28 Temmuz 2012, 15:44 | #1 | |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Saatimi Sana Kuruyorum, Orada mısın? Saatimi Sana Kuruyorum, Orada mısın? Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. Bizim yarattığımız ama bizden olmayan bu alemin içindeki kimsesizlik nasıl aşılabilir ? Artık biliyorum. Varsın. Gönderdiğin mesajlar kendi kendime gönderdiklerimden çok farklı. Birinin benden başka birinin soluğunu taşıyorlar. Benim yazdıklarımın da sana benzer bir yabancı ruhu taşıdıklarını biliyorum. Ama yine de klavyeye dokunan parmaklarım kadar emin değilim kuşkularım var. Parmaklarım rahat mutlu yazmayı seviyorlar. Benden bağımsızlaştıkları neredeyse başka birilerine dönüştükleri yazma anlarının keyfini çıkarıyorlar. Oysa ben tıpkı küçüklüğümde avucuma konan hayali kuşları yakalayan pişiren sonra da okuldaki küçük kardeşlerine bırakmadan yiyen tuhaf yaratıklara dönüştükleri zamanlardaki gibi tedirginlikle bakıyorum parmaklarıma. Avucuma konan mesajlara senden gelenlere baktığım gibi… İçinde yaşadığım beden ile içinde yaşamayı arzuladığım metin arasında açılan uçurumdan ürküyorum. Benden kopan metnin uçurumun ötesinde bir yerlerde senin metinlerinle başkalarının metinleriyle ayrı bir alemin içinde salındıklarını görüyorum. Sonra seni merak ediyorum. O uçurumu senin de gördüğünü kenarında yapayalnız türlü meraklar ve kuşkular içinde beklediğini düşlüyorum. Uçurumun öteki kıyısında rüzgarla savrulan yaprakları sayarken elimde düşlediğim metinlerden başka bir şey kalmayacağını anlıyorum. Çok şey söylemek isterdim. Türlü kurguların oyuncaklı metinlerin uçucu masalların içinde buluşmak isterdim seninle. Fakat acelem var. Sana bir an önce ulaşmak istiyorum. Nedenini anlayamadığım panik bir savaş öncesi çılgınlığı gibi her düşündüğümde sızıyor gitgide ele geçiriyor. Sanki metinler olmasa yazdıklarım olmasa yazdıkların olmasa ben de olmayacağım. Oysa bir tuşa basıp da bu metni de diğerleri gibi boşluğa fırlattığım anda soluğum tükeniyor. Tekrar araf tedirginliği başlıyor : Dayanılması güç bir bekleyiş… Mesajın olmadığı yer benim ölümüm ! Her şeye rağmen ümitliyim değil mi ki yazı var… İstiyorum ki yazdıklarımız mesajlarımız oyunlarımız şakalarımız hepsi kimsesiz ruhumuzu bu tuhaf alemde çoğaltacak aynalar olsun. Fakat bilemiyorum. Orada mısın ? Şu anda mısın ? Yazdıklarının anında mısın ? Yoksa her şeyi unuttuğun bir anda mısın ? Saatimi senin anın için kuruyorum. Okuma anın için yazma anın için yazılma anın için senin için… Çok bekletmeyeceksin değil mi ? Uçurumun ötesine de olsa soluğunu fırlatacaksın değil mi ? İşte ben buradayım -alıntı- | |
|
28 Temmuz 2012, 15:46 | #2 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Saatimi Sana Kuruyorum, Orada mısın? Saatimi Sana Kuruyorum, Orada mısın? Ağlamışsın! Kirpiklerine nazar boncuğu gibi astığın hüzünlerden belli. Çığlıksız yaşayamıyorsun artık. Kudüs´ü mazaret gösterip sancıdan kıvranan saçlarını esmer tenli çocukların Filistini gözlerinde vuruyorsun. Ne desem sana ne söylesem bilmiyorum! İncinmişliğimi tükenmişliğimi kızıl topraklara döküp öyle geldim gözlerine. En biçimsiz yanlarıma Bediri gözlerini sürdüm: Yeşile kestim aşk oldum sonra… Uhud´un sargılı başındaki çöl rüzgarıyken…Bir sana ağladım bin sana düştüm. Açtım yelkenlerimi gözü doymaz acıya karşı. Ey Aşk! Avare cümlelerin tırnak diplerinde mi çiçeklenir senin gülüşlerin? Kan bulaşığı postalların altından mı toplarsın Necef suretli yüz parçalarımı? Ne olur! Çekme ellerimden aşka buladığın zülüflerini. Yoruldum hayatımı ipuçlarına bağlamaktan. İhtilallerden sağ çıkmayı başaran yüreğimi tufan kılıklı şafaklara gömmekten usandım. Ne olur! Fütursuz karnavallardan geriye kalan bu denizi küllendirme kelamların acziyetini kuşandığı yerde. Ey Aşk! Gün olur; sende düşersin aşkın ahtapot kollarına. Yana yana üşürsün kalbindeki buzdağının eteklerinde. Usta biliyor musun? ´´Süsle beni ey aşk! Geçtiğin yerleri öpüyorum´´ deyişinden bu yana hiç üşümemiştim ayaz çağlar arasında. Korkmamıştım meydan muharebelerine yalın yürek girmekten. Ama şimdi Kızıl Deniz´in ötesinde boğuluyor kabuğuna sığmayan hülyalarım. Yankısızlığımda bir gece ´´sus´´ oluyor gömülü umutlarıma. Ey Aşk! Bugün ne Yusuf´um ne Yakup. Sadece kendi içini parçalayan gözlerim Mısır´a vurgun Kenan´a sevdalı. Ayaklarımın dibindeki denize yığılan Ramallah´ta kurşuna dizilmiş türkümdür. Zaten hiç beceremedim yaşamayı. Varsın dolaşsın Azrail´in elleri ensemde! Ölsem ne gam. Ben Rüzgar´ım sen Aşk. Ne yöne essem yüzümü sana çarpıyorum. Yüzüm iklim iklim sana bulanıyor. Ey kurbanı olduğum gül! Bu infaz bu katliam bu gidiş niye? İçimde yığınlarca ceset varken nasıl yaşarım ben söyle? Hani ´´Ay düşünce denize seni hatırlarım´´ diye haykırmıştın ya! Kurumuş dudaklarımı kan dolu kadehlere gömerek içimin duvarına vuran bu çığlığına yasladım kulaklarımı. Hadi öp düşlerimi yanıyorken hala buselerinin menekşesi. Zulmetin iflah olmazlığından esiyorum divaneliğine. Kanıyorum utangaç karanfilleri basarken sermest yarama. Ki ben Rüzgar´ım! Seni bulmadan ıslatamam kanatlarımı. Savuramam ıslığımın damlalarını ıslak yanışlarına. Gardiyanıyım sakıncalı aşkların! Tutuklayamam seni tutuklanmadan ben. Ki sen Aşk´sın! Göçemezsin Sürgün Kentler´e sesi üç noktalı esişime ölü toprağı serperek. Katillerini vuramazsın üç bölümlük oyun bitmeden perde kapanmadan. Ki sen kalbimdeki bıçak sırtısın! Kıyamazsın güneş saklısı sarı saçlarıma saçlarım gülüşünü öpmeden ey Aşk! Seferini bitiremediğim müebbet düşmeleri çürümüş çatık kaşlarıma mühürlüyorum. Esişimi astığım mum iplikleri yol-yordam bilmeyen rüyalarıma darağacı oluyor. Doymasamda kaçışlara seni geri çekilmeye kıyamıyorum. Yani beni yani içimi yani intiharlarımı… Bendesin sendeyim! Usta be! Aşıkken ölmeden yaşayabiliceğim bir yürek var mı?Gülmek istediğimde yüzümü rehin vermemi istemeyen bir gök tanıyor musun? Ey Aşk! Seni susmak için şiirlerimin bileklerini kesiyorum yirmiüçbin asırdan beri. Sonra bir hastahanede gözümü narkozlara yatırıyorum. Beyhude ölmüyorsun susuyorum. Sana gizli gizli eserken ispiyoncu yüreğim beni ihbar etmiş sabıkalı mevsimlere. Şimdi galeyana getirilen tipilerin sorgularındayım. Oysa suskunluğum itiraf edemediklerimden ibaret: Aşığım tehlikeliyim Aşk´a tanığım ve Aşk´tan sanığım. Ben ki lanetlenmiş Kasırga Kavmi´nin tek varisi Rüzgar´ım. SUSTURUN BENİ! ALINTI |
|
Etiketler |
kuruyorum, mısın, orada, saatimi, sana |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Sana Bir Kaz Yollasam Yolar Mısın? | Tufan | Kıssadan Hisse | 0 | 28 Mart 2015 08:10 |
İstanbul , Durdur Saatimi ! | Candy | Şiir, Hikaye ve Güzel Sözler | 2 | 02 Eylül 2010 14:38 |
İstanbul Durdur Saatimi | Candy | Şiir, Hikaye ve Güzel Sözler | 0 | 09 Haziran 2010 16:19 |
saatimi gidişine kurdum | Ay | Aşk ve Sevgi Köşesi | 0 | 17 Mart 2010 09:17 |