19 Aralık 2015, 22:42 | #1 | |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | U harfi ile başlayan deyimler ve anlamları U harfi ile başlayan deyimler ve anlamları Ucu bucağı olmamak (bulunmamak, görünmemek): Bir yer, alan so nu yokmuş gibi görünmek, çok geniş olmak. Ucu (birine) dokunmak: Biri o işten zarar görmek. Ucunda bir şey olmak: Düşünülen, uygulamaya konan bir işin açık ça belirtilmeyen bir amacı olmak. Ucunda ölüm yok ya : “Yapılması gereken bu iş ölümle bitmeyecek ya.” anlamında avunma (avutma) sözü. Ucunu bırakmak (bir şeyin): Artık onunla ilgilenmemek. Ucu ucuna : Ne fazla, ne eksik. (Kars. Kıtı kıtına.) Ucuza çıkmak (mal olmak): Az para harcayarak elde etmek Ucuza getirmek (mal etmek) (bir şeyi): Onu ucuz fiyatla satın al mak. Ucuz atlatmak (bir şeyi): Tehlikeli ya da güç bir durumdan az bir za rarla sıyrılmak; ucuz kurtulmak. Ucuz kurtulmak (bir şeyden): bk. Ucuz atlatmak. Ucuz pahalı: Fiyatın düşük ya da yüksek olmasına bakmadan: Uçan kuşa borcu (borçlu) olmak : Pekçok kimseye, yerlere borcu ol mak. Uçan kuştan medet ummak: Güç bir durum nedeniyle, sıkıntısının çö zümü için olmayacak yerierden ve kişilerden yardım beklemek, her çareye başvurmak. Uçkuruna gevşek (olmak): Cinsel ilişkiye düşkün (olmak). Uçkuruna sağlam (olmak): Namusuna düşkün, iffetli (olmak). Uçsuz bucaksız: -1. Sonu yokmuş duygusu verecek kadar geniş, bü yük (alan, yer). -2. Çok fazla, pekçok. Uç vermek: -1. Bitki filizlenmeye başlamak, ortaya çıkmak. -2. Geliş me, büyüme başlangıcı göstermek. -3. (Çıban) Baş vermek. Ufacık tefecik: Kısa boylu, küçük yapıl), çelimsiz (kimse). Ufak çapta : -1. Aslına göre küçük olan. -2. Küçük miktarda. Ufaktan ufaktan (ufağa): Yavaş yavaş, ağır ağır. Ufak tefek: -1. Küçük boyutlu ve az önemli olan. -2. Kısa ve çelimsiz (kimse). Ufak tefek gördün da Karamürsel sepelî mî sandın? : “Dıg görünü şüne bakarak beceriksiz ve değersizdir deme, aldanabilirsin anla mında uyan sözü. Uğur getirmek (bir ş»y birine} : O şey ona iyilik, şans, bereket getir-; mek. Uğur(lsr) ola (olsun) : “Esenlikle git, /dun açık olsun.’ anlamında dilek sözü. Uğurlu kademli olsun : Yeni doğan bir çocuk ya da yeni elde edilen önemli bir mal dolayısıyla söylenen iyi dilek sözü. Uhdesinde bulunmak (olmak) (bir şey, birinin} : O şey onun sorum luluğu altında olmak. Uhdesinden gelmek (bir işin) : Bir işi başarmak. Uhdesine almak (bir şeyi) : Bir işi sorumluluğu altına almak, o işin yapılacağına dair söz vermek. Ukala dümbeleği: Bilmediği, bilgisi olmadığı halde her konuda fikir yürüten, zevzek (kimse). Uluorta söz söylemek (konuşmak) : Bir şey hakkında gerekeni bilme den sonunun nasıl olacağını düşünmeden konuşmak. Uma uma döndük muma : ‘Umduğumuz şeyin olmasını beklemekten bittik, tükendik.” anlamında. Umuda kapılmak : “Umutlanmak; ümide kapılmak. Umudunu kesmek : Artık umutlanmamak; ümidini kesmek. Umudunu kırmak : Bir şey ya da kimse, birinin beklentilerini sonuçsuz bırakmak; güvenini, inananı sarsmak; ümidini kırmak. Umur görmek: -1. Önemli görevlerde bulunmuş olmak. -2. Çok dene yimli olmak. Umurumda değil: “İlgilenmiyor, aldırış etmiyorum.” anlamında. Umut bağlamak: bk. Ümit bağlamak. Umut dünyası: bk. Ümit dünyası. Umut ışığı: Umut verici belirti; ümit ışığı. Umut kapısı: bk. Ümit kapısı. Umut kesmek (bir şeyden) : Onun artık olmayacağını konusunda içinde bir kanı uyanmak; ümit kesmek. Umut vermek (birine): -1. Bir şey ya da kimse umulan şeyin olabile ceği konusunda olumlu bir bekleyiş duygusunu uyandırmak. -2. Bir kimseye güven duygusu vermek; simit vermek. Un ufak etmek (bir şeyi): -1. Onu ?ok ufak parçalar, kırıntılar durumu na getirmek. -2. Onu dağıtmak, ?iarap etmek. Un ufak ot nak: Çok ufak parçalt duruma gelmek. Ununu elemiş, eleğini asmış : Geçmişte yapacağını yapmış, yaşı iler lediği için artık yapacağı önemli bir işi kalmamış olan (kimse). Usanç getirmek: Usanacak duruma gelmek. Usanç vermek (birine): Onu usanacak duruma getirmek, usandır mak. Uslu durmak (oturmak): Yaramazlık etmemek. Ustamın adı Hıdır, elimden gelen budur: bk. Babamm adı HkJit, elimden gelen budur. Utancından yere (yerin dibine) geçmek: Çok utanmak. Ut yeri: Vücuttan cinsel organların bulunduğu yer; mahrem yer, edep yeri. Uygun bulmak (bir şeyi, birini başkasına): Birinin başkasına ya da bir şeyin başka bir şeye uygun olduğu kanısında olmak. Uygun gelmek (düşmek) (bir şey, birine): -1. Orta yakışmak, yaraş mak. -2. Ona uymak. -3. Elverişli olmak. Uygun görmek: Yaraşır görmek, elverişli bulmak; onaylamak. Uygunsuz kadın: Toplumun yasak saydığı yaşama biçimini tercih eden kadın; kötü yola düşmüş kadın. Uyku basmak (bastırmak) (birini): Birdenbire çok uykusu gelmek Uyku çekmek: İyice uyumak. Uyku durak yok (uyku nedir bilmeden): Hiç dinlenme olanağı yok (bulamadan). Uyku gözünden akmak: Çok uykusu gelmek ve bu yüzden gözleri ka panmak. Uykusu açılmak (dağılmak): Biraz önceki uykulu durumu geçmek. Uykusu başına vurmak: Zamanında uyuyamadığı ya ela iyice uyuya-madiği için çevresine ters davranmak; hırçınlaşmak, huysuzlaşmak. Uykusu gelmek: Uyuma gereksinimi duymak. Uykusu kaçmak: -1. Uyuması gerekirken, uykusu gelmişken, herhan gi bir nedenle uyuyamamak. -2. Olumsuz bir durumdan dolayı kaygı lanmak. Uykusunu almak: Tam istediği gibi uyumuş olmak. • Uyku tulumu: Çok uyuyan, uykucu kimse için söylenir. Uyku tutmamak: Bir türlü uyuyamamak. Uyku vermek (getirmek) (bir şey birine): O şey onda uyuma isteği uyandırmak, o şeyin uyutucu özelliği olmak Uykuya varmak : -1. Uyumak. -2, Sessizlik, hareketsizlik içine girmek. Uykuya yatmak: Uyumak İçin yatmak Uyuz elmek (birini): Onu sinirlendirmek Uyuz olmak (birine, bir şeye) ; -1. Ona sinirlenmek, -2. Parasız kal mak. Uzağı görmek: Bir şeyin nasıl gelişeceğini, sonuçlanacağını kestir mek. Uzaktan merhaba : Çok yakın dostluk ilişkisinin bulunmadığını belirt mek için kullanılır. Uzaktan uzağa : -1. Çok uzaktan. -2. Az çok ilgili. Uzaktan yakından : -1. Hiçbir biçimde, kesinlikle. -2. Herhangi bir ba kımdan ilgili. Uzun boylu (uzun uzadıya) : -1. Ayrıntılara girerek, derinleştirerek, uzatarak -2. Uzun süre. Uzun etmek: -1. Sözü uzatmak -2.. Sözünde direnmek. -3. Aşın git mek, nazlanmak. Uzun hikâye : Anlatılması uzun sürecek dan olay. Uzun sözün (lafın) kısası: “Sözü fazla uzatmayalım, sonuca gelelim, kısacası, özet olarak.” anlamında. Uzun uzadıya : bk. Uzun boylu.
__________________ #MustafaKemaLAtatürkTorunuyum..ღ ❦ {22~02~`22..∞} {09~09~`22..ღ} | |
|
Etiketler |
anlamları, başlayan, deyimler, harfi, ile, u harfi ile başlayan deyimler ve anlamları, ve |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Ü harfi ile başlayan deyimler ve anlamları | PySSyCaT | Atasözleri ve Deyimler | 0 | 19 Aralık 2015 22:42 |
V harfi ile başlayan deyimler ve anlamları | PySSyCaT | Atasözleri ve Deyimler | 0 | 19 Aralık 2015 22:41 |
Y harfi ile başlayan deyimler ve anlamları | PySSyCaT | Atasözleri ve Deyimler | 0 | 19 Aralık 2015 22:39 |
Z harfi ile başlayan deyimler ve anlamları | PySSyCaT | Atasözleri ve Deyimler | 0 | 19 Aralık 2015 22:38 |
L Harfi İle Başlayan Hadisler | Burce | Hadis-i Şerifler | 0 | 27 Mart 2012 07:23 |