24 Kasım 2014, 09:46 | #1 | |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | deyimler ve öyküleri 4 9-Atı Alan Üsküdarı Geçti**Becerikli, kurnaz, eli çabuk olanların, bir işi ötekilerden daha önce sonuçlandırdığını belirten, “İş işten geçti” anlamında bir deyim.Bolu Bey’ine başkaldıran, çoğunlukla ünlü halk şairi ile karıştıran eşkıya Köroğlu, bir gün atını çaldırmış. Köroğlu, değerli ve akıllı bir hayvan olan atını aramak için diyar diyar dolaştıktan sonra, İstanbul’da satılık hayvanlar arasında kendi atını bulmuş. O’nu tanımayan satıcıya müşteri gibi görünmüş. Önce şöyle bir binip deneyeceğini, sonra satın alacağını söyleyerek ata atlamış, hayvan da bir binip deneyeceğini, sonra satın alacağını söyleyerek ata atlamış, hayvan da sahibini tanıdığından, atı mahmuzlamasıyla şimşek gibi fırlayıp kaybolmuş. Kıyıya varınca da sala fazla para verip Üsküdar’a çektirmiş. Öfkesinden küplere binip izlemeye yeltenen at cambazına, kalabalıktan biri seslenmiş Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. eyhude çabalama atı alan Üsküdar’ı geçti. O adam Köroğlunun kendisi idi. 10-Geçme Namert Köprüsünden Koy Aparsın Su Seni * *Köpeğe dalanmaktansa, çalıya dolanmak yeğdir, derler. Yani terbiyesiz ve namert bir insanla karşılaşmaktansa onun bulunduğu yere uğramamak çok daha iyidir.Kötü insanlarla karşılaşmamak için, her zorluğa katlanmak lazım. Kötünün herkese kötülüğe dokunur, demişler. Bu tip insanlardan uzak durmak, onlarla pazar ve onlara nazar eylememek için her türlü sıkıntıyı çekmek daha iyidir.Eskiden Adapazarı’na gidebilmek için sekiz gözlü köprüden geçmek gerekiyormuş. Zaman zaman Deli Dumrul misali zorbalardan biri bu köprünün üzerinden gelip geçenden haraç olarak geçiş parası alıyormuş.Günlerden bir gün fakir bir derviş, köprüden geçmek istemiş. Zorba yakasına yapışarak, geçiş parası istemiş. İhtiyar, kendisinin fakir bir derviş olduğunu, parası olmadığını ne kadar söylemişse de kâr etmemiş. Geri dönerek zorbaya da birkaç söz etmiş:Geçme namert köprüsünden, koy aparsan su seniSinme tilki gölgesinde, koy yesin arslan seni(*)“Destur ya pir!” diyerek nehrin içine dalmış. Derviş suya girdikçe Allah’ın hikmetinden olacak su çekilmiş, sular yatağını değiştirmiş, nehir kurumuş. Nehir kuruduğu için de köprüye gerek kalmamış. Zorbanın ağzı da bir karış açık kalmış. 11-Üsküdar’da Sabah Oldu *Bir şeyin zamanını geçirmek, geç kalmak, fırsatı kaçırmak.Her şey zamanında yapılmalıdır. Zaman kavramı insan hayatının en önemli öğesidir. Atalarımız, “Vakit nakittir.”ve “Demir tavında dövülür.” demişler. Kıymetini bilmediğiniz ve değerlendiremediğimiz şeylerden biri de akıp giden zamandır.İşimizi zamanında yapmak, işe zamanında başlayıp işi zamanında bitirmek, randevularımıza zamanında gitmek, zamanında yatıp kalkmak, yiyip içmek, her şeyi zamanında gerçekleştirmek insan hayatını düzene sokacaktır.Üsküdar’da yakın planda iki Selâtin Camii bulunur. İlki Üsküdar iskele meydanındaki Yeni Valide Camii, diğeri ise Mihrimah Sultan Camii’dir.Bu camilerin güzel, gür ve yanık sesli müezzinleri, sabah ezanlarını karşı sahildeki müezzinlerden daha önce okurlarmış. Gayeleri Yıldız Sarayı’ndaki padişaha, sabahın sakin vaktinde seslerini duyurup padişahın dikkatini çekmek, ihsan koparmak, sonunda saray müezzinliğine tayinlerini sağlamakmış.Üsküdar’da sabah ezanları okunurken Beşiktaş’taki halk ve esnaf uyanır, diğerlerini de uyandırırmış. Uykuya dayanamayan ve uykudan bir türlü uyanamayan insanlara da:- Hayır vakti tamamdır, duymuyor musun? Dinle, bak, Üsküdar’da sabah oldu, derlermiş. 12-Ağzınla Kuş Tutsan Nafile * *Bir kişi kendini, ya da yaptığı bir işi, karşısındakine bir türlü beğendiremediği, sevdiremediği hallerde söylenen bir deyim.Bu tabirin hikayesi, Osmanlı devrinden kalmadır.Osmanlı Devletinin güçlü zamanlarında, Fransa ile iyi ilişkiler kurulmuş, bu arada, İspanya Kralım ezmek için Osmanlı Devletinin desteğini gören Fransa, Osmanlı Padişahını en büyük hükümdar olarak tanımıştı. Akdeniz’de Türk bayrağı çekerek, Barbaros’un enirine giren Fransız donanması gibi, Fransız ordusu da Osmanlı desteğine güveniyordu.O devirlerde, Topkapı Sarayı’nın arz odasında, huzura kabul edilmeyi bekleyen Fransız elçisi. Kızlar Ağasına, işinin önemli ve acele olduğunu bir türlü anlatamamış, içeri alınmayı sağlayamamıştı.Bin bir rica ve ısrar sonunda Kızlar Ağası, sabırsızlanan elçiye şöyle dedi:-Siz ne lâf anlamaz adamlarsınız yahu! Şevketli Sultanımız hazretleri bugün çok hiddetli. Demincek bir Frenk hokkabaz burada idi. Adamcağız ne hünerler gösterdi: Külahının altından tavşanlar çıkardı, alev alev yanan demir çubuklan ağzında söndürdü, sekiz arşın uzaklıktaki iğneye iplik taktı, havaya bir kuş uçurdu, uçun kuşa bir şeyler söyledi, kuş gelip ağzına kondu, o da ağzıyla ayaklarından yakaladı. Sultanımız onu bile huzurdan kovdu. Senin anlayacağın, ağzınla kuş tutsan nafile; ama daha büyük hünerlerin varsa bir kere Zat-ı Şahaneye arz edeyim 13-Dananın Kuyruğu Kopmak* Gizli gizli süren anlaşmazlık patlak vererek ortaya büyük bir olay çıkmak veya korkulan bir sonuç gerçekleşmek.İnsanlar arasındaki anlaşmazlıklar bir gün ansızın ortaya çıkıp olay hâline gelirler. Sonuçta her iki taraf da zarar görebilir. En iyisi anlaşmazlıkların kısa zamanda şeffaf bir şekilde çözüme kavuşturulması ve kimsenin zarara uğratılmamasıdır.Geçmişte düzenbaz ve yalancı bir adam varmış. Tüccar ve esnafa borç vermediği hâlde vermiş gibi gözükür, onların aleyhine dava açar, şahitler ve kadıya rüşvet vererek davayı kazanır, haksız kazanç elde edermiş.Bu sahtekâr adam, bir gün, kasabanın sözü geçen bir adamı hakkında dava açmış, kadıya da rüşvet olarak bir dana göndermiş. Davalı tüccar bunu öğrenince, daha büyük bir danayı kadıya teslim etmiş. İşin tadının kaçtığını anlayan kadı, her iki danayı getirtip mahkemenin avlusuna bağlatmış. Kadı makamına kurulup herkesin önünde şunları söylemiş:- Bu davayı görmek için uzun zaman vicdanımla savaştım. Ben adalet için çalışırım. Gelin görün ki, iki taraf da evime birer dana göndermiş. Şimdi kimin haklı, kimin haksız olduğunu danalara bakıp anlayalım.Avludaki danalar, kuyruklarından birbirine bağlanır ve kuyruk altlarına neft sürülerek hayvanlara birer diken batırılır. Hayvanlar böğürerek birbirini aksi yönde çekerler. Bu arada kadı bağırarak, “Kimin danasının kuyruğu koparsa, o taraf haksız çıkacak ve adalet yerini bulacaktır.” der.Kısa bir çekişmeden sonra sahtekârın getirdiği dananın kuyruğu kopar ve hayvan can acısıyla sokağa fırlar.
__________________ Yürürken başımın yerde olması sizi rahatsız etmesin.Benim tek derdim; yere düşen edebinize takılmamak.. | |
|
Etiketler |
4, deyimler, ve, Öyküleri |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
deyimler ve öyküleri 3 | Vesaire | Atasözleri ve Deyimler | 0 | 24 Kasım 2014 09:42 |
deyimler ve öyküleri 2 | Vesaire | Atasözleri ve Deyimler | 0 | 24 Kasım 2014 09:33 |
deyimler ve öyküleri 1 | Vesaire | Atasözleri ve Deyimler | 0 | 24 Kasım 2014 09:29 |