17 Ekim 2014, 11:56 | #1 | |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Grip Virüsü Konusunda Tıbbi Gelişmeler Grip Virüsü Konusunda Tıbbi Gelişmeler Grip virüsü (Influenza-A) insan solunum yollarında hastalık oluşturabilen az sayıda virüsten biridir. Canlılar ve cansız varlıklar sınırında olan virüslerin de varlıklarını sürdürmesi için gerekli olan bilgiler genetik kod tarafından belirlenir ve genetik bilgide kodlandığı şekilde viral proteinler sentezlenir. İşte bağışıklık sistemimiz virüsleri bu proteinlerin bazıları üzerinden tanır. Virüsün hayat döngüsü sırasında genetik bilgi kopyalanarak sonraki jenerasyonlara iletilir. Fakat genetik kodun her kopyalaması sırasında ortaya çıkan hatalar bu şifre ile kodlanan viral proteinlerde küçük değişikliklere yol açar. Yıl içinde proteinlerindeki değişiklikler sayesinde kılık değiştiren virüs bağışıklık sistemi tarafından yeni bir virüs olarak algılanır. Dolayısıyla bir çok viral hastalık hayat boyu bağışıklık bırakmasına rağmen grip her yıl tekrarlayabilir. Aynı nedenden dolayı grip aşılarının da her yıl yeniden tekrarlanması ve daha da önemlisi her yıl (o yıl hastalık yaratması muhtemel virüs tiplerini kapsayacak şekilde) tekrar geliştirilmesi gerekir. Bu şekilde kararlı fakat yavaş şekilde kılık değiştiren virüs yeterli miktarda genetik değişikliği biriktirir ve düzenli aralıklarla epidemiler oluşturur. Bu yavaş değişikliklerin aksine bazen virüs çok kısa bir süre içinde de kılık değiştirebilir. Bu hızlı değişikliğin kuşlardan kaynaklanan farklı bir virüs türünün insanları hasta edebilir özellik kazanması sonucunda olduğu gösterilmiştir. Güncel genetik çalışmalar memelileri enfekte eden virüs tiplerinin hepsinin kuşlardan kaynaklandığı savını desteklemektedir. Bu virüsler yabani kuşlarda ciddi hastalık oluşturmaz ama kümes hayvanları ve insanlarda ölümcül olabilir. Bunun bir adım ilerisi virüsün insandan insana bulaşabilecek bir yapıya bürünmesidir. Ne yazık ki grip virüsünün bizler için hazırladığı sürprizler burada bitmez. Virüsteki genetik değişiklikler düzenli aralıklarla “süper virüslerin” oluşumuna da yol açar. Bu süper virüsler normalde gördüğümüz bölgesel salgınlardan çok daha büyük, kıtaları etkileyen salgınlar (pandemiler) oluştururlar. Yirminci yüzyılın başından beri 1918, 1957 ve en son olarak da 1968de olmak üzere 3 kez pandemiler oluşturmuştur. Tarihçilerin “İspanyol gribi” olarak isimlendirdiği yüzyılımızın ilk salgınının 1918 ve 1919 yıllarında toplam 20 ila 60 milyon can almış olduğu düşünülmektedir ki bu birinci dünya savaşının faturasından daha büyüktür. 1957deki “Asya gribi” ve 1968deki “Hong Kong gribi” ilk pandemi kadar ölümcül olmasalar da tüm dünyayı etkilemişlerdir. Virüsün genetik yapısı, içinde bulunduğu ortam ve konaklar hesaba katılarak yapılan istatistik hesaplar 100 yılda ortalama 4 pandemi gelişmesini öngörür. Kesin vakit verilememesine rağmen yeni pandemi yakın tarihte beklenmektedir. Yakın zamanda ülkemizde gösterilen H5N1 virüsü insanda hastalık oluşturabilir. Bu virüsle ilgili olarak bu güne kadar iki insanlar arası bulaşma gösterilmiştir. Daha da kaygı verecek şekilde elimizdeki anti-viral ilaçlara dirençli virüslerin de bu gün var oldukları bilinmektedir. Kuş gribinin dünya toplumunda bu denli büyük bir korku ile karşılanmasının nedeni de budur. Eğer bu büyük genetik değişiklik normaldekinden daha etkin ve öldürücü bir virüs tipi oluşturursa günümüzdeki ulaşım imkanlarının da yardımıyla bu ölümcül virüs tüm dünyaya önü alınamaz bir hızla yayılacaktır. Halen etkin ve güvenilir bir ilaç tedavisinin olmadığı ve yeni aşı geliştirilmesinin (ve herkese yetecek miktarda üretilmesinin) günümüz teknolojisiyle ortalama 6 ay aldığı düşünüldüğünde dünya yüzünde gripten kaçacak bir yer kalmayacak gibi görünmektedir. Peki kendimizi bu potansiyel tehlikeden korumak konusunda elimiz kolumuz bağlı mıdır? Tabi ki hayır ama kendimizi savunmak için düşmanımızı tanımak gerekir. Günlük hayatımızda karşılaştığımız grip aslında masum bir hastalık değildir. Her yıl tekrarlayan grip epidemilerinde 3 ila 5 milyon kişide ağır hastalık oluşur ve hastalık her sene 250-500 bin can alır. Bu şanssız kurbanlar genelde güçsüz yaşlılar, altta yatan sistemik hastalıkları olan kişiler ve bağışıklık sisteminde sorunları olanlardır. Buna karşılık birinci dünya savaşından daha çok can almış olan 1918 grip virüsü alışageldiğimiz virüsten farklı olarak 15 ile 35 yaş arasındaki sağlıklı gençleri etkilemiştir. Modern tıp grip virüsü hakkında bir çok şey bilse de yakın zamana kadar 1918-1919 arasında dünya çapında kabaca 40 milyon can almış olan virüsün neden bu denli öldürücü olduğunu açıklayamamıştır. Patolog Jeffrey Taubenbergerin geçtiğimiz hafta dünyanın en prestijli bilim dergilerinden olan “Science”da yayınlanan yazısı modern tıbbın bir zaferidir. Bu yazı ümidi kaybetmemek konusunda bizi yüreklendiren bir işaret ve aynı zamanda bilime ilgi duyanların aklını başından alacak bir başarı hikayesidir. Bir patolog olan Taubenberger ve arkadaşlarının çalışması, İspanyol gribi olarak da bilinen 1918 grip virüsünün bir çok özelliğini ortaya koydu. Taubenberger ve ekibi yıllar süren zorlu bir arkeoloji çalışması sonrasında Alaska tundraları altındaki “permafrost”ta gömülü bir grip kurbanının akciğerlerinden ve Amerikan silahlı kuvvetler patoloji enstitüsü (AFIP) ve Londra Kraliyet Enstitüsü patoloji arşivlerinden edindikleri patoloji örneklerinden ölümcül grip virüsünün genetik materyalini izole etmeyi becerdiler. Elde edilen genetik materyalin bu günkü virüslerin genetik materyali ile karşılaştırılması sonucunda, günümüzdeki teorileri destekler şekilde, 1918 virüsünün insanda hastalık yapma özelliği kazanmış olan bir kuş grip virüsü olduğunu ortaya koydu. 1918 virüsü korkularımızı haklı kılacak şekilde son 10 yılda onlarca can alan kuş gribi H5N1 ile yakın benzerlikler taşımaktaydı. İlginç bir şekilde 1918 virüsünün aksine 1957 ve 1968 yıllarında nispeten daha az insanın ölümüne yol açmış olan pandemilerden sorumlu virüsler insan ve kuş gribi virüslerinin bir araya gelmesiyle oluşan türlerdir. Başlı basına dudak uçuklatıcı bir başarı olan bu adımdan sonra araştırıcılar bu materyalden elde ettikleri genetik bilgileri kullanarak yeni bir teknoloji ile 1918 virüsünü tekrar sentezlediler ve potansiyel bir “süper grip” virüsünün bir çok özelliğini ortaya koydular. Denek hayvanlarda yapılan çalışmalar sonucunda bu virüsün akciğer dokusunda normal grip virüsünden 40bin kat fazla ürediği ve bronşları enfekte edebildiği gösterildi. Bu virüs aşı geliştirilmesini de zorlaştırmaktaydı. Günümüzde kullanılan grip aşıları yumurta içinde hastalık yapma yeteneğini kaybetmiş virüslerin çoğaltılması ile yapılır. Fakat 1918 tipi ve halen gündemde olan H5N1 grip virüsleri aşıların üretilmesinde kullanılan yumurta dokusunu harap ettiği gösterildi. Edinilen bu bilgiler yeni ve daha güçlü grip ilaçlarının ve aşılarının geliştirilmesinde önemli rol oynayacak ve büyük bir felakete yol açma ihtimali olan potansiyel bir virüse karşı insanlığı avantajlı duruma getirecektir. Bindokuzyüzonsekiz virüsünün genetik kodu, terörist amaçlarla insanlığa karşı kullanılabileceği korkusunun gölgesinde, 7 ekimde yayınlandı.
__________________ #MustafaKemaLAtatürkTorunuyum..ღ ❦ {22~02~`22..∞} {09~09~`22..ღ} | |
|
Etiketler |
geliŞmeler, grip, konusunda, tıbbi, virüsü |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Tıbbî | PySSyCaT | Osmanlı Türkçesi Sözlüğü | 0 | 14 Ekim 2014 00:32 |
Tıbbi Laboratuvarlar Yönetmeliği | Deinonychus | Sağlık Köşesi | 0 | 15 Ekim 2011 00:36 |