IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  reklamver

Etiketlenen Kullanıcılar

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 06 Aralık 2010, 12:17   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Türk Dil Kurumu + Atatürk’ün Türk Dil Kurumu Neler Yaptı?.





Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


"Türk milletinin dili Türkçedir''

*Türk dili dünyada en güzel, en zengin ve en kolay alabilecek bir dildir. Onun için her Türk, dilini çok sever ve onu yükseltmek için çalışır. Bir de Türk dili, Türk milleti için kutsal bir hazinedir. Çünkü Türk milleti geçirdiği nihayetsiz felâketler içinde ahlâkının, an'anelerinin, hatıralarının, menfaatlerinin, kısacası bugün kendi milliyetini yapan her şeyin dili sayesinde muhafaza olunduğunu görüyor. Türk dili Türk milletinin kalbidir, zihnidir."
"Türk demek dil demektir. Milliyetin çok bariz vasıflarından birisi dildir. Türk milletindenim diyen insanlar her şeyden evvel ve mutlaka Türkçe konuşmalıdır. Türkçe konuşmayan bir insan Türk harsına, camiasına mensubiyetini iddia ederse buna inanmak doğru olmaz."

Mustafa Kemal ATATÜRK


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


*Dil, milli yapıyı oluşturan, sağlamlaştıran ortak bağdır..

Atatürk, Türk Dilini kendi milli asil benliğine kavuşturmayı ve kendi benliği içinde zenginleştirerek büyük bir kültür dili haline getirmeyi, 12 Temmuz 1932 tarihinde Türk Dili Tetkik Cemiyeti'ni (Türk Dil Kurumu) kurarak gerçekleştirmeye çalışmıştır. Tarih anlayışında olduğu gibi, milli kültürümüzün temeli olan dilde de millileşmek bir zorunluluktu. Atatürk, dildeki bağımsızlığı siyasi bağımsızlığın bir parçası sayıyordu.
Dil devrimi, Türk Devrimi'nin temel prensiplerine de uygun olarak dilde millileştirme ve bu akıma güç kazandırma devrimidir. Atatürk, Türk Dili Tetkik Cemiyetini kurduğu 1932 yılında TBMM'ni açış konuşmasında; "Milli kültürün her çığırda açılarak yükselmesini Türk Cumhuriyeti'nin temel dileği olarak temin edeceğiz. Türk dilinin, kendi benliğine, aslındaki güzellik ve zenginliğine kavuşması için, bütün devlet teşkilatımızın, dikkatli, alakalı olmasını isteriz", sözü ile, dildeki gelişme ve sadeleşmeyi sadece toplumda bir akım olarak değil, yasama ve yürütme organına da, düşen bir görev olarak göstermiştir.

*Atatürk'ün 1932 yılında başlattığı dil devrimi çalışmalarına, milli kültür politikasının gerekli kıldığı bir anlayışla eğilmiştir.

*Türkiye Cumhuriyeti'nin devlet felsefesinin temelinde, Türk toplumunu çağdaş medeniyet seviyesinin ön safına çıkarma amacı yer aldığına göre, dilimizin de uzun vadede böyle bir medeniyet seviyesinin gerekli kıldığı bütün kelime, kavram ve terimleri karşılayabilecek bir kültür dili durumuna getirilmesi gerekiyordu. Atatürk'ün çabaları ile, Türkçe'nin bütün sorunları bir bütün olarak düşünülmüş, sistemli bir şekilde başarılı çözümlere ulaştırılmaya çalışılmıştır..
__________________


*TÜRK DİL KURUMU + ATATÜRK’ÜN TÜRK DİL KURUMU NELER YAPTI?.
(1932-1983)

Atatürk Türkiyesi’nin temel taşı bağımsızlıktır. Bu kavram, siyasal bağımsızlığın yanı sıra, ulusal yaşamın bütün alanlarını kapsar. Bu alanlardan biri de dildir. Atatürk, niçin, "Ülkesini, yüksek bağımsızlığını korumasını bilen Türk ulusu, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır." demişti? Dilimizi egemenliği altına alan yabancı diller boyunduruğu neydi?

15-19. yüzyıllar arasında dilimiz, bir yandan din dili olan Arapçanın, bir yandan yazın (edebiyat) dili olan Farsçanın egemenliği altındaydı. Öyle ki sayfalarca süren bir metin içinde Türkçe sözcük sayısı çok azdı; Arapça ve Farsça sözcükleri Türkçe tümce (cümle) kuruluşuna yerleştirmeye yarayan eklerden ve yardımcı eylemlerden başkasını görmek olanaksızdı.

19. yüzyıl ortalarından beri seçkin bilimci ve yazıncılarımızın çabalarıyla, bu yabancı diller egemenliği sarsılmış, ancak yıkılmamıştı. Atatürk'ün başlattığı yazı ve dil devrimleri, hem Türkçenin, hem de Türkçeyle düşünmeyi başaran bilim ve sanat insanlarının, doğallıkla toplumun yolunu açtı.

Atatürk Türkiyesi’nin ulusçuluk ve halkçılık ilkeleri de eğitimde ana araç olan dilin ulusal ve halka dönük olmasını gerektiriyordu.

Çağdaş uygarlığın getirdiği bilim ve teknikbilim (teknoloji) kavramları için, batıda olduğu gibi bizde de yeni sözcüklere, terimlere gereksinim duyuluyordu. Atatürk işte bu nedenlerle dilimizi kısa sürede güçsüzlüğünden kurtarmak, gelişmiş bir dil durumuna yükseltmek istedi. İşte yukarıda kurulum öyküsünü anlattığımız Türk Dil Kurumu'nun, bu nedenle iki önemli amacı vardı:

1) Dilde özleşme; yüzyıllardır ulusal kimliğinden uzaklaştırılmış olan dilimizin benliğine kavuşturulması için, yabancı sözcükler ile yabancı dil ögeleri yerine Türkçelerini koymak demekti.

2) Dilimizi geliştirmekse çağdaş bilim ve teknikbilimdeki (teknolojideki) kavramları karşılayacak sayıda sözcük ve terim türetmekle gerçekleşebilirdi.

TDK, 1932'den 1983'e dek bu iki amaca ulaşmak için Mustafa Kemal'in imlediği (işaret ettiği) "devrimci" bir anlayışla, "bilimsel" yöntemleri kullanmıştır. Ancak bu iki yol da sürekli tepki almıştır. Atatürk'ün dilde devrimden caydığı, kurumları "akademi"ye dönüştürmek istediği gibi, hiçbir belgede izine rastlanmayan gerçekdışı savlarla TDK sürekli saldırıya uğramıştır.

Atatürk'ün Türk Dil Kurumu, Dernekler Yasası’na göre kurulmuş ve bu yasa uyarınca etkinlik yapan bir örgüttü. "Dil Encümeni" örneğiyle, dilin, resmi bir kurumda, resmi kurallar içinde gelişemeyeceği görülmüştü. Atatürk bunu bildiği için bir dernek kurmuştu. Üstelik bu derneği herkesin desteklemesi gerektiğini de söylev ve demeçlerinde sıkça dile getirmişti.


____________________


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.



*ATATÜRK'ÜN KURUMUNUN ORGANLARI :

TDK, 1932'den 1983'e dek, iki yılda bir toplanan kurultaylarda seçilen kurullarca yönetildi. Kurultay, yapılan işleri inceler, bütçeyi kabul eder ve yeni dönemde yapılacak işleri belirler, Yönetim, Denetleme ve Onur Kurullarını seçerek dağılırdı.

“Atatürk'ün Türk Dil Kurumu”, kapatılmadan önce, 17 öğretim üyesi, 6 öğretmen, 8 sanatçı, 4 üniversite dışında çalışan bilimciden oluşan 35 kişilik bir Yönetim Kuruluyla çalışıyordu. Türk Dil Kurumu'nun ilk Başkanı Samih Rifat Beyden, seçilmiş son Başkanı Prof. Dr. Şerafettin Turan'a; ilk Genel Yazman Ruşen Eşref Ünaydın'dan, seçilmiş son Genel Yazman Kemal Demiray'a dek, Yönetim Kurulunun gündemini, izlencesini (programını) oluşturan ve bu izlence doğrultusunda çalışan bütün yöneticileri Atatürk'ün tutumunu benimsemişti.

Dilimizi onarma konusunda Atatürk şöyle bir yol izlemiştir:

1) 1924'te, öğretim dili Arapça olan medreseleri kapatarak Arapçanın Türk dili içindeki yerini büyük ölçüde sarsmıştır.

2) 1928'de yeni imceliği/abeceyi (alfabe) yasalaştırarak, Türkçenin yenileşmesine gerekli ortamı hazırlamıştır.

3) 1929'da okul öğretim izlencelerinden (müfredat programlarından) Arapça ve Farsçayı kaldırmıştır.

4) 1930'da topluma, dili başka dillerin boyunduruğundan kurtarmanın önemini duyumsatmıştır.

5) 1932'de TDK'yi kurmuş, herkesi bu kurumu sahiplenmeye çağırmıştır.

6) Dilde yapılan devrimi devletin desteklemesine öncü olmuştur.

Atatürk'ün yaşamının son yıllarında en yoğun uğraşının Türk dilini benliğine kavuşturma ile varsıllaştırma (zenginleştirme) çabası olduğu belgelerle de kanıtlanmıştır. Türk Dil kurumu yöneticilerini her gece sofrasına çağırmış, yapılan ve yapılacak işleri görüşmüş, dile ilişkin kendi görüşlerini onlarla paylaşmıştır. Bu arada Geometri betiğini (kitabını) yazarak terimlerin Türkçeleştirilmesinin, ya da karşılığı olmayan terimlere karşılık bulunmasının önemini bilimcilere duyumsatmıştır. Ölümünden on gün önceki TBMM'nin açılış töreninde okunan söylevinde şunları söylemiştir:

"Türk Dil Kurumu, en güzel ve verimli bir iş olarak, türlü bilimlerle ilgili Türkçe terimleri bulmuş, böylece dilimiz yabancı dillerin etkisinden kurtulma yolunda büyük adımını atmıştır. Bu yıl okullarımızda öğretimin Türkçe terimlerle yazılmış kitaplarla başlamış olması, kültür yaşamımız için önemli bir olaydır."

Nitekim Atatürk, ölümünden 65 gün önce eliyle yazdığı "vasiyetname"sinde Türk Tarih ve Dil Kurumlarına gelirinden pay ayırarak, bu kurumları ne çok önemsediğini göstermiş, bir bakıma bu kurumların geleceğini güvence altına almıştır..

_____________________


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


*TÜRK DİL KURUMU'NUN 1932-83 ARASINDAKİ BİLİMSEL ÇALIŞMALARI :

Atatürk'ün Türk Dil Kurumu 1932'den 1983'e dek, yeryüzünde Türkbilim konusunda araştırmalar yapan kurumların başında geliyordu. Yabancı kurumların araştırmalarında TDK sürekli anılıyor, kaynak gösteriliyordu. Atatürk'ün başlattığı dil devrimi, Türkiye'de aydınlarca destekleniyor, TDK, arkasındaki aydın desteğiyle ve bilimcilerin, sanatçıların katkılarıyla Türkçenin yenileşerek gelişmesinde önemli bir işlev üstleniyordu. Atatürk'ün isteği doğrultusunda, özleştirmenin yanı sıra, yürütülmekte olan bilimsel çalışmalar eğitim-öğretim yaşamına damgasını vurmuştu.

a) Eski Türk dilleriyle ilgili çalışmalar, bugün bile, Türkbilim alanında önemli birer kaynaktır. Örneğin Orhun ve Yenisey yazıtları; eski Uygurca metinler; Divanu Lugat-it Türk'ün özdeşbasımı; Kutadgu Bilig özdeşbasımı ile bunun üzerindeki araştırmalar; Atebet'ül-Hakayık özdeşbasımı ve metni; Nehcü'l-Feradis özdeşbasımı; Mantıku't-Tayr özdeşbasımı; Ali Şir Nevai'nin yapıtları; Yusuf ile Zeliha özdeşbasımı ve metni; Kadı Burhanettin Divanı özdeşbasımı; Kitabu Evsafı Mesacidi'ş-şerife özdeşbasımı; Vesilet'ün-necat Mevlit özdeşbasımı ve metni gibi.

b) Eski Türk dilleri üzerine yazılmış sözlüklerin, dilbilgisi kitaplarının yayımlanması ve Türkçeye çevrilmesi çalışmaları, yine TDK'nin bilimsel etkinlikleriydi. Örneğin, Divünü Lugat-it Türk çevirisi ve dizini; İbnü Mühenna Lugati; El İdrak Haşiyesi; Ettuhfet-üz-zekiyye Fi-l-lugat-it Türkiyye; Müyessiret-ül Ulum; Eş-şüzur Üz-zehebbiyye Ve-l-kıta-il-Ahmediye Fi-l-lugat-it Türkiyye gibi.

c) Türkçenin genel gelişimi ve eski Türk dillerinde yazılmış yazın ürünleri üzerine araştırmalar, TDK'nin bir başka önemli etkinliğiydi. Örneğin, Agah Sırrı Levent'in Türk Dilinde Gelişme ve Sadeleşme Evreleri; Agop Dilaçar'ın Türk Diline Genel Bir Bakış; Dil, Diller; Dilcilik; Kutadgu Bilig İncelemesi, F. Birtek'in En Eski Türk Savları... gibi onlarca yapıt bulunmaktadır.

ç) Türkiye dışındaki çağdaş Türk diyeleklerinden (lehçelerinden) metin derlemeleri ve sözlükler, yine TDK'nin çok önemsediği bir çalışma alanıydı. Örneğin Dobruca'daki Kırım Türklerinde Atasözleri ve Deyimler; Kazan Türkçesinde Atasözleri ve Deyimler; Azerbaycan Halk Yazını Örnekleri, Eski Uygur Türkçesi Sözlüğü, Yakutça, Çuvaşça ve Kırgızca sözlükler yayımlanmıştı.

d) Anadolu Türkçesi yazı dilinde eskiden kullanılmış Türkçe sözcükleri toplayan ve yüzlerce yapıtın taranması sonucu ortaya çıkan 8 ciltlik Tarama Sözlüğü, TDK'nin geleceğe bıraktığı dev yapıtlardı.

e) Anadolu ve Rumeli Türkçesinden ağız derlemeleri, TDK'nin bugün de araştırmacılara yol gösteren önemli kaynaklarıdır. Örneğin, Ömer Asım Aksoy'un Gaziantep Ağzı, Kemal Edip Kürkçüoğlu'nun Urfa Ağzı; Ahmet Caferoğlu'nun Anadolu Ağızlarından Toplamalar, Doğu İllerimiz Ağızlarından Toplamalar, Güneydoğu İllerimiz Ağızlarından Toplamalar, Kuzeydoğu İllerimiz Ağızlarından Toplamalar, Sıvas ve Tokat İlleri Ağızlarından Toplamalar; Hüseyin Dallı'nın Kuzeydoğu Bulgaristan Türk Ağızları Üzerine Araştırmalar gibi yapıtlar.

f) Türkiye Türkçesi ağızlarından derlenen, yazı dilinde kullanılmayan sözcüklerin bir araya getirildiği 11 ciltlik Derleme Sözlüğü de Atatürk'ün Türk Dil Kurumu'nun dev çalışmalarındandı.

g) Bu kurumun, büyük önhazırlıklarla ve coşkuyla başlattığı bir başka çalışma da 13. yüzyıldan bu yana kullanılan bütün Türkçe ve yabancı sözcükleri kapsayacak olan "Türkiye Türkçesinin Tarihsel Sözlüğü"ydü. Bunun için onlarca yapıt, uzmanlarca taranmış, binlerce fiş birikmişti. 1980'lerde, Türkiye'deki birçok kurum gibi, bütün çalışmalarını bilgisayar ortamına taşımaya hazırlanan Atatürk'ün kurumunun 1971'de başlattığı bu çalışması yazık ki öylece kaldı. Bu sözlükte, bütün sözcüklerin köken açıklaması yapılacak, sözcüklerin öteki Türk dillerindeki biçimleri gösterilecek, eski yazıyla, ya da başka dillerdeki değişik yazımları da yapıtta yer alacaktı.

______________________


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


*ATATÜRK'ÜN KURUMUNUN DİLBİLGİSİ- DİLBİLİM ALANINDAKİ ÇALIŞMALARI :Atatürk'ün, Türk Dil Kurumu'nu kurduğu dönemde, birçok alanda olduğu gibi, dilbilimde de Türkiye, kendi uzmanlarını, bilimcilerini yetiştirmiş değildir. Kuşkusuz geleneksel yöntemlerle dili inceleyen, araştıran dilciler vardır, ancak bu saygın dilciler, çağdaş dilbilimin verileriyle Türkiye Türkçesinin dilbilgisini oluşturma çabalarından uzaktı. Buna karşın çok önemli yapıtlar ortaya konmuştu. TDK'nin 1983'e dek oluşturduğu dilbilgisi çalışmalarını şöyle belirleyebiliriz:

a) Ahmet Cevat Emre'nin Tür Dilbilgisi; Besim Atalay'ın Türk Dilinde Ekler ve Kökler; Tahsin Banguoğlu'nun Türk Grameri; Tahir Nejat Gencan'ın Dilbilgisi; Vecihe Hatiboğlu'nun İkileme Pekiştirme ve Kuralları, Türkçenin Sözdizimi; Muzaffer Tansu'nun Durgun Genel Ses Bilgisi ve Türkçe; Hikmet Dizdaroğlu'nun Tümce Bilgisi; Doğan Aksan yönetiminde Sevgi Özel, Neşe Atabay, Ayfer Çam, Oya Adalı, Nevin Selen, Ömer Demircan gibi uzmanların değişik bölümlerini çalıştığı Türkiye Türkçesinin Temel Dilbilgisi dizisi. Yazık ki bu dizi de 1983'te yarım kaldı, bitirilseydi Türkiye Türkçesinin Temel Dilbilgisi bugün bütün dilseverler için ana kaynak olacaktı.

Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

b) TDK'nin dilbilim alanında özgün ve çeviri yapıtları giderek çoğalıyordu. Örneğin Doğan Aksan'ın üç kitaplık Her Yönüyle Dil, Agop Dilaçar'ın, Anadili İlkeleri ve Türkiye Dışındaki Başka Uygulamaları; Berke Vardar'ın çevirdiği F.de Saussure'ün Genel Dilbilim Dersleri gibi.

c) TDK'nin Dilbilim ve Dilbilgisi Kolunca sürdürülen yazım (imla) çalışmaları, yurt ölçüsünde yazım birliğini sağlanmıştı. TDK'nin kuruluşunu izleyen yıllardan 1941'e dek "Dil Encümeni"nin 1928'de yayımladığı "İmla Lügati" kullanılmış, TDK, dilbilgisindeki çalışmaların yoğunlaşmasına koşut (paralel) olarak yazım sorunlarını büyük ölçüde çözmüştü.

________________________


*ATATÜRK'ÜN KURUMUNUN YAZIM ÇALIŞMALARI :

Yazım, TDK karşıtlarınca sürekli tartışma konusu yapılmıştır. TDK, 1941'de "İmla Lügati"ni elden geçirerek yeniden yayımlamış, bu yapıt 1965'e dek kullanılmıştır. Dil devrimiyle Türkçenin sözvarlığının büyük değişime uğraması, dilbilgisine yönelik yeni çalışmalar, TDK'yi bu alanda yeni çalışmalar yapmaya zorlamıştır. Dil devrimi, eski tümlemelerin (tamlamaların), yazımı ve söylenmesi zor ögelerin çoğunun dilin kullanım alanı dışında kalmasını sağlamıştı. Örneğin "muvaffakıyet"i doğru yazmak sorun yaratırken, bu kavramın Türkçesi olan "başarı"yı kimse yanlış yazmıyordu. Dilbilgisindeki araştırmalar yoğunlaştıkça, Türkçenin yazımında kuraldışı ögelerin azlığı, sorunlu yazım biçimlerinin genellikle Arapça, Farsça sözcüklerle, bunların oluşturduğu tümlemelerden (tamlamalardan) kaynaklandığı, dilci olmayanlarca bile görülüyordu.

TDK'nin 1965 baskılı "Yeni İmla Kılavuzu" zaman içinde gelişerek, 1977'de iyice olgunlaşan "Yazım Kılavuzu'na ulaşılmıştı. TDK yönetimi, 1976 kurultayının arkasından bütün yurtta 25 bin kişi arasında geniş bir sormaca (anket) yapmış, yazan çizen, basında, yayınevlerinde çalışan, dizgiciden sayfa yazmanına (sekreterine), ilkokul öğretmeninden bilimteycilere (akademisyenlere) dek, yazım konusunda sorun yaşayan kişilere ulaşmış, ilk kez bilgisayar kullanılarak elde edilen sonuçlar, üç günlük bir yazım kurultayında enine boyuna tartışılmış ve Yazım Kılavuzu'nun 9. baskısı yayımlanmıştı.

Atatürk'ün kurumu bir dernekti, yasal buyurucu gücü yoktu, buna karşın YAZIM KILAVUZU ile TÜRKÇE SÖZLÜK'ü ülkenin bütün okullarında, bütün yayınevlerinde, bütün basın yayın kurumlarında başvuru kaynağı idi. Bu nedenle ülke ölçüsünde yazım birliği sağlanmıştı.

Eski dil ve yazının uzantısı olan sorunların çoğu aşılarak, yazımdaki ikili üçlü biçimler ortadan kalkmıştı. Kuşkusuz Türkçe sürekli yenileşen, gelişme süreci içinde bir dildi, bu nedenle yazım sorunları olacaktı. Bu sorun dile sürekli yeni kavramlar katıldığı düşünülürse, bütün diller için söz konusuydu. Ancak başka dillerin hiçbirinin Türkçeninki gibi hüzünlü bir yaşamöyküsü yoktu. Hiçbir dil, Türkçe gibi yabancı dillerin saldırısı altında tanınmaz duruma gelmemişti.

________________________


*1983'TEN ÖNCEKİ TÜRK DİL KURUMU'NUN SÖZLÜKLERİ :

1983'ten önceki Türk Dil Kurumu, dil devrimine öncülük eden, yenileşen dilimizin doğru öğrenilmesi, düzgün kullanılması, dolayısıyla 2000'li yıllarda yoğunlaşan kaygıları da dile getirerek söylersek kirlenmemesi için sorumluluk taşıyan, bu sorumluluğu toplumla paylaşan tek kurumdu. Bir başka deyişle, yenileşerek gelişen ve özleşen dilin sözvarlığını sözlüklerde toplama sorumluluğu da bu kurumundu ve TDK bu sorumluluğunu bilinçle taşıyordu.

a) Ortak dil için hazırlanmış sözlüklerle, yabancı dillerden Türkçeye sözlükler yapılıyordu. Yetkin uzmanlarca hazırlanan TÜRKÇE SÖZLÜK, 1983'e dek 7 kez ve milyonlarca basılmıştı. Belki de Türkiye'de hiçbir kitap, TÜRKÇE SÖZLÜK ile YAZIM KILAVUZU'nun ulaştığı baskı sayılarını yakalayamamıştır.

b) Ortaöğrenim düzeyindeki kitleye seslenen Resimli Türkçe Sözlük ile Büyük Sözlük, çocuk ve gençlere Türkçenin müziğini yansıtan önemli kaynaklardı.

c) TDK'nin yayımladığı İngilizce-Türkçe, Fransızca-Türkçe sözlüklerin dışında, Almanca-Türkçe bir sözlük hazırlanırken kurum kapatılmıştır.

ç) 1983 öncesindeki TDK, atasözleri ve deyimleri toplayan çalışmalarıyla da öncü olmuştu. Bugün de herkesin başyapıt saydığı Ömer Asım Aksoy'un Atasözleri ve Deyimler Sözlükleri, bu alanda çalışacak bütün uzmanların yolunu aydınlatmaktadır.

________________________


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


*1983'TEN ÖNCEKİ TÜRK DİL KURUMU'NUN TERİM ÇALIŞMALARI :

1983'ten önceki TDK'nin en büyük başarılarından biri terimler konusundaki duyarlığıdır. Türkçenin bilim dili olarak gelişmesinin, birçok alandaki bilimsel-teknik kavramları kapsayan bir dil olmasının ölçüsü terimlerdir. 1932'den, 1983 sonuna dek bu alandaki çalışmalar beş başlık altında sürdürülmüştür: İnsan bilimleri, doğal ve deneysel bilimler, uygulamalı bilimler, güzel sanatlar ve spor.

TDK'nin 1983 sonuna dek yarattığı on beş bini aşkın Türkçe terimin her aşamadaki eğitim kurumunda ve bilimteysel (akademik) düzeyde kullanıldığı doğrultusundaki kesin bilgilerin yanı sıra, kimi terimlerin günlük dilin dolaşımında da yer alması büyük bir başarıdır. Kaldı ki TDK bu alanda daha büyük adımlar atmak üzereyken kapatılmıştır. Terimler bilgisayar ortamında toplanacak, değişik alanlarda kullanılan ortak terimler saptanacak, kuşkusuz binlerce kavramın Türkçesi sözlüklerimize girecekti. TDK'nin, uzmanlarla, bilimcilerle el ele vererek ürettiği terimler 101 yapıtla kamuoyuna sunulmuştu. Eğitim, tinbilim (ruhbilim/psikoloji), mantık, tarih, yazınbilim (edebiyat), dilbilgisi, yılkıbilim (hayvanbilim/zooloji), gökbilim, spor, sağaltmanlık (hekimlik), aydınlanma, resmi yazışmalar, sinema ve televizyon, yerbilim, işlembilim (matematik), fizik, kimya... gibi birçok alanın saygın bilimci ve uzmanlarının hazırladığı sözlükler, bilim dünyasının bugün de temel kaynaklarıdır.

_____________________


*1983'TEN ÖNCEKİ KURUMUN SÜRELİ YAYINLARI TANITMA BETİKLERİ (KİTAPLARI) :

a) TDK'nin 1933-1950 arasında üç dizi olarak Türk Dili-Belleten adıyla yayımladığı süreli yayını, bütün Türkbilim dünyası için temel kaynaklardı. Belleten, 1951'den sonra her yıl yayımlanmaya başlamıştır. Atatürk'ün kurumunun belli aralıklarla yaptığı bilimsel kurultayların bildirileri ayrı ayrı betiklerde (kitaplarda) toplanmıştır. Ayrıca saygın dilcilerin anısına çıkarılan "armağan" betikler (kitaplar), yine bilim dünyası için büyük önem taşıyordu.

b) 1983'ten önceki Türk Dil Kurumu'nun 1951 Ekiminden başlayarak hiç aksamadan çıkan süreli yayınlarından biri TÜRK DİLİ adlı aylık, dil ve yazın dergisiydi. Özel sayıları başlı başına özgün bir yapıt gibi algılanan, kimi özel sayılarının birçok kez yeni baskısı yapılan bu dergi, 1983'e dek 382 ay çıkmıştır. Türk Dili dergisi, bir yandan saygın dilcilerin, sanatçıların ürünlerini topluma taşırken öte yandan birçok genç bilimci ve yazıncının tanınmasını sağlamıştır.

c) Atatürk'ün kurumunun 1983 sonuna dek Türk toplumuna en büyük hizmetlerinin bir bölümü de bilimsel kurultaylar, açıkoturum, söyleşi ve konferanslardı. Öte yandan Türk Dili’ne, yazınına, kültürüne, bilime emek verenleri tanıtan betikler de (kitaplar da) TDK'nin 51 yıllık yaşamı içinde büyük yer tutmaktadır. Dizi olarak yayımlanan tanıtma betiklerinin (kitaplarının) çoğu bilimcilerin, sanatçıların yaşamöykülerini anlatmakta, ürünlerini tanıtmaktadır. Örneğin Arı Dile Doğru, Dil Tartışmaları, Dil Devrimimiz, Gelişen ve Özleşen Dilimiz; Nurullah Ataç, Besim Atalay, Agop Dilaçar, Mehmet Ali Ağakay... gibi.

_____________________


*ATATÜRK'ÜN KURUMUNUN ÖDÜLLERİ :

51 yıl içinde görkemli bir uzmanlık betikliği (kitaplığı) geliştiren Atatürk'ün Türk Dil Kurumu, yurttaşların betikliklerini (kitaplıklarını) varsıllaştırmak (zenginleştirmek) için birçoğu birçok kez basılan ve baskı sayıları oldukça yüksek olan 600'ü aşkın betik (kitap) yayımladı.

TDK, 1955 yılından başlayarak verdiği ödüllerle insanların hem düş ve düşünce dünyasının bilgi ve sanatla aydınlanmasını, hem de dil devrimini benimseyen bilimciler ile sanatçıların toplumla kaynaşmasını sağladı. TDK ödülleri, birkaç kurumun önde gelen ödülü gibi, toplumca çok önemseniyordu. İlk yıllarda sanat ödülü başlığıyla verilen, giderek şiir, roman, öykü, oyun, deneme-eleştiri-gezi, çeviri, çocuk yazını, bilim, basın gibi dallarda çeşitlenen TDK ödülleri onlarca sanatçıya, bilimciye, dil kullanımına özen gösteren haberciye sunuldu.

________________________


*1983'TEN ÖNCEKİ TÜRK DİL KURUMU'NUN ÖZLEŞTİRME ÇALIŞMALARI :

Atatürk'ün deyişiyle, "Türk dilinin kendi benliğine, aslındaki güzellik ve varsıllığa (zenginliğe) kavuşması için" yapılan çalışmalar, özleştirme eylemidir. Bir başka söyleyişle Türkçeyi yabancı sözcüklerden arıtma, kendi ulusal gücüyle geliştirmedir. TDK, Türkçenin özleşmesi için aşağıdaki yolları kullanmıştır.

a) Halk ağzından derlenen sözcüklerin yeniden kullanım alanına girmesi sağlanmıştır. Örneğin "mahsul" halkın dilinden gelen "ürün" sözcüğü ile karşılanırken; "kesif-yoğun; zayi-yitik; mayi-sıvı; tufeyli-asalak...." gibi değişimler de yine halk ağzından bulunan karşılıklarla gerçekleştirilmiştir.

b) Eski metinler süzgeçten geçirilerek unutulmuş sözcükler canlandırılmıştır; nitelik, konuk, oran, arıtmak, sınamak, sonuç, evren, ivmek, ilenmek, yanıt... gibi sözcükler böyle bulunmuştur.

c) Türkçenin ek ve köklerine işlerlik kazandırılarak, karşılığı olmayan yabancı sözcüklere karşılıklar türetilmiş, yeni sözcükler elde etmek için başvurulan yollardan biri de bileştirme olmuştur. Durum, özel, sakınca, olanak, yetki, toplum, ilginç, deneme; atardamar, ilkokul, katsayı, gökdelen, özsu.... gibi yüzlerce sözcük türetilmiştir.


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


Kaynak: (aLıntıLar)


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

Yönetim başında olanlar, aymazlık, sapkınlık ve üstelik hayınlık içinde bulunabilirler.
Dahası, yönetim başında olanlar, kişisel çıkarlarını yurdumuza girip yayılmış olan dış düşmanların siyasal erekleriyle birleştirebilirler.
Ulus, yoksulluk ve sıkıntı içinde ezgin ve bitkin düşmüş olabilir.
Ey Türk geleceğinin genç kuşakları! İşte bu ortam ve koşullarda bile ödevin Türk bağımsızlığını ve cumhuriyetini kurtarmaktır.
iktidara sahibolanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler.
Hattâ bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhid edebilirler.
Millet, fakrü zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.
Ey türk istikbalinin evlâdı! işte bu ahval ve şerait içinde dahi, vazifen Türk istiklâl ve cumhuriyetini kurtarmaktır...

Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları eglen sohbet reklamver
Alt 06 Aralık 2010, 16:33   #2
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Türk Dil Kurumu + Atatürk’ün Türk Dil Kurumu Neler Yaptı?.




Türkçe Dünya Dilleri Arasında 5.ci Sırada Yer Alıyor Ve 220 Milyon Kişi Bu Dili Konuşuyorsa Bunu Elbetteki Atamıza Borçluyuz..

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 07 Aralık 2010, 01:49   #3
Çevrimdışı
JB
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Türk Dil Kurumu + Atatürk’ün Türk Dil Kurumu Neler Yaptı?.




"Türk milletinin dili Türkçedir''

Mustafa Kemal ATATÜRK


 
Alıntı ile Cevapla

Cevapla

Etiketler
atatürk’ün, atatürk’ün, dil, kurumu, neler, türk, yaptı


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Türk Dil Kurumu Tarihçesi Sue Türk Dili ve Edebiyatı 0 30 Mayıs 2012 21:57
Türk Dil Kurumu'nun Tarihçesi... Ruj Türkçe 0 13 Aralık 2010 10:03