25 Ağustos 2009, 12:45 | #1 | |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Öz Saygı ve Öz Güven Özsaygı, hem kendimizi özgün bir birey olarak değerli, hem de karşılaştığımız sorunlarla başa çıkabilecek kadar yeterli hissedebilmektir. Bu iki duygu, değerlilik ve yeterlilik duygusu Özsaygının temelini oluşturur. Bu duygulardan birini bile yeteri kadar hissedemediğimizde yaşamdan aldığımız doyum azalır. Yeterlilik duygumuz gelişmemişse sorunlar karşısında da yetersiz kalırız; değerlilik duygumuz gelişmemişse, özgün bir birey gibi hissedemez, kendimize layık olduğumuz değeri veremeyiz. Hele değerlilik ve yeterlilik duygumuzun her ikisi de yeterince gelişmemişse hayat bizim için tam bir kâbus olabilir. Başkalarıyla kıyaslar, onlar gibi olamadığımız, onlar gibi yapamadığımız için kendimizi aşağılar dururuz. Özsaygı temelimiz sıfır-altı yaşları arasında atılır. Eğer ebeveynlerimiz çocuk yetiştirme konusunda bilinçliyse, az sancılı bir ergenlik ve olgun bir yetişkinlik bizim için doğal bir gelişim sürecidir. Ama kaçımızın bireysel gelişim açısından gelişkin ebeveyne sahip olduğumuz söylenebilir ki? Ne yazık ki ezici bir çoğunluk henüz kendisi çocukluktan çıkamamış anne babalar ya da anne baba yerine geçen kişiler tarafından yetiştirildi. Neredeyse hepimiz temelleri çürük binalar gibiyiz. Bir kısmımızın temelleri öylesine zayıf ki, sıkça yaşadığımız küçük depremler karşısında bile büyük hasar görebiliyoruz. Hayatın bize yaşattığı daha büyük depremler karşısında ise binamızın (dünyamızın) yıkıldığını hissediyoruz. ÖZ GÜVEN Madem kendinize güvenmek istiyorsunuz size güven verecek tedbirleri almalısınız. Bunun da başında iyi bir hazırlık gelir. Hazırlık kanaatlerimizin, düşüncelerimizin, hükümlerimizin derlenip toparlanmasıdır. His ve fikir dünyamızın ürünleri deniz dibindeki çakıllar gibi daima derinlerde dururlar. Hazırlanmak bu derinlere dalıp çakılları çıkarmak, temizlemek cilalamak ve tasnif etmektir. Bu çalışmalar sonunda ortaya çıkacak en kıymetli eser içimizden doğup gelen eserdir. İrademiz dahilindeki davranışlarımızı denetleyerek irademiz dışındaki davranışlarımızı düzenleyebiliriz. Şahsiyetimize bir şey katmayan davranış, şahsiyetimizden mutlaka bir şey eksiltir. Enerjinizi bağlayabilecek bütün engellerden sıyrılmış olmalısınız. Canlı olmalısınız. Sabah kalktığınızda yeni bir güne başlamanın heyecanını hissetmelisiniz. İşte bu insana enerji verir. Düzensiz bilgi düşünce dengesini bozar. Plansız çalışma yapılamaz. Çalışma amacı olan bir seyahattir. Gelişigüzel bir şehir turu değildir. Nereye gideceğini bilmeyen adam olduğu yerde kalır veya dolaşıp dolaşıp başladığı yere geri döner. İnsanın aklı bir bahçeye benzetilebilir. O bahçe tanzim edilir, o bahçeye bakılırsa orada güzel ve faydalı bitkiler yeşerir. Kendi haline bırakılırsa ortalığı yabani otlar kaplar. İnsan bahçıvan gibi aklını tanzim etmekle yükümlüdür. Bunu yapan sonunda ruhunun da bahçıvanı olduğunu keşfeder. İnsanın başarısı, gayretinin başına kondurulmuş bir taç, düşüncelerinin boynuna geçirilmiş bir çelenktir. İnsan hayatında yalnız, emek ve emeğin neticeleri vardır. Neticenin gücü emeğin ölçüsündedir. Şans yoktur her kuvvet emek mahsulüdür. Hayat bir mücadeledir. Aynı şekilde içinde bulunduğumuz her saniyenin sınavı da bir mücadeledir. Bu mücadelede dövüşenler kazanırlar. Bu şartları beğenmeyebiliriz, onları değiştirmek elimizde değildir zaten. Ancak cesaretli olanlar mücadeleyi kazanacaklardır. Cesaretinizi unutup dövüş sahnesine çıkarsanız, her hamlede mağlup olursunuz ve sahneden eliniz boş inersiniz. Kazanmayı çok istersek çalışır, çalışınca da başarırız. Çalışmaya başladığımızda geri dönüşün tüm yollarını kapamalıyız. Çünkü geri dönmeme kararı her işte başarı için ilk şarttır. Neşeliymiş gibi davranırsak neşeli, korktuğumuz halde cesurmuş gibi davranırsak cesur olabiliriz. Korkularımızdan kaçmak yerine onların üzerine gitmeliyiz. MADEM YÜZMEK İSTİYORSUNUZ ÖYLEYSE SUYA GİRMELİSİNİZ, TARLADA YÜZME ÖĞRENEMEZSİNİZ. Korkuyu bilgisizlik ve bilgisizliğin verdiği tereddüt doğurur. (Robenson) Ne yapacağımızı bilmemek bizi dağıtır perişan eder. Ancak tecrübeler bizi korkumuzdan uzaklaştırır. Arzularınızın gücünü görebilseydim adımlarınızın hızını söyleyebilirdim. Çünkü alacağınız mesafe yolun başındaki azminize bağlıdır. El attığı işin peşini bırakmayan ve bütün gücüyle o işi takip en birisini iç kimse engelleyemez. Kendine güven kazanmanızın en mükemmel yolu başarısızlığa imkan vermeyecek kadar iyi hazırlanmaktır. En büyük ilham çalışmaktır. Karşımızdakinin ne düşündüğünü bilseydik, ne olduğunu da bilirdik. Bizi biz yapan düşüncelerimizdir. Yaşamımızı belirleyen ruhsal yapımızdır. Hepimizin uğraşmak zorunda olduğu en büyük ve aslında tek sorun; doğru düşünceleri seçmektir. Eğer bunu yapabilirsek bütün sorunlarımızı çözme yolunda adımlar atarız. Size kendinizden başka hiç kimse kurtuluş getirmez Biz nesnelere ve çevremizdeki kişilere karşı düşüncelerimizi değiştirirsek, nesneler ve kişiler de bize karşı davranışlarını değiştirirler. Düşüncelerimizde köklü değişiklikler yapınca yaşamımızın somut olanaklarının da değiştiğini şaşırarak görürüz. Biz istediklerimizi değil olanaklar çerçevesinde elde edebildiklerimizi kazanırız. Kendi benliğimizle sonumuzu belirlemeyi başarabiliriz. Yalnız bugün için şöyle düşünürsek: -Mutlu olacağım ve elimdekilere şükredeceğim -Tüm olanlara uyum sağlayacağım -Her şeyi kendi isteklerime uygun hale getirmeye çalışmayacağım ama hedefimden şaşmayacağım -Ailemi, görevimi, kaderimi olduğu gibi kabul edeceğim -Bedenimle ilgileneceğim, düzenli besleneceğim. -Zekamı güçlendireceğim, yararlı şeyler öğrenip çalışma, düşünme ve dikkat isteyen şeyler okuyacağım. -Birilerine iyilik yapacağım -Güler yüzlü olacağım öncelikle iyi görünecek ve iyi hareket edeceğim -Kusur aramayacak, başkası hakkında kötü konuşmayacağım -Yaşamımın bütün sorunlarını değil yalnız bugünü ilgilendirenlerini düşüneceğim -Programlı ve planlı hareket edecek, unutabileceklerimi not alacağım. Bencil insanlar sizden yararlanmaya kalkarsa onlarla ilginizi kesin ama onlardan intikam almaya .çalışmayın. Aksi halde onu yaraladığınızdan daha fazla kendiniz yaralanırsınız. Asıl görevimiz uzaktaki belirsiz şeylerle uğraşmak değil, elimizdeki belli olanla ilgilenmektir Kendinize bir olayın sonucu hakkında en kötü olasılık nedir diye sorun. Gerekirse bu en kötü olasılığa hazırlanın. Sonra sakince zararı azaltmanın yollarını arayın. İnsan olayı ve olayın özelliklerini tarafsız olarak kavramaya çaba gösterirse bilginin ışığında genellikle üzüntüleri kaybolur. İnsanın sinirlerini yıpratıp cehenneme çeviren şey sorunlar karşısında kararsız kalmaktır, kesin bir karara vardığımda üzüntümün yarısının yok olduğunu gördüm yüzde kırkı da kararı uygulamaya başladığım anda yok oluyordu. Üzüntümün yarısı sorunu yeterince anlamadan çözmeye çalışmaktan kaynaklanır. Söğüt gibi eğilin meşe gibi direnmeyin. Yani zorluklara katlanın eğilin Direnirseniz kırılmayı ve yıpranmayı kabullenmiş olursunuz. İdeal insan başkalarına iyilik yapmaktan sevinç duyar ama kendisine yapılan iyiliği de unutmaz. Vermek büyüklük almak ise küçüklük işaretidir. Nankörlükten rahatsız olmayın ona karşı hazırlıklı olun. Anımsayalım ki mutluluğu bulmanın tek yolu minnettarlık beklememek ve yalnızca vermekten sevinç duymaktır. Anımsayalım ki minnettarlık ekilip biçilen bir olgudur. Yaşamdaki en önemli şey kazanmak değildir. Bunu her insan yapabilir. Asıl önemli olan kayıplarımızdan neler kazanabileceğimizdir. Bu da zeka ister. Bir bilgeyle aptalı ayıran da budur. Yaşam bize bir limon verirse ondan limonata yapmaya çalışalım. Eğer insan yaşamından bir tat alacaksa, düşünmeli ve yalnız kendi için değil başkaları için de iyi olacak şeyler yapmanın planını kurmalıyız. Çünkü kendi için alacağı tat, kendinin başkaları için, başkalarının kendisi için alacağına bağlıdır. Her gün birisinin yüzüne mutlu bir gülümseme getirecek bir iyilik yapın. Olumsuz bir durumu olumlu hale getirmek bizim elimizdedir. Uyuyamazsanız kalkın uykunuz gelinceye kadar çalışın ve ya okuyun. Unutmayın ki kimse uykusuzluktan ölmemiştir. İnsanlarla iletişimde güçlük kişilerde değil, sizin onlarla ilişkinizdedir. Sorun siz ve diğerlerinin birbirini nasıl algıladığı ve birbirinin davranışına ne ölçüde tolerans gösterebildiğidir. Karar verirken sizin veya diğer kişinin tavrının şu üç boyutu nasıl etkileyeceğini düşünün: VERİM, STRES, İNSAN İLİŞKİLERİ İnsanları samimi ilgiyle dinleyin, sıcak bir diyalog kurmaya çalışın. Sosyal risklere atılın. Daha duyarlı bir insan olduğunuzda başkalarından değişiklik talep etmenize gerek kalmayabilir. Kendi davranışlarınızdaki değişiklikler onların da size farklı davranmalarını sağlayabilir. | |
|
Etiketler |
guven, gÜven, saygi, saygı, ve, öz |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Yaşlılara Saygı Haftası: Sevgi, Saygı ve Minnetin Bir Haftası | HOROZ | Özel Günler | 0 | 22 Mart 2024 13:06 |
Sevgi mi ? Aşk mı ? Saygı mı ? Güven mi ? | Sarya | IF Soruyor | 5 | 01 Şubat 2023 14:04 |
Bütün bunlara saygı duymayan dine ben neden saygı duyayım | Sarya | İslamiyet | 1 | 25 Şubat 2022 23:45 |
Gıdaya Saygı, Üreticiye Saygı | PySSyCaT | Organik Yaşam | 3 | 16 Ocak 2022 17:03 |