Bırak,geç kalınmışlığımla susadığım karabasan düşlerini avucuma,bir tebeşir tahtasına çizdiğim adının karşılığına düş,kimsesiz kalınmış dikenli tellere sarılmış bedenimi.
Yokluğunda göçe zorla ayaz vurmuş gece cinnetlerimi.
Şizofrenik bir sokak lambasına as,iğne deliğinden geçirilmiş yastık altı düşlerimi.
Tozlu bir otobüsün cam kenarına damlat tuza inandırılmış,yağmurlardan bozma yaşlarımı.
Düşürme kentime cehennem yanlısı gölgeni...
Sıkta git! yokluğunda gönlüme sevdaladığın kurşunları.
Pas kalsın bana yıkıntıların arasından,küfe çalmış bir gökyüzü olsun kançanağı hayallerim,savur küllerimi yürek dağlayan yangınlarınla.
Esir eyle beni savaş meydanlarına,gardımı düşürde git...
Ayaza çalmış hilekarlığınla bozguna uğruyor senli yanlarım,baskın yemiş katranlar sarıyor gecelerimi,yokluğunun soğuk vagonları ilişiyor en sızıyan yanıma...
Şimdi bir kelebeğin intihar dalışında yüreğim,
adını koyamadığım her ne varsa kattım heybeme.
bindim son eylül rüzgarına...
Artık aydınlığın en zifirindeki şizofrenik bir sokak lambasıdır durağım...