IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  reklamver

Etiketlenen Kullanıcılar

22Beğeni(ler)

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 07 Kasım 2011, 09:11   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Isparta il arşivi




Genel Bilgiler

İl Trafik No: 32
Yüzölçümü: 8.933 km²
Nüfus: 244.085 Şehir Merkezi (2010)
448.298 İl ve İlçeler Genel Toplam Nüfusu (2010)

Isparta İli, Akdeniz Bölgesi’nin batı bölümünde ve iç kesiminde yer alır. "Göller Bölgesi"nin merkezi konumundadır. İl, 30°20’ve 31°33’ doğu boylamları ile, 37°18’ ve 38°30’ kuzey enlemleri arasındadır.
Isparta doğudan Konya’nın Beyşehir, Doğanhisar ve Akşehir ilçeleri; kuzeyden Afyon’un Çay, Şuhut, Dinar ve Dazkırı ilçeleri; batıdan Burdur’un Merkez, Ağlasun ve Bucak ilçeleri; güneyden ise Antalya’nın Serik ve Manavgat ilçeleri ile komşudur. İlde Merkez ilçe ile birlikte, Aksu, Atabey, Eğirdir, Gelendost, Gönen, Keçiborlu, Senirkent, Sütçüler, Şarkikaraağaç, Uluborlu,, Yalvaç ve Yenişarbademli olmak üzere 13 ilçe vardır. Merkez ilçeden sonra gelen en büyük ilçe merkezi Yalvaç’tır. En az nüfuslu ilçe ise Yenişarbademli’dir.
İlin yüksek ve engebeli olan toprakları, kuzeydoğudan ve doğudan Sultan Dağları, Beyşehir Gölü, Göl Dağları’nın güney uzantıları, güneyden Antalya Havzası’nın yüksek kesimleri, batıdan ve güneybatıdan Karakuş Dağları, Söğüt Dağları, Burdur Gölü ile Ağlasun ve Bucak yaylaları gibi doğal sınırlarla kuşatılmıştır. Isparta ili toprakları genelde engebeli bir yapıya sahiptir. Yöredeki, yüksekliği 3000 metreyi bulan dağların yanında, ova ve vadi özelliğindeki düzlükler, değişik büyüklükteki tabii göller İlin doğa yapısını belirlemektedir. İlin rakımı 1.050 m. civarındadır.


Konu Ecrin tarafından (12 Kasım 2011 Saat 10:37 ) değiştirilmiştir.
 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları eglen sohbet reklamver
Alt 07 Kasım 2011, 09:11   #2
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Isparta il arşivi




Jeolojik Yapı

Toros Dağları’nın batı eteğinde bulunan Isparta arazisi, genel olarak III. zamanda ortaya çıkmış ve beyaz tebeşir taşlarından oluşmuştur. Taşeli ve Tekeli platolarının sıkışması sonucu kıvrılmalara uğrayan bölge daha sonra tektonik ve volkanik hareketlerle, yeni şekillenmeler kazanmıştır. Özellikle, volkanik hareketlerin sonucu dolarak, il alanında yer yer, bazalt veya trakit yatakları ortaya çıkmıştır. Volkanik püskürmelerle yüzeye çıkan kükürt ve alçıtaşı tozları, sertleşerek geniş yataklar oluşturmuştur. İl arazisindeki en eski yapı paleozoike aittir. Yalvaç İlçesi’nin doğusunu örten kristalin şist, fillat, kalker ve mermerler I. zaman oluşuklarıdır. Daha sonra ortaya çıkan tektonik hareketler sonucu, bu yapı kırılmış ve kıvrılmalara uğramıştır. Sütçüler yöresi ile Isparta’nın doğusu ve Eğirdir Gölü’nün doğu ve batısı II. zaman kalker, marn, filiş ve serpantinleriyle kaplıdır. Gri renkli, çok çatlaklı ve boşluklu olan kalkerlerin, karstik şekilleri ve düdenleri vardır. Bu düdenler, Eğirdir Gölü Kapalı Havzası’nın sularını drene ettiklerinden, ilin hidrolojisinde önemlidir. II. zaman oluşukları içerisinde, yer yer şeyi, olivin, diyabaz, kumtaşı ve silekse de rastlanmaktadır. III. Zaman oluşukları, il alanına, Aksu ve Köprü Suyu vadileri boyunca sokulur. Isparta’nın içlerine kadar uzanan bu yapının temelini, miyosen kalkerleri, marnlar, kum taşları ve konglomeralar oluşturur. Bu sedimentler, bazen sertleşerek greler halinde, bazen de gevşek kum ve çakıl depoları halinde bulunur. Isparta Merkez, Hoyran Gölü ve Yalvaç civarında III. zaman neojen yapı durumdadır. Yapı, bütünüyle kırmızı renkle yumuşak tatlı su kalkerlerinden oluşmuştur. Ayrıca, Keçiborlu yöresi demir ve mangan lekeli nümülitik kalkerlerle Isparta merkez İlçe’nin güneyi neojene ait volkanik kayalarla örtülüdür. Isparta’da, volkanik çöküntü alanlarının tabanları, IV. zaman konglomera, şilt, kil ve çakıllarıyla kaplanmış durumdadır.
1. Doğal Afetler
Isparta tarihindeki doğal afetler incelendiğinde deprem, feyezan, yangın, toprak kayması, kaya düşmesi, sel afetlerinin kayda geçtiği görülmektedir.
1.1. Depremler: Isparta İli Türkiye’nin deprem riski dağılım haritasında genel olarak birinci derecedeki deprem kuşağı üzerinde yer almaktadır. İl, Isparta-Dinar-Çivril-Uşak deprem hattı üzerindedir. Sadece Sütçüler ve Yenişarbademli ilçelerinde ikinci derece ve Sütçüler’in doğu sınırındaki dar bir alanda üçüncü derece deprem riski taşıyan bir dağılım bulunmaktadır. Nüfus olarak ise Isparta nüfusunun yaklaşık % 93’ünden fazlası 1. derece deprem bölgesinde, % 5-7 civarında bir oranı da 2. derece deprem bölgesinde yaşamaktadır. Ancak bölgesel kırık sistemleri içerisinde aktif oldukları belirlenen faylar yanında, deprem kayıt istasyonlarının yetersizliği nedeniyle yeterli kayıt alınamadığından özellikle Isparta güneyi ve doğusuna ait verilerde eksikler vardır. Deprem kayıtlarına ilişkin veri artışı ile bölgesel yer hareketlerinin ve depremlerin daha sağlıklı izlenmesi mümkün olacaktır. Bu amaçla Isparta merkezde bir adet ivme ölçer ve Eğirdir Bağören Köyü sınırları içerisinde bir adet uydu iletişimli geniş bantlı deprem gözlem (kayıt) istasyonu 06.07.2010 tarihi itibariyle, faaliyete geçmiştir ve verileri güncel olarak T.C. Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’na bildirilmektedir.
Isparta ili ve civarında tarih içinde birçok deprem meydana gelmiştir. 03-05 Mayıs 1875 tarihlerinde 6.9, 02-14 Mayıs 1890 tarihlerinde 5.2, 1901 yılında 6.4 büyüklüğünde çeşitli depremler olmuştur. Bu tarihsel depremler içinde en fazla can kaybı ve hasara neden olanı ise 03 Ekim 1914 tarihinde 7.1 büyüklüğünde meydana gelen depremdir. Bu deprem başta Isparta olmak üzere Burdur, Dinar, Gönen ve Atabey ilçelerinde ve deprem merkezine yakın diğer birçok yerleşim merkezinde oldukça etkili olmuştur. 1914 depreminde 2000’den fazla kişi ölmüş ve 10.000 civarında aile evsiz kalmıştır.
1914 yılından sonra Isparta ve yakınlarında meydana gelen onlarca depremden bazıları ise; 1925’te 5.9, 1933’te 6.0, 1964’te 5.7, 1971’de 5.9, 1995’te 6.1, 2002’de 6.4 büyüklüğündeki depremlerdir.
01.10.1995’te yaşanan Dinar (Afyon) depreminde Isparta İli’nde büyük hasar ve can kaybı görülmemiştir. 03.02.2002’de merkezi Sultandağı (Afyon) olmak üzere yaşanan depremde ise Yalvaç İlçesi yoğun olarak etkilenmiş, 17 yapı tamamen yıkılmış, 10 yapı orta derecede hasar görmüş, 234 yapı az hasarla kurtulmuştur.
1.2. Heyelan / Feyezan: İl sınırları içerisinde çoğunlukla alt tersiyer, neojen ve kuaterner yaşlı denizel veya karasal ince kırıntılı kayaçlardan oluşan killi jeolojik zeminlerinin yaygın olduğu alanlar yanında; sistematik faylar arasında gelişen dik yamaçlı çökelim alanlarında, alanı sınırlayan faylanma yüzeylerinde gelişen birikinti konisi ve alüvyon yelpazeleri üzerinde veya önlerinde kurulmuş bulunan yerleşim alanlarını bekleyen en büyük doğal afet tehlikelerinden biri heyelandır. Senirkent ilçesinde 1995 yılında yaşanan heyelan felaketi ile bir kez daha bu konuda tehlike uyarısı veren yörelerin ve heyelana elverişli zeminlerin belirlenmesi ve önlem alınmasının önemi anlaşılmıştır.
Senirkent ilçesinde 1995 yılında meydana gelen çamur akması (feyezan) sonucunda 74 kişi hayatını kaybetmiştir. Aynı yerde 1996 yılında ikinci kez çamur akması (feyezan) afeti meydana gelmiştir. Bu afetler sonucunda Senirkent ilçe merkezinde toplam 188 afet konutu yapılarak, hak sahiplerine teslim edilmiştir.
1986 yılında da merkez Darıören Köyünde meydana gelen heyelan afeti sonucunda 8 konut yıkılmış, afetzedeler 1988 yılında il merkezinde yapılan afet konutlarına yerleştirilmişlerdir.
1.3. Yangın: 1981 yılında Aksu Karacahisar’da çıkan yangında 10 konut, Keçiborlu Merkezde 7 konut kullanılamaz hale gelmiştir. 1958 ve 1971 yıllarında Eğirdir’de çıkan yangınlar sonucu 60 konut tamamen yanmış ilerleyen yıllarda afetzedelere yeni konutları teslim edilmiştir. Isparta’da görülen son büyük yangın afeti Şarkikaraağaç İlçesi Aslandoğmuş Köyünde meydana gelmiş olup, kullanılmaz hale gelen 5 konutun 4’ü “Evini Yapana Yardım” metoduyla hak sahiplerine dağıtılmıştır. 1998 yılı Yalvaç İlegi Köyünde 3 yapının etkilendiği yangın ise genel hayata etkisiz olarak literatüre geçmiştir.
1.4. Kaya Düşmesi: Isparta’yı etkileyen bir diğer afet türü de kaya düşmesidir. 1966 yılında Aksu Karağı Köyünde 18 konut, 1987 yılında Atabey Kapıcak Köyünde 68 konut, 1968 ve 1986 yıllarında Eğirdir Mahmatlar Köyünde toplam 38 konut, 1969 yılında Bağacık Köyünde 43 konut, 1983 yılında Akdoğan Köyünde 29 konut kaya düşmesi afetine maruz kalmıştır. Afetzedelerin bir kısmına “Evini Yapana Yardım”, diğer bir kısmına da ihale yöntemiyle yeni konutları teslim edilmiş, muhtemel kaya düşmesi riski görülen bazı yerlerde ise (Mülga) Afet İşleri Genel Müdürlüğü Ekiplerince kaya ıslahı çalışması gerçekleştirilmiştir. Söz konusu Müdürlüğün kapatılmasından sonra 17.06.2009 tarih ve 5902 Sayılı Kanunla kurulan İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü’nün 2010 yılı itibariyle gerçekleştirdiği afet bölgesi ilan edilen ve yapılan tetkikler sonucu kaya ıslahının daha ekonomik ve kalıcı sonuç vereceği anlaşılan 3 beldede (Gelendost Madenli / Senirkent Büyükkabaca / Eğirdir Yuvalı) kaya ıslahı çalışmaları gerçekleştirilmiş, bir yerleşmede ise (Merkez Çukur Köyü) kaya düşmesinden etkilenen 48 konutun yerleştirileceği yeni yer seçimi yapılarak plan üretilmiş, söz konusu alanın kamulaştırma çalışmaları devam etmektedir.
1.5. Su Baskınları: Isparta İli’nde aşırı yağışlar nedeniyle 1981 yılında Aksu merkezde 8 konut, 1953 yılında Gelendost Bağıllı’da 9 konut, 1966 yılında Keçiborlu Senir Köyünde (Burdur Gölü’nün yükselmesi sonucu) 40 konut, 1995 yılında Sütçüler Merkez’de 12 konut, 1963 ve 2003 yıllarında Yalvaç Bahtiyar Köyünde toplam 19 konut ağır hasar görmüş bu konutların bir kısmı “Evini Yapana Yardım” bir kısmı ise ihale yöntemi ile yapılarak hak sahiplerine teslim edilmiştir. Bunlardan Sütçüler ilçesinde 1995 yılında meydana gelen dolu yağması sonucunda 11’i ilçe merkezi, 1’i Yeniköy’de hasar gören 12 konut ise Bayındırlık ve İmar Bakanlığınca yatırım programı çerçevesine alınarak 2002 yılında tamamlanmış, 2003 yılında ise hak sahiplerine dağıtılmıştır.
Bir ova yerleşkesi olup etrafı Toroslar’la çevrili olan Isparta pek çok su kaynağına ve dere yatağına sahip yapısıyla yoğun yağışlarda birçok yerleşmenin olumsuz etkilenebileceği bir yapıya sahiptir. Bu bağlamda DSİ, “Su Kaynaklarının Sürdürülebilir Geliştirilmesi” ve tarım alanlarının dengeli kullanımı amacına da matuf olarak “taşkın koruma” ve “mera ıslahı” projelerini hızla yürütmektedir.
Isparta kent merkezine ulaşan dere yatakları da hızla kentleşen yapı sebebiyle giderek artan bir risk grafiği sergilemektedir (Dere Mah./Emre Mah. vb.). Bu kapsamda, İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü’nün “su baskını ve olası afetlerde olumsuz etkilenecek sahalar”ı belirlemeye yönelik etüt ve proje çalışmaları da başlatılmıştır.
Isparta İli genelinde 1986 yılından bu yana bahsi geçen afetlerde ortaya çıkan can kaybı sayısı, 74’ü Senirkent feyezanında, 5’i Sütçüler su baskınında, 2’si Yalvaç su baskınında olmak üzere toplam 81’dir

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 07 Kasım 2011, 09:11   #3
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Isparta il arşivi




Toprak Yapısı ve Nitelikleri

1. Toprak Yapısı
Ana iklim, topografya, bitki örtüsü ve zamanın etkisi ile Isparta ilinde çeşitli büyük toprak grupları oluşmuştur. Büyük toprak gruplarının yanı sıra toprak örtüsünden ve profil gelişmesinden yoksun, bazı arazi tipleri de görülmektedir. Isparta ilinde topraklar, genellikle kalkerli ana yapıya sahiptir. Tektonik çöküntü olukları ise, I. zaman alüvyonları ile dolmuş ilde tarımın temel kaynağını oluşturan topraklar ortaya çıkmıştır. Meyil, % 40’a kadar değişmektedir. Üst toprak, 8-40 cm arasında derinliğe sahip olup, genellikle killi kalkerli granüler ve dağılabilir durumdadır. Alt toprak üst toprakla aynı yapıda olmasına rağmen daha kababünyeli ve killidir. Toprak seviyesi bazı yerlerde taban suyu ile sınırlanmıştır. Isparta ilindeki büyük toprak grupları, özellikleri ve dağılımı aşağıdaki gibidir.
Alüviyal Topraklar: Bu topraklar akarsular tarafından taşınıp depolanan materyaller üzerinde
oluşan a,c profilli genç topraklardır. Bu toprakların Isparta ilindeki büyüklüğü 52.637 ha.dır.

Hidromorfik Alüvyal Topraklar: Bu topraklar alüvyal oluşumlarını su etkisi altında sürdüren
topraklardır. Bu toprakların il hudutları içindeki büyüklüğü 2.312 ha.dır.

Alüvyal Sahil Bataklıkları: Bu topraklar, göl kıyılarında yer alan göl ve yüzey akışlarının etkisi ile devamlı veya yılın büyük bir bölümünde yaş ya da bataklık durumunda olan topraklardır. Bu toprakların il hudutları içindeki büyüklüğü 156 ha kadardır.
Koluviyal Topraklar: Dağlık ve tepelik arazilerin eteklerinde dar vadi tabanlarında yer çekimi ve küçük akıntılarla sürüklenmiş zene büyüklüğüne göre alüviyallerdeki gibi sıralanmamış birikintiler koluviyal toprakları oluşturur. Bu toprakların il sınırları içindeki büyüklüğü 58.546 ha.dır.
Tuzlu Sodik (Çorak) Topraklar: Bu topraklar genellikle buharlaşmanın fazla olduğu ve drenaj problemi olan iklimlerde görülürler. Bunlarda % 15’den fazla sodyum bulunmaktadır. Bu toprakların il hudutları içindeki büyüklüğü 1.043 ha.dır.
Kahverengi Orman Toprakları: Kahverengi orman toprakları yüksek kireç içeriğe sahip ana madde üzerinde oluşurlar. Bu tip topraklarda toprak derinliği sığ ve çok sığdır. İldeki toplam alanları 146.363 ha.dır.
Kireçsiz Kahverengi Orman Toprakları: Şistler, serpantin ve kristal kireçtaşı üzerinde, orman ve çalı örtüsü altında, zazıf-ileri derecede katlanmamış kireçsiz kahverengi orman toprakları
oluşmuştur. Bu toprakların ildeki büyüklükleri, 79.922 ha.dır.

Kestanerengi Topraklar: Genellikle düz, düze yakın, orta ve dik meyilde, yer yer derin, orta derin, sığ ve çok sığ, orta ve şiddetli erozyon etkisinde olan topraklardır. Doğal bitki örtüsü, kısa ve uzun otlarla, çalılar ve seyrek orman ağaçlarından oluşur. Bu toprakların il hudutları içindeki büyüklüğü 119.204 ha.dır.
Kırmızı Kestanerengi Topraklar: Isının ve yağışın kestane renkli topraklara nazaran daha fazla olduğu yerlerde oluşur. Pek az istisna ile bütün özellikleri kestane renkli topraklara benzemektedir. Bu topraklann il hudutlan içindeki büyüklükleri 3.055 ha’dır.
Kırmızı Akdeniz Toprakları: ABC horizonlu topraklardır. Akdeniz iklim bölgesindeki kireç kayaları üzerinde 600 mm ve daha fazla yağış altında oluşmuş koyu kırmızı renkli topraklardır. Bazı hallerde kalkersiz ana madde üzerinde de oluşabilirler. Bu tip topraklann il hudutları içindeki büyüklüğü 27.213 ha.dır.
Kırmızı Kahverengi Akdeniz Toprakları: Bu topraklar esas itibariyle Kırmızı Akdeniz ve Kahverengi topraklarının kanşık halidir. ABC profilli topraklardır. Yer yer hafif, orta, dik, ve çok dik meyilde olup, orta derin bazen sığ, yer yer taşlı, orta reozyon etkisinde tarıma elverişli topraklardır. Oluşum bakımından kırmızı Akdeniz Topraklarının pedojenezine uygun özellikleri vardır. Doğal bitki örtüsü, ot, maki, çeşitli türde orman ağaçlarından oluşur. Bu tip toprakların il hudutları içindeki büyüklüğü 120.643 ha.dır.
Kireçsiz Kahverengi Topraklar: ABC profilli topraklardır. Doğal bitki örtüsü ot, ot-çalı karışımıdır. İldeki alan büyüklüğü 61.005 ha.dır.
Regosol Topraklar: Derin, pekişmemiş mineral depozitler üzerindeki genç topraklardır. Doğal
bitki örtüsü, seyrek ot, ağaç, ağaççık ve çalılardır. İldeki büyüklüğü 5.131 ha.dır.

Yüksek Dağ Çayır Toprakları: Serin ılımandan frigide kadar değişen (Alpın) iklimlerde yer alan bu topraklar, yüksek enlem derecelerinde, yüksek rakımlarda ve orman sınırının yukarısında bulunurlar. Doğal bitki örtüsü ot, saz, çiçekli bitkilerdir. İl hudutları içindeki büyüklüğü 307 ha.dır.
Sahil Kumulları: Herhangi bir toprak developmanı bulunmayan, bu sebeple arazi tipi olarak kabul edilen denizlerin ve göllerin sahillerinden esas rüzgar olmak üzere, kısmen de dalga hareketleri ile taşınarak belirli alanlarda depo edilmiş kumullardır. Topoğrafyaları ondüleli veya tepeliktir. Belirgin bitki örtüsü yoktur. İl hududunda, göl kıyılarında yer alan bu sahaların büyüklüğü 307 ha.dır.
Çıplak-Kaya ve Molozlar: Üzerinde toprak katı bulunmadığından herhangi bir toprak
developmanı da söz konusu olmayan ve bu sebeple arazi tipi olarak düşünülen parçalanmamış veya
kısmen parçalanmış sert kaya veya taşlarla kaplı sahalardır. Bu tip arazilerde genellikle bitki örtüsü
yoktur. Bu tip toprakların ildeki büyüklüğü 148.218 ha.dır.

Diğer Toprak Çeşitleri: Yukardakilerden ayrı olarak il hudutları içinde yer alan diğer toprak çeşiti ise, Irmak Taşları Yatakları olup bunların il huhutları içindeki büyüklüğü ise 472 ha.dır.
2. Arazi Kabiliyet Sınıfları
Topraklar, kullanma kabiliyet sınıflamasına göre sekiz kategoriye ayrılmaktadır. Topraklar I. sınıftan VIII. sınıfa doğru daha zayıf niteliklere sahiptirler. İlk dört sınıf arazi, iyi bir toprak idaresi altında, yöreye adapte olmuş, tarla bitkileri ile orman, mera ve çayır bitkilerini iyi bir şekilde yetiştirme yeteneğine sahiptir. V. sınıf araziler, yetişecek bitkiyi kısıtlayan ve kültür bitkilerinin gelişmesini önleyen sınırlandırmalara sahip topraklardır. VI. ve VIII. sınıflar bulundukları yöreye adapte olmuş yerli bitkilerin yetişmesine elverişlidirler. Bunlardan VI. ve VII. sınıflarda, toprak ve su koruma önlemleri alınması koşulu ile bazı özel bitkiler yetiştirilebilir. VIII. sınıf arazi, çok etkin ve pahalı ıslah çalışmaları ile üretime alınabilirse de mevcut piyasa koşullarında, elde edilecek ürün yatırım harcamalarını karşılamaz.
I. Sınıf arazinin il sınırları içinde yayılma alanı toplam 49.712 ha.dır. İl yüz ölçümünün % 7.3’ünü teşkil etmektedir.
II. Sınıf arazilerin il sınırları içindeki yayılma alanı 70.362 ha olup, il yüz ölçümünün % 10.3’ünü teşkil etmektedir.
III. Sınıf arazilerin il sınırları içindeki yayılma alanı 40.055 ha olup, il yüz ölçümünün % 5.9’unu teşkil etmektedir.
IV. Sınıf arazilerin il sınırları içindeki yayılma alanı 37.378 ha olup, il yüz ölçümünün % 5.5’ini teşkil etmektedir.
V. Sınıf arazilerin il sınırları içindeki yayılma alanı 2.398 ha olup, il yüz ölçümünün % 0.3’ünü teşkil etmektedir.
VI. Sınıf arazilerin il sınırları içindeki yayılma alanı 69.777 ha olup, il yüz ölçümünün % 10.2’ini teşkil etmektedir.
VII. Sınıf arazilerin il sınırları içindeki yayılma alanı 400.195 ha olup, il yüz ölçümünün % 59’unu teşkil etmektedir.
VIII. Sınıf arazilerin il sınırları içindeki yayılma alanı 148.997 ha olup, il yüz ölçümünün % 17.9’unu teşkil etmektedir.
Isparta ilinde, sınıflandırılması yapılan bu arazi tipleri dışında, il geneline dahil olup da, sınıflandırma dışı bırakılan 6.072 ha su yüzeyi de bulunmaktadır. Özellikle toprak ıslah çalışmaları ile arazi sınıfları arasında, kapladıkları alanlar ve il içindeki yüzdelerinde yıldan yıla farklılıklar meydana gelmektedir. Isparta ili topraklarında kültür bitkilerinin yetiştirilmesini ve tarımsal kullanımı kısıtlayan erozyon, sığlık, taşlık, kayalık, drenaj bozukluğu, tuzluluk ve alkalilik gibi etnik dereceleri değişen sorunlar da bulunmaktadır.
3. Arazi Kullanışı
Isparta il yüz ölçümünün önemli bir bölümü dik, çok dik ve sarp eğilimli arazilerden oluşmakta olup bu arazilerin bir kısmı orman-funda örtüsü altında bir kısmı mera ve çıplak kayalıktır. Isparta ilinde, arazi kullanımı genelde aşağıdaki gibi görünmektedir. Bu kullanım amaçları yıldan yıla alınan tedbirlerle zaman içinde büyüklük ve yüzde olarak değişikliklere uğramaktadırlar. Isparta ilindeki arazinin kullanım durumları (hektar) olarak aşağıda verilmiştir.
4. Orman Kaynakları
Isparta ilinde orman varlıkları, son yıllarda Çevre ve Orman Bakanlığı’nın çalışmaları sonucu artmaya başlamıştır. Ormansız alanlarda temel bitki örtüsü maki bitki örtüsü elemanlarıdır. Aksu vadisi boyunca Davraz Dağı eteklerine kadar Akdeniz sahillerinin tipik bitkilerinden zeytin, mersin, pınal meşesi, sandal, nar ve incir ağaçlarına bolca rastlanır. Davraz Dağı’nın eteklerine kadar karaçam, sedir, kızılçam, ardıç ağaçlarından oluşan iğne yapraklı ormanlar vardır.
Isparta ili hudutları içindeki orman varlıklarının dağılımı, Isparta Orman Bölge Müdürlüğü’nün verilerine göre aşağıdaki gibidir.
* İyi Koru Ormanı : 138.870 Hektar (% 38,7)
* Bozuk Orman : 173.838 Hektar (% 48,4)

* İyi Baltalık : 691 Hektar (% 0,1)
* Bozuk Baltalık : 45.069 Hektar (% 12,5)

İl hudutları içindeki ormanlık saha toplamı 358.468 hektar olarak belirlenmiştir. Bu sahaların büyüklükleri, son yıllarda yöredeki orman kuruluşunun planlı ve düzenli çalışmaları sonucu sürekli değişikliğe uğramaktadır. Yeni yetiştirilen genç ormanlıklar ve mevcut ormanlıklardaki devamlı iyileştirme (ıslah) çalışmaları, ilin orman kaynaklarının daha da gençleştirilmesine ve zenginleştirilmesine neden olabilecek boyutlardadır denilebilir.
Isparta ili ormanlarının koru orman serveti 15.364.096 m3 ve baltalık orman serveti 167.285 ster olarak hesaplanmıştır. Isparta ili içinde bulunan birçok ormanlık saha, milli park, tabiat parkı, tabiatı koruma alanı ve dinlenme yerleri olarak ayrılmış ve tescil edilmiş bulunmaktadır.
5. Mevcut Peyzaj ve Bitki Örtüsü
Isparta ili, iklim, yükseklik ve toprak yapısı bakımından çok değişik bir durum arz eder. Bu nedenle il topraklarını örten bitki örtüsü de çok farklılık göstermektedir. Yılın her mevsiminde doğa farklı bitki örtüsü ile değişik bir peyzaj sergilemektedir. Isparta ili içindeki ormanlıklar, meralar, tarım alanları, yörenin bitki örtüsünün belirlenmesinde başlıca doğa mekanlarıdır. Yöredeki ormanlarda en çok görülen ağaç türleri, karaçam, kızılcam, katran, ardıç, sedir ve meşe ağaçlarıdır. Ayrıca belli yüksekliklerde de yabani zeytinlikler bulunmaktadır. İlde, meyil oranı % 25’e kadar varan dağlık arazilerde ve tepelerde ise keçi otlatmaya çok elverişli meşe fundalıkları yaygındır.
İl içindeki ovalarda, her türlü hububat (buğday, arpa, çavdar, yulaf, mısır, mahlut gibi), sanayi bitkileri (şekerpancarı, tütün, anason, keten, kenevir, ayçiçeği, susam gibi), hayvan yemleri (yonca, karınga, fıg, burçak gibi), sert ve yumuşak çekirdekli meyve ağaçları (elma, armut, kayısı, şeftali, erik, zerdali, kiraz, vişne, badem, ceviz, nar, zeytin, muşmula, üzüm gibi), yaz ve kış aylarında yetiştirlen sebzeler (domates, biber, patlıcan, kabak, bamya, hıyar, börülce, taze fasulye, lahana, havuç, pırasa gibi), bakliyat cinsi (bakla, fasulye, nohut, mercimek gibi), kavun, karpuz, soğan, sarımsak, patates bitkileri görüldüğü gibi, geniş üzüm bağlarına ve gül bahçelerine de rastlamak mümkündür.
İl dahilindeki yaylalar mart ayından başlayarak yaz ayları boyunca renk renk çiçeklerle, farklı görünüm ve kokudaki yabani otlarla kaplıdırlar.
6. Fauna
Isparta ilinde, iklim, topografya ve bitki örtüsünün çeşitliliği ve elverişliği, yörede birçok evcil ve yabani hayvan türlerinin yaşamasına ve yetiştirilmesine olanak vermektedir. Bu nedenle, ilin florası kadar faunası da oldukça zengindir. Isparta ili, yabani hayvan türleri bakımından zengin bir bölgede yer almaktadır. İldeki yabani hayvanlar arasında, yaban domuzu, sansar, porsuk, tilki, tavşan, sincap, kurt, karaca, alageyik, dağ keçisi, pars, ayı ile kuş türlerinden yaban ördeği, keklik, angut, çulluk, karakarga, saksağan, sülün ve kaz sayılabilir.
Yörede, evcil hayvanların her türü de bulunmaktadır. Sığır, koyun, keçi ve kümes hayvanlarının her türlüsü vardır. Bazı yerleşmelerde evcil hayvancılık modern işletmeler içinde yapılmaktadır.
Ayrıca, ildeki tatlı sularda, levrek, sazan, kara yengeci gibi su ürünleri de bulunmaktadır

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 07 Kasım 2011, 09:11   #4
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Isparta il arşivi




Doğal Değerler

1. Su Kaynakları
1.1. Akarsular
Isparta’daki akarsular, Aksu ve Köprü Irmağı haricinde genelde yaz aylarında kuru ya da çok az bir şekilde akış gösterirler. Akarsuların debisi en çok yağışlar ve eriyen kar suları nedeniyle kış aylarından başlamak üzere ilkbahar mevsiminde mart ve nisan aylarında azami seviyelere ulaşır. Bu aylarda sağanak yağışların etkisiyle sel karakterindedirler.
Suları Eğirdir Gölü’ne dökülen, Senirkent Ovası’nın ortasında akan Pupa Çayı, Sultan Dağları’ndan doğan ve Kumdanlı Ovası’nın içinden akan Köydere (Hoyran), yine kaynaklarını Sultan Dağları’ndan alan Yalvaç üzerinden Gelendost Ovası’nı geçen Özdere, Eğirdir Gölü’nü güneyden besleyen Kocadere en önemli akarsulardır. Yine Isparta ilinde Beyşehir Gölü’ne dökülen en önemli akarsu bir kanal içinde akan ve göle kuzeyden karışan Eğriçay ile Yenişarbademli’nin güneyinden göle dökülen Hızar Deresi’dir. Keçiborlu’nun kuzeyinden Burdur Gölü’ne dökülen diğer bir akarsu da Keçiborlu Deresi’dir. Bu derelerden başka yörede yer alan birçok dere ve çay vardır ki bunlar genellikle belli dönemler dışında kuru karakterdedirler.
öredeki bazı akarsular, kış ve ilkbahar aylarında taşkınlar yaparak, tarım alanlarına zarar vermektedir. Örneğin; Pupa Çayı yatağının dar ve sığ olması nedeniyle çiftçiler tarafından çay kenarına seddeler yapıldığı halde taşmakta ve tarım alanları bir süre su altıda kalmaktadır. Normal yatağında aktığı dönemde ise su motorları ile su pompalanarak, tarım alanları sulanmaktadır. Yine Aksu Irmağı’nın kaynağını oluşturan Darı Deresi, Isparta Çayı çevresindeki bahçelikler suya kavuşmaktadır. Isparta ilinde doğduktan sonra sularını Akdeniz’e kadar ulaştıran Aksu ve Köprü Irmağı ise debileri en yüksek akarsulardır. Aksu Irmağı 1.343 hm3/yıl; Köprü Irmağı 555 hm3/yıl il çıkışı toplam ortalama akışa sahiptir. Aksu kaynağını Akdağ’dan alan Dereboğazı Deresi, Ağlasun Çayı, Kovada Çayı, Değirmen Dere gibi çayları kendine katarak, Karacaören Barajına, oradan da Akdeniz’e ulaşır. Kaynaklarını Anamas Dağları’ndan alan Köprü Irmağı da birçok çayı alarak, yine Akdeniz’e dökülmektedir.
1.1.1. Aksu Irmağı: Aksu Irmağı, kaynaklarından en önemlisini Isparta’nın güneyindeki Akdağ’ın kuzey eteklerinden alır. Yörede debisi yüksek olan pınar suları ile birleşerek gittikçe derinleşen bir
boğazla Isparta’ya doğru akar. Aksu Irmağı’nın ana kaynağını oluşturan bu suya Belbaşı suyu adı
verilir. Aksu Irmağı geçtiği yörelerdeki çay ve dereleri de toplayarak, Akdağ ile Davraz arasındaki dar
ve derin boğaz olan Dereboğazın’dan geçerek güneye akar. Aksu Irmağı, batıdan gelen Minasın ve
Kadınlar Çaylarını, doğudan Davraz Dağından çıkan Darıyeri Çayı ile Çukurköy yöresinden gelen
Çukurca Çayını alır. Dereboğazı’ndan geçtip Ağlasun Çayını da aldıktan sonra ve suyu iyice
bollaşarak, Isparta il hududunu bırakmadan önce, doğudan Kovada Gölü’nden gelen Düden suları ile
birleşerek, önce Burdur ve sonra da Antalya il hudutları içine girer ve Aksu ilçesi yakınlarından
Akdenize ulaşır.

1.1.2. Köprü Suyu: Kaynağını Göl Dağları’nın orta kesimlerinden alan Köprü Suyu, Kuyucak Dağları ile Göl Dağları arasında kalan havzanın sularını toplayarak güneye doğru akar. Yılanlı Ovası’ndan
geçtikten sonra, yaklaşık 10 km uzunluğundaki Kızıldere Boğazı’na girer ve daha sonra Antalya il
alanı içinden Akdenize dökülür.

1.1.3. Yalvaç Deresi: Sultan Dağı eteklerinden doğar. Pek çok küçük derecikleri toplayarak Eğirdir Gölü’ne dökülür. Yalvaç Deresi’nin yaklaşık uzunluğu 60 km kadardır. Isparta ili hudutları içinde doğan Akdeniz ve Eğirdir Gölüne dökülen bu akarsular, birinci sınıf sulama suyu niteliğindedirler.
1.2. Göller
Isparta il hudutları içinde bulunan en önemli göller, Eğirdir, Kovada ve Gölcük Gölleri’dir. Ayrıca Burdur ve Beyşehir Gölleri, bir kısımda Isparta il sınırları içine girmektedir. Isparta il alanı, genel olarak III. zamandaki kıvrımlarla yükselmiş, daha sonra volkanik ve tektonik hareketlerle yeni şekillenmeler kazanmıştır. Böylece il topraklarında sayısız tektonik çukurlar oluşmuştur. Bu çukurların zamanla su ile dolmasından göller ortaya çıkmıştır. Burdur il alanını da kapsamak üzere, Taşeli ve Tekeli platolarını sınırlayan dağların çizdiği üçgen içinde kalan bu yüksek bölgeye, çok sayıda tektonik göl oluşması nedeniyle, Göller Bölgesi adı verilmektedir.
1.2.1. Eğirdir Gölü:Isparta ili hudutları içinde olduğu kadar Göller Bölgesinin de en önemli göllerinden birisi Eğirdir Gölüdür. Eğirdir Gölü, Sultan ve Karakuş Dağları’nın arasında ve il alanının ortasında yer almaktadır. 517 km2 yüz ölçümü ile Türkiye’nin 4. büyük gölüdür. Kuzey-güney uzunluğu 50 km olan, doğu-batı genişliği ise 3 ila 15 km arasında değişen Eğirdir Gölü, takriben 3.309 km2 lik bir havzanın sularını toplamaktadır. Gölün oluşumunda karstik yapının payı büyüktür. Ana kalker temeli üzerinde yer alan çöküntü oluklarının birbirleriyle birleşmesiyle ortaya çıkmıştır. Göl, deniz yüzünden 916 m yükseklikte olup, ortalama derinliği 12 m kadardır. Maksimum derinliği ise Eğirdir yakınlarında 16.5 m’dir.
Göl suları bulanmaz. Gölün güneybatı sahillerinde derin ve kuytu koyları vardır. Sarp kayalar ve yarlar bu koylara çok güzel görünümler vermektedir. Göl kuzeyden güneye uzanmaktadır ve genelde yeraltı su kaynakları ile beslenmektedir. Suyu tatlıdır. Çevresi ormanlıktır. Bu kaynak suları gölün içinde muhtelif yerlerden çıkmaktadır. Göl kaynak sularından başka, civardaki pınarlarla da beslenmektedir. Bunların başlıcaları, Gençali’nin yanından çıkan ve hemen göle giren Kanlı Palamut Pınar, bunun hemen güneyindeki ve daha bol suyu olan Karaot Avlığı Pınarı, Tırtar altından çıkan Koca Pınar ve Havutlu Pınarı’dır.
Gölde poyraz rüzgarları tehlikeli dalgalar yaratır. Hoyran’ın güneyinde Eğirdir’e doğru hızlı sayılabilecek bir akıntı vardır. Eğirdir Gölü, iki kısma ayrılmaktadır. Kuzeyde kalan ve daha küçük göl kesimine Hoyran Gölü, güneyde kalan kesimine ise Eğirdir Gölü denir. Her iki göl Hoyran Boğazı ile birbirine bağlanır. Gölün kenarları genellikle diktir. Bu dikliğin kaybolduğu Gelendost ve Hoyran yörelerinde göl kıyısında bataklıklar bulunur. Gölde, Eğirdir ilçesinin üzerinde bulunduğu yarım adanın bir uzantısı gibi küçük iki ada vardır. Biri Can Ada, diğeri Yeşilada (Nis)’dır. Yeşil ada üzerinde 100 kadar ev bulunmaktadır. Son yıllarda göl sularının azalmasından yararlanılarak bu adalar birbirine ve Eğirdir’e bağlanmış bulunmaktadırlar. Gölde balık çoktur. En iyi cinsleri çapak, siraz, çiçek, levrek ve sudaktır. Gölde balıkçılığı daha ziyade Yeşilada sakinleri yapmaktadır.
Eğirdir Gölü’nden, Eğirdir regülatörü ile kontrol edilen 25 km uzunluğundaki ve 25 m3/sn kapasiteli bir drenaj kanalı ile Kovada I ve II Hidrolik Santralleri’nin su ihtiyacı karşılanmaktadır.
Haziran 1996’da, Çevre ve Orman Bakanlığı, Bayındırlık ve İskân Bakanlığı ile Antalya Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Müdürlüğü’nün ortak kararı ile Eğirdir Gölü, doğal sit alanı ilan edilmiştir. Yörenin en önemli su havzalarından biri olan Eğirdir Gölü’nün 1’inci 300 m kıyı şeridinin de 3’üncü dereceden sit alanı olarak ilan edilmesi kararlaştırılmıştır. Belirtilen alan içinde bulunan kaçak yapılaşmaların yıkılacağı ve bundan böyle bu alanda Koruma Kurulu’nun kararı alınmadan hiç bir yapılaşmaya müsaade edilmeyeceği de belirtilmiştir.
1.2.2. Kovada Gölü: Eğirdir Gölü’nün regülatöründen çıkan su fazlası, bir kanal aracılığı ile Kovada Gölü’ne dökülmektedir. Kovada Gölü dekarstik çukurlarının su ile dolması sonucu oluşmuştur. Gölün kuzey-güney uzunluğu 15 km olup, genişliği ise 2-3 km arasındadır. Kovada Gölü eskiden, şimdiki durumundan on kat daha küçüktü. Sonraları Eğirdir Gölü’nün fazla suları göle akıtılmış ve bugünkü durumunu almıştır. Gölün genişliği 9 km’yi ve çevresi de 20.6 km’yi bulmuştur. Batı yöresinin dışında gölün çevresi genellikle sazlık ve kamışlıktır. Suyu tatlı olup, bulanmaz. Bu nedenle gölde bol balık yaşar. Yerli balık türleri içinde en önemlisi sazandır. Ayrıca tatlı su yengeci, su böceği ve midyede bulunmaktadır.
Kovada Gölü’ nün suları, Kırıntı Köyü yakınlarındaki sırttan, Kuru Dere Vadisi’ne akıtılmaktadır. Akıtma sonucu ortaya çıkan düşüşten, elektrik enerjisi üretilmektedir. Kovada Gölünün doğal görünümü çok güzeldir. Çevresinde çok zengin olan bitki örtüsü içinde, yabani ördekler ve diğer av hayvanları yaşamaktadır. Bu özellikleri nedeniyle, Kovada Gölü ve çevresi, Bakanlar Kurulu kararıyla milli park kapsamına alınmış bulunmaktadır.
1.2.3. Gölcük: Gölcük, Isparta’nın 5 km güneybatısında ve deniz yüzeyinden yüksekliği 1380 m olan, krater çukurunun su ile dolmasından oluşmuş bir krater gölüdür. Gölcük, 150-300 m kadar yükselen ve volkanik küllerle kaplı tepelerle çevrilidir. 1.5 km çapında bir daire biçiminde olup, gölün ortasına doğru derinliği 32 metreyi bulmaktadır. Gölcük ve yöresinde yapılan araştırmalarda, yüzeyleme veren formasyonlar, tortul, ultramatik ve volkanik kayaçlar olmak üzere başlıca üç gruba ayrılırlar. Bunlardan tortullara ait en yaşlı formasyonu Akdağ kireç taşları oluşturmaktadır. Diğerlerini konglomeralar ve flişler meydana getirmektedir. Gölcük ve çevresindeki volkanik kayaçlar, Traki-Andezitleri; sıkı tüfler ve sünger taşlarından oluşmaktadır.
Gölcük genelde yağmur suları ve dipten kaynayan kaynaklarla beslenmektedir. Son yıllarda gölün suyunda biraz azalma gözlenmektedir. Göl kapalı havza halinde olmasına rağmen suyu tatlıdır. Göl çukurluğunun çevresindeki tepeler, göle dik inerler. Yalnız gölün güney doğusundaki kumlu tepelerin altında kütle halinde dik bazalt kayaları vardır. Çukurluğun, batısında ise, kumlu tepelerin altında göller bölgesinin mezozik, kütlevi, yan mermer kalkerle meydana getirmektedir.
Gölde az da olsa balık vardır. Gölün kenarından en çok 3 veya 5 m açılınca, suyun birden derinleştiği görülür. Gölcük çevresi DSİ’nce tamamen ağaçlandırılmıştır. Gölcük ve civarı özellikle Isparta merkez ilçe halkı tarafından mesire yeri olarak kullanılmaktadır.
1.2.4. Kara Göl: Isparta’nın en yüksek dağı olan 2.998 m yükseltili Dedegöl Dağları’nın 2335 m dorukları arasında 2.500 m2 büyüklüğünde bir buzul gölüdür.
1.2.5. Beyşehir Gölü: Batı Toroslar’ın doğu kesiminde kuzeybatı-güneydoğu doğrultulu Anamas Dağları’nın doğusunda yine aynı şekilde uzanan Beyşehir Gölü tektonik kökenli bir çukurluğun sularla dolması sonucu oluşmuştur. 656 km2 alanı ile Türkiye’nin üçüncü büyük gölüdür. Uzunluğu 45 km, genişliği ise 13-25 km arasında değişmektedir. Gölün suları bir gidegen vasıtasıyla kısmen Suğla Gölü’ne geçer.
Diğer göllerde olduğu gibi, Beyşehir Gölü’nden de tarım alanlarının sulanması için faydalanılmaktadır. Eğirdir, Kovada, Beyşehir Gölleri aynı zamanda önemli balıkçılık alanlarıdır. Buralardan kontrollü bir şekilde avlanma yapılmaktadır.
Burdur Gölü de Isparta’ya komşu bir göldür. Sularının dışarıya akıntısı olmaması nedeniyle suyu tuzludur. Bu nedenle göl suları kullanılmamaktadır.
1.3. Baraj Gölleri ve Göletler
Isparta ve yöresinde çok sayıda baraj ve gölet bulunmaktadır. Bunlar ilin turizm ve rekreasyon potansiyelini arttırmaktadır. Mevcut baraj ve gölet çevresindeki alanlar yakın çevresindeki yerleşme nüfusu tarafından günübirlik alan olarak kullanılmaktadır. Isparta’da bulunan barajlar aşağıda sunulmuştur.
1.3.1. Uluborlu Barajı: Uluborlu ilçe merkezinin güneybatısında Pupa Çayı üzerinde kurulmuş kaya dolgu tipinde yapılmış bir barajdır. 110 ha alana sahip olan baraj, 1984 yılında hizmete açılmıştır. Şalgamlık, Karatavuk ve Kuruçay’ın sularının toplanmasıyla oluşmuştur. Toplam hacmi 21.400 hm3 olan baraj, sulama ve taşkın önleme amacıyla inşa edilmiştir. Direk olarak dip savakları sulama kanallarına bağlı olan baraj, Uluborlu ilçesinde oldukça önemli bir tarım alanını sulamaktadır (2.454 ha). Burada meyvecilik ön plana çıkmakta ve özellikle kiraz, elma ve vişne bahçeleri sulanmaktadır.
1.3.2. Yalvaç Barajı: Yalvaç ilçesi Sücüllü kasabasının kuzeyinde Sücüllü (Kuruçay) çayı üzerine 1973 yılında kurulan baraj, esas olarak sulama amacıyla inşa edilmiştir. 83 ha alana ve 8.00 hm3 hacme sahip olan baraj, daha önceleri tamamen kuru tarım yapılan sahada, yaklaşık 2.000 ha alanda sulu tarım yapılmasına imkân sağlamıştır.
1.3.3. Sorgun Barajı: Aksu-Yılanlı projesi kapsamında yapılmış olan Sorgun Barajı Aksu ilçe merkezinin kuzeyinde bulunmaktadır. 13,80 m3 hacim ve 91 ha alana sahip olan baraj, Sorgun Deresi üzerinde kurulmuştur. Taşkın önleme ve sulama amacıyla inşa edilmiştir. Bu proje ile Aksu-Yılanlı ovasında 3.207 ha alan sulanmaktadır.
1.3.4. Karacaören Barajı: Aksu ırmağı üzerinde 1989 yılında inşası tamamlanan baraj, sulama, taşkın önleme ve enerji üretimi amacıyla kurulmuştur. 1.234 hm3 hacmi ve 4.550 ha toplam alana sahiptir. Toplam alanın 2.383 ha’ı Isparta il sınırlarında yer alır. Sütçüler ilçesinin Çandır, Melikler, Şeyhler gibi köylerinin ve çevredeki tarım alanlarının su kaynağı Karacaören baraj gölüdür.

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 07 Kasım 2011, 09:11   #5
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Isparta il arşivi




İklim

Isparta ili, Akdeniz iklimi ile Orta Anadolu da hüküm süren karasal iklim arasındaki geçiş bölgesinde yer almaktadır. Bu sebeple il sınırları içinde her iki iklim özellikleri de görülür. İlimizde yarı kurak, az nemli, kışları serin, yazları sıcak bir iklim yaşanır. İlimizin Akdeniz’e yakın olan güney bölgelerinde Akdeniz ikliminin özelliği gözlenir. Yazları sıcak ve kurak, il merkezinde kışlar ilimizin kuzey bölümlerine göre ılık ve yağışlı geçer. Kuzeydoğuya gidildikçe karasal iklim özellikleri kendini gösterir. Kışlar daha soğuk geçer. Kuzey bölgeler daha az yağış alır.
1. Sıcaklık
İlimizde, yaz-kış ve gece-gündüz arasındaki sıcaklık farkları ne Akdeniz Bölgesi gibi az, ne de Orta Anadolu gibi çok fazladır. Isparta ili, Akdeniz Bölgesi’nin yazları sıcak ve kurak, kışları ılık ve yağışlı iklimi ve orta Anadolu’nun kurak iklimi arasında geçiş alanında bulunur. Isparta’nın sıcaklık değişimleri üzerinde denizden uzaklık ve yüksekliğinin etkisi büyüktür. Isparta’nın en sıcak ayları temmuz ve ağustos, en soğuk ayları ise ocak ve şubattır. Isparta’nın 30 yılı aşkın sıcaklık gözlemlerine göre, ilin yıllık ortama sıcaklığı (12,0 °C)’dir. İlde tespit edilen en yüksek sıcaklık, (38,7 °C), en düşük sıcaklık ise (-21,0 °C) dir. İlde, sıcaklıklara bağlı olarak genelde kasım ayında sonbaharın ilk donları görülmeye başlar, donlu günler bazı yıllar nisan ayının sonlarına kadar sürmektedir. Isparta’da yıllık ortalama donlu günlerin sayısı 84,3 gündür.

2. Yağış
İlimizde yağışların önemli bir kısmı kış ve ilkbahar mevsimlerinde düşer (%69). Akdeniz Bölgesi’nde bulunan Toros Dağları’nın denize paralel olması nedeniyle, nemli ve sıcak hava ilimize kadar ulaşamamaktadır. Bu nedenle ilin iç kesimlerini çevreleyen dağların güneyinde kalan alçak yöreler daha fazla yağış almaktadır. Yağış ortalaması, Sütçüler ilçesinde 895,6 mm gibi bir değere ulaşırken, Şarkikaraağaç ilçesinde yalnız 445,2 mm’dir. İl merkezinde ise ortalama yıllık toplam yağış miktarı 508,3 mm’dir. Isparta ilinde ortalama yıllık yağışlı gün 95 gündür. Isparta’da dolu şeklinde yağışlar en çok ilkbahar ve sonbahar aylarında görülür.


3. Rüzgar
İlimizde hakim rüzgar yönü güney doğudur. İkinci derecedeki hakim rüzgar yönümüz ise batı-kuzeybatıdır. İlimizdeki ortalama rüzgar hızı 2,0 m/sn’dir. İldeki kuvvetli rüzgarlı gün sayısı ortalama 33 gündür. Fırtınalı günler ortalaması ise yılda 4 gündür.
4. Oransal Nem
Isparta’da 32 yıllık ortalama nispi nem % 61’dir. Nispi nemin en yüksek olduğu aylar kış aylarıdır. Nem oranı ocak ve şubat aylarında % 70’in üzerindedir. Temmuz aylarında ise ortalamalar % 47,5’e kadar düşmektedir.
5. Güneşli Günler
Isparta’da günlük ortalama güneşleme müddeti 7,3 saattir. Güneşlemenin en çok olduğu ay, ortalama günde 11,4 saat ile temmuz, en az olduğu ay ise günde 3,2 saat ile aralık ayıdır. Isparta’da gökyüzünün açık günlerin sayısı yıllık 126 gün, kapalı günlerin sayısı ise 48 dir. Isparta’da yıllık bir cm2 alana toplam 3.873 kaloridir

6. Karlı Günler
Isparta ilinde, rakımın yüksek olması nedeniyle komşu illere nazaran yıllık kar yağışı fazladır. İlimizde kar yağışları daha ziyade, aralık-mart ayları içinde olmaktadır. Nadiren kasım ve nisan aylarına da kaydığı görülmektedir. Genelde civardaki dağlarda ve yaylalarda uzun süre kalkmayan kar, kent merkezlerinde ve şehirlerarası yollarda uzun süre kalmaz. Yöredeki en fazla kar kalınlığı 85 cm kadar olmuştur. Isparta’da ortalama yılın 14 günü toprak karla kaplıdır. Çok az olarak bazı yıllarda bu süre artabilmektedir.

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 07 Kasım 2011, 09:12   #6
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Isparta il arşivi




Nüfus

1.Nüfus Gelişimi
Türkiye’deki ilk nüfus sayımı 28 Ekim 1927 yılında yapılmıştır. Bu yıla kadar Isparta ilinin nüfusu kesin rakamlarla belirlenememektedir. İldeki nüfus değişim ve gelişimini ancak bu tarihten sonra yapılan nüfus sayımları sonuçları ile izlemek mümkün olabilmektedir. Zira, Isparta ili tarih içinde, idari yapı bakımından, özellikle 1204 tarihinden bu yana oldukça değişik görünümler sergilemiştir. İdari yapısı kadar idari hudutları da devamlı bir değişim içinde olmuştur.
Bu dönemlere ait bazı nüfus verileri, yuvarlak rakamlarla ifade edilmekte ve yörede yaşayan hane halkını kabaca bildirmekten ileri gidememektedir. Örneğin, Bölücüzade Süleyman Sami Efendi’nin, Isparta Tarihi eserinde, 1910 yılında, Isparta’da 24 islam, 4 Rum ve 1 Ermeni mahallesinin bulunduğu, şehirde de 3.381 hanenin var olduğu, bu hanelerden 800’ünün Rum, 98’inin Ermeni, diğerlerin ise Müslüman-Türk oldukları ifade edilmektedir. Ayrıca bu tarihte, Isparta’nın 18.000 kadar olan nüfusunun 4.000’inin Rum, 552’sinin de Ermeni olduğu bildirilmektedir. Bu bilgilerin dışında, Isparta’nın, 1923’de, Cumhuriyetin kuruluşu ile birlikte il olmasından sonra 1927 yılına kadar geçen süre içinde, il nüfusu ile ilgili sağlıklı sayısal veriler bulmak mümkün değildir.
Türkiye’de ilk resmi nüfus sayımının yapıldığı 1927 yılında, il nüfusunun 144.804, 1935’de 166.441, 1940’da 171.751 olduğu ve daha sonraları beşer yıl aralarla yapılan genel nüfus sayımı sonuçlarına göre de, il nüfusunun devamlı artış gösterdiği, 1985’de 382.844’e, 1990’da 434.771’e, 2009 yılında 420.796’ya ulaştığı görülmektedir.
2009 yılında Türkiye genelinde, şehirlerde (il ve İlçeler) ve köylerde (bucak ve köyler) yaşayan nüfusa bakıldığında; şehirlerde 280.154 (% 67) ve köylerde 140.642 (% 33) kişi yaşamaktadır.
Daha önceki nüfus sayımlarına göre de köy ve şehir ayrımları arasında, çoğunluk köy nüfusu lehine seyir takip ederken, bu durum 2009 nüfus sayımı sonuçlarındaki tespitlere göre şehirler lehine bir dönüş göstermektedir. Bu durum ise, ülke genelindeki şehirleşme sürecinin, nüfus sayımı yapılan yıllar arasında, Isparta ili için de geçerli olduğunu göstermektedir. İlde son yıllarda hızlı bir şehirleşme yaşanmıştır ve halen de yaşanmaktadır.
2. Nüfus Kompozisyonu
Isparta İlindeki nüfus gelişimi içinde, cinsiyet bakımından nüfus kompozisyonunda, genelde erkek ve kadın nüfuslarının dengeli olduğu gözlenmektedir. Sadece, 1927, 1935, 1940, 1945, 1950 ve 1955 nüfus sayımı sonuçlarına göre kadın nüfusun erkek nüfusuna üstün olduğu izlenmektedir. Bununda başlıca sebebinin, harp yıllarının erkek nüfusu üzerindeki eksiltici tesiri ile normal devrelerdeki askerlik veya çalışma ihtiyaçları nedeniyle, sayımlar esnasında çoğu erkeklerin il hudutları dışında bulunmaları olarak gösterilebilir.
Ayrıca, 2009 nüfus sayımı sonuçlarına göre, Isparta ilindeki nüfusun cinsiyet bakımından yapısı, şehirler ve köyler bakımından incelendiğinde daha farklı bir durum izlenmektedir. İl genelinde nüfusun 214.788’i erkek, 206.008’i kadındır. Toplam ve ilçeler bazında cinsiyet durumu değerlendirildiğinde, bütün sayım yıllarında, hemen hemen tüm ilçelere bağlı köylerde, kadın nüfus erkek nüfusdan fazladır. Bunun başlıca sebebi, köylerdeki erkek nüfusun özellikle askerlik, iş bulma ve çalışma nedenleriyle köylerinin dışında bulunmalarıdır. 2009 nüfus sayımı sonuçlarına göre il ve ilçe merkezlerindeki erkek nüfusu 145.400, kadın nüfusu 134.754’dir. Belde ve köylerde yaşayan erkek nüfusu ise 69.388 iken kadın nüfusu 71.254’dir.

3.Yerleşmeler
Isparta ilinde, 2009 nüfus sayımı sonuçlarına göre, ilçe sayısı Merkez ilçe ile birlikte 13’dür.
Aksu; Cumhuriyet döneminde, Eğirdir’e bağlı bir bucak olarak ve Yenice adı altında bilinirken, 26.8.1988’de ilçe olmuştur. Aksu’ya 1 adet kasaba (Yakaavşar) ile 12 adet köy yerleşmesi (Eldere, Elecik, Karacahisar, Karağı, Katipköy, Koçular, Kösre, Sofular, Terziler, Yakaköy, Yılanlı ve Yukarıyaylabel) bağlanmıştır.
Atabey; 1 Nisan 1960 tarihinde İlçe statüsü kazanmıştır. İlçeye bağlı 1 adet kasaba (İslamköy) ile 4 adet köy (Bayat, Harmanören, Kapıcak, Pembeli) bağlıdır.
Eğirdir İlçesi’ne bağlı 4 adet kasaba (Sarıidris, Barla, Gökçehöyük, Pazarköy) ile 24 adet köy (Akbelenli, Akdoğan, Akpınar, Aşağıgökdere, Bademli, Bağacık, Bağıllı, Bağören, Balkırı, Beydere, Çay, Eyüpler, Havutlu, Kırıntı, Mahmatlar, Serpil, Sevinçbey, Sipahiler, Sorkuncak, Tepeli, Yılgıncak, Yukarıgökdere, Yuvalı) bulunmaktadır.
Gelendost; 06.03.1954 tarinde ilçe olmuştur. İlçeye bağlı 2 adet kasaba (Bağıllı, Yaka) 11 adet köy (Afşar, Akdağ, Balcı, Çaltı, Esinyurt, Hacılar, Keçili, Köke, Madenli, Yenice, Yeşilköy) bulunmaktadır.
Gönen; 1990 yılının Mayıs ayında ilçe olmuştur. İlçeye bağlı 1 adet kasaba (Güneykent) ile 6 adet köy yerleşmesi (Gölbaşı, Gümüşgün, İğdecik, Kızılcık, Koçtepe, Senirce) bulunmaktadır.
Keçiborlu 1948 yılında ilçe olmuştur. İlçeye bağlı 4 adet kasaba (Aydoğmuş, Kılıç, İncesu, Senir) ile 15 köy (Ardıçlı, Çukurören, Gülköy, Kaplanlı, Kavakköy, Kozluca, Kuyucak, Özbahçe, Saraycık, Yenitepe, Yeşilyurt) bulunmaktadır.
Senirkent; 16 Haziran 1952 yılında müstakil ilçe olmuştur. İlçeye bağlı 3 adet kasaba (Büyükkabaca, Uluğbey, Yassıören) ile 5 adet köy (Akkeçili, Başköy, Garipköy, Gençali, Ortayazı) bulunmaktadır.
Sütçüler İlçesine 3 adet kasaba (Ayvalıpınar, Kasımlar, Kesme) ile 27 adet köy (Aşağıyaylabel, Bekirler, Belence, Beydili, Boğazköy, Bucakdere, Çandır, Çobanisa, Çukurca, Darıbükü, Güldallı, Gümü, Hacıahmetler, Hacıaliler, İbişler, İncedere, Karadiken, Kuzca, Melikler, Müezzinler, Pınarköy, Sağrak, Sarayköy, Sarımehmetler, Şeyhler, Yeniköy, Yeşilyurt) bağlıdır.
Şarkikaraağaç; 1863 yılında ilçe olmuş, 1878 yılında Isparta’ya bağlanmıştır. İlçeye bağlı 3 adet kasaba (Çarıksaraylar, Çiçekpınar, Göksöğüt) ile 25 adet köy (Arak, Armutlu Arslandoğmuş, Aşağıdinek, Başdeğirmen, Belceğiz, Beyköy, Çaltı, Çavundur, Çeltek, Fakılar, Gedikli, Karayaka, Kıyakdede, Köprüköy, Muratbağı, Ördekçi, Örenköy, Salur, Sarıkaya, Yakaemir, Yassıbel, Yenicekale, Yeniköy, Yukarıdinek) bulunmaktadır.
Uluborlu İlçesine bağlı 4 adet köy (Dereköy, İleydağı, İnhisar, Küçükkabaca) bulunmaktadır.
Yenişarbademli; 1990 yılının Mayıs ayında ilçe statüsüne kavuşmuştur. İlçeye bağlı yerleşim birimi olarak yalnız Gölkonak Köyü bulunmaktadır.
Yalvaç ilçesine bağlı 13 adet kasaba (Bağkonak, Çetince, Dedeçam, Hüyüklü, Kozluçay, Körküler, Kumdanlı, Kuyucak, Özbayat, Özgüney, Sücüllü, Tokmacık, Yukarıkaşıkara) ile 25 adet köy (Akçaşar, Altıkapı, Aşağı Tırtar, Ayvalı, Bağlarbaşı, Celeptaş, Çakırcal, Çamharman, Gökçeali, İleği Çiftlik, Kırkbaş, Kurusarı, Sağır, Taşevi, Yarıkkaya, Terziler, Yağcılar, Yukarı Tırtar, Hisarardı, Koruyaka, Mısırlı, Aşağı Kaşıkara, Eyuplar, Eğirler, Bahtiyar) bulunmakatdır.
Genelde köy yerleşmelerinin bağlı bulundukları bucak ve ilçe merkezlerine ulaşım olanakları oldukça iyidir. Köylere yılın her ayında ulaşabilmek mümkündür.
4.Yaş Grupları Dağılımı
Yaş grupları bakımından, ülke genelinde izlendiği gibi, Isparta ilinde de 2009 yılı nüfus sayımına göre en fazla nüfus yığılması 20-24 (46.600 kişi), 25-29 (34.509 kişi), 15-19 (33.649 kişi), 30-34 (31.024 kişi) ve 10-14 (30.430 kişi) yaş gruplarındadır. Genelde 35-39 yaş gruplarına kadar tüm yaş gruplarında, erkekler sayısal bakımdan kadınlara nazaran önde oldukları halde, bu yaş grubundan daha büyük yaş gruplarında ise kadınların erkeklere nazaran daha çok oldukları izlenmektedir. Bu da ilde, ileri yaş gruplarında ölüm oranlarının erkeklerde daha yüksek olduğunu göstermektedir.
5. Nüfus Hareketleri
Isparta ilinde, nüfusun büyük bölümü, il dahilindeki yerleşmeler doğumludur. İlde, diğer bütün illerden (doğumlu) gelmiş nüfus bulunmakla beraber, yabancı il doğumlular arasında (Antalya, Burdur, Konya, Aydın, Denizli gibi) komşu iller ve (Ankara, İstanbul ve İzmir gibi) büyük şehir doğumlular ön sıralarda yer almaktadırlar.
Isparta ilinde, göç olgusu da ilginç bir görünüm vermektedir. İlin nüfus hareketleri bakımından bu belirgin özelliği, yaklaşık olarak içe ve dışa olan göçlerin birbirine yakın sayılarda olmasıdır. 2009 yılı nüfus sayımı daimi ikametgahları esas alınarak yapılan değerlendirmelerde; Isparta ilinde, içe göç 18.633 iken dışa göç ise 15.822 olmuştur. Isparta’nın aldığı göç sayısı, verdiği göç sayısından fazladır. Bunun başlıca sebebinin, evlenmeler, çalışma olanakları, seyahatler ve askerlik olduğu söylenebilir.
Ayrıca, aynı yıllara ait Isparta ili ile diğer iller arasındaki göç durumuna bakıldığında, 2009 yılında Isparta’dan, özellikle Antalya, İstanbul, Ankara, İzmir ve Burdur’a dış göçün daha yoğun olduğu izlenmektedir. Bu yıllar arasında Isparta’ya gelişlerde ise yine aynı illerin ön sıralarda yer aldıkları görülmektedir.
Bu iller arasındaki hareketliliğin en önde gelen sebebinin sosyal ve ekonomik koşullar, çalışma, eğitim, sağlık, askerlik gibi (çekicilik-iticilik) olduğu söylenebilir.
6. Şehir ve Köy Nüfus Tahminleri
Isparta ilinde, daha önceki şehir ve köy nüfuslarındaki değişimler dikkate alınarak gelecek yıllar için yapılan nüfus tahminlerinde de, şehir merkezlerinde yaşayan nüfusun devamlı bir artış göstermesine rağmen, köy yerleşmelerindeki nüfusun devamlı azalacağı tahmin edilmektedir. Bu değişim trendinin ilin bütün yerleşmelerinde izleneceği, ancak Merkez ilçe ile Eğirdir ve Yalvaç ilçelerindeki artışın diğer ilçelere nazaran daha yüksek olacağı tahmin edilmektedir. Zira bu merkezlerdeki sosyal ve ekonomik yapılaşmadan kaynaklanan çekicilik öğesi, diğer ilçelere nazaran daha ağırlık kazanmaktadır. İlde izlenen kızlı kentleşme sonucu köylerin nüfusları azalmaya devam edecektir.

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 07 Kasım 2011, 09:12   #7
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Isparta il arşivi




Ekonomik Yapı

2000 nüfus sayımı sonuçlarına göre, Isparta ilinde çalışan nüfusun (12 + yaşlardaki) büyük bölümü (% 56.90) tarım sektöründe görülmektedir. İkinci büyük payı hizmet sektörleri (% 30.34) ve üçüncü sırayı da sanayi sektörü (% 8.34) almaktadır. Isparta ilçe merkezi dikkate alındığında, tarım sektörünün payı (% 19.38), sanayi sektörünün payı (% 14.86), inşaat sektörünün payı (% 5.24) ve hizmetler sektörünün payı ise (% 59.99) olarak görülmektedir. İzlendiği gibi Isparta ilçe merkezi, genel olarak hizmet, sanayi, ticaret sektörlerinde ihtisaslaşmış bir merkez konumundadır. Bu sektörlerin sayısal ağırlık kazanmalarının başlıca sebebi, kentin il merkezi olmasıdır. Genelde Isparta ilinde iç ve dış göç olayı pek yaygın değildir. Ancak, çeşitli sebeplerle köy yerleşmelerinden kent merkezlerine doğru bir nüfus hareketi izlenmektedir. Kente göç eden ailelerin, köyleri ile bağlantıları süreklilik göstermektedir. Genelde Isparta ilinin ekonomik yapısının tarım ve tarıma dayalı diğer sektörler olduğu görülmektedir.
1.Tarım
Isparta ilinde arazi oldukça dağlık ve engebelidir. Dağlar üzerinde önemli yaylalar ve meralar yer almaktadır. Dağlar arasında küçük ve verimli ovalar bulunmaktadır. İldeki arazı meyli % 10’a kadar değişiklik göstermektedir. İl arazisi genelde killi ve kalkerli bir yapıya sahiptir. Yörede üst toprak derinliği 8-10 cm kadardır. Üst toprak genelde, killi-tınlı, kalkerli, granülür ve dağılabilir nitelik göstermektedir. Alt toprak ise üst toprakla aynı olmasına rağmen daha kaba bünyeli ve killidir. İlde toprak seviyesi bazı yerlerde taban suyu ile sınırlanmıştır. İl toprakları tarımsal verimlilik bakımından çok düşükten iyi verimliliğe kadar farklı nitelikler gösterebilmektedir. Isparta İli arazisinin kullanım amaçlarına göre dağılımı aşağıdaki gibidir.


ARAZİNİN CİNSİ
MİKTARI(Hektar)
%
Tarım Arazisi

251282
29
Orman Arazisi

353959
39
Çayır Mera Arazisi

14276
2
Tarım Dışı Arazi

43103
5
Su Yüzeyi(Göl-baraj-gölet)

72346
8
Çıplak Kaya ve tescil harici yerler

158341
17
T O P L A M

893307
100

Isparta İli ve yöresi, konum ve iklim bakımından, İç Anadolu, Batı Anadolu ve Akdeniz Bölgesi geçiş bölgesinde bulunması nedeni ile çok çeşitli bir bitki yelpazesine sahiptir. Isparta ilindeki tarım alanlarında üretilen başlıca tarım ürünleri; başta hububat (buğday, arpa, çavdar, mısır, darı, mahlut) olmak üzere, meyveler (elma, kiraz, armut, muşmula, iğde, kızılcık, vişne, şeftali, erik, ayva, kayısı, üzüm, dut, badem ve ceviz), sebzeler (enginar, sakız kabağı, bamya, fasulye, patates, sarımsak, soğan, havuç), baklagiller (nohut, mercimek, börülce, fasulye), endüstri bitkileri (gül, haşhaş, şeker pancarı, ayçiçeği), yem bitkileri (yonca, korunga, fiğ ve burçak) ve kavaklıklar’dır. Tarım arazisinin çeşitli amaçlar için yaklaşık kullanım büyüklükleri ise aşağıda sunulmuştur.


ÜRÜN CİNSİ
Ekiliş Miktarı (Hektar)
%
Tarla Bitkileri

123.110
48,99
Nadas

34.975
13,92
Sebzelikler

4.751
1,89
Meyvelikler

28.396
11,30
Zeytin

25
0,01
Bağ

7.624
3,03
Gül(Yağlık)+Açık alan süs bit.

1.855
0,74
Süs Bitkileri

34
0,01
Örtüaltı (sebze)

68
0,03
Kullanılmayan alan

50.444
20,07
T O P L A M

251.282
100.00

Isparta ilinde, görev sahası, Isparta, Burdur, Afyon ve Konya’nın Akşehir İlçesini kapsayan, DSİ’nin 18. Bölge Müdürlüğü bulunmaktadır. Bu Bölge Müdürlüğü, yörenin sulama projelerini devamlı olarak geliştirmekte, yörede sulu tarım elverişli arazinin alanını büyütme gayreti içinde bulunmaktadır.
Yapılan araştırmalara göre, Isparta İli’nin yerüstü su potansiyeli 1.775 hm3/yıl, yeraltı su potansiyeli de 91 hm3/yıl olarak tespit edilmiştir. İl sınırları içinde yararlanılabilir kısmı ise, yerüstü suyu olarak 426 hm3/yıl, yeraltı suyu olarak da 91 hm3/yıl olmak üzere toplam 517 hm3/yıl’dır.
Isparta ve yöresinde, tarımda makineleşme 1950’lerde başlamış, ancak toprakların engebeli, işletmelerin küçük olması, yetiştirilen ürünlerin emek-yoğun yöntemlerle üretilmesi, ilde önemli bir makine kullanma ihtiyacını ve hızlı bir makineleşme sürecini yaratmamıştır. 1970’lerden sonra ilde makineleşme oldukça önem kazanmış; yurt içi ve yurt dışı pazar bağlantılarının geliştiği, bilgi alış-veriş sürecinin daha yaygınlaştığı ve özellikle yörede meyveciliğin önem kazanıp, üretimlerin artırılmaya çalışıldığı tespit edilmiştir.
Isparta ve yöresinde yetiştirilen tarımsal ürünler arasında gül, elma ve kiraz oldukça önemli yer tutmaktadırlar.
1.1. Gülcülük: Isparta, Türkiye’nin gül ve gülyağı üretim merkezidir. Yağcılıkta kullanılan güller, Anadolu’ya XIX. yüzyıl sonlarına doğru Bulgaristan göçmenleri tarafından getirilmiştir. Isparta’da ise ilk yağ gülü üretimi 1888 yılında ve gülyağı üretimi de 1892 yılında "Müftüzade İsmail Efendi" tarafından gerçekleştirilmiştir. XIX. yüzyıl sonlarında, Türkiye’de gülcülük, öncelikle, Bursa’da, Akdeniz Bölgesi’nin ve Ege Bölgesi’nin bazı yörelerinde yapılmaya çalışılmışsa da çeşitli nedenlerle nitelikli üretimde başarılı olunamamıştır. Ülkede Isparta ve Burdur yöresi, yağ gülü yetiştirilmesi için çok uygun toprak ve iklim şartlarına sahip olduğundan, gülcülük tarımı öncelike Isparta’da olmak üzere, bu yörede oldukça tutulmuş ve yaygınlaşmıştır.
İlde en uygun gül dikim mevsimi kasım ve aralık aylarıdır. Gül fidanlarının dikimleri, bakımları özel ihtisas gerektirir. Gül bahçeleri yazın temmuz ve ağustos aylarında sulanmalıdır. Gül fidanlanndan dikildikleri ilk yıl ürün alınmaz. Ürün vermeye ikinci yılda başlarlar. Bir gül fidanından ortalama 5 yıl süre ile ürün alınabilmektedir. Bir kez, gül fidanından hasat başladıktan sonrada, gül çiçeklerinin, o fidandan ara vermeden toplanması gerekmektedir. Havaların uygun olması halinde mayıs ayı sonlarında gül çiçekleri toplanmaya başlanır. Bu başlama işi bazı yıllar haziran başlarına kadar da uzatılabilir. Gül çiçeklerinin toplanmasına sabah saat 05:00’te başlanır, bu toplama işlemine saat 10:00’da son verilir. Gül çiçeklerinin, mutlaka, henüz üzerinde sabah çiği bulunduğu ve henüz güneşin vurmadığı saatlerde toplanması gerekmektedir. Aynca, gül çiçeklerinin günlük olarak toplanması da, kaliteli gülyağı elde edilmesi bakımından çok önemlidir. Güller sapsız olarak düğümleri ile birlikte toplanır. Toplamada makas ve benzeri kesici aletler kullanılmaz. Genelde gül toplama mevsimi 25-30 gün kadar sürer. Bir dönümlük bir gülbahçesinde 1000-1200 kadar gül fıdanı bulunur. Bir fidanın yıllık çiçek verimi yaklaşık olarak 500-600 gr’dır. Toplanan güller sepetlere konur. Bunlar daha sonra küfelere ve çuvallara aktanlır ve işlenmek üzere fabrikalara veya imalathanelere gönderilir. Gülyağı işletmesi, toplanan gül çiçeklerini aynı gün işlemek zorundadır. Gül çiçeğinin işlenmesinde bir gecikme olursa verim ve nitelik düşük olur. Gül çiçeği toplanması gibi gülyağı üretimi de yılda bir ay kadar sürmektedir.
Türkiye’de gülyağı üretiminde kullanılan gül çiçeklerinin yetiştirildiği bahçelerin % 90’ı Isparta’da, % 10 kadarı da Burdur’da, Afyonkarahisar’da ve Aydın’da bulunmaktadır. Gülyağı çoğunlukla parfümeri sanayiinde kullanılır. Üretilen gülyağı daha ziyade başta Fransa olmak üzere, İngiltere, ABD, Almanya, Hollanda, İtalya ve bazı Arap ülkelerine satılmaktadır. Dünyada başlıca gülyağı üretici rakip ülkeler: Bulgaristan, Sovyetler Birliği, Fas’dır. Fakat en nitelikli yağ gülleri ise Bulgaristan ve Türkiye’de üretilmektedir.
Başlangıçta, gülyağı üretimi yörede çok ilkel imalathanelerde yapılmıştır. Isparta’da ilk gülyağı fabrikası, Atatürk’ün Isparta’ya gelişlerinde verdiği talimat üzerine 1935 yılında kurulmuştur. Gülbirlik Tarım Satış Kooperatifi, Isparta ve yöresinde yetiştirilen gül üretimin çok büyük kısmını üreticiden alıp işlemekte olan kooperatif kuruluşudur. Bu Birliğin, Isparta ve yöresinde 6 kooperatifi bulunmaktadır. Birliğin ortak sayısı ise 8.000 kadardır. Isparta ve yöresindeki Gülbirlik’ e ait gülyağı fabrikaları ve tesislerinin yerleri ve kapasiteleri aşağıda sunulmuştur.
* Yakaören Gülyağı Fabrikası 140 Ton/Gün kapasiteli
* İslamköy Gülyağı Fabrikası 80 Ton/Gün kapasiteli
* Kılıç Gülyağı Fabrikası 70 Ton/Gün kapasiteli
* Güneykent Gülyağı Fabrikası 40 Ton/Gün kapasiteli
* Aliköy Konkret Tesisleri 33 Ton/Gün kapasiteli
Bu fabrika ve tesislerden başka Isparta’da bazı özel kuruluşlara ait fabrika ve tesisler de bulunmaktadır. Bu tesislerde, gülyağı, gül konkreti ve gülsuyu üretimleri yapılmaktadır.
Gülyağı: Parfüm ve kozmetik sanayinin en önemli ve en pahalı ham maddelerindendir. Gülyağı pembe yağ güllerinin buharlı distilasyon yöntemiyle kaynatılmasıyla üretilir.
Gül Konkreti: Fermantasyona uğramamış, rengini ve kendine has yapısını bozmamış son derece taze pembe güllerin extraction metodu ile işlenmesinden elde edilen krem kıvamında, koyu vişne çürüğü rengi görünümünde katı gülyağıdır. Bu da parfüm ve kozmetik sanayinin ham maddelerinden biri olan absolüt üretiminde kullanılır.
Gülsuyu: Gülyağı üretim esnasında elde edilen yağlı suyun (mayanın) bire bir oranında damıtılmış, saf, temiz ve sıcak su ile karıştırılması sonucunda elde edilen gül kokulu naturel sudur. Gül sularının naturel olması, zararlı madde içermemesi nedeniyle bazı yiyecek maddeleri ve tatlılarda aroma olarak, cildi besleyici ve dokuları gerginleştirici özelliği nedeniyle vücut ve makyaj temizliğinde kullanılmaktadır.
1.2. Elmacılık: Isparta ve yöresi, elma üretimine oldukça elverişli bir ekolojiye sahiptir. İldeki çiftçi ailelerinden, yaklaşık 25-30 bin kadar aile elmacılıkla uğraşmaktadır. Elma bahçelerinin çoğunluğu 50-1000 ağaçlık küçük boy aile işletmeleridir. İlde yaklaşık olarak 205.680 dekarlık toplu bir alanda elmacılık yapılmaktadır. Elma bahçelerinin en yoğun bulunduğu yerler; Eğirdir, Gelendost, Isparta Merkez, Senirkent, Gönen, Yalvaç, Uluborlu ve Atabey ilçeleridir. Yörede eski çöğür anaçlı çeşitlerin yerine ve yeni arazilere olmak üzere; son yıllarda bodur ve yarı bodur anaçlarla tesis edilmiş yeni elma bahçeleri kurulmaktadır. Yetiştirilen başlıca elma çeşitleri ise, starking, bodur starking, golden ve bodur goldendir. 2009 yılında, il genelinde yaklaşık 4 milyon meyve verim çağındaki elma ağacından, 610 bin ton elma üretimi yapılmıştır. Bu elmaların yaklaşık % 50’si kadar ihraç edilebilmektedir. Avrupa ülkeleri ve Arap ülkeleri başlıca ihracat yapılan ülkelerdir.
1.3. Kirazcılık: Isparta ve yöresi, kiraz üretimi için de oldukça elverişli toprak özelliklerine, sulama olanaklarına sahiptir. İlde kiraz üretiminin merkezi Uluborlu ilçesidir. Halk arasında "Napolyon Kirazı" adı verilen ve esas adı "Ziraat 0900" olan kiraz, uzun saplı, çok sert, gevrek, sulu, lezzetli ve çok kalitelidir. Bu kirazın büyük bir kısmı her yıl özellikle Avrupa ülkeleri ile Arap ülkelerine gönderilmektedir. 2009 yılında, 36.349 dekarda, meyve verim çağında 498.110 kiraz ağacında yapılan yıllık üretim yaklaşık 20.605 ton kadardır.
Isparta ve yöresinde, özellikle elma ve kiraz meyveciliğinin çok gelişmiş olması nedeniyle soğuk hava depoculuğu da oldukça yaygınlaşmıştır. Hemen hemen her ilçe merkezinde yıllık elma üretimleri ile orantılı olarak bir veya birkaç soğuk hava deposu bulunmaktadır. Her yıl bunlara yenileri de eklenmektedir. 2009 yılı itibariyle ilimizde, 73 adet soğuk hava deposu, 316.790 ton kapasite ile faal olarak çalışmaktadır.
5.2.1.4. Hayvancılık: Tarımsal uğraşlar arasında bulunan hayvancılık da Isparta ve yöresinde oldukça önemli bir yer tutmaktadır. İl’de tarımsal bitki üretiminin yanında, iklim koşulları ve toprak potansiyelinin uygun olması nedeniyle hayvancılık da gelişmiş bir tarım kolu haline gelmiştir. İl’de, büyük baş, küçük baş ve kümes hayvancılığının her türlüsü yapılmaktadır. Son yıllarda ilde uygulanan hayvan ıslah çalışmaları ile, gerek hayvan sayısında ve gerekse hayvasal ürünlerde dikkati çeken gelişmeler olmuştur.
İl’de Keçiborlu’nun Kılıç ve Senir kasabaları başta olmak üzere Merkez ve Gelendost ilçelerinin bazı köylerinde besihaneler mevcut olup, bunlarda kesim ve bilinçli bir büyük baş hayvan besiciliği, Senirkent ve Yalvaç ilçelerinde de koyunculuk yapılmaktadır.
İlin engebeli, orman-fuındalık olan arazisi oldukça önemli sayıda kıl keçisi yetiştirilmesine çok uygun doğa koşulları yaratmaktadır. İl dahilinde, önemli oranda kıl keçisi, özellikle, Eğirdir, Sütçüler, Merkez ilçe ve Keçiborlu’da beslenmektedir. İlde az da olsa tiftik keçisi de beslenmektedir. Tiftik keçisi daha ziyade Yalvaç ve yöresinde bulunmaktadır. İlde, aile işletmeleri biçimindeki hayvancılık da yaygındır. Kırsal kesimlerde hemen her evde 1-2 inek, 3-5 koyun-keçi ve 8-10 tavuk şeklinde, hayvancılık görmek mümkündür. Ancak son yıllarda yöreye devletçe damızlıkların bolca verilmesi nedeni ile süt inekçiliğinde de büyük sıçramalar olduğu görülmektedir.

1.5. Su Ürünleri: Göller Bölgesi’nin merkezi durumunda bulunan Isparta ile diğer komşu bir kaç il hudutları içinde veya kıyısında kalan konumlarda olmak üzere, 24 kadar tabii göl, 20 kadar baraj ve gölet ile sayıları 146 kadar olan küçüklü büyüklü akarsu bulunmaktadır. Bu sularda elde edilen başlıca su ürünleri, özellikle Eğirdir Gölü’nde, tatlı su ıstakozu diye bilinen kerevit, tatlı su levreği denilen sudak, sazan ile akarsu ve göletlerde de az da olsa bu balık türlerinin yanında, üretilen alabalıktır. Ülke genelinde özellikle kerevit, sudak ve sazan balığı gibi su ürünlerinin % 20 kadarı bu bölgeden elde edilmektedir.
Isparta ve yöresinde, akarsu kaynaklarının elverişliliği sayesinde, kültür balıkçılığı, özelikle alabalık üretimi de bir hayli yaygınlaşmış ve gelişmiştir. Ayrıca, yörede su ürünleri üretimini artırmak amacı ile, ülke genelinde uygulanmakta olan "Uygun Su Kaynaklarının Balıklandırılması Projesi" kapsamında, Isparta ili hudutları içinde bulunan göl, baraj, gölet ve akarsulara her yıl balık yavruları bırakılmaktadır.
İlin tanmsal üretim bakımından kendisine yeterli olduğu, tanmsal ürün yönünden başka yerleşmelere yoğun bağımlılık göstermediği söylenebilir.
2. Madencilik
Isparta ve yöresi, jeolojik yapı bakımından çeşitli maden rezervlerine sahip bir konumdadır. Fakat madencilik, il ekonomisinde önemli bir yer tutmamaktadır. İl’de, merkez ilçeye bağlı Yakaören, Deregümü ve Gelincik köyleri civarında zengin pomza taşı yatakları bulunmaktadır. Sav Kasabası civarında da çimento hammaddesi olan lav (tras); Senirce Köyü yakınlarında ise marn ve kalker (kireçtaşı) ocakları bulunmaktadır. Bu ocaklardan yöre ihtiyacının karşılanması için yararlanılmaktadır.
Eğirdir İlçesi Akbenli (Haymana) Köyü civarlarında da maden kömürü bulunmuş, bu ocaklardan kısa bir süre yöre ihtiyaçları için faydalanılmış olup daha sonra verimsizlik nedeniyle terk edilmiştir. Ayrıca, Bağıllı, Balkan ve Pazarköy civarlarında da krom madeni yatakları bulunmuşsa da yataklar işletilmemiştir.
Keçiborlu İlçesinde ülkenin en zengin kükürt yatakları bulunmaktaydı. Bu yataklar uzun süre Etibank’ça işletilmiş ve ülkenin kükürt ihtiyacı bu yataklardan sağlanmıştır. Fakat son yıllarda kükürt rezervlerinin tükenmesi nedeni ile işletme faaliyetleri durdurulmuştur.
İlde, Yalvaç ilçesi Hisarardı, Özgüney ve Özbayat Köyleri ile Şarkikaraağaç ilçesi Çarıksaraylar, Muratbağı ve Yukarı Dinek Köyleri civarlarında da barit maden ocakları bulunmaktadır. Bu ocaklar Etibank ve özel sektör tarafından işletilmektedir.
Yalvaç ilçesi Yarıkaya ve Yukarıkaşıkara Kasabası civarında da maden kömürü yatakları bulunmaktadır. Bunlar özel sektör tarafından işletilmektedir.
Ayrıca, ilde, Şarkikaraağaç ilçesi Çaltı ve Fele köyleri civarıda demir madeni, Salur ve Beleceğiz Köyleri civarında krom madeni, Atabey ve Sütçüler ilçeleri civarlarında da mermer yatakları bulunmaktadır.
3. Sanayi
Isparta İli ekonomisi Cumhuriyetin ilk yıllarında bez dokumacılığı deri işletmeciliği, tuz, şarap, koku ve renk veren bitki üretimi gibi basit sanat ve tarım işleri ile uğraşır iken, günümüzde bu alanlarda sanayileşmeye ve tarımsal alanda gelişmeye başlamıştır. Eski geleneksel üretim alanlarının bugüne yansıması olarak tekstil, halıcılık, gül ve gülyağı üretimi dericilik, alanlarına çimento, yonga levha, barit, mermer, kereste gibi alanlar da eklenerek İlimizin üretim periyodu genişletilmiştir.
İlimizde gıda sanayi giderek artan oranda gelişme göstermektedir. Mevcut un fabrikaları ilimizden ve çevre illerden temin ettikleri buğdayı işleyerek ilimizin ve çevre illerin un ihtiyacını karşılamaktadır.
Eğirdir Gölü’nden avlanan sudak balığı ile diğer bölgelerden temin edilen balık ve kerevit İl merkezi ve Eğirdir’de kurulan tesislerde işlenerek tamamı ihraç edilmektedir.
İlimizde üretilen yaklaşık 500.000 ton elmanın muhafazası ve ihracata yönlendirilmesi için il genelinde yaklaşık 320.000 ton kapasiteye yaklaşan soğuk hava tesisleri faaliyet göstermektedir. Elma üretimine dayalı meyve suyu ve konsantresi fabrikaları mevcuttur.
Yine ilimizde Türkiye ölçeğinde büyük sayılabilecek özel sektöre ait et entegre tesisi 2004 yılında faaliyete geçmiştir.
İlin orman yönünden zengin olması, orman ürünlerine dayalı sanayisinin de gelişimini sağlamış çok sayıda kereste fabrikası kurulmuş ve yurdumuzun her bölgesine işlenmiş kereste ve mamullerini satar duruma gelmiştir.
İlimizde irili ufaklı 500 dolayında sanayi tesisi bulunmaktadır. Bu tesislerin yarıdan fazlası il merkezinde diğerleri de ilçelerimizde faaliyetlerini sürdürmektedir.
Ayrıca, Yalvaç İlçesinde başta olmak üzere kayısı üretimi de hızlı bir artış göstermekte olup; elma ve kayısı üretimine dayalı olarak ilde meyve suyu ve konsantresi üretiminde de gelişme kaydedilmiştir. Bunların yanında Uluborlu İlçe merkezinde kaliteli kiraz üretimine yönelinmiş ve üretilen kirazların tamamı yurtdışına ihraç edilmektedir.
Tekstil sektörü geçmişte halı dokumacılığına dayalı olarak yün ipliği üretiminde ağırlıklı iken günümüzde pamuk ve trikotaj ipliği ile konfeksiyon üretiminde gelişme göstermektedir.
İl merkezi ve Yalvaç İlçesindeki tabakhanelerde yakın zamana kadar iptidai usullerle yapılan deri ve kösele işlemeciliği son zamanlarda bir kısım esnafın modern teknolojiye yönelmeleri dericilik sektörünün il ekonomisi için önemini arttırmıştır.
İlimizde bunların yanında kesme çiçekçilik faal hale gelmiş ve geneli il merkezinde olmak üzere büyük bir aşama kaydetmiştir.
Kozmetik Sanayi: Isparta’da gül yağı üretimine dönük gül yetiştiriciliğinin yoğun oluşu nedeniyle, İlde de gülyağı, gül konkreti, gül suyu ve gülden mamul krem, sabun, parfüm ve losyon üretiminde bulunan fabrika ve imalathaneler de büyük önem kazanmıştır. İlde, 18 adet kozmetik sanayinde faaliyet gösteren firma bulunmaktadır. Yabancı sermaye iştirakli 2, özel sektöre ait 3 ve Gülbirlik’e ait 6 fabrikada gülyağı ve gül konkret üretimi yapılmaktadır. Gülyağına bağımlı olan diğer mamuller ise daha küçük boydaki imalathanelerde üretilmektedirler.
Gülyağı ve gül konkretinin ihracatından Isparta iline sağlanan döviz geliri, 2009 yılında yaklaşık 12.687.515 $ olmuştur. Buna ek olarak iç pazarı da düşünürsek kozmetik sanayinin Isparta ekonomisine yıllık katkısının azımsanmayacak boyutlarda olduğu görülmektedir.
Tekstil Sanayi: Isparta tekstil sanayisi, başlangıçta el halısı ve makine halısı dokumacılığı ile bu alanda tüketilen yün ve pamuk ipliği imalatı olarak ağırlık kazanmışken, son yıllarda bu sektörde akrilik iplik, konfeksiyon yan sanayi ve konfeksiyon imalatı da gelişmeye başlamıştır. Isparta ilinde, 2009 yılında tekstil sektöründe 33 fabrika üretimde bulunmuştur. Bu fabrikalarda, yün halı ipliği, pamuk ipliği, akrilik el örgü ipi, sentetik iplik, makina halısı, battaniye, penye kumaş, konfeksiyon, deri konfeksiyon, kemer astan, pantolon cebi, biye, yapışkan bant ve saten kurdele gibi ürünler üretilmiştir. Tekstil sektörü geçmişte halı dokumacılığına dayalı olarak yün ipliği üretiminde ağırlıklı iken günümüzde pamuk ve trikotaj ipliği ile konfeksiyon üretiminde büyük gelişme göstermiştir. 2009 yılında 36 işletmeden 30.042.993,00 $ ihracat yapılmıştır.
Isparta’da, gülde olduğu gibi Isparta ile bütünleşen, ikinci uğraş konusu halı ve halıcılıktır. El dokuması halıcılık, 1880 yıllarından günümüze kadar Isparta ekonomisinin en önemli ürünü olagelmiştir. El halıcılığının uzun süre, Isparta ve yöresinde, az sermaye ile yapılır olması nedeniyle, ev ve atölye işletmeciliği olarak geniş kitlelere gelir kaynağı olmuştur. El halıcılığı özellikle 1958-1975 yılları arasında en büyük gelişmeyi göstermiştir. Örneğin, 1972 yılında en yüksek seviyeye çıkarak 43.400 halı tezgâhında 93.700 çalışan ile 2 milyon metre kareden fazla halı dokunmuştur. Son on yılda ise halı üretimi düşmüştür. Bunun başlıca nedenleri; imalatın kontrol edilememesi, dokumada standartın olmaması, malzeme kalitesinin düşmesi, köylerden kente yapılan yoğun göçlerdir. 1993 yılında 20 bin tezgâhta 550 bin metre kare halı dokunduğu tahmin edilmektedir.Bu gün ise Isparta halısı olarak bilinen halılar müşteri talebi olmaması nedeniyle çok az üretilmektedir. Bunun yerine çevrede yün grubu Anadolu halıları üretilmektedir
Deri Sanayi: Deri sanayi, Isparta Merkez ve Yalvaç ilçesinin ekonomisinde oldukça önemli bir yer tutmaktadır. Bu yörenin geleneksel sanatları içinde bulunmaktadır. Dericilik uzun süre küçük tabakhanelerde ilkel yöntemlerle yapılmıştır. İl merkezindeki tabakhane sayısı 80 dolaylarına kadar ulaşabilmiştir. İldeki ikinci deri sanayinin yoğun bulunduğu yer ise Yalvaç ilçesidir. Buralarda deri ürünü olarak kösele, gön, vidala ve gılase gibi ürünler üretilmektedir. Bu ürünler mahalli ayakkabı ve deri konfeksiyon sanayinin ham maddelerini oluşturdukları gibi önemli bir kısmı da ihraç edilebilmektedir. Örneğin, 2009 yılında deri konfeksiyon mamullerinin ihracatından 227.000,00 $ döviz girdisi sağlanmıştır.
Bu sanayinin daha modern yöntemlerle ve daha verimli çalışabilmesi ve çevre için yarattıkları kirlenme sorununu ortadan kaldırmak için, il merkezinde özellikle deri işletmecileri için Deri Organize Sanayi Bölgesi kurma girişimleri sonuçlanmış olup halen faaliyetine devam eden 30 işletme daha teknik ve modern olanaklarla çalışır hale gelmiştir. Yalvaç ilçesinde ise Deri Küçük Sanayi Sitesi (KSS) kurma çalışmaları hızla devam etmektedir.
Orman Ürünleri İşleme Sanayi: Isparta ilinin orman bakımından zengin olması, orman ürünleri
işleme sanayinin gelişmesine yol açmıştır. İlde küçüklü büyüklü 2009 yılı sonu itibariyle 43 adet işletme faaliyet göstermektedir. Bu işletmeler yıllık 70.000 ile 100.000 metre küp kereste işler hale gelmişlerdir. İldeki en önemli kereste işletmesi ORMA sunta imalatı fabrikasıdır. Bu sanayikolunda üretilen başlıca ürünler; çeşitli amaçlar için kereste, yonga levha, kaplama, melamin kaplamalı yonga levha, mobilya, tüfek dipçiği, kabze ve karabindir. Bu ürünlerin büyük bir kısmı mahalli olarak ve diğer iç pazarlarda tüketilirken, bir kısmı ise ihraç edilebilmektedir. 2009 yılında yapılan ihracat 11.877.845,00 $’dır.

Gıda Sanayi: Bu sektörde, Isparta ili dahilinde, un, unlu mamuller, alkolsüz meşrubat, süt mamulleri, şekerli mamuller (şekerleme, helva, tahin, reçel), hayvan yemi ile tamamen ihracata yönelik faaliyet gösteren tatlı su ürünleri (kerevit, balık flatosu, salyangoz, kurbağa ve mantar) işleyen ve üreten sanayi kuruluşları faaliyet göstermektedirler. İlde 2009 yılı itibariyle 68 işletme bulunmakta olup 2009 yılında 20.987.713,00 $ ihracat gerçekleşmiştir.
Madencilik ve Toprak İşleme Sanayi: Isparta ve yöresi, jeolojik yapı bakımından çeşitli maden rezervlerine sahip bir konumdadır. Fakat madencilik il ekonomisinde önemli bir yer tutmamaktadır. İlde, merkez ilçeye bağlı Yakaören, Deregümü ve Gelincik köyleri civarında zengin pomza taşı yatakları bulunmaktadır. Sav Kasabası civarında da çimento hammaddesi olan lav (tras), Senirce Köyü yakınlarında ise marn ve kalker (kireçtaşı) ocakları bulunmaktadır. Bu ocaklardan yöre ihtiyacının karşılanması için yararlanılmaktadır.
Isparta ilinde bu sektörün en faal sanayi kuruluşları; özel sektöre ait Göltaş Çimanto Fabrikası ile yine özel sektör tarafından kurulmuş ve işletilmekte bulunan mermer işleme fabrikaları ve pomza taşı işletmesidir
Eğirdir İlçesi Akbenli (Haymana) Köyü civarlarında da maden kömürü bulunmuş, bu ocaklardan kısa bir süre yöre ihtiyaçları için faydalanılmış olup, daha sonra verimsizlik nedeniyle terk edilmiştir. Ayrıca, Bağıllı, Balkan ve Pazarköy civarlarında da krom madeni yatakları bulunmuşsa da yataklar işletilmemiştir.
Keçiborlu İlçesinde ülkenin en zengin kükürt yatakları bulunmaktaydı. Bu yataklar uzun süre Etibank’ça işletilmiş ve ülkenin kükürt ihtiyacı bu yataklardan sağlanmıştır. Fakat son yıllarda kükürt rezervlerinin tükenmesi nedeni ile işletme faaliyetleri durdurulmuştur.
İlde, Yalvaç ilçesi Hisarardı, Özgüney ve Özbayat köyleri ile Şarkikaraağaç ilçesi Çarıksaraylar, Muratbağı ve Yukarı Dinek köyleri civarlarında da barit maden ocakları bulunmaktadır. Bu ocaklar Etibank ve özel sektör tarafından işletilmektedir.
Yalvaç ilçesi Yarıkkaya ve Yukarıkaşıkara Kasabası civarında da maden kömürü yatakları bulunmaktadır. Bunlar özel sektör tarafından işletilmektedir.
Ayrıca, ilde Şarkikaraağaç ilçesi Çaltı ve Fele köyleri civarında demir madeni; Salur ve Belceğiz köyleri civarında krom madeni; Aksu, Atabey, Eğirdir, Keçiborlu, Senirkent, Sütçüler ve Yalvaç ilçeleri ve civarlarında da mermer yatakları bulunmaktadır.
Mermer fabrikalarının ürünlerinin büyük bir kısmı ise ihraç edilmekte olup 2009 yılında 22.924.330,00 $’lık mermer ihracatı gerçekleştirilmiştir. Ayrıca yine 2009 yılı içerisinde diğer madenlerden 4.542.800,00 $ ihracat yapılmıştır.
Tarım Aletleri Taşıt Araçları İmalat ve Onarım Sanayi: Bu sektörde ağırlık daha ziyade tarım aletlerine yönelik olup, özellikle zirai ilaçlama, pulluk, çapa makinesi, set makinesi, tarım el aletleri ve yedek parçaları, römork ve damper gibi aletler üretilmektedir. Bunlar daha ziyade mahalli ihtiyaçlara cevap verir durumdadırlar.
Makine İmalatı ve Metal İşleme Sanayi: Isparta ilinde makine üreticisi olarak büyük tesisler yoktur. Bunlar daha ziyade imalathane büyüklüğündeki tesislerdir.
Metal İşleme ve Makine Teçhizat sanayi Sektöründeki küçük ve orta ölçekli işletmelerde çelik hasır, tel çivi, güneş enerji sistemleri, tarım römorku, pülverizatör, rotavatör, kalorifer kazanı, termosifon, akaryakıt pompası, asansör imalat ve montajı ile çelik konstrüksiyon imalatı dikkat çekmektedir. Yukarıda sıralanan imalat sanayi sektörleri dışında ilde PVC doğrama, Isı-Cam, LPG tüp gaz dolumu, optik gözlük camı, plastik ve naylon malzeme üretimi ve konik bobin imalat işleri yapılmaktadır.
İlimizde anılan sektörün içerisinde yer alan kalorifer kazan üreticilerinin, son dönemlerde önemli bir gelişme kaydettikleri gözlenmektedir.
Ayrıca, Isparta’da sanayiciler için Isparta-Burdur karayolu kavşağı Gümüşgün Köyü Mevkii’nde Organize Sanayi Bölgesi kurulması çalışmaları sonuçlanmış olup, 2009 yılı sonu itibariyle 39 işletme faaliyette, 18 işletme inşaat safhasındadır. 12 işletme ise proje safhasında olup 1.324 kişiye iş istihdamı sağlanmıştır.
Isparta il merkezinde 2 adet küçük sanayi sitesi (KSS) faaliyet halindedir. Bunun haricinde Eğirdir, Keçiborlu, Şarkikaraağaç ve Yalvaç ilçelerinde de KSS’leri faaliyette olup il genelindeki yaklaşık 2.200 adet işyeri bulunan bu KSS’lerinde 5 bin civarında kişiye istihdam sağlanmaktadır. Bu işyerlerinde daha çok mobilya imalatı, marangozluk ve oto tamirciliği firmaları faaliyet göstermektedir.
Yukarıdakilere ek olarak Deri Sanayinin özelliğinden gelen zorunluluk nedeniyle, gerek Isparta merkezde ve gerekse Yalvaç İlçesinde, özellikle il ekonomisine katkıları oldukça büyük olan, mahalli deri işlemecileri için, Isparta Deri Organize Sanayi Bölgesi ile Yalvaç Deri Organize Sanayi Bölgesi kurulması çalışmalarına da 1993 yılından beri devam edilmektedir.
4. Ticaret
Isparta ilinde ticaretin de oldukça geliştiği söylenebilir. 1990 Nüfus Sayımı sonuçlarına göre ticaretle uğraşanların il içinde, çalışan nüfus içindeki sayıları 10.313, oranları ise % 5.20’dir. Bu oranlar merkez ilçe için incelendiğinde, ticarette çalışanların 4.289, merkez ilçede çalışanlar içindeki oranın ise % 11.45 olduğu görülmektedir. Merkez ilçede ticaret sektöründe çalışanların, tüm ilde ticarette çalışanlara oranı ise % 41.58’dir.
Bu değerler, İl’deki ticari faaliyetlerin daha ziyade il merkezinde yoğunluk kazandığını göstermektedir. Ticari faaliyetler içinde büyük kısmı perakende ticaret kapsamaktadır. Toptan ticaret daha ziyade, ile bağlı diğer küçük yerleşmeler için olduğu kadar, il hudutları dışına ve yurt dışına olmak üzere, halıcılık, güyağı ve mamullerinde, su ürünlerinde, toprak sanayi ürünlerinde, tekstil, deri ve ağaç sanayi ürünlerinde görülmektedir. Özellikle İl merkezinde oldukça modern donanımlı işyerleri ve ticaret merkezleri bulunmaktadır. İlde her türlü ticari ihtiyacın giderilmesi mümkündür. Ticari iş yerleri yılın her günü faal haldedirler. İl merkezi ve ile bağlı tüm yerleşmelerdeki ticarete konu olan ham maddelerin büyük kısmı il dahilinden temin edilebilmektedir. Bazı sanayi maddeleri ise büyük merkezlerden İstanbul, Ankara, İzmir ve Antalya’dan temin edilmektedir. Son yıllarda özellikle turizm bakımından önem kazanması ve tur güzergâhı üzerinde bulunması nedeniyle, Eğirdir ilçe merkezinde de ticari faaliyetlerin giderek önem kazandığı gözlenmektedir.İlde ticaretin gelişmesinde 50.000 öğrenci ve 5.000 personeli ile Süleyman Demirel Üniveritesi’nin önemli bir katkısı bulunmaktadır.
5. Ulaştırma ve Taşımacılık
Isparta ilinin, yurt içindeki tüm yerleşmelere ve il dahilindeki tüm köy yerleşmelerine her türlü mevsim koşullarında karayolu ile bağlantılar iyi düzeydedir. İlimiz sınırları içerisinde 385 km devlet yolu 323 km il yolu bulunmaktadır. Yöredeki her yerleşim birimine ulaşırlık bakımından hemen hemen hiçbir sorun yoktur. İlde ulaştırma ve taşımacılık genelde karayolu ile yapılmakta olup, kısıtlı da olsa havayolu ve demiryolundan faydalanılmaktadır.

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 07 Kasım 2011, 09:12   #8
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Isparta il arşivi




Tarihsel Gelişim

Yakın çevresi ile birlikte Pisidia yöresinin önemli yerleşim merkezlerinden birisi olan Isparta’nın tarih öncesi dönemlere kadar ulaştığı bilinmektedir. Yörenin yerleşme tarihi Paleolitik (Eskitaş) Dönemle başlamaktadır. MÖ 2000’lerde ise Pisidya Bölgesi, Luvi ve Arzava topluluklarının yerleşme alanı idi. Hititler bir siyasi güç olarak ortaya çıktıktan sonra yöreye ilgi duymuşlar, ancak yüzyıllarca süren çatışmalara karşılık Arzava ülkesi üzerinde kesin bir egemenlik kuramamışlardır. MÖ 1200’lerde "Ege Göç Kavimleri" adı verilen topluluklar, Balkanlardan gelerek, Anadolu’nun siyasi yapısını bütünüyle değiştirdikleri gibi Arzava Ülkesi Konfederasyonu’nun da siyasi varlığına son vermişlerdir. Bu toplulukların en önemlisi Frigler, MÖ 8. yüzyıldan sonra, giderek güçlerini kaybetmiş ve MÖ 690’da bu topraklarda Lidya Devleti egemenliğini kurmuştur. Daha sonra Kimmer-Sapardailer sürekli akınlarla Lidyalıları oldukça zor durumda bırakmışlarsa da Isparta yöresinde uzun süreli bir yerleşik güç oluşturamamışlardır. Yöre, MÖ 546’da Perslerin egemenliğine girmiş ve MÖ334’e kadar onların egemenliği altında kalmıştır.
Bu tarihten sonra yöreye Büyük İskender egemen olmuştur. Hellenistik dönemde Minassos (Minasın), dikkati çeken bir yerleşme olarak görülmektedir. MÖ 323’te Büyük İskender’in ölümü üzerine, Isparta, sırasıyla Bergama Krallığı’nın, Seleukoslar’ın, son olarak da MÖ 190’da Romalıların yönetiminde bulunmuştur. Roma egemenliği MS 395’e kadar sürmüştür. 395 yılında Bizans egemenliği başlamış, Selçukluların Batı Anadolu’da denetimi kesin olarak ellerine aldıkları 1204 yılına kadar devam etmiştir. Roma yönetiminde Isparta’nın önemli yerleşme merkezleri Bayat (Selvecia Sidera), Uluborlu (Apollonia), Yalvaç (Antiokheia), Sütçüler (Sağrak-Adada), Şarkikaraağaç (Neopolis) ve Gelendost (Debenae)’dur. Roma İmparatorluğunun MÖ 395 yılında ikiyle ayrılmasından sonra, Bizans İmparatorluğuna bağlanan Isparta, VII. ve IX.yy.’da yapılan idari taksimata göre bir eyalet halini alarak bir din merkezi niteliği taşımıştır.
Isparta ve çevresi, Ortaçağda İslam Devletleriyle Bizanslılar arasındaki savaşlarda faal bir rol oynamıştır. 774 yılında Abbasiler döneminde güçlü bir Arap ordusu Isparta’yı almayı başardıysa da bir süre sonra Bizans birlikleri şehri geri almıştır. İslam devletlerinin Anadolu’ya akınları 10. yy.’a kadar sürmüştür. 8. yüzyıl başlarında kısa bir süre Abbasi yönetimine giren kentin adı, Arap kaynaklarında Sabart olarak geçmektedir.
Selçuklu tarihçisi, İbn Bibi, Isparta kalesinin ve vilayetinin Anadolu Selçuklu Sultanı III. Kılıç Arslan zamanında, 1204 yılında Selçuklular tarafından fethedildiğini yazmaktadır. Isparta merkezinde Selçuklulardan günümüze intikal etmiş, en eski Selçuklu eseri olan Ulu Cami 1299 tarihini taşımaktadır. İbn Bibi, burayı havası ve suyu ile meşhur bir vilayet olarak anlatmaktadır. Isparta yöresi 1300 yılında Hamitoğulları’nın egemenliği altına girmiştir. Hamitoğulları Beyliği döneminde Isparta’ya gelmiş olan ünlü Seyyah İbn Batuta, şehri bakımlı, zengin çarşıları olan, sayısız ırmak, bağ ve bostanları bulunan bir nezih belde olarak tanımlamaktadır. Hisarının yüksek bir dağ üzerinde olduğunu belirtmektedir. Hamitoğullan dönemi içinde kısa bir süre İlhanlı egemenliğine giren Isparta, tekrar Hamitoğulları egemenliğine girmiştir. Hamitoğlu Kemaleddin Hüseyin Bey, 1374 yılında yaptığı bir antlaşmayla, Isparta’yı Eğirdir, Karaağaç, Beyşehir, Seydişehir ve Yalvaç ile birlikte 80 bin altın karşılığında Osmanlı devletine vermiştir. 1390 yılında Kemaleddin Hüseyin Bey’in ölümüyle Isparta ve çevresi Osmanlı topraklarına kesin olarak katılmıştır. Osmanlı topraklarına katılan Isparta merkezi yönetime, merkezi Kütahya olan Anadolu Eyaletinin bir sancağı olarak katılmıştır. Bu yeni sancağın yönetimi Kutlu Bey’e verilmiştir. Kutlu Bey 1417 yılında Ulu Camiyi onartmış ve bu cami günümüze kadar ayakta kalabilmiştir. Zaman zaman Osmanlılarla Karamanoğulları arasında el değiştiren Hamitili, II. Murad döneminde kesin olarak Osmanlılara katılmıştır. Sancak beyliğine de Şarapdar İlyas Bey atanmıştır. Hamitili’nin kesin olarak Osmanlı mülkü olmasından sonra Isparta, sancağın merkezi olmuş ve bu idari statüsü Eğirdir ile birlikte yürütülmüştür.
Isparta’nın Hamitili Sancağı’nın merkezi olarak önem kazanması Kanuni Sultan Süleyman devrinden itibaren başlamıştır. Bu dönemde tutulan kayıtlar, Isparta’nın sosyal ve ekonomik durumunu açıklamaktadır. 1522 yılındaki kayıtlarda, Isparta’nın, Çeribaşı, Debbağlar, İskender, Cami, İğneci, Farsaklar, Gebran (Hristiyan Mahallesi), Mescid-i Suyuğa Bey, Mescid-i Faslullah, Mescid-i Stile, Mescid-i Karaağaç, Mescid-i Hocaoğlu, Dere, Yenice ve Doğancı adları ile anılan 17 mahalleye sahip olduğu görülmektedir. Dokumacılık, bağcılık, boyacılık son derece gelişmiş bulunuyordu. İdari, askeri görevlilerin tımarları yanında, kentte Padişah Haşları da vardı. 1568 yılındaki tahrirde ise Hocaoğlu Mahallesi tahminen bir başka mahalleye dahil olmuş, yeni kurulan İlisucu, Hacı Elfî, Evren, Yayla, Leblebici (Keçeci), Mescid-i Hacı İvaz ve Mescid-i Tevesoğlu mahalleleri ile birlikte mahalle sayısı 23’e çıkmıştır. Ayrıca Hristiyan Mahallesinin Zimmiyan adıyla bilindiği da görülmektedir.
Isparta, çalışkan sancak beyleri dönemlerinde önemli imar faaliyetlerine sahne olmuştur. Firdevs Bey zamanında Mimar Sinan eserleri arasında sayılan cami ve bedesten yaptırılmıştır. Firdevs Bey Camii veya Mimar Sinan Camii olarak anılan cami ile bedesten arası, cami vakfı arasta olarak hizmet vermiştir. Yine bu resmi devlet kaynaklarından anlaşıldığına göre Hamidili Sancağı’nın XVI. yüzyılın sonlarından itibaren asayişi bozulmaya başlamış ve Suhte İsyanları ile uzun süre uğraşmak zorunda kalınmıştır. Bu konuda gerek sancaktan merkeze, gerekse divandan sancağa yazılan yazılar, olayları aydınlatmakta ve alınan önlemler hakkında bilgi vermektedirler. Toprak yönetiminin bozulması Osmanlı Devleti’nin ekonomik yaşamını felce uğratmış ve bundan Anadolu halkı büyük zarar görmüştür. Bu durum aynı zamanda ordu düzenini de bozmuştur. Bu bozukluk Isparta’da açık olarak görülmektedir. 1571 tarihli emirden anlaşıldığı gibi, hizmete çağrılan piyadelerin hiçbiri görevi başına gelmemiş, bir kısmı kaybolmuş, bir kısmı firar etmiş ve sancağın yayaları 200 kişiye kadar düşmüştür.
Devlet bu asayiş sorununu çözmek için çeşitli kararlar almak zorunda kalmış ve asayişi bozanların küreğe konulması emredilmiş, fakat bu tür hareketler devletin bozulmakta olan durumuna paralel bir gelişme göstermiştir. Gerçekten bu yüzyılın sonlarında ve XVII. yüzyılın başlarında görülen "Celali İsyanları" ve bu ayaklanmaları izleyen "Büyük Kaçgunluk Devri"nde Isparta büyük zarar görmüş ve Isparta-Akşehir çemberi bu ayaklanmaların sonunda, ekonomik yönden gerilemeye başlamıştır. Bu ayaklanmaların önüne geçmek amacıyla görevlendirilen Kuyucu Murad Paşa’nın asayişi düzene koyma ve Celali ayaklanmalarını bastırma hareketi, kısa bir süre sonra Isparta’nın tekrar eski haline kavuşmasına yol açmıştır. Şehirde daha önce meydana gelen ayaklanmaların yanında sık sık görülen deprem ve su baskınları gibi afetler çeşitli zararlara yol açmıştır. 1706 yılında Isparta’yı ziyaret eden Fransız Paul Lucas, kenti yün, deri ve afyon ticareti ile zengin bir kent olarak nitelerken deprem ve su baskınlarından çok zarar gördüğünü de belirtmektedir. 1780 yılında Gölcük Krater Gölü’nün taşması ile meydana gelen büyük sel Tekke ve Yaylazade Mahallelerini tümüyle tahrip etmiştir.
Isparta 18. yüzyılın sonlarına doğru, Hamid Paşa’nın çabalarıyla yeni ve önemli tesislere kavuşmuştur. Isparta sancağı 19. yüzyıl boyunca oldukça sakin ve istikrarlı bir çizgide görülmektedir. Yüzyılın ilk yarısında, Mektubi Hulefasından Sait Efendi’nin 1831 yılında yaptığı nüfus sayımında Isparta’nın merkez kazada toplam erkek nüfusunun 6.310 olduğu görülmektedir. Isparta, 1846 yılındaki düzenleme ile kurulan Konya Vilayeti’ne bağlı Hamid Sancağı’nın merkezidir. O zamanki adı Hamidabad idi. Bu statüsü 1854 yılındaki düzenlemede de devam etmiştir. Isparta’da İdadi Mektebi, ilk kez Rüştiye olarak 1860 yılında şimdiki ordu evinin bulunduğu yerde ahşap ve üstü kiremit olarak yapılmıştır. 1867 Vilayet Nizamnamesine göre Konya Vilayetinde kalan Isparta Sancağı’nın toplam 6 kazası vardır. Bu kazalar, Isparta Merkez Kaza, Uluborlu, Havza-ı Karaağaç, Gölhisar-Kemire-Tefenni (birlikte bir kaza), Barla-Pavlu-Ağros-Eğirdir (birlikte bir kaza) dir. O dönemde Hoyran ile Yalvaç birlikte bir kaza olarak Konya Vilayeti’nin merkez sancağına bağlıydılar.
1877’deki idari yapılanmada Burdur’un ayrı bir sancak olarak ayrıldığı, Hamit Sancağı’nın Hamit Merkez Kaza, Eğirdir, Uluborlu, Karaağaç ve Yalvaç olmak üzere toplam 5 kazadan oluştuğu görülmektedir. 1877’deki idari yapılanmanın 1892 ve 1903 devlet salnamelerinde de aynı olduğu görülmektedir. 1869 Konya Vilayet Salnamesinde Isparta Merkez Kazasında Saçıkaralı Aşireti ile birlikte 11.560 nüfus ve 41 mahalle bulunduğu kayıtlıdır. 1877 Konya Vilayet Salnamesi’ne göre, Isparta Merkez kaza ve bağlı 12 köyde toplam 13.152 kişinin yaşadığı belirtilmektedir. Yine 1877 Konya Vilayet Salnamesinde Isparta merkez kazada 22 cami, 18 mescid, 1 mevlevihane, 23 medrese, 3 kütüphane, 3 Rum Ortodoks kilisesi, 1 Ermeni kilisesi, 6 han, 5 hamam, 542 dükkan, 5 fırın, 1 tabakhane bulunduğu kayıtlıdır.
1882 Konya Vilayet Salnamesine göre, Isparta Merkez kazanın nüfusu hakkında şu bilgiler yer almaktadır. 14.251 kadın, 13.905 erkek olmak üzere toplam 28.156 müslüman, 2.163 kadın 2.239 erkek olmak üzere toplam 4.402 Rum Ortodoks, 205 kadın, 346 erkek olmak üzere toplam 551 Ermeni Gregoryan dinsel dağılımı bulunmakta ve toplam 33.109 kişi yaşamaktadır. 1885 yılında yapılan bir tesbitte Isparta merkez kazada, 4.3561’i müslüman, 4.524’ü Rum Ortodoks ve 619’u Ermeni Gregoryan olmak üzere 48.704 kişinin yaşadığı belirtilmektedir.
Isparta, 1919-1923 arası Mütakere ve Milli Mücadele Dönemi’nde, işgal ve çatışmalardan sınırlı etkilenen, sayılı kentlerdendir. Isparta Birinci Dünya Savaşı sonrasında imzalanan Mondros Mütarekesi günlerinde, Konya Vilayeti’ne bağlı Hamidabad Sancağı’nın merkezidir. Sancağın 1914’te 45.000 dolayında olan nüfusu, yöre Rumlarının birinci Dünya Savaşı sonrasında Yunanistan’a göçmeleri nedeniyle, 40.000’nin altına düşmüştür. Sancağın merkez kazası dışında dört kazası vardır. Bunlar; Eğirdir, Şarkikaraağaç, Uluborlu ve Yalvaç’tır. Başlıca ekonomik etkinliği gülyağcılık, halıcılık ve haşhaş üretimidir. Isparta’nın dış satımı da bu ürünlere dayalıdır.
İhtilaf Devletleri arasında paylaşıma ilişkin ön pazarlıkların sona erdiği ve Ege’de ilk Yunan işgalinin başladığı günlerde, Isparta yöresinin, İkinci Ordu Müfettişi Mersinli Cemal Paşa dışındaki hemen tüm mülki yöneticileri, Damat Ferit Paşa Hükümeti ile sıkı ilişki içindeydiler. Bunlar, İtilaf Devletleri’ne boyun eğme siyasetine bağlı olarak, gelişen işgallere karşı anılmaya değer bir tepki göstermiyorlardı. Eşraftan bazı kişiler ise Antalya’da İtalyan temsilcisi Marki Granti ile görüşüp, İtalyanları Isparta’ya çağırmışlardı. Buna karşın, eşraf ve yerel yöneticilerinin büyük çoğunluğu Anadolu topraklarının açık açık pazarlık konusu edilmesine tepki gösteriyorlardı. Yer yer başlayan işgalleri direnişle karşılamaktan yana bir tutum takınıyorlardı. Nitekim, halkı ölçülü davranmaya çağırmak üzere, Mayıs 1919 ortalarında Isparta’ya gelen Şehzade Abdurrahman Efendi, kasabada oldukça soğuk karşılanmıştır.
Yunanlıların İzmir yöresinde, İtalyanların da Antalya’daki işgalleri başlar başlamaz Isparta eşrafından ileri gelenler ivedilikle bir araya geldiler ve direniş yollarını araştırmaya koyuldular. Isparta’daki yerel direniş örgütlenmesinin önderliğini ise, Talapaşazade Hafız İbrahim Efendi ile Müftü Hüseyin Hüsnü Efendi yapıyorlardı. Hafız İbrahim Efendi, İtalyanların Burdur üzerine harekete geçtiklerini öğrendikten sonra, İkinci Ordu Müfettişi aracılığı ile İstanbul’a bir telgraf çekmiş ve İtalyan harekatı ile ilgili olarak hükümetten ivedi bilgi istemiştir. İbrahim Efendi’nin telgrafında, Isparta yöresi halkının işgale hiçbir biçimde boyun eğmeyeceği ve şiddetle direneceği kesin bir dille belirtilmiştir. Bu arada, Hafız İbrahim Efendi ve İhtiyat Zabitleri Cemiyeti’nin öncülüğüyle, "Demiralay" adı verilen bir direniş örgütü oluşturmuş ve bu örgüt içinde yer almaları için tüm Isparta gençliğine çağrıda bulunmuştur. İtalyan birlikleri 28 Haziran 1919’da Burdur’u işgal edip Isparta’ya ulaştıklarında, Demiralay örgütü hızla gelişiyordu. Nitekim, İtalyan işgalinin kırılmasında ve bir hafta gibi kısa bir süre içinde geri çekilmek zorunda kalmalarında bu örgütün protesto gösterilerinin önemli bir payı olmuştur. Isparta’nın yanı sıra Uluborlu ve Eğirdir’de de tepkiler görülünce, İtalyan İşgal Komutanlığı, harekatını daha çok kıyı kentlerinde yoğunlaştırmıştır.
Milli Mücadele’nin ilk Garp Cephesi Komutanı Ali Fuat Cebesoy, Isparta direniş örgütlenmesinin, o dönemde, Kuva-yı Milliye içinde oynadığı önemli rolü şöyle anar:
" Anadolu’nun belirli bir bölümünü elde tutabilmenin ilk koşulu, başında bulunduğum Yirminci Kolordu’nun sahası içinde olan Isparla-Afyonkarahisar-Eskişehir hattını korumaktı. Eskişehir’de İngilizler vardı. Isparta ve Afyonkarahisar’ı koruyabilirsek, İngilizleri Eskişehir’den atmak olanaklıydı. Isparta ve Afyonkarahisar’da ulusal güçleri oluşturmak için çaba harcamamıza gerek kalmadı. Bu iki kentimizde, iki din adamı, başı sarıklı iki savaşçı başa geçmiş, ulusal güçleri, deneyim sahibi bir komutanın tutumu ve uzak görüşlülüğüyle örgütlemiş ve ilk anda yadırganacak bir kararla komutayı da kendi ellerine almışlardı. Isparta’da Hafız İbrahim Efendi, Afyonkarahisar’da Hoca İsmail Şükrü Efendi..."
Ali Fuat Cebesoy ‘un böylesine övgüyle andığı bu iki kişiden Hafız İbrahim Efendi, Kuva-yı Milliye’nin Isparta’daki örgütlenmesinde en ön sırada yer aldı ve Sivas Kongresi sonrasında oluşturulan Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin Isparta Şubesi Başkanlığı’na getirildi. Ispartalı gönüllülerden oluşturduğu Demiralay ise, Yunanlılara karşı kurulan Denizli-Sarayköy Cephesi’nde önemli yararlılıklar gösterdi. Büyük Millet meclisinde Isparta Milletvekili olarak yer alan Hafız İbrahim Efendi’nin "Demiralay" soyadını alması da yine bu çabaları dolayısıyla olmuştur.
Isparta’da işgal kuvvetlerine karşı oluşan tepkiden dolayı doğrudan işgale girişemeyen İtalyanlar, birkaç subay ve süvariyle Isparta’ya gelerek, asayiş gayesiyle küçük bir müfreze bulundurmak isteğinde bulundular. Ancak İtalyanların bu teklifi Ispartalılar tarafından tepki ile karşılanır. 1919 yılı Ağustos ayının ortalarında sekiz bin kişinin katıldığı bir protesto mitingi yapılır. Sonunda İtalyan subay ve askerleri Isparta’dan ayrılmak zorunda kalarak Antalya’ya geri dönerler. Ekim 1919’da Antalya İşgal Komutanı General Emilton’un beraberinde 168 atlı olduğu halde otomobil ile Çerçin yolundan Isparta’ya hareket edeceği, ayrıca 2 tabur askerin emre hazır olduğu Burdur Telgraf Müdürü tarafından Hafız İbrahim Bey’e haber verilir.
Hafiz İbrahim Demiralay bu olayı şöyle anlatır: " Mesele mühim ve nazik idi. Jandarma Bölük Komutanı Yüzbaşı Mustafa, 68. Alay S. Tabur Komutanı Yİüzbaşı Hüsnü Beyler ile vazifeyi yerine getirmeyi üstümüze aldık. Çünür ve Çerçin şoselerinin birleşme noktasında pusu kurarak gelmelerini bekledik. Otomobilin etrafını süvariler çevirmiş yavaş yavaş geliyordu. Yanımıza yaklaştığında kuvvetlerimizin dur emrine itaat ederek otomobilinden indi. Evvela süvarilerin silahları alınarak askeriye deposuna, hayvanları da depoya gönderildi. Kumandanın otomobilini de iki çete ile el koyarak hükümete, korunmak üzere gönderdik. Ben kısa yoldan Mutasarrıfa daha evvel ulaşıp görüşerek sözlü uyarıda bulundum: Siz hükümet lisanıyle ne suretle idare ederseniz ediniz. Bizim isteğimiz bu adama bir bardak su dahi vermeyerek, bir saat sonra geldiği yere çevrilmesidir. Bu yapılmazsa öldüreceğiz. Talat Bey resmi lisanla, bir saat güçlük çekerek bir daha gelmemek şartıyla geri göndermeyi başardı. Biz de Isparta sınırları dışında silahlarını teslim ederek serbest bıraktık."
Mutasarrıf Talat Bey, İtalyan Komutan ile konuşurken Hükümet binasının başka bir odasında şöyle bir konuşma geçtiği belirtiliyor: "İtalyanların halka yaranma politikalarına kanan birisi:
- Hafız! İtalyanlardan bize ne zarar var? Memlekete birçok iyilikler getirecekler, hastahane
açacaklar, bol paralı müesseseler yaparak memleketi yükseltecekler, çok ileri gidiyorsun, yoksa
Isparta sırf senden mi sorulur? Hafız İbrahim ise, kendisi gibi düşünen çoğunluğa tercüman olarak şu
sözlerle cevap verir:

- Evet benden sorulur. Ecdadım bu memleketi tahta bıçakla feth etmiş, ben de kılıcımla koruyacağım.
Kalkıp gitmeniz hakkınızda hayırlı olur. "

Bu sözlerle Isparta, işgale karşı olduğunu ve gerekirse silaha karşılık verebileceğini kesin olarak ortaya koymuştur. İtalyanlar Ispartalıların kendilerine karşı sert tepkilerini anlamakla beraber, çeşitli bahanelerle siyasi temsilciler göndermeye devam ettiler. Ancak bu ziyaretlerinde çok dikkatli olarak önceden izin bile aldılar. 28.10.1919 tarihinde Isparta’ya halı almak için geleceği bildirilen İtalyanlara izin verilir. Bir İtalyan subayı yanında başka subaylar ve Yahudi bir tercüman ile Isparta’ya gelir. Otomobillerini Kerimpaşa Hanı’na bırakarak Şark Halı Şirketine giderler. İzin verilen sayıdan fazla kişinin gelmesi Isparta Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin dikkatini çeker. Emekli Subay Yılmaz İbrahim komutasında 15 kişilik silahlı bir grup devriye çıkarılır. Aynı gün gecesi Şark Halı Şirketi’nde bulunan İtalyanlar silahlı devriyeler tarafından alınarak Hafız İbrahim’in huzuruna getirilir. Korku içinde olan heyete Hafız İbrahim yüksek sesle, izinsiz ve habersiz niçin geldiklerini sorar. İtalyanlar Isparta’yı geliştirici ticari girişimler yapmak istediklerini belirtirler. Ancak Hafız İbrahim’in kararlı tutumu karşısında kendisinden güvenlik belgesi alarak Burdur’a dönerler. Çünür-Fandas yoluyla Burdur’a giden İtalyanların yolu sık sık milli kuvvetler tarafından kesilerek Isparta’nın organize ve çok sayıda askeri güç tarafından korunduğu izlenimi verilir. Isparta Sancağı, Ispartalıların gösterdiği kesin ve azimli tavır karşısında işgal edilememiştir.
Özetle, 1919-1923 yılları arasında Milli Mücadele döneminde Isparta, yörede söz konusu olan yabancı işgallerinden en az etkilenen illerden biri olmuştur. İhtilaf devletlerinden olan İtalyanların nüfusuna bırakılmış olan Isparta, çok büyük bir direniş göstermiş, İtalyanların işgaline boyun eğmemişdir. İç Anadolu, Ege ve Akdeniz Bölgelerini birbirine bağlayan önemli bir coğrafi konumda bulunan Isparta, çeşitli yönlerden önemli gelişmelerini Cumhuriyet döneminde sağlamıştır.
Isparta ve ilçelerinin gelişmelerini Cumhuriyet döneminde iki safhada incelemek gerekir. İlki, 1960 yılına kadardır. Bu dönemde sosyal, ekonomik ve bayındırlık yönlerinden özellik taşıyan çalışmalara başlanmıştır. Cumhuriyet Türkiye’sinde Isparta’nın ikinci gelişme safhası 1960 yılından sonra başlar. Bu tarihten bu yana gelişme sürecinin daha da arttığı, özellikle sanayileşme ve şehirleşme hareketlerinin önem kazandığı görülmektedir.
Isparta, Cumhuriyet döneminde de 1960 yılına kadar olan devrede bir taraftan bellibaşlı bayındırlık hizmetlerine kavuşurken, özellikle gül tarımcılığının ve halıcılığın gelişmesi ile ekonomik yönden önemli ölçüde etkilenmiştir. 1936 yılında Isparta’nın demiryoluna kavuşmasının yöreye olumlu etkisi büyük olmuştur. 1960 yılından günümüze kadar geçen süre içinde ise, Isparta’da modern şehirleşme hızla etkisini göstermiş birçok sosyal, eğitim, sağlık, sanayi tesisleri merkez kentte olduğu kadar ildeki diğer yerleşmelerde de kurulmuş ve kurulmalarına devam edilmektedir

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 07 Kasım 2011, 09:12   #9
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Isparta il arşivi




Merkez İlçe

Isparta merkez ilçe olarak eski ve tarihi bir kenttir. Kentin en az 4.000 hatta 5-6.000 yıllık bir tarihi olduğu tahmin edilmektedir. Bu husus birçok, arkeolog, tarih bilgini, bilim adamlarınca yapılan araştırma ve kazı sonuçlarına dayanarak yazılan kitap, makale ve raporlardan anlaşılmaktadır. Bu yörede, Hititlerin, Frikyalıların, Lidyalıların, İranlıların, Makedonyalıların (Yunan), Romalıların (Bizans), Arapların, Haçlıların, Selçukluların, Hamitoğullarının, Osmanlıların zaman akışı içinde hükümran oldukları bilinmektedir. Isparta ve yöresinde yapılan arkeolojik kazıların buluntularından, örneğin: Baradız (Gümüşgün); Gölbaşı, Senirce, Göndürle, Atabey, Büyük Gökçeli ovalarından, Uluborlu ve Eğirdir’e varana kadar geniş alanın, tümüyle Hititlerin yerleşim bölgesi olduğu anlaşılmaktadır. Buralarda değişik zamanlarda yapılan kazılarda, Hititlerin devrine ait pişmiş topraktan yapılmış birçok boğa, aslan, çanak, çömlek ve vazo gibi el yapımı seramik eşya ile taş, demir, tunç, altın gibi madenler üzerine özenle işlenmiş küçük el sanatları ürünleri bulunmuştur. Bu kazılardan ve diğer kazılardan anlaşıldığına göre Frikyalılar ve Lidyalıların da Isparta ve yöresinde bir süre hükümran oldukları anlaşılmaktadır.
Yapılan değişik araştırmalardan da Isparta ve yöresinde İranlıların ve Makedonyalıların da bir süre hakim oldukları ve özellikle Makedonyalıların (Yunan) uzun süre kaldıkları anlaşılmaktadır. Öyle ki Yunanlılar yörede, bazı yerleşmelere Yunanca isimler vermişlerdir. Örneğin; Isparta’ya Baris, Eğirdir’e Prostanna, Atabey’e Ağras-Agrai gibi isimler vermişlerdir. Ayrıca hristiyan dinlerini yaymak için kiliseler kurmuşlar ve din görevlileri atamışlardır. Okullar açmışlardır. Yunanlılar bir süre kentin ve yörenin halıcılık, dericilik, çulhacılık ve ayakkabıcılık gibi el sanatları ile tarım, hayvancılık, ticaret ve taşımacılık gibi işleri de üstlenmişlerdir. Isparta ve yöresinde Yunanlılardan kalma birçok kilise ve okul kalıntısı da bulunmaktadır.
Miladın başlangıcında(Baris) adını taşıyan bugünkü Isparta’nın da içinde bulunduğu Pisidia Bölgesi uzun süre Romalıların da egemenliği altında bulunmuştur. Romalılar devrinde hristiyanlığın dinimerkezi Isparta’dır. Bulgulara göre, Romalılar Isparta’da 12 çeşit para çıkarmışlardır.
Romalılardan (Bizanslılardan) sonra Isparta ve yöresinin İslam devletlerinin sırası ile Arapların ve Türklerin hükmü altına girdiği görülür. Isparta, 1204 yılında Selçuklu Hükümdarı III. Kılıç Arslan tarafından Bizans egemenliğinden alınmış, 8 asra yakın bir zamandır Türklerin toprağı olmuştur. Anadolu Beylikleri döneminde, Isparta, 1300 yılında Hamitoğulları Beyliği’nin merkezi olmuş, 1390 yılında da Osmanlı Devleti’nin sancağı olmuştur. Isparta, Osmanlı Devleti’nde idari yapı olarak eyalet sisteminin uygulandığı dönemde, merkezi Kütahya olan Güney Anadolu Umumi Valiliğine bağlı bir sancaktır. Daha sonra uygulanan Vilayet sisteminde ise, Isparta Livası adıyla, Konya Vilayetine bağlı bir sancak merkezidir. Isparta, Cumhuriyetin ilanı ile birlikte, 1923 yılında Vilayet olmuştur.
Isparta merkez ilçeye bağlı 3 kasaba ve 22 köy yerleşmesi bulunmaktadır. Ayrıca Isparta merkez ilçesinde, 40 adet de mahalle teşkilatı vardır. Bunlar: Bağlar, Bahçelievler, Çelebiler, Çünür, Davraz, Dere, Doğancı, Gülistan, Emre, Gazi Kemal, Gülcü, Gülevler, Halifesultan, Hisar, Hızırbey, İskender, İstiklal, Karaağaç, Keçeci, Kepeci, Kurtuluş, Kutlubey, Modernevler, Pirimehmet, Sanayi, Sermet, Sülübey, Turan, Yayla, Yedişehitler, Yenice, Anadolu, Ayazmana, Binbirevler, Fatih, Halıkent, Mehmet Tönge, Sidre, Vatan ve Zafer Mahalleleri’dir.
Isparta merkez ilçenin, 2009 nüfus sayımı sonuçlarına göre toplam nüfusu 211.614’dür. İlçe merkezinin nüfusu 190.084 olup, kendine bağlı köy yerleşmelerinin nüfusu ise 21.530’dur. Merkez ilçenin yüz ölçümü 558 km2’dir.
ISPARTA ADININ KAYNAĞI: Kente niçin Isparta denildiği, Isparta adının nereden geldiği, kesin olarak bilinmemektedir. Bu konuda pek çok araştırma, görüşler vardır. Böcüzade Süleyman Sami’nin Isparta Tarihi’nde, Meydan Larousse’da, Kaamus’ul-Alam’da Isparta adının Pisidia şehirlerinden Baris’in yerine kullanıldığı ifade edilmektedir. Baris adının Sanskritçe "Su" anlamına gelen "Vari" kelimesiyle bağlantısı olduğu sanılmaktadır. Bu adın başına "Is" zarf edatı getirilerek Isparita şeklini aldığı, galat olarak "Isparta" denildiği belirtilmektedir.
Diğer bir görüşü ifade eden Turhan Hikmet Dağlıoğlu ile Prof. Unger, Isparta adının "Baride" kelimesinden geldiğini, bu kelimenin Hititçe, belkide Lidya dilinden gelmiş bir sözcük olduğunu, Yunan göçmenlerin Anadolu’ya gelmelerinden sonra Barida adına "Eis" takısını ekleyerek "Isbarida" dediklerini açıklamaktadırlar. Isparta adının "Eis Baride"den geldiği, daha sonra da bu sözün Türkler tarafından "Isparta" şeklinde kullanıldığı görüşüne, Prof. Osman Turan ve Prof. Ramsey’de katılmaktadırlar.
Arap kaynaklarında Isparta adı, Sabarta (İbni Batuta’da) olarak geçmektedir. Bu adın MÖ VIII. yy.’da Karadeniz’in kuzeyindeki İskitlerce güneye sürülen Sabardai kavimlerinin yöreye yerleşmeleri sonucu verildiği de ifade edilmektedir.
Bir başka görüş de Isparta’nın tarihte en çok geçen adının Baris olduğudur. Bu isim Hititler tarafından verilmiş olup, "Bereket" anlamına gelmektedir. Romalılar Pisidia bölgesine hakim olunca, Baris adını kendi dillerine uydurup "Sbarita" demişlerdir. Kent Türklerin eline geçtikten sonra da Isparta şehrine dönüşmüş ve bu isim altında anıla gelmiştir.
Atatürk Isparta’da
Isparta, Atatürk’ün Anadolu’da başlattığı Millî Mücadele’ye canıyla-malıyla tam destek vermiş, tüm Ispartalılar Kuvay-i Milliye ile bütünleşmiştir. Milli Mücadeleye Mustafa Kemal Paşa’nın safında giren Isparta, ilçeleriyle birlikte, 871 şehit, binlerce yaralı vermiş ve Büyük Zafer’i içtenlikle kutlayarak, Cumhuriyet’e aydınlık kucağını açmıştır. Atatürk, zaman zaman kendisini ziyarete gelen Isparta heyetine: “Sevgili Ispartalılara selamlarımı götürünüz. Bir fırsatını bularak şehrinize geleceğim, çorbanızı içeceğim...” demekteydi. Kendisini Antalyalılar da bekliyordu. Atatürk İzmir’den yola çıkarak, 5 Mart 1930 günü, yanında Prof. Dr. Afet (İnan), İçişleri Bakanı Şükrü (Kaya), Ordu Müfettişi Fahreddin (Altay) Paşa, Emniyet Genel Müdürü Şükrü (Sökmensüer), Prof. Dr. İsmail Hakkı (Uzunçarşılı) ve yaverleri olduğu halde Denizli’ye, 6 Mart 1930 sabahı da Eğirdir’e ulaşmıştır. Burada Isparta Valisi Ekrem Bey, Isparta Milletvekilleri Hafız İbrahim Demiralay ve Belediye Başkanı Mustafa Hilmi Çakmakçı ile görüşmüştür. Atatürk, Eğirdir Gölü’nü ve Can Ada’yı çok beğenmiştir. Bu nedenle, daha sonra Can Ada’nın tapusu Belediye Meclis kararıyla Atatürk’e verilmiştir. Atatürk, 6 Mart 1930 günü Kuleönü’den Isparta’ya yolculuk yapmış ve saat 11:00 sularında Isparta’ya gelmiştir. Burada büyük ve coşkulu bir şekilde karşılanmıştır. Bugünkü Atatürk Bulvarı üzerinden yürüyerek doğruca Tümen Komutanlığı’na gelen Atatürk, buradan Valiliği ziyaret ederek, çeşitli heyetleri kabul etmiş ve dertlerini dinlemiştir. Heyetlerin dilekleri arasında, Isparta’nın İzmir, Denizli, Afyon demiryolu şebekesine bir an önce bağlanması sık sık dile getiriliyordu. Atatürk, daha önce söz verdiği gibi, o gün öğle yemeğini Ispartalılarla birlikte yiyerek, Isparta’nın sorunlarını dinlemeye devam etmiştir. Yemekten sonra Atatürk, saat 13:00’te Burdur’a gitmek üzere Isparta’dan ayrılmıştır.
6 Mart 1930 gününün Isparta’nın mutlu günlerinden birisi olması nedeniyle, her yıl 6 Mart günü Atatürk’ün Isparta’ya gelişini anmak üzere kutlamalar yapılmaktadır.

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 07 Kasım 2011, 09:13   #10
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Isparta il arşivi




Aksu

Aksu İlçesi, doğudan Şarkikaraağaç ve Yenişarbademli, güneyden Sütçüler, batı ve kuzeyden de Eğirdir ilçeleri ile komşudur. Yüz ölçümü 426 km2’dir. Yaklaşık 1.200 metre rakımında bulunan ilçe, eski adı olan Anamas’ı, ilçe coğrafyasına hakim olan Anamas Dağı’ndan almaktadır. Anamas Dağı’nın yüksekliği 2.388 m’dir. Anamas Dağı’nın aşağı yamaçları, daha çok step bitkileri ile, kermez ve pırnal meşesi gibi ağaçlık ve çalılarla örtülüdür. Yukarı yamaçlarında ise çoğunlukla çam ağacı bulunmakla birlikte karışık ağaçlardan oluşan orman görünümü hakimdir.
Aksu ilçesi, iklim bakımından İç Anadolu’nun karasal iklim özelliklerine sahiptir. Kışları uzun, yağışlı ve soğuk, yazları ise kısa ve ılımandır. İlçede metre kareye düşen yıllık ortalama yağış miktarı yaklaşık 1.000 ila 1.200 kilogramdır.
Aksu ilçesinin içinde bulunduğu Anamas Yöresinin, yörede yapılan kazılardan anlaşıldığına göre, ilk çağlardan beri iskana açık olduğu görülmektedir.
Anamas adının aslı, Luwı dilinde Ana (Wa)-(u) ma, Yamaç Halkı öğelerinden türetilmiş olan Anama’dır. Yörede, Eğirdir Gölü’nün güney doğusundaki Yılanlıova’da bulunan bir yerleşme merkezinin, tarihi Timbriada kenti olduğu Ramsay tarafından ortaya çıkarılmıştır. Bulunan bir yazıttaki olaylar, G. Hirschfeld tarafından MÖ 2. yüzyıl başına, W. M. Ramsay tarafından ise MÖ 1. yüzyıl sonuna tarihlendirilmiş bulunmaktadır.
Yörede, Hellenistik çağa ait MÖ 2. ve 1. yüzyıldan kalma sikkelere rastlanmaktadır. Yapılan araştırmalardan, Aksu Vadisi ve Anamas yaylaları arasındaki ulaşım zorluklarına rağmen, civardaki bazı köylerde 16. yüzyıldan beri pazar kurulmakta olduğu ve bu yörede yoğun bir yörük nüfusun yaşadığı anlaşılmaktadır. Cumhuriyet döneminde, Eğirdir’e bağlı bir bucak olarak Yenice adı altında idari konumunu sürdüren Aksu, 26.8.1988 tarihide ilçe statüsüne kavuşmuştur.
2009 nüfus sayımı sonuçlarına göre ilçenin toplam nüfusu 5.520’dir. Bu nüfusun 2.301’i ilçe merkezinde, 3.219’u belde ve köylerdeyaşamaktadır. İlçe merkezinin Isparta merkezine uzaklığı, 62 km’dir. İlçenin yüzölçümü 613 km2’dir.
Aksu ilçesi sınırları içindeki en önemli tarihi kalıntılar; Timbriada, Tynada, Eurymedon Kutsal Alanı ve Roma Köprüsü’dür. Yörede turistik önemi olan Zindan Mağarası ile Sorgun Yaylası, Aksu ilçe sınırları içinde bulunmaktadır.

 
Alıntı ile Cevapla

Cevapla

Etiketler
arşivi, il, isparta


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Isparta Askerlik Şubesi | Isparta Sarya Askerlik Şubeleri 0 03 Aralık 2022 20:35
Isparta Asal Bölge Başkanlığı Askerlik Şubesi | Isparta Sarya Askerlik Şubeleri 0 03 Aralık 2022 20:35
Isparta Sır İl ve İlçelerimizin Tarihçesi 0 29 Ocak 2011 18:29
Tcl Arşivi AsiL TCL Scriptler 38 21 Temmuz 2008 18:02