25 Aralık 2011, 22:04 | #1 | |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Osmaniye Manileri Kitle iletişim araçları insanımızın zevk ve estetik anlayışında da büyük değişimleri beraberinde getirmiştir.Mesela insanlarımız önceleri musiki olarak Türk halk müziği , Türk sanat müziği ve bazı çevreler batı müziği söyleyip dinlerken, bu gün müziğin türü edası söyleniş biçimi ciddi şekilde değişime uğramıştır. Bir zamanlar teypler,çantalı radyolar vazgeçilmez eğlence ve iletişim araçları iken bu gün adeta birer müzelik eşya durumuna gelmiştir. Halk edebiyatı türlerinden maniler bir zamanlar sohbet , muhabbet ve toplantıların vazgeçilmezleri arasındaydı. Unutulmaya yüz tutan bu değeri kütüphanelerde sayıları iyice azalmış mani kitaplarında ve ansiklopedilerde zor bulabiliyoruz. Bu gün sakızların ambalaj kağıtlarında karşılaştığımız maniler, bize sadık eski bir dostla yeniden buluşmanın heyecan ve mutluluğunu yaşatıyor. Maniler Orta Asya’dan Anadolu’ya binlerce yıllık Türk halk edebiyatının hem çok zengin hem de en güzel örnekleriyle doludur. Anonim halk edebiyatı ürünlerinin en yaygınlarından olan maniler; düğünlerde, kına gecelerinde, köy çeşmelerinin başında su doldurmak için beklerken, tarlada çalışırken ve dinlenme molalarında, kadınlar imece usulü yufka ekmek yaptıkları sıralarda, kadın toplantılarında söylenirdi. Saçı kara Yörüklerinde ise ilk baharda koyun kırkımı sırasında , yaylalara göçerken konalga yerlerinde karşılıklı mani atışmaları yapılır ve türküler söylenirdi. Mani söylemek, mani okumak, mani açmak, mani çekmek şans çekmek, mantuvar açmak gibi sözlerle ifade edilirdi. Maniler dört mısralık şiirlerdir. Genelde yedi ve sekizli hece ölçülerinde, uyaklı olarak söylenirler.Manilerde bir iki ve dördüncü mısralar kafiyeli (a,a,b,a) olduğu gibi (a,a,a,b) şeklinde de olabilir Manilerde ilk mısralar bir anlam ifade etmekten ziyade dolgu malzemesi niteliğindedir. Maniler hayatın ta kendisidir. Hayatta yaşanan her konu maninin temasını teşkil eder.Aşk özlem, gurbet, ölüm, hasret, hiciv, güzellik, kıskançlık, tabiat tasvirleri, dua, beddua gibi. Bazı maniler kendine has bir tarzda çalınıp söylenmektedir. Halkın duygu ve hislerini en rahat anlattığı ifade biçimi manilerdir. Aşağıda sunduğum maniler Osmaniye merkez ve Toprakkale ilçesinde 2004 yılı Kasım ayında yaptığım alan araştırmasında derlediklerimden bazılarıdır. Kaynak Kişiler: 1. Adı soyadı: Mehmet GÖK Doğum yeri ve yılı:Osmaniye 1927 Eğitim durumu:Okur yazar Kimden öğrendiği Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. üyüklerinden Derleme yılı ve yeri:2004/Osmaniye 2. Adı soyadı: Fatma ABA Doğum yeri ve yılı:Saçı kara/KONYA 1948 Eğitim durumu:Okur yazar Kimden öğrendiği:Yaşlı kadınlardan Derleme yılı ve yeri:2004/Karataş Mahallesi Toprakkale/OSMANİYE Çadıra serdim keçe Koyunu sürdüm gece O günlerde gelir mi Elin elime geçe Çalıştım arı gibi Peteğin balı gibi Kız sen beni erittin Dağların karı gibi Patlıcanı haşladım Doldurmaya başladım Dediler yarin gelmiş Oynamaya başladım Pencerede duran kız Bayram geldi dolan kız Kurbansız bayram olmaz Sana olam kurban kız Portakal dilim dilim Gel otur benim gülüm Ben sana ne dedim ki Tutulsun benim dilim Su gelir akmayınan Dereyi yıkmayınan Seven yare doyar mı Uzaktan bakmayın Çilekten yaptım reçel Kara gün gelir geçer Derdimi söyleyemem Kalbimden neler geçer Leçenin bucağında Od olur ocağında Allah canımı alsın O yarin kucağında Bağa girdim hurmaya Avcı geldi vurmaya Çok emekler sarfettim Fatımayı sarmaya Yel vurur kazak oynar Başımda tozak oynar Ben yarime ne yaptım O benden uzak oynar Tarla başı pıtırak Duralım tarak tarak Çok çalıştık yetmez mi Gelin kızlar oturak Mendilleri kokulu Yan cebinde sokulu Ne zaman kapanacak Dağıstan’ın okulu Gel yakına yakına Çeşmenin arkasına Kırmızı gül takayım Ceketin yakasına Kayalardan kayarım Bu kız benim ayarım Ayşe benim olmazsa Kaderime yanarım Bahçe bahçe gezerim İnci boncuk düzerim Bakın işte yüzüme Bu köyde en güzelim Kara taşın kenarı Üstünde kırdım narı Tutulası dillerim Nasıl darılttın yarı Yuvasında kırlangıç Kanadı ayrıç ayrıç Döne Kızı sevenler Kan kussun avuç avuç Elinde var yelpaze Kuş dadanmış kiraza Yakında geleceğim Çekme kendini naza Mani mani nideyim Hangi günde geleyim Ellerin yari güzel Ben çirkini nideyim Masa üstünde bıçak Sanki bana vuracak Anne haberin olsun Abim kız kaçıracak Gül gibi oyum oyum Kısacık kaldı boyum Alacaksan al kalan Yeter ettiğin oyun Çaya vardım çayladım Çayda balık avladım Balık değil amacım Ben gönlümü eğledim Tren yolunda tütün Yaprağı bütün bütün Hem ana hem babadan Koyma Allah’ım yetim Gide gide yoruldum Bir kenara oturdum Güzelliğine değil Çalımına vuruldum Caminin minaresi Mektebin penceresi Şu Macirin kızları Bulaşık tenceresi Kiraz dalı budaklı Meryem kiraz dudaklı Yarim dünya güzeli Elma gibi yanaklı Derelere gidelim Koyun kuzu güderim İkimizi görmüşler Nasıl inkar ederim Mezarlığın taşını Koyun mu sandın yarim Sevipte ayrılmayı Oyun mu sandın yarim Al giydim alsın diye Mor giydim sarsın diye İsteyene varmadım Sevdiğim alsın diye Karşıdan yar geliyor Fistanı dar geliyor Ben sevdim eller aldı O bana ar geliyor Gök yüzünde tayyare Önündedir pervane Kaş göz oynatsam oğlan Olacak bir divane Bakkallarda toz şeker Şekerler kilo çeker Seni gavurun oğlu Gördüğüne ah çeker Kızın adı gül Fatma Ayranlara su katma Utanıyorum canım Yolda bana laf atma Gide gide yoruldum Bir duldaya oturdum --------in oğluna Bir bakışta vuruldum Annem entari almış Beyaz çizgisi varmış Bir yar sevdim bilmeden Onunda yari varmış Karalar karda kaldı Bülbüller zarda kaldı Gönül kapısı kitli Anahtar yarda kaldı Kara kütük yanıyor İçinde çay kaynıyor Hele bakın eltiler Ne de güzel oynuyor Kahve piştiği yerde Pişip taştığı yerde Güzel çirkin aranmaz Gönül düştüğü yerde Osmaniye üst başta Oturma kışın taşta Ben senle eğleniyom Benim sevdiğim başka Mendilim yelleniyo Şu gönlüm eğleniyo Şu macirin kızları Oğlanmı beğeniyo Konağın penceresi Ne zalimdir gecesi Sana kim aşık olur Sokaklar eğlencesi Çeşmenin taşı gibi Gözünün yaşı gibi Öyle bir kız sevdim ki Kanarya kuşu gibi Kayalarda kayarım Yoktur benim ayarım Ben sevdadan ölürsem Kaderime yanarım Arabalar geliyo Ablam gelin oluyo O kocaya gidince Sıra bana geliyo Çay kıyında çalılık Boğazında altılık İyi bakın oğlanlar Oynayanlar satılık Kaşları ok sevdiğim Canımdan çok sevdiğim Hep güzeller geliyor İçinde yok sevdiğim Yumurtası hollukta Oturuyor yollukta Eller düğün yapıyor Bizim düğün bollukta Dam üstünde yuvarlak Dere akıyor şarlak Benim sevdiğim yarim Doğan aylarda parlak Sıra sıra çarşılar Yarim beni karşılar Gizli gizli konuştum Şimdi duydu komşular Bir taş attım kargaya Dönüp baktım arkaya Evvel candan severdim Şimdi vurdum dalgaya Elmayı yüke koydum Ağzını dike koydum Aldım yarin elinden Boynunu büke koydum Karanfil haşlanır mı Saksısı taşlanır mı Küçücükken yar sevdim Ele bağışlanır mı Mani maniyi açar Mani gönlümü açar İki sen söyle bir ben Hangimiz üste çıkar Bahçelerde babaçça Açılır akça akça Kaçtım karşıma çıktı Tombul yanaklı Hatça Karşıdan bakma yarim Kaşlarını çatma yarim Ben eski zamparayım Hiç çalım satma yarim Kar yağar saçaklara Dökülür sokaklara Nasıl ana doğurmuş Sığmıyor kucaklara Yüzüğüm taşa geldi Bir kalem başa geldi Sevda nedir bilmezdim Ne çare başa geldi. Hapsanenin kapısı Demirdendir yapısı Yarimin günü varmış Bir ay daha hapisi Örtünü eğirmişsin Kaşına değirmişin Çokta güzel değildin Kendini sevdirmişin Kız entarin eflatun Dön de arkana bakın Senin gibi güzeli Vermem ellerden sakın Bir dalda iki vişne Güzelim aşka düşme Bu aşkın sonu yoktur Boş yere dile düşme Bahçede ekşi elma Ne güzelsin Maşallah Macirin kızlarını Şeytan çarpar inşallah Mantuvarım mantuvar Mantuvarın vakti var Mantuvara gelenin Cennette bir tahtı var Nazlıya bak nazlıya Evlerin engin değil mi Doğru söylen komşular Nazlı dengim değil mi Oğlanın adı Yılmaz Olmaz aslanım olmaz İçin gel gel demezse O evde geçim olmaz Ay doğar sini gibi Sininin yanı gibi Oyar beni seviyor Beden de canı gibi Dolu vurdu bağıma Yel attı yaprağını Korkarım garip ölem El atar toprağımı Penceresi Orhun’dan Bir yar sevdim Zorkun’dan Keşke sevmez olaydım Ödü koptu korkudan Bahçelerde mum direk Suyu nerden indirek İrezil gelin gidiyo Uyuz ite bindirek Sıra sıra kazanlar Kara yazı yazanlar Cennet yüzü görmesin Aramızı bozanlar Dağda fıstık olur mu Ateş yastık olur mu Sen orada ben burada Böyle dostluk olur mu İn dereye dereye Dere çakıllı yarim Her geçene bakıyor Gel geç akıllı yarim Bahçelerde portakal Gitme yarim burada kal Sen şehre inersen Bana çam bardak al Kaleden indim durdum Bir çift güvercin vurdum Kız mendilin ne güzel Dürüp cebime koydum Faytonun penceresi Elindedir ceresi Küçükken gelin olmuş Ne bunun acelesi Postanede pulcusun Ormanlarda kolcusun Meyil versem söz versem El kulakta yolcusun Höbek höbek dikenler Aba gömlek biçenler Bakışından bellidir Kara sevda çekenler Kaşların karasına Mim çekmiş arasına Seni cerrah diyorlar Yürekler yarasına | |
|
Etiketler |
manileri, osmaniye |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Ramazan Manileri | Sarya | İslamiyet | 1 | 02 Nisan 2022 11:48 |
Amasya Manileri - Amasyanın Manileri | PySSyCaT | Karadeniz Bölgesi | 0 | 04 Kasım 2014 10:12 |
Burcumuzun Manileri | Amelia | Burçlar, Fallar ve Kehanetler | 1 | 27 Haziran 2014 18:36 |
Ramazan manileri | Ecrin | İslamiyet | 24 | 16 Temmuz 2013 02:22 |
Ramazan Manileri | BaRoN | İslamiyet | 0 | 06 Eylül 2009 19:15 |