IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  reklamver

Etiketlenen Kullanıcılar

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 09 Mayıs 2014, 23:55   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Antoine Laurent Lavoisier








Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
Ünlü bir Fransız kimyacısıdır. 26 Ağustos 1743′te Paris’te doğdu. 8 Mayıs 1794′de yine Paris’te idam edilmiştir. Kimya bilimine kazandırdığı yeni görüşlerden kanunlardan dolayı bugünkü kimyanın kurucusu sayılır. Lavoisier’den önceki yüzyıl boyunca bütün kimyacılar maddenin yanması olayı hakkında yanlış düşüncedeydiler. Lavoisier, sürekli olarak uğraştığı deneylerle yanma olayının yanan maddenin oksijenle birleşmesinden meydana gelen bir sonuç olduğunu açıkladı o zamana kadar bilimsel bakımdan bir bilinmez olan ateşin esasını ortaya koydu.
Lavoisier adı kimya tarihine Lavoisier Kanunu diye bilinen kütlenin korunumu kanunu ile geçmiştir. Lavoisier’nin bu kanununa göre hiçbir madde yok olmaz; yoktan da var olmaz. Yunan filozofları arasında sadefikirler ileri sürenler çıkmıştı. Yalnız maddenin yoktan var olmadığını varken de yok olmadığını bir kimya işleminde olaya giren maddelerin ağırlık toplamlarının olaydan çıkan maddelerin ağırlık toplamlarına eşit olduğunu deneyle gerçekleştiren ilk bilgin Lavoisier’dir.
Lavoisier, 1743′te Paris’te doğdu. Babası hali-vakti yerinde bir avukat ve toprak sahibiydi. Oğlunu bir aristokrat olarak yetiştirmek istiyordu. Lavoisier ise her şeyden çok bilimsel konularla ilgilendiğinden matematik öğrenimi yapmak üzere Mazarin Koleji’ne gönderildi. Daha sonra Jardin du Roi’ya giderek biyoloji bilimi üzerinde öğrenimini ilerletirken bir yandan da Bernard de Jussien adlı bir Fransız kimyacısından kimya dersleri alıyordu.
Lavoisier 23 yaşındayken şehirlerin aydınlatılması hakkında hazırladığı bir denemeden dolayı Fransız Bilimler Akademisi’nin altın madalya armağanını kazandı. 1768′de de bu Akademi’ye üye seçildi. Aynı yıl Lavoisier çiftlik sahiplerinden vergi toplamakla görevli kurula üye oldu. 1776′da askeri teçhizat deposu müdürlüğüne getirildi.
Lavoisier yanma olayı ile ilgili bilimsel açıklamasını 1783′te ortaya koymuştur. Bu sırada Joseph Priestley, Henry Cavendish, Joseph Bleck gibi bilginler havadaki oksijen, hidrojen, karbon dioksit gazlarını keşfetmişlerdi. Yalnız yanma hakkında yanlış yorumlarda bulunuyorlardı. Lavoisier’in gerek yanma, gerek hayvanların solunumu, gerekse madenlerin paslanması olaylarını, oksijenin başka kimyevi maddelerle birleşmesinden ortaya çıkan oksitlenme ile açıklaması bugünkü kimya anlayışının kurulmasına gelişmesine yol açmış en önemli buluşlardan biridir.
Lavoisier, bir devlet memuru olarak çalışırken öte yandan pratik sosyoloji ekonomi konuları ile de ilgileniyor Fransa’daki çiftçilik denemelerinde bulunuyordu.
1789′da Büyük Fransız İhtilali başladığı sırada Lavoisier işte böyle bir devlet memuru idi. Görevi çiftlik sahiplerinden vergi toplamak olduğundan ayrıca kendisi de asil bir aileye mensup bulunduğundan Lavoisier kurumun öteki üyeleriyle birlikte 1794′te tutuklandı. Onun Fransa’ya bilim dünyasına yaptığı hizmetler ihtilalciler tarafından da takdir edildiği halde bir aristokrat olarak ihtilal düşmanı sayıldığından giyotinle idam edilmesine karar verildi. Ölümünden sonra devrin en ünlü matematikçilerinden biri olan Joseph Lagrange Lavoisier için “Bu başın koparılması için bir dakika yetti ama böyle bir başın yeniden yaratılması için bütün bir yüzyıl bile yetmez” demiştir.

__________________




 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları eglen sohbet reklamver
Alt 19 Mayıs 2014, 11:34   #2
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Antoine Laurent Lavoisier Hayatı ( Biyografisi )




Antoine Laurent Lavoisier Hayatı ( Biyografisi )

(1743 -1794) Lavoisier yaşam döneminde oluşan iki devrimin paylaştığı bir kişidir. Devrimlerden biri, yüzyıllar boyunca "simya" adı altında sürdürülen çalışmaların, bugünkü anlamda, kimya bilimine dönüşmesidir. Lavoisier bu devrimin kahramanıdır. İkinci devrim, "1789 Fransız ihtilali" diye bilinir. Lavoisier bu devrimin getirdiği terörün kurbanıdır.

Lavoisier Parisli zengin bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelir. Daha küçük yaşında iken annesini yitiren Lavoisier babasının yakın ilgi ve bakımıyla büyür; başlangıçta belki de onun etkisiyle hukukçu olmaya yönelir. Ancak bu arada uyanan deneysel bilim merakı çok geçmeden bir tutkuya dönüşür.

Yirmibir yaşına yeni bastığında, Paris'in sokaklarını aydınlatma proje yarışmasında birinciliği alır, Fransız Bilim Akademisi'nce altın madalya ile ödüllendirilir. Yirmibeş yaşına geldiğinde, özellikle kimya alanındaki çalışmaları göz önüne alınarak Akademi'ye üye seçilir.

Bu arada hükümetin özel bir komisyonunda görevlendirilen genç bilim adamı, metrik sistemin oluşturulması, Fransa'nın jeolojik haritasının çıkarılması gibi etkinliklerden tarımda verimin yükseltilmesine uzanan pek çok uygulamalı bilim çalışmalarını düzenler. Ayrıca o sırada bir tür abluka altında olan ülkesinin savunma ihtiyacı barutun üretim sorumluluğunu üstlenir.

Genç bilim adamı bu kadarla da yetinmez; ilerde yaşamını yitirmesine yol açan bir işe, ülkenin bozuk vergi sistemini düzeltme işine el atar. Ama tüm bu uğraşlarına karşın Lavoisier kendisini asıl ilgilendiren bilimden kopmamıştır; her fırsatta özel laboratuvarına çekilip deneylerini sürdürmekten geri kalmaz.

Lavoisier bilim dünyasında en başta yanma olayına ilişkin geliştirdiği yeni kuramıyla ün kazanır. Ne ki, kimya devrimini oluşturmada başka önemli çalışmaları da vardır. Ayrıca, deneylerinde, özellikle ölçme işleminde gösterdiği olağanüstü duyarlılık, kendisim izleyen yeni kuşak araştırmacılar için özenilen bir örnek olmuştur. Kimya dil, mantıksal düzen ve kuramsal açıklama yönlerinden bilimsel kimliğini Lavoisier'e borçludur. Tüm bu çalışmalarında ona büyük desteği eşi sağlar: deney şekillerini çizer, yabancı dillerden kaynak çeviriler yapar, makale ve kitaplarını yayıma hazırlar.

Lavoisier araştırmalarına başladığında, kimyada Antik Yunanlıların maddeye ilişkin dört element (toprak, su, ateş ve hava) öğretisinin yanı sıra yanmaya ilişkin flogiston kuramı geçerliydi. Bilindiği gibi, bir tahta ya da bez parçası yandığında duman ve alev çıkar, yanan nesne bir miktar kül bırakarak yok olur.

Yürürlükteki kurama göre, yanma, yanan nesnenin "flogiston" denen, ama ne olduğu bilinmeyen, gizemli bir madde çıkarması demekti. Odun kömürü gibi yandığında geriye en az kül bırakan nesneler flogiston bakımından en zengin nesnelerdi. Bilim adamlarının çoğunluk doyurucu bulduğu bu kurama ters düşen kimi gözlemler de yok değildi. Bunlardan biri yanma için havanın gerekliliğiydi. Bir diğeri, kurşun gibi madenlerin, erime derecesinde ısıtıldığında, yüzeylerinde oluşan "calx"ın, madenin eksilen bölümünden daha ağır olmasıydı.

Aslında yanma olayını açıklamadaki güçlüğün bir nedeni gazlara ilişkin bilgi eksikliğiydi. 1756'da İskoç kimyageri Joseph Black "sabit gaz" dediği karbon dioksidi buluncaya dek bilinen tek gaz hava idi. İngiliz kimya bilgini Joseph Priestley daha sonra deneysel olarak on kadar yeni gaz keşfeder. Bunlardan biri onun "yetkin gaz" dediği, ilerde Lavoisier'in "oksijen" adını verdiği gazdır.

Priestley, oksijeni bulmasına karşın flogiston kuramından kopamaz. Üstün bir deneyci olan bu İngiliz bilim adamı, kuramsal yönden rakibi Lavoisier ile boy ölçüşecek yeterlikte değildi.

Lavoisier yanma olayı ile 1770'lerin başında ilgilenmeye başlamıştı. Kapalı bir kapta fosfor yakınca gazın ağırlığının değişmediğini, oysa kabı açtığında havanın içeri girmesiyle birlikte gazın ağırlığının az da olsa arttığını saptamıştı. Bu gözlemin yürürlükteki kurama uymadığı belliydi, ama daha doyurucu bir açıklaması da yoktu.

Lavoisier aradığı açıklamanın ipucunu bir kaç yıl sonra Priestley'le Paris'te buluştuğunda elde eder. Priestley cıva oksit üzerindeki deneylerinden söz ederken bulduğu "yetkin gaz"ın özelliklerini belirtir. Lavoisier yayınlarının hiç birinde Priestley'e hakkı olan önceliği tanımaz; sadece bir kez, "Oksijeni Priestley'le hemen aynı zamanda keşfetmiştik," demekle yetinir.

Doğrusu, oksijenin keşfinde öncelik Lavoisier'in değildi; ama bu gazın gerçek önemim ilk kavrayan bilim adamı oydu. Priestley'in deneylerini kendine özgü dikkat ve özenle tekrarlamaya koyulur. Belli miktarda havaya yer verilen bir kapta cıva ısıtıldığında, cıvanın kırmızı cıva okside dönüşmesiyle ağırlık kazandığı, havanın ise aynı ölçüde ağırlık yitirdiği görülür.

Lavoisier deneylerinde bir adım daha ileri gider: cıvadan ayırdığı cıva oksidi (calx'ı) tarttıktan sonra daha fazla ısıtır; kora dönüşen kırmızı oksidin giderek yok olmaya yüz tuttuğunu, geriye belli sayıda cıva taneciğiyle, solunum ve yanma sürecinde atmosferik havadan daha etkili bir miktar "elastik akıcı" kaldığını saptar. Elastik akıcı Priestley'in "yetkin gaz" dediği şeydi.

Lavoisier üstelik bu artığın ağırlığı ile cıvanın ilk aşamadaki ısıtılmasından azalan hava ağırlığının da eşit olduğunu belirler. Dahası, cıva oksidin ısı altında cıvaya dönüşmesiyle kaybettiği ağırlık ile çıkan gazın ağırlığı denkti. Bunun anlamı şuydu: yanma, yanan nesnenin flogiston salmasıyla değil, havanın etkili bölümüyle (yani oksijenle) birleşmesiyle gerçekleşmektedir.

Başta önemsenmeyen bu kuram, suyun iki gazın birleşmesiyle oluştuğuna ilişkin Cavendish deney sonuçlarını da açıklayınca, bilim çevrelerinin dikkatini çekmede gecikmez. Cavendish deneylerinde, asitlerin metal üzerindeki etkisinden "yanıcı" dediği bir gaz elde etmiş, bunu flogiston sanmıştı. Ancak Priestley'in bir deneyi onu bu yanlış yorumdan kurtarır. Priestley, hidrojen ve oksijen karışımı bir gazı elektrik kıvılcımıyla patlattığında bir miktar çiyin oluştuğunu görmüştü. Aynı deneyi tekrarlayan Cavendish daha ileri giderek patlamada "yanıcı" gazın tümünün, normal havanın ise beşte birinin tüketildiğini, öylece oluşan çiyin ise an su olduğunu saptar.

Flogiston teorisi yıkılmıştı artık! Yeni teorinin benimsenmesi, kimi bağnaz çevrelerin direnmesine karşın, uzun sürmez. Kimyada geciken atılım sonunda gerçekleşmiş olur.

Lavoisier ulaştığı sonucu Bilim Akademisine bir bildiriyle sunar; ne var ki, tek kelimeyle de olsa Priestley, Cavendish, vb. deneycilerin katkılarından söz etmez.

Lavoisier'in aslında ne yeni kimyasal bir nesne, ne de yeni kimyasal bir olgu keşfettiği söylenebilir. Onun yaptığı, başkalarının bulduğu nesne ve olguları açıklayan, kimyasal bileşime açıklık getiren bir kuram oluşturmak, kimyasal nesneleri adlandırmada yeni ve işler bir sistem kurmaktı. 1789'da yayımlanan Traite Elementaire de Chimie adlı yapıtı, kendi alanında, Newton'un Principia'sı sayılsa yeridir. Biri modern fiziğin, diğeri modern kimyanın temelini atmıştır.

Lavoisier'i unutulmaz yapan bir özelliği de nesnelerin kimyasal değişimlerini ölçmede gösterdiği olağanüstü duyarlılıktı. Bu özelliği ona "Kütlenin Korunumu Yasası" diye bilinen çok önemli bilimsel bir ilkeyi ortaya koyma olanağı sağlar. Lavoisier kimi kez kendi adıyla da anılan bu ilkeyi şöyle dile getirmişti:

Doğanın tüm işleyişlerinde hiç bir şeyin yoktan var edilmediği, tüm deneysel dönüşümlerde maddenin miktar olarak aynı kaldığı, elementlerin tüm bileşimlerinde nicel ve nitel özelliklerini koruduğu gerçeğini tartışılmaz bir aksiyom olarak ortaya sürebiliriz.

1794'de solunum üzerinde deneylerini yapmakta olduğu bir sırada, Lavoisier Devrim Mahkemesi önüne çağrılır. İki suçlamaya hedef olmuştur: (1) devrim karşıtı olarak karalanan aristokrasiyle ilişkisi; (2) vergi toplamada yolsuzluk (Lavoisier topladığı vergilerin küçük bir bölümünü laboratuvar deneyleri için harcamıştı).

Lavoisier'i kurtarmak için dostları mahkemeye koşmuştu, ama tanık olarak bile dinlenmemişlerdi. "Yurttaş Lavoisier'in çalışmalarıyla Fransa'ya onur sağlayan büyük bir bilgin olduğunda hepimiz birleşiyor, bağışlanmasını diliyoruz," dilekçesiyle başvuran günün seçkin bilim adamlarına yargıcın verdiği yanıt kesin ve çarpıcıdır: "Cumhuriyet'in bilginlere ihtiyacı yoktur!"

Galileo yaşamının son on yılını Engizisyon'un göz hapsinde geçirmişti. Lavoisier'in sonu daha acıklı olur: elli bir yaşında iken "devrim" adına kafası giyotinle uçurulur.

__________________




 
Alıntı ile Cevapla

Alt 19 Mayıs 2014, 23:40   #3
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Antoine Laurent Lavoisier Hayatı ( Biyografisi )




A. L. Lavoisier Hayatı :

Antoine Laurent Lavoisier 1743 yılında Paris'te doğdu. 1794'te yine aynı şehirde idam edilerek öldürüldü. Babası avukattı. Annesi o daha çocukken öldüğü için, teyzelerinden biri tarafından yetiştirildi. College Mazarin'de eğitim gördü, bakaloryasını 1763'te, lisansını 1764'te aldı. Lavoisier iki farklı görevi üstün başarıyla sürdürmeyibaşardı. Tahsildar olarak devlet hizmetine girdi. Ama çok genç bir yaşta, büyük bir duyarlık ve canlılıkla bilimsel çalışmalara koyuldu. Tartışmalı geçen bir seçimden sonra, 1769'da Akademi üyeliği onaylandı ve 1778'de maaşlı üye oldu. Tahsildarlıkta da gösterdiği başarı, onu 1780'de Mültezim yaptı.

Eserinin niteliği kendi döneminde yaygınca biliniyordu. 1788'de "Royal Society"ye seçildi. Cavendish'in başlattığı ve Priestley'in geliştirdiği gaz kimyası çalışmalarını geniş bir alana yaymış ve bunları etkili bir şekilde birbirleriyle kıyaslamıştı. Bundan dolayı çalışmalarında İngilizlerin güçlü etkisini görmek mümkündür. 1771'de Marie-Anne Paulze ile evlendi. O da özellikle İngilizce alanında uzmanlaşmış iyi bir dilbilimciydi. Lavoisier eşinden büyük destek gördü.

Bayan Lavoisier eşinin yazılarını İngilizce'ye çeviriyor, İngiliz yazarların yapıtlarını da Fransızca'ya çeviriyordu. MarieAnne Paulze, bir yandan Prusya toplarının namlu imalini denetlerken, öte yandan sıcaklık üzerine yaptığı gözlemlerle tanınan sıradışı bir bilim serüvencisi Kont Rumford ile evlenmekle hayat kurtarmıştı. Berzelius, Lavoisier'in ölümünden çok sonra Paris'e uğradığı bir sırada, bilim adamlarının doldurduğu bir salonda başkanlık ederken gördüğü Barones Rumford'un heybetli tavirlarını anlatır.

1789 Devriminden sonra, Lavoisier yeni kurulan devletiçin çalıştı. Metrik sistemi yaymak için çalışan komisyonun üyesiydi. Ama eski düzenin bir aracı olmasının, hem de en haksız kolunun (vergi-toplayıcılar) bir uzantısı olmasının lekesi, üzerinden silinmedi. Diğer Mültezimler gibi tutuklanıp yargılandı. Davası "devletin aydınlara ihtiyacı yoktur", sözünden ötürü ünlenmiştir. Bu öğreti ister gerçekten savunulsun ister savunulmasın, Lavoisier kötü emellerinden dolayı suçlu bulundu ve 1794'te idam edildi

__________________




 
Alıntı ile Cevapla

Alt 19 Mayıs 2014, 23:40   #4
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Antoine Laurent Lavoisier Hayatı ( Biyografisi )




Yazık Olmuş Adama

__________________




 
Alıntı ile Cevapla

Cevapla

Etiketler
antoine, biyografisi, hayatı, laurent, lavoisier


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Antoine Watteau Biyografisi - Antoine Watteau Hayatı - Antoine Watteau Kimdir AftieL Ressamlar 1 16 Ocak 2024 16:47
Antoine Jean Gros Biyografisi Eserleri AftieL Ressamlar 1 02 Ocak 2024 17:54
Jean Antoine Watteau Biyografisi Eserleri AftieL Ressamlar 2 02 Ocak 2024 17:06
Antoine Berjon Biyografisi Eserleri AftieL Ressamlar 1 02 Ocak 2024 13:40