Karşımızdaki kişileri genellikle ilk olarak yaşına, eğitim düzeyine, ırk ve dinine göre elediğimiz bulunmuş. Bu elemeyi geçenlerde sıra tutumlarına, görüşlerine, ekonomik durumuna, fiziksel özelliklerine, kişiliğine ve davranışlarına, aile özelliklerine göre değerlendirmeye gelir. Benzer sosyal, kültürel, ekonomik geçmişe ve şu an benzer statüye, benzer zekaya sahip kişilerin iletişim kurmaları daha kolay olur. Genellikle birikimler ve beklentiler aynıdır. İlişkide kimin neyi nasıl yapacağı konuşulmadan anlaşılır ve bunlar karşılıklı olarak doğru kabul edilir. Çatışmalar en aza ineceği için birlikte yapılan aktivite artar, ortak anılar arttıkça paylaşılan anlam artar ve ilişki daha mutlu ve tatminkar olur.
Zıt kutupların ilişkisine gelince ilk başta farklılıklar çekicilik yaratabiliyor. Çünkü insan kendinde olmayanı merak edip bir süre bunu yaşamak isteyebiliyor. Bazen bu farklılıklar ilişkiye zenginlik ve renklilik de katabiliyor. Ama bu tür ilişkilerin genellikle uzun ömürlü olmadığı görülüyor.
Kendinden memnun kişiler kendilerine benzer kişileri seçerken kendilerinden memnun olmayanlar zıt kutupları seçerler. Kendinden memnun ve kendini seven kişi doğal olarak kendi yansımasını sever. Kendini sevmeyen kişi ise tıpkı aynaya bakınca keşke şuram şöyle olsaydı, buram böyle olsaydı diyen kişiler gibi kendinden farklı olanın özlemini çeker ve onları çekici bulur.