Evlendikten sonra ilk sorun yaşandığında söylenen ve uzun yıllar boyunca tekrarlanan bir cümle vardır: “Onu hiç tanıyamamışım”. Amerikalıların bu konu ile ilgili bir sözü var: “Bir erkek evinde pijamasını giyip de, koltuğuna oturmadan onu tanıyamazsın”. Eşlerin birbirlerini gerçekten tanımaya başladıkça sıkça tekrarladıkları bir başka söz, “evlenmeden önce sen böyle değildin, çok değiştin, eski halini özlüyorum”. Tabi ki burada söz edilen değişim olumsuz yönde bir değişimdir. Peki evlendikten sonra insanlar gerçekten değişiyor mu? Yoksa evlenmeden önce karşı tarafa gerçek kişiliklerini göstermiyorlar mı? Evlenecekleri kişiyi etkilemek için rol mü yapıyorlar? Bu cevapların hepsi bir ölçüde doğrudur. Evlendikten sonra insanlar değişirler. Öncelikle ‘medeni hal’leri değişmiştir. Artık karşısındaki kişi sürprizlerle etkilemeye çalıştığı sevgilisi değil, ömür boyu beraber yaşamak üzere anlaşma yaparak, uzun bir yolculuğa çıktığı eşidir. Evlenmeden önceki heyecanın, coşkunun, nezaketin sürmesi beklenemez, sürmesi gerekmez de zaten. Eşler evlenmeden önce tanıdıklarını sandıkları sevgililerine evlendikten sonra ne olduğunu anlayamazlar ancak şunu bilmek gerekir ki, ilişkiler de canlıdır, yaşarlar ve değişirler. Evlilik öncesi romantizm, incelik, hassasiyet belki bir ölçüde azalır ancak onların yerini, samimiyet, gerçek yakınlık, birlikte geliştirilen ortak bir dil ve sıcaklık alır.