16 Mart 2010, 03:56 | #1 | |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Üstüm kalsın! Artık cenneti de sensin, cehennemi de sensin içimdeki kıyısızlığın kavuşmalarda umutsuzmuş bazen ayrılmakta varmış senden, onu da yaşadım yaşayamam sanırken aldatmakta varmış seni, aldattığımın kalbim olduğunu bile bile kendi yalnızlığıyla geçinip giden oldum anlayacağın uyuyup uyanan giyinip soyunan... bazı şeyler eskimiyor ne kadar istesende, ne kadar hissetmesende içinde bir yer kalıyor daima, kanamalı bir yara gibi derken bir yağmur gibi yağıyor anılar beklenmedik bi anda, sağnaklarına tutuluyorsun gözlerinin dudağında bi şarkı kırık dökük ellerine vuruyor hayat, ellerinde tutamadığın aşka nifak sokar gibi seni daha çok yaralıyor zaman umuduna inat... Yalanlarınızın eline bakarken gözlerim, dürüstlüğünüzü bana gösterdiniz. Size inandım. Size hep, inanırdım! Dürüsttünüz. Ve acımasız! Öldürmeyi canıma ödül sayıp, beni kendi hatalarımla vurdunuz. Serseriliğimi, sessizliğinize dinleyici yaptınız. Sustunuz! Günlerce... Konuşmadınız! Aylarca... Daha yanacak yanımın kalmadığını anladığınız da, çıkıp geldiniz. İçimin içine... Asıl yerinize, asilce oturdunuz. Gitmeleri silmiştiniz. Size inandım. Size, hep inanırdım! "Aynı suda ikinci kez yıkanmak imkânsız değil, boğulmakmış!”" Gördüğüm yüzünüze, suların durgunluğunda bakmışım meğer. İlk gel-git'te gideceğinizi bildiğim halde. Kandım gelmenize. Kopardığım ilk fırtınada gittiniz, gelen dalganın gitmesini beklemeden gittiniz! Her şeyinizi alıp da gittiniz. Hiç gelmemiş gibi, gittiniz! "Bilmediniz" Şüpheleriniz, beynimi kemirirken "senaryo yazıyorsun" dediniz. Şüpheleriniz, içimi çürütürken "zaman" dediniz. Şüpheleriniz, artık belimi bükerken, yüzüme kapılar çarptınız! Beni, kendi gözümden düşürdünüz. Acı çekiyordum. Ne acı ki, acı çektiğimi canınızı yaktığımda anladınız. Ve daha acı ki, sizin canınız yanınca, benim canım daha çok yandı! Ben kelime kelime kim'lere ulaşırken, "neden" yoktu Lügatinizde. Sormadınız! Nasıl'ın açıklaması, gereksiz bir tartışmanın açılışıydı sizin için. Çelişkisiz karakterinizle, içinizin rahatladığı son'a vardık. Sonuç: Dudaklarınız arasından çıkan sonsuz suskunluk... "Şimdi" Bu hiddet benim! Kimse sahiplenmesin! Bütün suçlar "yine" benim! Kimse, nezaketini araya verip, suçtan pay çıkarmasın kendine! Nesnelerinizin, kelimelerinizin, zamanınızın, sevginizin ziyanlığına yanmayın! Hasarı tespit edin yeter! Bedelini, fazlasına canımı ekleyip ödeyeceğim! Sıyrılıp çekilirken aranızdan, "üstüm kalsın" diyebileceğim! Meğer siz, nasıl da yetermişsiniz size! Bilemedim... Sağ olun, sizi sevmeme izin verdiğiniz için ve beni sevdiğiniz için... Üstüm kalsın! | |
|
Etiketler |
kalsin, kalsın, ustum, Üstüm |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Üstüm Kalsın – Kahraman TAZEOĞLU | Vesaire | Şairler ve Şiirleri | 0 | 22 Kasım 2014 17:16 |
Üstüm Kalsın | Rüzgar | Amatör Şairler | 5 | 21 Mayıs 2012 01:57 |
üstüm başım sen içinde | Berna | Şiir, Hikaye ve Güzel Sözler | 0 | 09 Nisan 2007 10:00 |