09 Şubat 2010, 17:50 | #1 | |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Ev Kadınları ve İş Kolik Erkekler Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. Biliyorum bu yazıyı okurken birçoğunuz "hadi be oradan sen de" diyecek. Ama lütfen gerçekten ne anlatmak istediğimle ilgilenelim. Her şey kadınla ve erkekle başladı. Ayrı ayrı olamayacağını anlayan bu iki cins bir arada yaşamak için bir araya geldi. Ama... Ülkemizde 20 yaş üstü çoğu erkeğin anneleri genelde ev kadını. Hayatını evi, eşi ve çocuklarına adamış kadınlar. Bu yaş ve üstü erkekler kendilerine hayatlarını adamış kadınlarla yaşamayı bir yaşam biçimi haline getirmişlerdir. Onu doğuran kadın, onu büyüten kadın, onunla ağlayan-gülen kadın, ona arkadaş olan kadın, ona sevgili olan kadın, ona eş olan kadın, arkasını toplayan kadın. Öyle ki tek başına yaşayamaz hale geldiler. Erkeği dünyaya bir kadın getirir ve sonra onu öğrettikleriyle bir şekle sokar. Bir süre sonra başka bir kadın gelir belli bir şekle girmiş erkeği parçalar, dağıtır ve kendi istediği hale getirir. Anneyle başlayan kadın ilişkisi sevgili ve evlilik ilişkisiyle kökten bir dönüşüme uğrar. Kadın kendi istediği haliyle erkeğiyle yaşamak ister. Kaynanasından aldığı erkeği beğenmez. Tanışma aşamasında erkek karşı cinse annesine davrandığı haliyle yaklaşmaz ve bu kadının çok ilgisini çeker. Bir süre sonra erkek gerçek şeklini ortaya koyduğunda kadın bundan rahatsız olur. Hiç beklemediği bir tabloyla karşılaşır. Kendine güvenen kadın artık bir savaş başlatır. Erkeğine kendisini hak etmesi için köklü bir dönüşüm süreci hazırlar. Bu süreç kadınların erkeğine uyguladığı sınavdır. Bir yandan kaynanaya uyumlu gözüküp diğer yandan sınavı başlatır. Çizginin bir tarafı diğer kadına aittir diğer tarafı ise kendisine aittir. Yalnız erkek bir o tarafa bir bu tarafa gider durur. Bu ilişkinin ilk zamanlarında erkeği bunalıma sokar. Hem anasına evet, hem sevgilisine evet der. Çünkü ikisini de kaybetmek istemez. Bazen çizginin üstünde durmaya çalışır. Kendini dinlemeye alır. Erkek arkadaşlarıyla takılır. Ama bu çizgi üstü nötr durum uzun sürmez. Kadın duygusal varlıktır ve altıncı hisleri çok gelişmiştir. Erkek daha çok mantıksal yaşar ve altıncı olayı yoktur. Sezgilerinde başarılı kadınlar perdenin öbür tarafını çok iyi görürler. Önceden hissettikleri için önceden önlem alabilirler. Erkekler önceden hissedemedikleri için önlem alamazlar ve çabucak yakayı ele verirler. Yakayı ele verdiklerinde ise yaptıkları tek şey üste çıkabilmek için kullandıkları öfke nöbetleri, ani tepkilerdir. Bu tepkiler erkeğe özgüdür. Kadın kolay kolay böyle tepkiler vermez çünkü duygusal yapıları sabır mekanizmalarını geliştirmiştir. Yani :- sonra sen görürsün gibi... Erkek yapar unutur ama kadın kesinlikle unutmaz. Bu da kadını evlilik hayatında geçmiş odaklı erkeği ise gelecek odaklı hale getirir. Aldatılan kadınların hepsi geçmişe çok takıldıkları için şimdiki zamanda bile kocalarına:- sen bana bunu yapmıştın bu yüzden seninle seks bile yapmayacağım- derken. Gelecek odaklı erkek :- ya oldu bitti işte bundan sonrasına bakalım, diyerek karısıyla olan cinsel yaşamını devam ettirmek ister. Bu da kadını sorun erkeği çözüm odaklı hale getirir. Aşk hayatına baktığınızda iki farklı cinsten iki farklı dışa vurumlar görebilirsiniz. Şimdi erkek mantıksal dedik. Bu yüzden erkek aşırı duygusallığa alışık değildir. Kadının yoğun duygusal yapısı her türlü duygu yoğunluğuna hazır haldedir. Erkek alışık olmadığı bu aşk kaosunda dalgın halde yaşamaya başlar. Tüm erkeklerde bu vardır. Aşık olunca hayatında, işinde, okul sürecinde, her yerde dalgınlıklar yaşar çünkü alışık değildir. Bazı erkekler de okul, iş temposu yavaşlar. Kadınlar aşık olduklarında her türlü diğer yaşamlarına bu süreci daha az yansıtırlar. Farkındalıklarını açık tutmak zorunda hissederler. Çünkü gözden hiçbir şey kaçmamalıdır. Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. Kadın dağıtıp yeni bir şekil verdiği erkeği buyruğunun altına alacağını zanneder ama kesinlikle olmaz. Çünkü temelde başka şekil verilmiş bir şeyi istediğin kadar parçala ve yeni hale getir! İlki kadar dayanıklı olmayacaktır. Evlilik hayatı böyledir. Tam adam kıvamına geldi derken yavaş yavaş değişmeye başlar. Çünkü bu dönüşüm erkeği rahatsız edecektir. İstek azalır, ilgi azalır, talep azalır, paylaşım azalır. Bu istenmeyen sonuçtur. Yani dişinin yaptığı yuva içten yok olmaya başlar. Hepimiz biliriz ve şunu deriz, kadın çok emek verir, savaşır, sabreder... Evet bu dönüşümü yaratırken çok emek verdiği çok bedel ödediği için de kolay kolay vazgeçmez. Aldatılan kadınların çoğu boşanmazlar. Hala savaşı kazanma umutları vardır. Bu erkeğe inanılmaz güç verir. Çünkü başta da dediğim gibi erkek kadının kendisine bağımlı olduğunu fark ettiğinde karısına karşı talepkarlık azalır. Erkeğin talepleri azaldıkça kadınınkiler artmaya başlar. Kadın aktifleştikçe erkek pasifleşir. Pasif erkek kendi işe güce aşırı vermeye başlar. İşyerindeki çalışanlar, ortaklar, müşteriler kadından daha önemli olmaya başladıkça kadında sinir katsayısı yükselir. O flört dönemindeki her zaman ilgili, arayan soran, yanında olan, saatlerce beklemekten bıkmayan erkek gider yerine sabırsız, çabuk sinirlenen, unutan, cinsel isteği azalan erkek gelir. Erkeğin en çok cinsel isteği aşırı duygusallık yaşadığı dönemde fazladır. Evlilikten birkaç yıl sonra sadece gerekli duyduğu anda ister. Flört döneminde görsel anlamda tahrik edip tatmin etmeyen kadın bu sefer her şekilde tamamen açık, sonuna kadar arzulu ve hazır hale gelir. Bu da erkekte itici olmaya başlar. Hayatta bir şeyde çok fazla istekli gözükmek her zaman iticilik yaratır. Mesela yazın plajda çıplak kadınlar erkeklerin ilgisini çekmez. Akşam gece kulüplerine dekolteli giyinip gelen kadınlar erkekleri yerlerinden hoplatır. Konumuza dönelim, erkek işe güce sarıldıkça bütün enerjisini dışarıda atmaya başlar. Eğer karısı ev hanımıysa , kadın evde enerjiyle dolar, taşar. Bu enerjiyi bir şekilde dışarı atması gerekir yoksa o enerji strese dönüşür. Bir süre sonra kocasının tamamen kendinden uzaklaştığını kabul ettiğinde depresyona girer. Depresyona, olumsuz şeyleri, sıkıntıları yaşarken girmeyiz. Çünkü o anda kabul etmeme dürtüsü vardır. Bu dürtüler kadını savaşmaya iter. Ne zamanki kabullenir o ada beyin savaşı bırakır ve depresyon başlar. Mesela bir yakınınızı kaybettiğinizde hemen depresyona girmezsiniz. Beyniniz ilk zamanlarda ölümünü kabul etmez o bir yerlere gitti tekrar gelecekmiş gibi gelir. Bir süre sonra gelmeyeceğine tam anlamıyla inandığınızda artık beklentiniz kalmaz ve beyin depresyon sürecini yaşamaya başlar. Bu insanın her süreci için geçerlidir. Hastalıklar, iflaslar, şöhretin bitmesi, kazalar, ölümler, boşanmalar, aldatılma v.b. Evde ki kadının bir süre sonra konuşmaları artar ve bu erkeği evden soğutur. Erkek uzak kalmak istedikçe dışa açılır ve kendini işe verir. Eve gelmek istemez, karısını çağrıştıran her şey sıkmaya başlar. Bunun içinde cinsellikte vardır. Cinsellikte yavaşlama, isteksizlik, onun yerine başka şeyler koyma süreci. Bu yüzden kadının artık ev kadını değil, iş kadını olması şart. Kadın, erkek kadar toplumumuzda rahat değil. Öyle her sıkıldığında kendini dışarı atamıyor. Kendini örgüye veriyor, televizyona veriyor, ya da kurslara yazılıyor, bir derneğe yazılıyor. Bunlarda kesin çözüm olmuyor. Bir süre sonra çalışması ve erkeğe muhtaç yaşamaması gerektiğini anlıyor. Kocasının karşısına şöyle çıkıyor:- ben çalışacağım. Tabi adam şokta ve hemen tepki gösteriyor:- Hayır,çalışamazsın. Bu istek erkekte kadının kendisine olan bağımlılığının gideceğine işaret olduğu için kabul etmiyor. Siz siz olun kadınlar kimseye muhtaç olduğunuzu hissettirmeyin. Çünkü güç kimde ise zalim odur. Güçlü olan merhametli olamıyor yani hemen hemen birçoğu. | |
|
10 Şubat 2010, 11:29 | #2 |
Çevrimiçi
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Ev Kadınları ve İş Kolik Erkekler ne yalan soylim okuyamadim ama son satirlar dikkatimi cekti: Siz siz olun kadınlar kimseye muhtaç olduğunuzu hissettirmeyin. Çünkü güç kimde ise zalim odur. zalim olma konusunu bilemem ama.. kimse kimseye muhtac olmamali. ha kadin ha erkek. herkes bir sekilde kendi ayaklarinustunde durabilmeli.. olumlu dunya, yarin bir gun canimizi teslim ettigimizde, geriye kalanlar bize muhtac bir sekilde kalmasin iistemeyiz.. yakinlaimizi kaybettigimizde de oyle. Herseye hazirliki olmali dusunuyorum. Bayanlarin bu yuzden egitim alip, mutlaka okumalari.. kendi ayaklarin ustunde durmalari sart bence. kendileri.. ve sevdikleri icin. saol canim
__________________ Ey Türk Bayrağım,Vatanımın sembolu,Namusum ! Korkma yılma senin yanında bizler varız Vatanımızın sembolü. Bayragim. Bizler Osmanli Torunlariyiz. Senin yanındayiz asla yılma korkma. Sen daima dalgalanacaksın Kullanıcı imzalarındaki bağlantı ve resimleri görebilmek için en az 20 mesaja sahip olmanız gerekir ya da üye girişi yapmanız gerekir. |
|
Etiketler |
erkekler, ev, kadinlari, kadınları, kolik, ve, İş |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Erkekler kadınları neden zor anlıyor? | Sarya | Aşk ve Sevgi Köşesi | 0 | 13 Ağustos 2023 19:46 |
Erkekler yüreği güzel kadınları mı seviyor, fiziği güzel kadınları mı? | Beatrice | IF Soruyor | 35 | 13 Haziran 2020 18:11 |
Erkekler nasıl kadınları ister? | Lcia | Aşk ve İlişkiler | 0 | 27 Ekim 2014 17:42 |
Erkekler Kadınları Anlamıyor | Zen | Aile Evlilik ve Çocuklar | 0 | 13 Mayıs 2013 19:19 |
Erkekler Bu Kadınları Sevmiyor! | Sevda | Ah Kadınlar | 0 | 04 Aralık 2010 23:06 |