27 Temmuz 2014, 09:52 | #1 | |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Aşk !.... Eline boya sandığı alıp, küçücük yaşta, hayatla boğuşan bir çocuktum, denizin kokusuda o kadar koymuyordu karşı yakaya geçerken vapurun, çıkarttığı seslerde öyle.Evime her dönüşüm'de Serçenin, seher vakti yuvasından ayırılıp, gün batımın'da kursağın'da getirdiği yemle eş değer olmasa'da hatta azda olsa ve belkide bir yuvam, yavrum ve beni bekleyen biri olmasa'da evde, elimde bir poşetin içindeki sıcacık ekmeğin kokusuydu benim için gerçek Aşk... Ha bide Denizle Güneşin; Aşkına inanırdım. Sabahleyin erken'den kalkar, Güneşin, Aşkıyla buluşmasını izlerdim. Akşam olun'ca Güneşin Denize Veda öpücüğü bıraktığı ve o maviliği Acı bir kızıllığa boğuşunu izleyerek, oturduğum kayanın üzerinden satamadığım simitleri, martılara atardım. Ertesi gün, Güneşin farklı doğacağını Sanarak biraz endişeli biraz'da hüzün'lü Yine o kayanın üzerin'den onları sinsice izleyişlerim. Güneş hiç vazgeçmiyordu sevdiğin'den. Her gün hep aynı saatler'de randevusuna hiç geç kalmadan O Maviliği Her gelişin'de sıcacık bir gülümse ile karşıladığına şahit oluyordum. İtiraf ediyorum '' Kıskanıyordum Sizi '' Yoktu böyle bir Aşk! İnsanların sevgi dedikleri şeyi kirlettiklerine şahit oldum Yaşam boyunca. Oysa Güneş, Denizi hiç kirletmiyordu. Keşke her '' Aşk '' Böyle olsa idi. Aman Allahım! Bugun Güneş Doğmadı, Deniz Nazlı, Nazlı Köpürüyor! Havada iyice karardı, gün vaktin'de kavuşamadığı Güneşine, Deniz ağıtlar yakıyor. Köpük, köpük ağlıyor adeta. Üstüne bugun kimseyi bindirmek istemiyor Koca Deniz, Sanki çocuk gibi. Sağa sola yalpalanıyor bana sevdiğimi getirin dercesine... Güneşi çokmu seviyordu bu kadar, onsuz neden yapamiyordu ve nedendi bunca hırlçınlık, üstelik gelecekti Güneş. Ve yine sıcacık kollarıyla, renga renk saracaktı Denizini. Ama deniz hırçındı, Ağlıyordu ve Göz yaşları kayalara çarpa, çarpa düşüyordu, damla damla... Çocuktum, Denizin İçine akıtırdım, gözyaşlarımı. Ağlama derdim, bir bebeği severcesine, yüzünü okşayıp, küçük, küçük yanaklarından öperek:Ağlama Denizim! Bak söz veriyorum sana yarın Güneşi bir uçurtmanın kuyruğunda getireceğim sana.... Ne olur ağlama.... Şimdi Otuz yaşındayım, Yine aynı kayanın üstünde ve yine yapayanlız. Güneş'le Denizin Aşk'ını izliyorum. Hiç Değişmemişler. Deniz Hala hırçın! Güneş Hala Tevazu Göstermek'te. Bir Birlerin'den Hiç Vazgememişler, Kirletmemişler Sevgilerini Ve Sadakat Gösterip, Bırakmamışlar, Tutunan Ellerini.... Bende Tutmak İsterdim Ellerini. Avuçlarımda İse Sana Ait Bir Tutam Toprak.... Ömer Faruk Demircan KoZa | |
|
Etiketler |
aşk |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |