IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  digitalpanel

Etiketlenen Kullanıcılar

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 08 Ağustos 2018, 18:31   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Osmanlı'dan Önce "Türk Çizgisini" Yaratan Selçuklu Maden ve Seramik Sanatı





Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


Selçuklu Tunç Yağ Kandili, Selçuklu Tunç Yağ Kandilleri, Selçuklu Bronz Buhurdanlık, Selçuklu Bronz Ölçek Taşı

ERDEM YÜCEL

Selçuklular çoğunluğunu Oğuzların oluşturduğu Türk boylarından meydana gelmiştir. Orta Asya'dan Anadolu'ya uzanan; Suriye, Irak ve Maveraünnehr'i kapsayan geniş bir alanda yaşayan Selçukluların tarihçelerle sanat tarihçileri iki ayrı bölümde incelemişlerdir. Suriye, Irak, Kirman, Horosan ve Maveraünnehir'inde yerleşmiş Selçuklulara Büyük Selçuklular; Anadolu'dakilere de Anadolu Selçukluları denilmiştir.

Büyük Selçuklularla Anadolu Selçuklularının başta mimari olmak üzere halı, çini, ahşap ve maden işçiliğini kapsayan ilgi çekici sanatları vardır. Devlet kurmadan önce göçebe yaşayan Büyük Selçukluların başlangıçta belirgin bir sanatları yoktu.
İran'a yerleştikten sonra oradaki mimariyi görmüşler ve kendi öz sanatlarını oluşturmuşlardır. Kuşkusuz, Büyük Selçuklu sanatının en büyük olgusu Nizamülmülk'ün Bağdat'daki medresesidir. Bunu Nişapur, Tus medreseleri, Zevvane'de Mescid-i Cuma ve Gülpayegan izlemiştir. Büyük Selçuklu mimarisinin başlangıçdaki medrese, mescit, kervansaray gibi yapılar çini, maden, halı ve ahşap işleriyle bezenmeye başlamış, böylece Selçuklu sanatının ilk adımı atılmıştır. Anadolu'nun Türklere açılmasıyla beraber Selçuklular Artuklu, Danişmentli, Saltuklu ve Mengücükoğlullarıyla beraber başlangıç dönemi geçirmişlerdir. Anadolu Selçukluları siyasi ve sanatsal etkinliklerini 1200-1380 yılları arasında yaşamışlardır. Sanatlarına gerçek kimliğini kazandıran mimarinin yanı sıra küçük sanatların da büyük payı olmuştur. Konya Alaeddin Camisi, Niğde Alaeddin Camisi, Malatya Ulu Camisi, Malatya Ulu Camisi, Kayseri Huant Hatun Külliyesi, Hacı Ali Kılıç Camisi, Seraceddin Medresesi, Amasya Burmalı Minare, Bünyan Ulu Camisi, Sivas Gök Medrese ve Sivas Buruciye Medresesi Anadolu Selçuklularının en ilginç yapıtlarıdır. Bunların içerisi halı, çini, ahşap ve madeni eserlerle bezenmiş, böylece mimari daha da anlam kazanmıştır.


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


Selçuklu Tunç Buhurdanlık, Selçuklu Çift Başlı Hayvan Formunda Buhurdanlık, Selçuklu Bronz Buhurdanlık

SELÇUKLU MADEN İŞÇİLİĞİ

Eski çağlardan günümüze dek insanoğlu maden ile ilgilenmiş, onu bazen gereksinim bazen süs ve bazen de savunma aracı olarak kullanmıştır. Selçuklular Orta Asya'nın maden işçiliğinden büyük ölçüde esinlemiştir. XI-XIII. Yüzyıla tarihlenen Selçuklu maden işleri değişik formları, malzemeleri ve bunların üzerine uygulanmış bezemeleriyle büyük bir çeşitlilik göstermişlerdir. Erken örnekleri Türkistan ve Kafkasya yörelerindeki kazılarda ele geçmiştir. Büyük çoğunluğu 1912-1914 yıllarında Irak, Suriye ve Anadolu'nun çeşitli yerlerinden toplanmışlardır. Büyük Selçukluların gelişmiş bir maden sanatı olduğunu günümüze gelebilen pek çok örnekte görmekteyiz. Değerli madenlerle, bakır alaşımlarından yapılan madeni eserlerde kakma, kazıma, kabartma, ve delik işi teknikleri yaygın biçimde kullanılmıştır. Maden ustalarının malzemeyi çok iyi tanıdıklarını, üzerlerinde uygulayacakları teknik ve bezemeyi de ona göre seçtiklerini günümüze ulaşan örnekler açıkça ortaya koymaktadır.
Anadolu Selçukluları maden işçiliğini daha da ileriye götürmüştür. Tarihi kaynaklardan XIII-XIV. Yüzyılda Anadolu'da yaygın bir maden işçiliği olduğunun öğreniyoruz. Örneğin XIII. Yüzyılda yaşamış İbn-i Bibi, İzzeddin Keykavus'un (1211-1219) düğününde altın ve gümüş tabalarda yemek yenildiğini, Selçukluların çok zengin madeni kullanım araçları olduğundan söz etmiştir.

Selçuklular madeni eserlerinde hammadde olarak çoğunlukla tunç ile pirinci seçmişlerdir. Bunun yanı sıra altın ve gümüşten de yararlanmışlardır. Ancak bunlardan günümüze gelebilen örnekler çok azdır.

Selçuklu maden işçiliği Anadolu'nun belirli merkezlerinden yapılmıştır. Bunların başında da Konya, Mardin, Hasankeyf, Diyarbakır, Cizre, Siirt, Harput, Erzurum ve Erzincan gelmektedir. Bu merkezlerde yapılan Selçuklu madeni eserlerinde kendisine özgü bir işçilik, cins, form, teknik ve bezemenin oluşturduğu bir çeşitlilik vardır. Dövme tekniği, içi boş ve içi dolu döküm Anadolu Selçuklularının uyguladığı başlıca tekniklerdir. Günümüze gelebilen bu örnekler Selçuklu maden sanatının İran, Mezopotamya ve Suriye'den Anadolu'ya uzanmış, ortak teknikleri olan yaygın bir kültürün varlığına işaret etmektedir. Birbirinden farklı yörelere karşılık hemen hemen aynı tekniklerin uygulanışı, benzeri eserlerin ortaya konulmuş oluşu sanat tarihçilerini hayrete düşürmüştür. Selçuklu maden eserlerinin bezemeleri de hemen hemen birbirlerinin benzeridir. Özellikle Selçuklu maden işlerinde kendine özgü bir yeri olan şamdanlar üzerindeki fırıldak, meandr motifleri, ikili üçlü gruplar halinde insan figürleri, stilize edilmiş koşan, sırt sırta veya karşı larşıya hayvanlar, kufi yazılı firzlere yer verilmiştir. Selçukluların severek uyguladıkları kompozisyonların başında av ve dans sahneleri gelmiştir. Çoğunlukla üçlü gruplar halinde günlük hayattan alınma temalar işlenmiştir. Bağdaş kurarak oturmuş, karşılıklı konuşan, çalgı çalan, dans eden figürlerden arta kalan yüzeylerin boş bırakılmamasına özen gösterilmiş, kıvrık dallar, rumi ve küçük yapraklarla buraları doldurulmuştur.

Selçuklu maden işçiliğinde sıkça karşımıza çıkan, yaygın biçimde kullanılmış örneklerden biri de aynalardır. Ön yüzleri cilalanarak parlatılmış, arka yüzleri dökme veya kabartma desenlerle bezenmiş Selçuklu aynalarını müzelerde, özel koleksiyonlarda görüyoruz. Bunların arka yüzlerinde sanatçının ismi, yapıldığı merkezler yazılmış, astrolojik semboller, efsanevi hayvanlara yer verildiği gibi tılsım gücüne sahip olduklarına da inanılmıştır.

Selçuklu maden sanatının belli başlı örnekleri tunç, bronz hayvanlar, kandiller, tepsiler, maşrapalar, lamba kaideleri, buhurdan, kilit apliği, kilit parçaları, kemer tokaları, ayna, tabak, gönye, şakul, dirhem, usturlap, musluk, mangal, kase, anahtar, davul ve sfenkslerdir. Yine bu sanatın en güzel örnekleri İngiltere'de Victoria and Albert, Berlin'de Dahlem, Paris Louvre, New York Metropolitan ve İstanbul Türk ve İslam Eserleri Müzesi, Konya Mevlana Müzesiyle Sadberk Hanım Müzesi'ndedir. Ayrıca çeşitli özel koleksiyonlarda zaman zaman düzenlenen antika müzayedelerinde de ilgi çekici örneklerle karşılaşılmaktadır.


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


Selçuklu Seramik Testi, Selçuklu Seramik Maşrapa, Selçuklu Seramik İbrik


SELÇUKLU SERAMİK SANATI

Selçukluların göze hoş gelen, etkileyici sanatlarından çinicilik mimarinin yanı sıra büyük gelişim göstermiş ve onun ayrılmaz bir öğesi olmuştur. Çininin sağladığı görkemle anıtlar daha başka bir görünüm kazanmıştır. Anadolu Selçukluları Büyük Selçuklulardan kendilerine ulaşan çini sanatını kendi sanatlarıyla yoğurmuş daha da olgunlaştırarak XVI.-XVII. Yüzyılda en parlak dönemine ulaşan Osmanlı çiniciliği hazırlamıştır.

Selçuklu çinileri çoğunlukla tek renkli sırla yapılmış panolar halinde yeşil, lacivert, firuze ve mor renklerdedir. Üzerlerine de kazıma veya kakma tekniğiyle bezeme yapılmıştır. Geometrik şekiller, ilkel rumiler, yıldızlar, girift örgüler, benzerleri maden sanatında görülen insan ve hayvan figürleri belli başlı motiflerdir. Bunların dışında da Selçuklu nesihi diye tanımlanan yazı türü de çinilerde sık sık uygulanmıştır.
elçuklular başta olmak üzere yaşamlarını sürdürdükleri kentlerdeki yapılarını çini panolarla bezemişlerdir. Örneği Konya'da II. Kılıç Aslan'ın (1155-1190) 1160'da yaptırdığı Alaeddin Köşkünün duvarlarını süsleyen ve kazılarda ele geçen çini örnekleri Selçukluların belki de en güzel eserlerdir. Minai tekniğinde yapılmış bu çinilere yedi ayrı renk uyumlu biçimde kullanılmış, aralarında da altın yaldızlara yer verilmiştir. Üzerlerindeki bağdaş kurarak oturmuş, müzik aleti çalan figürler, süvariler ve hükümdarı işleyen sanatçının kuşkusuz ileri bir tekniği vardı. Öte yandan Alaeddin Keykubat'ın (1220-1237) Beyşehir gölü kıyısındaki Kubadâbâd Sarayının kazılarında da sır altı tekniğinde çini örnekleri bulunmuştur. Selçuklu resim sanatı yönünden de incelenmeye değer bu çinilerde göz alıcı renklere oldukça fazla yer verilmiştir.

Selçukluların mimaride uyguladığı çinilerin yanı sıra günlük yaşantılarında çok sık yararlandıkları seramiklere büyük yer verilmişlerdir. Çoğunluğunu tabak, maşrapa, kase, bardak ve kandil gibi kap kacaklarda değişik teknikler uygulanmıştır. Örneğin XII.-XIII. Yüzyıl Rokka seramiklerinde sıraltı, XII.-XIII. Yüzyıl Keşan seramiklerinde lüster teknikleri yaygın biçimde uygulanmıştır. Bunun yanı sıra Büyük Selçuklular sıraltı tekniğinin erken örneklerini, XV. yüzyıl Mısır memlûkluları da çift sırdan üst üste yararlanmışlardır.

Büyük ve Anadolu Selçukluları, Rakka, Keşan gibi önemli seramik yapım merkezlerine ait örneklerde turkuvaz, sarı, yeşil, mavi ve ender olarak da kahverengi kullanılmıştır. Ayrıca bunların kenarlarında da Selçuklu nesihi olarak isimlendirileceğimiz yazı frizleri daha da görkemli seramikleri sanat severlerin, antika meraklılarının gözleri önüne sermiştir. Öte yandan benzerlerini maden ve duvar çinilerinde gördüğümüz figürlerle hayvan kompozisyonları yaygın bir kültürün tipik örnekleridir. Selçukluların tipik figürleri olan, bağdaş kurarak oturan, avlanan insanlara hem seramiklerde hem de madeni eserlerde yer verilmiştir. Bunların keskin hatları karakteristik görünümleri Selçuklu çağını günlük yaşantılarını günümüze yansıtan en güzel belgelerdir.


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


Selçuklu Seramik Yağ Kandili, Selçuklu Seramik Kase, Selçuklu seramik ve vazo

Selçuklular başta olmak üzere yaşamlarını sürdürdükleri kentlerdeki yapılarını çini panolarla bezemişlerdir. Örneği Konya'da II. Kılıç Aslan'ın (1155-1190) 1160'da yaptırdığı Alaeddin Köşkünün duvarlarını süsleyen ve kazılarda ele geçen çini örnekleri Selçukluların belki de en güzel eserlerdir. Minai tekniğinde yapılmış bu çinilere yedi ayrı renk uyumlu biçimde kullanılmış, aralarında da altın yaldızlara yer verilmiştir. Üzerlerindeki bağdaş kurarak oturmuş, müzik aleti çalan figürler, süvariler ve hükümdarı işleyen sanatçının kuşkusuz ileri bir tekniği vardı. Öte yandan Alaeddin Keykubat'ın (1220-1237) Beyşehir gölü kıyısındaki Kubadâbâd Sarayının kazılarında da sır altı tekniğinde çini örnekleri bulunmuştur. Selçuklu resim sanatı yönünden de incelenmeye değer bu çinilerde göz alıcı renklere oldukça fazla yer verilmiştir.

Selçukluların mimaride uyguladığı çinilerin yanı sıra günlük yaşantılarında çok sık yararlandıkları seramiklere büyük yer verilmişlerdir. Çoğunluğunu tabak, maşrapa, kase, bardak ve kandil gibi kap kacaklarda değişik teknikler uygulanmıştır. Örneğin XII.-XIII. Yüzyıl Rokka seramiklerinde sıraltı, XII.-XIII. Yüzyıl Keşan seramiklerinde lüster teknikleri yaygın biçimde uygulanmıştır. Bunun yanı sıra Büyük Selçuklular sıraltı tekniğinin erken örneklerini, XV. yüzyıl Mısır memlûkluları da çift sırdan üst üste yararlanmışlardır.

Büyük ve Anadolu Selçukluları, Rakka, Keşan gibi önemli seramik yapım merkezlerine ait örneklerde turkuvaz, sarı, yeşil, mavi ve ender olarak da kahverengi kullanılmıştır. Ayrıca bunların kenarlarında da Selçuklu nesihi olarak isimlendirileceğimiz yazı frizleri daha da görkemli seramikleri sanat severlerin, antika meraklılarının gözleri önüne sermiştir. Öte yandan benzerlerini maden ve duvar çinilerinde gördüğümüz figürlerle hayvan kompozisyonları yaygın bir kültürün tipik örnekleridir. Selçukluların tipik figürleri olan, bağdaş kurarak oturan, avlanan insanlara hem seramiklerde hem de madeni eserlerde yer verilmiştir. Bunların keskin hatları karakteristik görünümleri Selçuklu çağını günlük yaşantılarını günümüze yansıtan en güzel belgelerdir.

Selçuklu seramikleri ilginç koleksiyonlar halinde yurt içinde İstanbul Türk ve İslam Eserleri Müzesi ile İstanbul Arkeoloji Müzeleri yönetimindeki Çinili Köşk'de bulunmaktadır. Bunun yanı sıra Konya Mevlana Müzesi ve Sadberk Hanım Müzesi'nde de Büyük Selçuklu ve Anadolu dönemlerinin figürlü figürsüz seramikleri vardır. Öte yandan Türkiye dışındaki müzelerin bazılarında da Victoria and Albert, Berlin Dahlem, Metropolitan ve Louvre Müzelerinde olduğu gibi ender rastlanan seramik örneklerine rastlanmaktadır.


Antikalar

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları eglen sohbet sohbet
Cevapla

Etiketler
selcuklu maden ve seramik sanatı


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Fetihlerle gelişen sanat-Osmanlı maden sanatı Zen Tarih 0 15 Mayıs 2014 23:26
Önce "Aşk " Suya Düştü,Sonra da "Su" Aşka Yenik Düştü Afrodit İslamiyet 0 11 Haziran 2013 22:33
Oku!.. "Yaratan Rabbinin Adıyla Oku" - Hira Mağarasında İlk Vahyi ''Oku'' Sevda Genel İslami Konular 3 18 Temmuz 2012 19:51