Türk Medeni Kanunu Aile Hukuku’na göre “mal rejimi”; resmi evlilik birliği dahilindeki eşlerin mallarının ne şekilde değerlendirileceğini, yönetileceğini, eşlerin bunlardan nasıl yararlanacağını, nasıl kullanacağını ve bu mallar ve birikimleri üzerinde eşlerin ne şekilde tasarrufta bulunacaklarını kurallara bağlayan yasal bir kavramdır. Mal rejiminin önemi, eşlerin boşanmaları, ölümü ve evliliğin iptali gibi evlilik birliğini sona erdiren sebeplerin ortaya çıkması durumunda daha çok kendini göstermektedir. Bu bağlamda mal rejimi, eşlerin mallarına dair aralarındaki ekonomik ve hukuki ilişkinin ne şekilde sona ereceğini ve mal varlıklarının hangi usullerde paylaşılacağını düzenleyen hukuki bir kurumdur.
Türk Medeni Kanunu Aile Hukuku’nda düzenlenen mal rejimleri, sınırlı sayıdadır. Bunlar; yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimi, seçimlik olarak ise (yani ancak sözleşme yapmak koşuluyla) “mal ayrılığı” “paylaşmalı mal ayrılığı” ve “mal ortaklığı” rejimleridir. Buna göre eşler veya evlilik aşamasında olan nişanlılar isteklerine bağlı olarak yani iradi olarak -ancak- Medeni Kanunda yer alan mal rejimlerinden birini seçebilirler. Kanunda yer almayan başka bir mal rejimi eşler veya nişanlılar arasında seçime konu olamaz. Sadece Türk Medeni Kanunu’nun öngördüğü mal rejimlerinden birini serbestçe kararlaştırabilirler. Bu takdirde “seçimlik mal rejimi” söz konusu olur. Halk arasında bu durum daha çok “evlilik sözleşmesi” olarak bilinir.
Buna karşın; eşler veya nişanlılar herhangi bir mal rejimini seçmemişlerse, başka bir söylemle evlilik sözleşmesi yapmamışlarsa, evlendikleri tarihten itibaren Türk Medeni Kanunu’nun eşler için seçtiği mal rejimine tabi olurlar. Kanunun sözleşme yapmayanlara öngördüğü bu mal rejimine “yasal mal rejimi” denir. Dolayısıyla, evlendikten sonra veya nişanlı iken hiçbir mal rejimi sözleşmesi yapmayan eşlere yasa gereği uygulanacak olan mal rejimi yasal mal rejimi, yani “Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi”dir.
Yasal Mal Rejimi → Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi
Türk Medeni Kanunu’nun “Yasal Mal Rejimi” başlığını taşıyan 202. Maddesi’ne göre:
“Eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin uygulanması asıldır.
Eşler, mal rejimi sözleşmesiyle kanunda belirlenen diğer rejimlerden birini kabul edebilirler.”
Dolayısıyla, eşler evlenmeden önce veya evlilik sırasında kanunda sınırlı sayıda gösterilen seçimlik mal rejimlerine ilişkin bir mal rejimi sözleşmesi yapmamışlarsa; aralarında yasa gereği edinilmiş mallara katılma rejimi uygulanır.
4721 sayılı Medeni Kanunu’muzun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihinden itibaren uygulanmakta olan yasal mal rejimi sayesinde, evlilikleri sona eren eşlerin ve özellikle çalışmayan kadınların, mal ayrılığından kaynaklanan mağduriyeti sona erdirilmiştir. Yürürlükteki Medeni Kanuna göre eşler ancak mal ayrılığına ilişkin bir sözleşme yaparlarsa; mal ayrılığı rejimine tabi olacaklardır.
Edinilmiş Mallar nelerdir?
Türk Medeni Kanunu’nun “Edinilmiş Mallar” başlıklı 219. maddesine göre:
“Edinilmiş mal, her eşin bu mal rejiminin devamı süresince karşılığını vererek elde ettiği mal varlığı değerleridir.
Bir eşin edinilmiş malları özellikle şunlardır:
-Çalışmasının karşılığı olan edinimler,
-Sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurum ve kuruluşlarının veya personele yardım amacı ile kurulan sandık ve benzerlerinin yaptığı ödemeler,
-Çalışma gücünün kaybı nedeniyle ödenen tazminatlar,
-Kişisel mallarının gelirleri,
-Edinilmiş malların yerine geçen değerler.”
Edinilmiş mallara örnek olarak; eşlerin evlendikten sonra çalışıp kazandıkları para ile satın aldıkları ev, araba, arsa, tekne, menkul kıymetler, bankada biriktirdikleri maddi değerler, Yargıtay kararları doğrultusunda, şirketlerinden veya ticari işletmelerinden gelen kar payları, kazançlar ve işyerlerinden ayrılırken aldıkları kıdem tazminatı sayılabilir.
Kişisel Mallar nelerdir?
Yasal mal rejimi kapsamında paylaşmaya konu edilmeyecek mallar “kanuna göre kişisel mallar” ya da “sözleşmeye göre eşler tarafından kişisel mal olarak kabul edilen kişisel mallar”dır.
Türk Medeni Kanunu’nun 220. Maddesinde “Kanuna Göre Kişisel Mallar” sınırlı sayıdadır. Buna göre;
“Aşağıda sayılanlar kanun gereğince kişisel maldır.
-Eşlerden birinin yalnız kişisel kullanımına yarayan eşya,
-Mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait bulunan veya bir eşin sonradan miras yoluyla ya da herhangi bir şekilde karşılıksız kazanma yoluyla elde ettiği malvarlığı değerleri,
-Manevi tazminat alacakları,
-Kişisel mallar yerine geçen değerler.”
Kanuna göre kişisel mallara örnek olarak; eşlere anne veya babası tarafından yapılan kazandırmalar, milli piyangodan çıkan ikramiyeler (fakat piyango bileti alınırken ödenen para edinilmiş maldan karşılanmışsa bu ikramiye kişisel değil; edinilmiş mal olarak tasfiyeye konu olacaktır), eşlerin haksız fiil, iş kazası, tedbirsizlik ve dikkatsizlik nedeniyle yaralanma gibi nedenlere dayalı olarak aldıkları manevi tazminatlar sayılabilir.
Kanunun 221. maddesinde düzenlenen “Sözleşmeye Göre Kişisel Mallar”:
“Eşler, mal rejimi sözleşmesiyle, bir mesleğin icrası veya işletmenin faaliyeti sebebiyle doğan edinilmiş mallara dahil olması gereken mal varlığı değerlerinin kişisel mal sayılacağını kabul edebilirler.
Eşler, mal rejimi sözleşmesiyle kişisel malların gelirlerinin edinilmiş mallara dahil olmayacağını da kararlaştırabilirler.”
Bu hususa ilişkin Yargıtay’ın 2019 tarihli çok yeni bir kararında; eşlerin bir taşınmazı evlilik birliği devam ederken satın alarak ½ oranında adlarına paylı mülkiyet şeklinde tescil ettirmeleri ve taşınmazın halen tapu sicilinde aynı şekilde taraflar adına kayıtlı olması halinde; bu durumun eşlerin evlilik birliği devam ederken serbest iradeleriyle gerçekleştirdikleri paylaşımla her bir payın o eşin kişisel mal grubuna terk edildiği şeklinde kabul edileceğini ifade etmiştir.
Kişisel Mal – Edinilmiş Mal Konusunda İspat Yükü Kimdedir?
Türk Medeni Kanunu madde 222’de düzenlenen “İspat” başlıklı madde:
“Belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimse, iddiasını ispat etmekle yükümlüdür.
Eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemeyen mallar onların paylı mülkiyetinde sayılır.
Bir eşin bütün malları, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal kabul edilir.”
Bu kural doğrultusunda davalı ve/veya davacı eş kişisel malvarlığını ve dolayısıyla paylaşıma girmeyecek mallarını ispat etmek zorundadır. Eğer ispat edilemezse, söz konusu mal edinilmiş mal sayılarak, paylaşıma/tasfiyeye tabi olacaktır.