IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  reklamver

Etiketlenen Kullanıcılar

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 22 Temmuz 2008, 05:00   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Atatürk ve Sanat 5





Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


Dilimize büyük önem vererek Türk Dil Kurumu’nu kurdurması ve bu bağlamda kendisinin de çalışması bir yana, yazarları da olumlu anlamda yönlendirmiştir Atatürk…
Bunun örneğine geçmeden önce 1923-1924 yıllarında “irtica” sözcüğünü nasıl tanımladığına bakmak gerekir Gazi’nin…
“Hayatın felsefesi, tarihin garip tecellisi şudur ki, her iyi, her güzel, her yararlı şey karşısında, onu ortadan kaldıracak bir güç belirir. Bizim dilimizde buna “irtica” derler. İyi bir şey yaptınız mı biliniz ki bunu ortadan kaldırmak için karşınıza muhalif, gerici bir güç çıkacaktır. Bundan dolayı bu iyi işi yapmadan önce, karşınıza dikilecek kara gücün de ortadan kaldırılması önlemini almak gerekir. Halkımız güven içinde ve huzurlu olsun ki, bugünkü devrimi yapanlar ve bu devrimi tamamlamaya karar verenler, karşılarına çıkacak bu tür gerici güçleri, tam da çıktığı noktada ezebilecek güç, yetenek ve önlemi almaya maliktirler.
Bizi yanlış yola yönlendiren soysuzlar, çok kere din perdesine bürünmüşler, saf ve temiz halkımızı hep şeriat sözleriyle aldata gelmişlerdir. Tarihimizi okuyunuz, dinleyiniz… Görürsünüz ki milleti mahveden, tutsak eden, perişan eden fenalıklar hep din örtüsü altındaki küfür ve kötülükten gelmiştir.
Artık Türkiye din ve şeriat oyunlarına sahne olmaktan çok uzaktır.
Bu gibi oyuncular varsa, kendilerine başka yerlerde sahne arasınlar. Geçmişin dalgınlıkları, paslı durgunlukları, Türkiye halkının belleğinden silinmiş olduğunda, kuşku ve duraksamaya yer yoktur. Eriştiğimiz mutlu durumdan bir adım geriye gitmek, kimsenin söz konusu etmeye bile yetkili olmadığı kesin bir gerçektir.”

Kuşkusuz Gazi bunları söylemekle kalmamış, edebiyatın gücünü bildiği için büyük romancımız Reşat Nuri Güntekin’i, romanımızın doruklarından Yeşil Gece’yi yazması için özendirmiştir de…
Kuşkusuz bunu buyruk verir gibi değil de “Yobazlığı yeren, Cumhuriyeti savunan bir roman yazar mısın?” yaklaşımıyla gerçekleştirmiştir…
Üstelik bunu ne zaman ve nasıl yapmıştır?
Tam da Sayın Güntekin, Emile Zola’nın “Hakikat”(bugünkü deyişle “Gerçek” ) adlı romanını çevirdikten sonra…
“Devrimimizi halka anlatmak için dünya yazarlarından da yararlanalım ancak esas olan, ulusal edebiyat’ta da anlatılması/yazılmasıdır bu tür gerçeklerin…” yaklaşımıyla…


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


Kaldı ki eşsiz yapıtı Nutuk (Söylev), neredeyse, belgesel roman kurgusuyla yazılmış bir baş yapıttır… Yazarız diye geçinen bizim gibi birçok edebiyat adamının, onun eşsiz üslubundan/anlatımından öğrenecek çok şeyimiz var…
Ankara Halkevi’nde ressamlara söylediklerine (hem bir anlatım, hem de düşünce olarak), sanatçıları doğrudan ilgilendirmesi bağlamında, özenle bakmak gerekir. Bakın sanki başarılı bir öykü yazarı gibi anlatıyor Gazi:
“Ben bir bölük komutanıyım, rütbem yüzbaşıdır. Üst’ümden buyruk aldım. Karşıdaki tepeyi düşmandan gün doğmadan alacağım. Bu buyruk üzerine tüm erlerin donatımını sağlayıp gerekli hazırlıkları yaptıktan sonra, tepeyi gün doğmadan almamız gerektiğini söyledim bölüğüme. Saldırı başladı. Ancak tepenin önünde geniş bir vadi var. Bu vadinin ne kadar zamanda geçilebileceğini hesaplamama rağmen, ne yazık ki bu öngörü ve hesapta yanılmış olduğumuzu gördüm. Düşmanın da, umduğumuzdan da güçlü bir hazırlığı ve inatçı bir direnişiyle karşılaşmış bulunuyoruz. Ve gün doğmak üzeredir… Biz aldığımız buyruğa göre gün doğmadan tepeyi ele geçirecektik. Gün doğmak üzere diye bu isteğimizden vaz mı geçelim? Hayır, zararı yok… Geç de olsa, gün de doğsa amacımıza ulaşacağız. Saldırı bütün gücü ve şiddeti ile sürüyor. Büyük bir yiğitlikle dövüşe dövüşe tepenin eteklerine kadar yaklaşmış aslan neferlerin tepeyi almaları artık bir an meselesi olmuştur. Güneş yavaş yavaş doğmakta , ancak yarım kurs görünümündeyken bu tepenin zirvesini ışıldatmaktadır... Ancak birkaç er, ellerindeki şanlı bayrağı tepenin ışıldayan zirvesine dikerken, terlemiş alınlarına günün ilk ışığının vurduğunu hissediyor…
İşte sanatçı da, toplumda uzun çalışma ve çabalardan sonra alnında ışığı ilk hisseden insandır.”
* * *

Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


Kuşkusuz bugün kapatılmaması için büyük mücadele verdiğimiz Devlet Tiyatroları, Devlet Opera ve Balesi vb. bir çok sanat kurumumuza, onun yönlendirme ve çabalarıyla ulaştığımız gerçeğini de hiç unutmamalıyız.
Ancak Gazi’nin büyüklüğünü yalnızca bu ve benzeri anekdotlarla açıklamaya çalışmanın da eksik kalacağının bilinciyle, onun şu düşüncelerini de bilmemiz gerektiğini düşünüyorum.
“İnsan; ait olduğu halkın varlığını ve mutluluğunu düşündüğü kadar, bütün dünya halklarının huzur ve mutluluğunu da düşünmeli ve kendi halkının mutluluğuna ne kadar değer veriyorsa, diğerlerinin mutluluğu için de çalışmalıdır. Çünkü dünya halklarının mutluluğu için çalışmak, diğer bir yoldan kendi huzur ve mutluluğunu sağlamaya çalışmak demektir.
Dünya halkları arasında barış, açıklık ve anlayış olmazsa, bir halk kendisi için ne yaparsa yapsın huzur bulamaz.
Ülkeleri yönlendiren ve yöneten insanlar, kuşkusuz ilkin kendi halkının varlığının ve mutluluğunun yaratıcısı olmak isterler.
Ancak aynı zamanda başka halklar için de aynı şeyi istemek gerekir. En uzağımızda sandığımız bir olayın bize de bir gün dokunacağını bilmeliyiz. Bunun için insanlığın hepsini bir beden ve her halkı da bunun bir organı saymak gerekir. Bir bedenin parmağının ucundaki acıdan diğer bütün organlar etkilenir.
Dünyanın herhangi bir yerinde bir rahatsızlık varsa , tıpkı kendi aramızda olmuş gibi ilgilenmeliyiz…
İşte ancak bu yaklaşım; insanları, halkları ve onları yönetenleri bencillikten kurtarır.
Bencillik kişisel olsun, ulusal olsun her zaman fena sayılmalıdır…”

* * *
O’nu bugünlerde özellikle özlüyoruz…
Işıklar içinde yatsın.

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları eglen sohbet reklamver
Cevapla

Etiketler
atatürk, sanat


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Atatürk ve Sanat nonpremium Atatürk Köşesi 0 20 Ekim 2008 20:38
Atatürk ve Sanat 4 PopSy Atatürk Köşesi 0 22 Temmuz 2008 04:56
Atatürk ve Sanat 3 PopSy Atatürk Köşesi 0 22 Temmuz 2008 04:52
Atatürk ve Sanat 2 PopSy Atatürk Köşesi 0 22 Temmuz 2008 04:45