihten bu yana el falı daima insanların araştırma isteğini tahrik edip durmuştur. Akıl ile el arasında, vücudun başka bir organı ile akıl arasında olduğundan daha fazla duyu sinirleri vardır. Bu sinirler nesiller boyunca o kadar büyük bir önem taşımıştır ki, el hareketli olsun hareketsiz olsun daima "insanın zihninden geçen herhangi bir düşüncenin en sadık hizmetçi sidir." denilebilir. 1853 Yılında profesör Mesmer isminde bir bilim adamı parmaklarının ucunda ve el'in avuç içi çizgilerinde, belleğe bağlı sinirlerin uçlarının bulunduğunu ve bu uçların, bir insan yaşadıkça birtakım titreşimlerde bulunduğunu ispat etmiştir. Demek ki, çizgiler bir insana mizacını, karakterini hatta sağlık durumunu ortaya sermektedirler. Bu bakımdan dünyada hiçbir insanın avucundaki çizgilerin neden başka bir insanın avucundaki çizgilere benzemediğini kolaylıkla anlamak mümkündür. DOĞADA HİÇBİR ŞEY SEBEBSİZ DEĞİLDİR Sir Thomas Browne, "Religoio Medici" isimli eserinde şunları yazmıştır: "Yüzümüzdeki çizgilerden başka elimizde de birtakım esrarengiz çizgiler yardır. Bunların rastgele bir şekilde çizildiklerini zanetmiyorum. Zira onları çizen el hiçbir zaman bir şeyi sebepsiz yapmaz... Bundan başka, şuna da eminim ki, kendi elimde gördüğüm işaretleri ve çizgileri asla başka bir elde bulamayacağım." İnsanlar, yüz hatlarının mesela burnun, gözlerin yahut kulakların sınırlı birer şekli olduğu kabul edildiğine göre, eldeki çizgilerin de sınırlı bir şekilde olması gerektiğini kabul etmişlerdir. Burnu anormal derecede iri olan bir insanın yüzüne baktığınız zaman "Bu adamda bir anormallik var" diye düşünürsünüz ve bu hususta haklı olabilirsiniz. Aynı şekilde mesela: "Bir kadının yahut bir erkeğin elinde akıl çizgisinin herkesin elinde olduğu gibi ufki olacak yerde birdenbire yukarıya doğru uzadığını görünce, haklı olarak: "Bu insanda bir anormallik var diye düşünebilirsiniz. HER ÇİZGİNİN ANLAMI VAR Fakat el falında biraz daha ileri giderek böyle bir çizgisi olan bir insan hakkında ''cinayet işlemeye eğirimi vardır" diye düşünebilirsiniz. Aynı zamanda el falı hakkında daha fazla bir bilginiz varsa "Bu insanın falanca tarihte bir cinayet işlemesi muhtemeldir" diyebilirsiniz. Aynı şekilde bir insanın elindeki çizgilere bakarak ne kadar başarılı olup olamıyacağını anlıyabilirsiniz. Zira bir insanın hayatta başarılı olup olmaması kabiliyetlerine, eğilimlerine bağlıdır. En mütevazı ailede doğmuş olan bir bebeğin elinde net bir şekilde bir başarı çizgisi varsa, bu çocuk, ileride karşısına çıkan engeller ne olursa olsun, hepsini yener ve başarılı olur. Öğreniminin veya kültürünün az olması ona engel olmaz. Çocuk ne pahasına olursa olsun kişiliğini geliştirmek imkanını bulur. KIRIK KÖPRÜYE GELMEDEN Bilgi eksikliğini gerekiyorsa akşam kurslarına devam ederek tamamlar ve daha ilerideki yıllarda içindeki bu irade ve azim onu hayat mücadelesinden alıp ön plana geçirir. Böylece çocuk doğarken sahip olduğu yetenek sayesinde kendisini geliştirir. Bir insanın elinde cinayet eğilimini gösteren çizgi nasıl daha çok küçük yaşta kendini belli ediyorsa, o insanın başarıya ulaşıp ulaşamayacağını ve yetenek sahibi olup olmayacağını gösteren çizgiler de daha küçük yaşta kendilerini belli ederler. Bu yetenekleriylede başarıyı sağlarlar. Bir insan herhangi bir yerden geçerken karşısına yıkılmak üzere olan bir köprü gelirse, başka bir yola mı sapar yoksa köprünün tamir edilmesini mi bekler? Yoksa bu köprünün yıkılmak üzere olduğunu gördüğü ve bunun peşin işaretlerini hissettiği halde, buna önem vermeyerek yoluna mı devam eder? Şüphesiz, akıllı bir insan bu son hareketi yapmaz. Bir insan elindeki çizgilerde hayat yolunda kendisini böyle bir şey bekliyorsa, bu işareti hesaba katarak zamanında tedbir alarak bu yıkık köprüye doğru kendisini yönelten eğilimlere gem vurabilir. Hatta gerekiyorsa bambaşka bir yol da seçebilir. ÇİZGİLER BİRER "HABERCİ" DİR Elinde cinayet işleyebilir işaretleri bulunan şahıs, belki de çocukluğunda gayet uslu bir çocuktu. Fakat henüz çocukluğunda elinin içindeki çizgilerden, iradesini kemiren zaafların işaretini okumasını bilmediği için daha o zaman ruhunda kötü bir tohum halinde gelen eğilimlerinin gelişmesine fırsat vermiştir. Aradan yıllar geçtikten sonra zavallı annesi, oğlunun işlediği cinayet yüzünden idam cezası ile cezalandırıldığı zaman büyük bir olasılıkla çocuğun elindeki o "kırık köprü'' işaretini görmemiş olduğu için vaktinde tedbir alamamış olduğunu aklına bile getirmemiştir. Birçok durumda olduğu gibi, bu olay da bilgisizliğin bir neticesidir. Zamanında tedbir alınacak bir durumun olduğunu bilmemekten ileri gelmiştir. Bir genç kız evlenince, mesut olup olmadığını bilmek ister, elindeki çizgiler, ona hemen evlenmektense, bir müddet daha beklediği takdirde, daha mesut bir evlilik yapacağını işaret ediyorsa, bunu görüp ona göre hareket etmesi şüphesiz mesut olma şansını çok daha fazla arttırır. ZAMANINDA TEDBİR ALMALI Tabiat hiçbir şeyi boşuna yaratmaz. Herşey insanlığın en mükemmel seviyesine ulaşmasını temin edecek şekilde yaratılmıştır. Tabiatın bu planının işaretleri elimizdeki çizgilerde mevcuttur. Doğru bir şekilde bu çizgilere bakılırsa bir insan kendisini daha mükemmel bir hale getirmeye çalışabilir ve böylece kendi kendini tanıyarak en iyi kabiliyetlerini kullanmanın çarelerini bulabilir. İskambil Falı İskambil kağıtlarıyla fal bakmak yüzyıllardan beri rağbet gören bir usuldür. Ve nesilden nesile devredilen bir çok tarzları vardır. Kartomani adını taşıyan iskambil falında, fala tek başına bakmak uğursuzluk sayılır. Süje, yani falına bakılacak kimse, diğeri de bakıcı, yani geleceği okuyacak kimsedir. Kağıtları süje keser. Fala başlamadan önce, bir kağıt süjeyi temsil amacıyla seçilir. Eğer süje esmer ise, kadınlar için maça kızı, erkekler için maça papazı, eğer kumral ise kadınlar için sinek kızı, erkekler için sinek papazı, eğer sarışın ise erkekler için karo papazı, kadınlar için karo kızı ve son olarak da eğer kumral saçlı, mavi veya yeşil gözlü ise, erkekler için kupa papazı, kadınlar için kupa kızı seçilir. İskambil falında iki ana yöntem vardır. Otuz iki'lik deste ile bakılan fallar. Elli iki'lik deste ile bakılan fallar. |
|
17 Temmuz 2006, 18:30 | #3 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Yanıt: Çeşitli Fallar Domino Falı Bu fala çift-düzden başlayan ve altı-altıya değin sıra teşkil eden standart bir domino takımı ve de geleneksel yorumlama ile bakılır. Domino taşlarının noktalı olan yüzleri alt tarafa getirilecek şekilde iyice karıştırılır. Fal bakmak için bunların içersinden bir adet taş çekilecektir. Kimi domino falcıları kendilerinden en uzakta olan taşı almakta ısrar ederler iken, kimileride ellerini şansın etkisel titreşimine bırakmayı seçerler. Ancak hepsinin birleştikleri bir kanıya göre bir insan domino falıyla sadece ayda bir defaya mahsus olarak geleceğini öğrenme imkanına sahiptir. Aksi halde cevaplar manasız kalacaktır. Ayrı yeten, bir kişi bir seferden en az üç adet domino taşı ile sınırlı kalmalıdır. Ve bir adet domino taşı çekilerek yorum yapıldıktan sonra, noktalı olan tarafı alta getirilecek biçimde ötekilerle karıştırmalıdır ve ikinci çekiliş ondan sonra yapılmalıdır. Şayet kişi aynı olan domino taşını ikinci defa çeker ise, bu ilk yapılan çekilişin bir onaylaması olarak yorumlanmalıdır. Bu biçimde aynı olan domino taşını iki defa çeken bir kimseye normal üç çekiş hakkının haricinde bir çekme hakkı daha tanınır. Kimi domino falı meraklıları ise pazartesi ve cuma günleri fal bakımından negatif günler olarak yorumlarlar. Aslında böyle bir genelleme pek de önemli değildir, ancak bu yorumlamaya reel olarak inanmış olanlar açısından önemli bir mana taşımaktadır. ÇİFT-DÜZ : Gerçekte bu taş diğer taşlar içerisinde en negatif olanıdır. Hile ve ********likle arası iyi olanların dışarısında aşağı yukarı herkese hayal kırıklığı getirecek bir taş olarak kabul edilir. Zor ve hile uygulaması yapan her kim bir şeyi elde etmiş ise, büyük bir olasılıkla onu telafi edecektir. Kişinin bu domino taşını çekmesi halinde ise, bu gaspının şu veya bu biçimde burnundan geleceğinin belirtisidir. Kimileri için de bu taşın çekilmesi iş veya aşk yaşamı için negatif bir işaret olarak kabul edilir. Kimi şeylerin, hatta işin yitirilmesi olarak da yorumlanır. BİR-BİR : Gerçekte sevgi ve evlilikteki mutluluğun sembolü olarak kabul edilir. Muhabbeti beraberinde de ahengi vadeden bir taştır. Beraberinde etkileşimsel olarak ekonomik kazanç artışını ve güveni de getirebilir. İKİ-DÜZ : Gerçekte şanssızlık ve namussuzluk sembolüdür. Şayet nişanlı bir bayan bu domino taşını çekmiş ise, bu hal onun nişanlısı bakımından geçerlidir. Şayet çeken kişi evliyse, kuşkusuz kocası bakımından geçerlidir. Bir erkek evlat bakımından ise kabiliyetlerini negatife kullanıyor olabilir. Şayet niyet olarak yolculuk tutulmuş ise, hoşnut kalınacak ve emniyetli olarak geçecek bir yolculuk beklenebilir. İKİ-BİR : Gerçekte bu domino taşı bir kadın bakımından, zenginliği de beraberinde getiren erken bir evlilik manasına gelmektedir. Bununla beraber bu hanım dul kalabilir hatta yeniden evlenebilir. Bu halde uzun yıllar boyunca mutlu olabilir. Bu taşı çeken genç bir adam bakımından ise evlilik söz konusu değildir. Yalnızca günü gün edilen bir yaşamı anlatır ve sonu bekarlıktır. İş yaşamı söz konusu olduğunda ise, dengesiz bütçelere karşı haberci bir işaret olarak kabul edilebilir. İKİ-İKİ : Gerçekte iş hayatında olacak başarı ve mutlu bir yuva yaşamı anlatır. Evlenenler bakımından çocukların habercisidir bu durumda mutluluklarına mutluluk katacaklardır. Tutumluluk açısından ise onları refaha ***ürecektir. ÜÇ-DÜZ : Gerçekte genellikle tartışmaların habercisi olarak kabul edilir. Adam bakımından genel olarak karısı huysuzdur. Nişanlı genç bir kız bakımından müstakbel olan eşinin bu yanının olup olmadığına dikkat etmelidir. Şayet bir toplantıya gidiyor iseniz ağız dalaşından kaçınmaya veya tartışma konusu olabilecek bir şey konusunda dikkatli olmaya, sakınmaya çalışmalısınız. ÜÇ-BİR : Genellikle skandalın; mutsuzluk, huzursuzluk ve utançlık getireceği konusunda bir uyarıdır. Uygunsuzluğun kanıtlanması neticesinde ise dava açılması tehlikesi vardır. ÜÇ-İKİ : Genellikle sevgi, evlilik, para ve bunun gibi konuların bir araya gelmesini simgeler. Yolculuk bakımından elverişli bir zamandır. İhmalkarlık yapmamaları bakımından bu arada çocuklara oldukça dikkat edilmelidir. ÜÇ-ÜÇ : Genellikle bu domino taşı ile alakalı kehanetler; çok para kazanmak, her açıdan kazanç zenginliğine sahip olmak, saadet ve bolluk habercisidir. DÖRT-DÜZ : Genellikle ister erkek, ister kadın bakımından aşk hayatında hayal kırıklığı yaşamanın sembolüdür. Nişan olmasına rağmen hiçbir taraf evlenmeye yanaşmayacaktır. Gizli bir sırrı bulunan birisi bunu açıklamalıdır. Şayet fal baktıran hanım hamile ise, ikiz çocuk ve ya üçüz çocuk bekleyebilir. DÖRT-BİR : Genellikle bu taş mükemmel zenginlik belirtisinin sembolüdür. Dünyaya gelen her çocukla birlikte bu kişinin geliri de artacaktır. DÖRT-İKİ : Genellikle bu domino taşı bir çeşitlilik dönemine işaret eder. Bu çeşitlilik aile, para, meslek ve benzeri her şeyle alakalı olabilir. Söz konusu çeşitlilik az ya da küçük bir şey olabilir fakat şimdiki statüden çok daha farklı bir şey olacaktır. Sevgide değişiklik olabilir. Hangi halde bulunuyor olursa olsun, dört-iki değişiklik işaretidir. DÖRT-ÜÇ : Genellikle bu taşın işaret ettiği haller; genç evliler ile, mütevazı, mutlu bir hayattır. Bir tek çocuk da olabilir ancak mutlu ve rahat bir yaşamın habercisidir. DÖRT-DÖRT : Sanatkarlar açısından şans sembolüdür. Bütün diğer insanlar açısından ise iş hayatı konusunda şanssızlık anlamına gelmektedir. Toplumsal konular açısından ise, herkes bakımından genel olarak uğur getiren bir taştır. Eğlence ve dinlenme döneminin belirtisi, hatta evlilik habercisi olarak da yorumlanabilir. BEŞ-DÜZ : Bu taşı çeken evlenmemiş genç kız bakımından; kendisiyle alakadar olan erkeğe karşı dikkatli olması hakkında bir uyarıdır. Alakadar olduğu erkeğin samimi olmadığının ve sevmeye değer olmadığının bir işareti olabilir. Evli bir hanım açısından ise aile bütçesi konusunda daha çok dikkatli olması gerektiğinin bir uyarısıdır. Bu taşı çeken erkek bakımından egoistlikten, tedbirsizlikten kendisini kurtarmasının habercisidir. Bu, iş yaşamında pazarlığı oldukça çok sevenler bakımından da geçerlidir. BEŞ-BİR : Gerçekte şayet bu domino taşını çeker iseniz, oldukça çok hareketli ve çok hoş bir toplumsal yaşam sizin gündeme geliyor olmanıza haberci olabilir. Aileye bir katılım habercisi olabilir. Parasal açıdan ise , son derece kısa bir zamanda bir hayal kırıklığının da habercisi olarak kabul edilmektedir. BEŞ-İKİ : Gerçekte aşıklar açısından evlilik söz konusu bile değildir. Yeni evliler açısından telafisi oldukça uzun sürecek anlaşmazlıkların habercisi olabilir. Ancak bu taşı çeken bayan ise, sabır ve hoşgörü ile mutluluğa kavuşacaktır. Beyler için ise, çalışkan ve tutumlu bir kadınla evlenmesi çok daha iyi olacaktır. Şayet iş bağlantılarında çeşitlilik yapmak istiyor ise, acele etmemesi gereklidir aynı zamanda da her türlü olasılığı düşünmesi gerekir. BEŞ-ÜÇ : Gerçekte ahenkli, sessiz, sakin bir hayatın habercisi olan iyi bir domino taşıdır. Zengin bir kişi daha zengin olamaz, ancak ailesi ve kendisi rahat olarak huzur içinde yaşar gider. Fakir bir adam bakımından ise bu domino taşı, hayatında çok daha iyiye doğru gidişatın bir habercisi olarak yorumlanabilir. Yeni evli genç bir çift bakımından ise, yıllar süresince geçerli olacak bolluğun habercisidir. BEŞ-DÖRT : Gerçekte bu domino taşı; yalnızca aşk açısından evlenen genç bir hanımın, evleneceği genç erkeğin hatalarını unutabileceğinin, görmezlikten gelebileceğinin habercisi olarak yorumlanabilir. Erkeğin güvenlik önlemlerini yerine getireceğinden, hatta azamet ve haşmeti bir kenara bırakacağından emin olmalıdır. Bunun kesin olarak kanıtına sahip olması gereklidir. Bu taş para kaybının aynı anda yatırımın verimsiz bir dönemi belirtir. BEŞ-BEŞ : Gerçekte bu taşı çeken elini her neye atarsa başarılı olacak demektir. Bu oldukça büyük bir zaferlerin belirtisidir. Aynı anda bol paranın geleceğinin habercisidir. ALTI-DÜZ : Gerçekte bu taş mutsuzluğun haberinin işaretidir. Aynı anda ekonomik sıkıntılar ve hatta ölüm habercisidir. Bu kişi ise aileden biri olabileceği gibi aynı anda, acı çeken kişi için değeri büyük olan akraba veya herhangi bir kimse de olabilir. ALTI-BİR : Gerçekte bu domino taşını çeken evlenmemiş genç birisi bakımından manası; evliliktir. Halen evli olan kişi bakımından ise manası; ileride ki yıllarda iyi bir şansın habercisidir. Bu ailelerin çocukları her zaman için ailelerin yanında kalmazlar. Sebebi ise ilgilendikleri konular onları ailelerinden uzaklaştıracak tarzda konular olacaktır. Tek bir çocuğun ailesiyle sıkı ilişkiler içersinde kalması söz konusu olabilir. ALTI-İKİ : Gerçekte iş alanında dikkat sahibi, dürüst çalışan, titiz olan kişiler için şans vadeden bir taştır. İnsanlar içinde haksızlık yapan, doğrucu olmayan kişiler için zor, sıkıntılı günlerin habercisi olarak kabul edilir. Evli bir çift için aile içinde huzur ve birliğin işareti olarak simgelenir. ALTI-ÜÇ : Gerçekte aşıklar bakımından en şanslı çekiştir bu taş.Bir evlilik girişimi, verimli bir aile yaşamı bakımından olumlu sonuç veriyor demektir. Ayrı yeten de Zenginler açısından da oldukça iyi bir çekim olarak kabul edilmektedir. ALTI-DÖRT : Gerçekte bu taşı çekenler erken evlilik yaşayacaklardır, bol sayıda çocuk sahibi olacak, rahat bir aile yaşamı bakımından da yeterli miktarda bir gelir bekleyebilirler. ALTI-BEŞ : Gerçekte sembolü sebat olan bu domino taşı adeta parola gibi bir habercidir. Şayet hayal kırıklığı parayla alakalı ise yeniden harekete geçebilirsiniz. Şayet sağlıkla açısından alakalı bir sorununuz var ise sabırla şifa arayacaksınız demektir. Şayet aşk söz konusu ise, sizin sevginize çok daha layık olan başka biri var anlamına gelir. Şayet iş hayatınızı genişletmeniz söz konusu ise, çıkarlarınızla alakalı her bir ayrıntıyı defalarca gözden geçmelisiniz. ALTI-ALTI : Gerçekte İyi bir mali spekülasyon yani para bolluğu açısından habercidir. Şayet evlilik arifesinde bulunan bir kız bakımından zenginliğin habercisi olarak kabul edilebilir. Spekülatif riskler bakımından ise, zenginliğin elde edilişi konusunun tek habercisi bu domino taşıdır diyebiliriz. MİSTİK DOMİNO KAHİNİ: Bir domino falının bakımı sırasında muhtemel olan kombinasyonların her bir tanesi için bir defaya mahsus olmak üzere, yirmi sekiz kareden oluşan bir tablo çizmelisiniz. Şayet domino taşlarınız yok ise bunu kullanabilirsiniz. Domino falına baktırılacak olan kişi gözlerini kapatmalıdır, bir kurşun kalem yardımı ile bu mistik olan domino kartınızda bulunan yirmi sekiz kareden birine dokunarak domino falına bakılmaya başlanır. Kişinin dokunduğu kare yukarıda verilen listeye göre yorumlanır. Gerçek dominolarla yapıldığı gibi bir defasında üç adet kareye dokunulur, bütün diğer konularla alakalı olarak da aynı kurallar geçerlidir. Bu kurallara uyulmak suretiyle her ay domino falına baktıran bir kişiler içinde, tuttukları kayıtlar neticesine göre tutan kişiyle alakalı enteresan veriler elde edilmiştir. Göz Falı Mavi Gözlü Insanlar : Duragan olmayi sevmeyen, enerji dolu, karar verme kabiliyeti olarak pozitif yönde gelismis olan, eli açik, degisimlerin kendilerini korkutmadigi kisilerdir. Biraz hayalperesttirler. Bu yapilari nedeniyle de gerçekleri görmekte zorlanirlar. Siyah Gözlü Insanlar : Olaylar karsisinda çok çabuk heyecanlanan, disiplinli, düzenli kisilerdir. Duygu yüklü olan bu insanlarin, gerek sevgisi,gerek de kindarligi oldukça çok güçlüdür. Onlar karsilarindaki insanlari daima idare etmek isterler. Yesil Gözlü Insanlar : Sevdiklerini kirmak istemeyen bir yapilari vardir. Kirici olmamaya çok dikkat ederler, çok asabi yaradilis da olmalarina ragmen bu böyledir. Bu yüzden hislerine hakim olmayi bilirler. Gözleri Ela Olanlar : Sezgisel güçleri yüksektir, oldukça hassas bir kalbe sahip insanlardir. Gururlarina olabildigince çok düskün kisilerdir, gururlari kirildigi zaman asla ve asla aflari yoktur. Aslinda çok daha yumusak basli, daha anlayisli olmalari gerekmektedir. Kahverengi Gözlü Insanlar: Aslinda bu insanlar kendilerini idare ettirmek konusunda isteksizdirler. Bir kötü yönleri de her yerde sirlarini açiklamalaridir. Dünyaya kapali gözlerle bakarlar adeta, gerçekte hayal kirikliklari yasamamalari realiteleri görme yolunu seçmelerinde yarar vardir. Alıntı. |
|
Etiketler |
cesitli, Çeşitli, fallar |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Çeşitli | CORDON BLEU | Fıkra | 0 | 15 Nisan 2020 13:57 |
Çeşitli Takılar | AftieL | Tarih | 0 | 23 Ağustos 2014 20:30 |
Çeşitli Akvaryumlar | Zen | Fotoğraf Kulübü | 2 | 08 Kasım 2012 19:08 |
Çeşitli Ev Dekorları | Kalemzede | Ev Dekorasyonu | 0 | 22 Ağustos 2011 08:42 |