29 Mayıs 2014, 00:10 | #1 | |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Susuz Dudaklarıma Anlattır Seni... Susuz bir ölüm aldı aklımı Kimsesiz hüznüm yüzün... İster sus ister konuş Hırçın divane yorgun bir güz'üm.... Ömrümü sebil etmişken zamana Akreple yelkovan saplandı bağrıma Düşlerin kara topraklarına sarıldım Dünyadan usandım da Mahşerde bile seni kuşandım Yarım bir sözcüktü dilindeki adım Sukut ile türkülerde kanadım Ay düş/tü satırlarıma... Ve ben yazdıkça tükendim kendimde Sana çoğalarak Kendimde azaldım... Bilsen gözlerim ne zamandır boş.... Ve ben hala yazıyorum seni senden uzakta arayarak... Her gün yeni baştan seni yazmaya çalışmaktır hayatımın anlamı. Her sabah birbirine aşık harfleri güneşli bir sen'e hazırlamaktır umudu giydirerek. Nice sevdaları kaybetmiş yüreğimle yazdıkça sevmek seni ve sevdikçe yazmak bitimsizce. Ayak izlerinde sürüklenen yaprak misali hayaline çarpıp kendine geri dönen bir alın yazgısına darılmak an' a sarılmak; sevda yankısı ve belki de bir yürek yangısı gibi hislerine bağlanmak.... Alçak gönüllü yapraklarımla savrularak her akşam sarmaş dolaş karşılamak mümkün olsaydı seni bil ki gözlerim hep gülerdi. Senli düşleri döktükçe yanaklarıma ıslanırdı üşümüşlüğüm... Saçlarımda filizlenen neşeli ve gülümseyen çiçeklerin gölgesinde bana yetecek kadar sen'im olmadı ki hiç benim. Yalnızlığımın cesaretinde iki dudağımın arasında sessiz öpüşlerimi büyütürken ateşle dolaşırdın bedenimi. Neşeli kelebekler gibi gezerdin çiçekli ovalarımı meltem kokulu yollarımı ve bereket yüzlü dağlarımı. Göklerin kubbesi gibi hep üzerimdeydi bakışların.... Eylül' ü çiçeklere boyadığında meçhul bir şarkıyı giyinip tenha dudaklarımdan öpüyordun.... Biliyordum.... Düş/tün... Sadece bir düş... Ey ömrümün son bahar sevinci Gel... Dünyadan uzak bir sevda semtinde mis kokulu güller yetiştirelim yatağımızda. Kan revan olsa da tenimiz sokul bana ve toprağa. Yaşama başlarken yanımda olamasan da üzülme bak ölüme doğru giderken yanımdasın işte. Yazdığın ilk cümle olamasam da satırlarında ne olur son şiirin olmama izin ver. Anlatmak istiyorum seni unutulmuş eski bir koy'a gözyaşlarımla ıslanan kara toprağa ve en çok da sana... Harflerin anlamlarını ulu orta soyup üzerlerinden yalın ve çırılçıplak anlatmak seni. Çekinmeden her cümleye yüklerken sarhoş orman kokulu anlamları fazla kaçırmak sevgiyi ve her halükarda sana dönmek tatlı bir baş dönmesiyle. Hayıflanmak sevginle sevgili olamayışıma ve inadına sevgimle ölümsüzleştirmek seni. Bu sarhoşluğu çok görüp kendime seni yasakladıkça aklımdan çıkaramamak her sabah yoluma güller seren gözlerini. Basmakalıp sözcüklerden uzaklaşıp ezberlemek ayak seslerini belleğime kazımak inadına. Yüreğime emanet ettiğin her şeyi saklamak yosun kokulu kıyılarına. Usanmadan düşünmek seni. Gök kubbeye yakın bir düşte buluşmak aynı ateşten geçerek. Çatısı yıldızlardan penceresi güneşten; bahçesi hatıralarla dolu bir dünya evinde gökleri ayaklarının altına sermek... Uykusuz bir gecenin arifesinde elin elime değerken dudaklarımla karşılamak dudaklarını ve çıplak bir ayazda yorgun yüreğini yüreğime yaslamak... Dinlemek öylece yüreğine hayat olan ayak seslerimdeki tıkırtıları.... Masallarda büyüyen toprağına sadık bir göl gibi imkânsızım denize kavuşan nehirlerine. Yine de saçlarımda büyüyen buğday başaklarının yalnızlığını okşa yaralı ellerinin bereketiyle. Yahut ellerimi al ne olur tenine benim gözlerimle bak bir kez olsun kendine... Sevdalı duruşlarının penceresinden el salla her sabah sesime. Giyin seven yüreğinin gömleğini ilikle düğmelerini ellerimle. Sürgülü bekleyişlerimin mandallarını aç koş gel bahar gibi seni beklediğim şehirlerine.... Ah yar yorgun ve bezgin yılların rüzgârına kapıldım sürüklenip gidiyorum eksikliğini duyarak... Sensiz yarım kalmışlığımı alıp götürecek ölüm an'ımı bekliyorum. Yalnızlığı hecelerken kolum kanadım kırık... Yokluğunla yaman bir hüzün abanıyor kuru dallarıma' ki adı gurbet. Kimsenin bana el uzatamayacağı kadar uzak bir köşede bekliyorum gelişlerinin gölgesini. Gamlı kirpiklerimin arasında seni görüyor gelip geçen herkes ve yüreğimi okuyup bitimsiz bir sevdayı tanıyorlar. Simsiyah bir gece inerken gözlerime yıldızların arasında boyun eğiyorum kederlere.... Uzadıkça uzuyor kara günüm.... Bilmiyorlar... Yer gök neden siyah... Ve sen en sevgili Bakma öyle gözlerini süzerek Üzerek sözlerini uzak durma ellerime Islak saçlarımın hüznünü çözerek Düş/e kalka susma küserek Karanlık sulara bak göremedikçe beni Mavileştirme sakın duyamadıkça ak Kaybettiklerim/iz.... Yüreğimde saklı ... biz... Dilinde cümle alemin Dokunduğumda kanarsa kalemin Yoksa.... Yoksa sende mi beni suçlayacaksın? Uyan sevdalı uykulardan uyan Uyan da son kez gözlerime bak.... alıntı | |
|
Etiketler |
anlattır, dudaklarıma, seni, susuz |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Bir sus gelir dudaklarıma | Sevda | Şiir, Hikaye ve Güzel Sözler | 0 | 10 Şubat 2012 23:47 |
Adın Düşer Dudaklarıma | Rüzgar | Şiir, Hikaye ve Güzel Sözler | 0 | 05 Şubat 2012 00:44 |
Parmaklarınla Yazar mısın '' AŞKIM '' diye Dudaklarıma.. | Sevda | Şiir, Hikaye ve Güzel Sözler | 0 | 08 Ağustos 2010 05:47 |
Gökten 3 Elme Düşer..Ikisi yanaklarına , Birisi Dudaklarıma.. | JosephiNe | Aşk ve Sevgi Köşesi | 0 | 29 Haziran 2010 18:50 |
Adın düşer dudaklarıma | Tilia | Şiir, Hikaye ve Güzel Sözler | 0 | 25 Şubat 2010 10:33 |